Açlık oyunları serisinin ilk filmi. Bu filmi neden bu kadar sevdik? Çünkü kendi hayatından önce sevdiğinin hayatını düşünmek vardı. Ya ikimiz de yasicaz ya ikimiz de olucez dediler:
_peate: together?
_katniss:together.
_one
_two
_three
bir tarafta fakirlikten olenler, en buyuk varlıkları olan ozgurluklerini kaybedenler, mahvolanlar, kahrolanlar; diger tarafta zevk ve sefa icinde eglenenler.. oyle ki bir tarafta yiyecek ekmek bulamayan cocuklar varken diger tarafta yiyip yiyip sonra kusturucu ickiler tuketip yeniden yiyenler butun tatları tatmak icin.. gunduz vassaf dusuyor usuma: -ben sizi buradan ozgurluk ve hurriyet diyarına cıkartabilirim ama bir baskası totaliter bir rejime yeniden kolayca sokabilir..
belki de bu sebeple ozgurluk belki kendin onun icin savastıgında anlamlı..
bir de bu ugurda kayıplar verirmese..
eskilerden bir spoiler, tabi ki ates kız katniss den:
-peeta yasamazsa benim de eve donmemin bir anlamı kalmaz.. her sey anlamsızlasır.. evde yeniden hissedebilmem icin pete yasamalı!! kabuslarımda genelde onu kaybettigimi goruyorum.. o yanımda oldugu muddetce iyiyim..
ve pek tabi:
-bir seyleri parcalamak kolaydır ama birlestirmek cok zor.. kendini bir araya getirmek, kendi parcalanısına tanıklık etmekten daha cok fazla efor ister ve de..
ve de alaycı kusumuz katniss'den:
kuş, igne, sarkı, yabanmersinleri, saat, kraker, atesler icindeki kıyafet.. ben alaycı kusum.. baskentin butun karsı planlarına ragmen ayakta kalıp yasamayı basardım. devrimin semboluyum..
cocuklarımıza bu sebeple boyle kitaplar okutmuyoruz.
o guzel adamlar_o guzel kadınlar o guzel atlara binip gittiler cunku..
devrim bir ihtimaldi ve cok guzeldi..
simdi insanın mert, dik, gururlu, onurlu, ozgurlugu icin olmeye hazır ve inadına aşk dolusundan kaldı mı sahi?
hala siyaset ve siddet mi?
yoksa hala şiir mi?
Bir bilim kurgu açısından fantastik anlamda fazla aşırıya kaçmayan, mantık çerçeveleri içerisinde tekerrürden ibaret olan, tarih ile medeneyitler gelişse bile insanların vahişiliğinin ve barbarlığının değişmediğini, geçmişe bakıp gelecek zihinde canlandırılğında senaryo ve kurgu açısından ortaya çıkan sonuçun oldukça gerçekçi ve iyi oldğunu gördüğümüz güzel bir film.
günümüzde ki alışveriş ve tüketim çılgınlığı devam ettikçe fakir ve zenginin arasında ki uçurumun filmde olduğu gibi gittikçe arttığı ve artacağı da su götürmez bir gerçek. Kapitalizm mantığı da oldukça basit ve güzel anlatılmış; paranız yoksa vergi olarak kanınızı alırlar bu kadar basit. Haraç/Vergi olarak gençlerin toplandığı sahne bana ölen şehitlerimizi anımsattı öyle ki ne zaman şehit haber okusam ölen çocuklar ya çiftçi ya köylü çocuğu ya evin tek çalışanı ve onlara bakmakla yükümlü ya da baba ana hasta olduğu için bütün yük sırtında olmasına rağmen askerlik görevine zorlanmış ve sonunda şehit düşmüş çocuklar ve bir tane zengin yada bürokrat evladı yok?
Neyse konuyu dağıtmayayım; açıkcası filmi çok beğendim bir kitap uyarlamasından beklediğim herşey vardı. Görüntü efektlerine emek verilmişti, süresi tam olması gerektiği gibiydi ve oyuncu seçimi yeterince iyiydi.
Açlık Oyunları serisinin öncesini anlatacak yeni filmin hazırlıklarına resmen başlandı. Açıklamayı serinin yapım şirketi Lionsgate yaptı.
Film serisinin uyarlandığı üçleme roman serisini kaleme alan Suzanne Collins'in aynı evrende geçen yeni romanı "The Ballad of Songbirds and Snake" ABD'de 19 Mayıs'ta raflarda olacak. Roman ve gelecek film, seride başkan olarak yer alan Coriolanus Snow'un 18 yaşındaki haline odaklanıyor. Panem'deki başkanlığını ilan etmeden yıllar önce yakışıklı ve çekici Coriolanus, ailesinin zor zamanlardan geçtiği bir dönemde cazