the illusionist

entry85 galeri5
    26.
  1. çok başarılı ve konuyu derinlemesine işleyen bir filmdir
    1 ...
  2. 27.
  3. muhteşem kurgu ve olağanüstü bir son. bir filmde olması gereken her şeye sahip olan bir sanat eseri.
    2 ...
  4. 28.
  5. çekim teknikleri ve ilüzyon numaraları gayet başarılı fakat tahmin edilebilir bir sürpriz son olduğu için ı ıh olmamış dediğim film.

    Edit: The prestige'in eline su bile dökemez.
    2 ...
  6. 29.
  7. sonu bile kendisini kotaramayan kotu bir film.
    0 ...
  8. 30.
  9. ilgi çekememiş bir başka güzel film daha diyebiliriz. öyle ki, hollywood'un sürekli bir patlama heveslisi arabalar arasındaki kahraman konulu filmlerinden kafasını bu yöne çevirebilmiş olanlar harika bir görsel şölen sunmaktadır. bunun yanında rufus sewell bir kez daha kendisine hayran bıraktırmış, edward norton gibi bir anormal iyi oyuncunun yanında parlayabilmiştir. jessica biel vasat bir oyun sergilerken, elbette tam rolünün adamı olan paul giamatti de kendisinden bekleneni fazlasıyla vermiştir.

    --spoiler--
    sürpriz sonlu filmler serisinin iyi örneklerinden biri. hem beklendik hem de beklenmedik bir kurgu ile çok güzel bağlanmış bir final izleyenleri hem şaşırtıyor hem de gülümsetiyor.
    --spoiler--
    3 ...
  10. 31.
  11. edward norton un mukemmel oyunculugu ve surekleyici bir senaryoya sahip olan film
    0 ...
  12. 32.
  13. sonunda beni sandalyeden düşüren filmdir.***

    işte böyle filmler lazım seyirciye kanımca, ki ne zamandır böyle bir film arıyanlara, şaşkınlıktan gebermek isteyenlere birebir.edward'ım zaten uçmuş da , özellikle dedektif rolünü oynayan paul giamatti ye ayrıca hayranlık beslenmiştir-zira aslında iyi adam olduğu seyirciye baştan beri ince ince işlenmiştir- son olaylarda ise eisenheim'ın tüm gizemini çözdüğündeki yüzündeki tabiri caizse yavşak gülümseme ve hatta attığı kahkahalarla sizinde aynı şekilde gülümsemeniz ve kahkaha atmanız-tabi film bittikten sonra anca farketmeniz...

    ayrıca filmi izledikten sonra ortalarda "eisenheim eisenheim"* diye diye dolaşılmış*, anne; 'çok fazla film izliyor etki altında kalıyor' diye telaşa verilmiştir.***
    1 ...
  14. 33.
  15. muhteşem kurgusuyla filmin sonunda insanın altdudağını yere yapıştıran film.ayrıntıların daha iyi görülüp "aaa bu böylemiymiiişş" diyebilmek açısından,tekrar tekrar izlenesi başyapıt.
    0 ...
  16. 34.
  17. hakkında bu kadar olumlu entry girilince, kenarda gariban gariban duran dvd sini alıp "bi seyredim a.q." dediğim film olmuştur.

    edit: ilk başlarda "matrix lan bu!" ve akabinde "vay be insanoğlu neler yapabiliyomuş, helal olsun adama" diye devam eden, filmin sonunda da "vay sahtekar herif vay, ulan herşey bir ilizyondan ibaretmiş." diyerek sonuca oluşan dışavurumlara sebebiyet veren bir film.
    0 ...
  18. 35.
  19. edward norton'un mükemmel giyimiyle filmin başından sonuna beni kıskancımdan çatlattığı film.
    1 ...
  20. 36.
  21. edward norton un basrol oynadigi guzel ama tahmin edilerbilir bir sonu olan film
    0 ...
  22. 37.
  23. bittiğinde 'vay bee! adamlar nasıl filmler yapıyo, bravo valla' moduna sokan film.
    1 ...
  24. 38.
  25. kurgusal açıdan harika olmasına, edward nortonun başarılı oyunculuğu yanında karizma duruşunun ve jessica bielin güzelliği eklenince film mutlaka izlenilmesi gereken filmler listesinde başı çeker. bence filmin son 5 dakikası filme bedeldir. o son 5 dakika adama yarım saat film üzerinde yorum yapma ihtiyacı hissettirir.
    0 ...
  26. 39.
  27. scar symmetry nin Pitch Black Progress albümününden harika bir introya sahip açılış parçası.
    1 ...
  28. 40.
  29. sırf edward norton'ın oyunculuğu için izlenebilecek filmdir. bu arada kendisinin cihan ünal benzerliği dikkatlerden kaçmamıştır. filmin müzikleri gayet başarılı. aynı zamanda filmin her karesi fotoğraf gibi, gayet hoş görüntüler barındırıyor. tüm bunların dışında finalde gayet etkiliyici. keyif alınarak, hoşça vakit geçirilebilecek bir film.
    3 ...
  30. 41.
  31. başrollerini edward norton ile jessica biel'in oynadığı filmdir. beklenilen sonla bitmemesi filme güzellik katmakta, filmin çekiciliğini arttırmaktadır. prestij filmiyle aynı dönemde çıkmış ve senaryolarının benzerliği değişik yorumlara neden olmuştur.
    0 ...
  32. 42.
  33. --spoiler--
    filmin konusunun geçtiği yıllarda ingiltere krallıkla yöneiliyor. ancak asayiş belirlenmiş kanunlara göre kontrol ediliyor. yahu koca veliaht prensisin. amma kanuncuymuşsun arkadaşım. atın hapse gitsin diyemiyorsun, diye selzenişe sebep oluyor film. illa bi kulbunu bulup durdurmaya çalışıyorlar zavallı edward nortan'ı. hayır oda yüz buluyor. şımardıkça şımarıyor. adam koca prens. sen tut mekanında ruzgar yap. osmanlıda olsa o an kelle ucar. prens ulan bu. el ense g.te parmak yapsaydın bide kılıncı çektikten sonra. ben bilmem valla. çok inandırıcı gelmedi bana bahsettiğim kısım. ha ama araştırıp öğrendim mi. hayır. şimdi biri çıkıp hayır brader o dönemde prensin yaptırım gücü yoktu vardı da sınırlıydı, nerde ottoman padişahı nerde ingiliz prensi dese cevap verebilirmiyim hayır.
    ancak anlattığım ayrıntı filmi kötü yapmıyor. edward nortanı geçtim jessica biel için bile izlenir .
    --spoiler--
    2 ...
  34. 43.
  35. Sihirbaz; marangozun oğlu ile bir asilin kızının engellere rağmen yıllarca aynı tutku ile devam eden aşkının anlatıldığı her sahnesi bir fotoğraf kalitesinde güzel bir film. "Davul bile dengi dengine çalar"ı Hollywood kendine özgü biçimde değerlendirmiş.

    Dekorlar, kostümler zamanın tüm ayrıntısı düşünülerek hazırlanmış. Birbirinden güzel sihir gösterileri ile kısa sürelide olsa o sihirin içine alıveriyor sizi. Gözleriniz kamaşıyor.

    Jessica biel'in şahane güzelliği ve sade duruşu bir düşese yakışır türden. Olmamış tek şey sarı saçların oyunculuğu boyunca kendini hasta ve yorgun göstermiş olması. E. Nortan ise jessica'nın yanında yaşıtı gibi değil de abisi gibi durmuş bu da filmin ilk başında sunulan giriş ile örtüşmüyor. Zaten aradaki yaş farkı malum ama yönetmen bunu dengeleyememiş.

    E.Nortan film boyunca bir felsefeci kıvamında. Bakışları, mimikleri oyunu kuralına göre oynayan ama bunla yetinmeyen bir de oyunu kuran türden. Sadece bakışları bile anlatıyor duygularını.

    Paul giametti ise filmin keyifli yanlarında boy gösteriyor. Bilmece çözmeye çalışan ama beceriksiz oğlan çocuğu gibi filmin sonuna dek şaşkın bir şekilde ordan oraya koşuyor.

    Filmin belki de en zeki görünen ama en aptal karakteri ise prens, kendinden haberi olmayan bir prens figürü.
    Birçok Hollywood filminde olduğu üzere sağ gösterip soldan darbe geliyor. işte burada filmin başından beri ayrıntılara dikkat eden izleyici yanılmıyor.

    izleyicinin gözüne sokulan muhteşem kolye ise günümüz tüketim çılgınlarının anlamayacağı türden bir detay. Şu bu özel günde "beni şu kadarcık sevmiyor musun"; martavalları ile dayanılan pırlantı zulmü yanında ahşap hayattır ve aşkı ağaç gibi yüreğinizde yeşillendirin demeye getiriyor. Keşke taştan kalplere bir ahşap kolye yetebilse.

    Sihire inanma ama sihirsiz kalma, gerçek sihir iki kalbin birlikte atmasında; AŞKta.
    Ve aşk sihirbaz'da göz kırpıyor ışıltısını görebilene.
    2 ...
  36. 44.
  37. zaman, mekan, yaşam, ölüm ve gizem kavramlarını sorulatan, akıcı olmamasına rağmen gizemli bir filmdir.
    0 ...
  38. 45.
  39. son 5 dakikasına kadar 100 üzerinden 90, son beş dakikasını katarsanız 100 üzerinden 3.15 alan film.

    --spoiler--
    yani o olanların hepsi aldatmaca mıydı? o portakal ağacı bugünün teknolojisiyle bile yapılamaz. hele hayalet kadın görüntüsü nasıl yapıldı, ya kılıç yere nasıl yapıştı, ya o nasıl oldu, ya bu, ya o, ya şu, peki bu, e o?!
    --spoiler--

    (bkz: bu muydu yani)
    1 ...
  40. 46.
  41. the prestige ile sürekli kıyaslanan ama faklı şeyleri anlatan güzel bir film. edward norton çok övülmekte olsa da ben ekstra bir oyunculuk görmedim kendisinden. yani kötü oynamış demiyorum tabiki başarılı. zaten harika bir oyuncu ama yaptığı eksta bir şey yok bence bu filmde. örneğin bir primal fear'da richard gere kaçacak delik aramıştı karşısında edward'ın olduğu sahnelerde.*
    izlenilesi, başarılı bir film ancak illa ki bir kıyaslama gerekiyorsa şunu söyleyebilirim: christopher nolan'ın sihiri daha çok şaşırtmıştı beni.
    0 ...
  42. 47.
  43. 1 saat 46 dakikası da dillere destan olan, edward norton'un çoşturduğu film. son dakikalarda "nası lan?" diyorsunuz resmen.
    1 ...
  44. 48.
  45. edward norton'un keçi sakalıyla feci halde cihan ünal'a benzediği film.belki de asıl ilüzyon cihan ünal-edward norton benzerliğindeki gizemdedir.hı?
    0 ...
  46. 49.
  47. edward norton'un oyunculuğundan ziyade paul giamatti'nin oyunculuğunun kanımca daha baskın olduğu filmdir,he diyeceksiniz ki edward döktürdü halbuki sen ne anlarsın vs. evet edward iyi oynamış özellikle konuşma sahnelerinde ki cool tavırlarını her zamanki gibi iyi göstermiş ama paul abinin her diyalogtaki,sihirbazı tam tutuklayacakken elinin boşa gittiği sahnede ki ve bütün tezgahı çaktığında ki hal hareket ve mimikleri dikkatle incelerseniz beni anlarsınız,velhasıl hayatımda izlediğim filmlerde yardımcı erkek oyuncunun beni kendine hayran bıraktıran 2 filmden biridir.bir diğeri için (bkz: the last samurai)

    edit:dedektif uhl kadar bende anlamak isterdim o portakal ağacı numarasını.*
    1 ...
  48. 50.
  49. şok edici final filmlerinden biridir. ana konu illüzyon olunca ister istemez prestige ile kıyaslandı. ancak prestige'in yanına bile yaklaşamaz. bu kadar mantık hataları, abartılarla dolu bir filmin adı olsa olsa büyücü olurdu. final sahnesinde şaşırmak yerine Paul Giamatti'nin ağız - yüz hareketleri yüzünden gülmekten karnıma ağrılar girdi.

    --spoiler--

    filmin son sahnesidir. izlemeyen arkadaşlar sonra küfür etmesin. *
    http://www.youtube.com/watch?v=TGRugJirDdg

    --spoiler--
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük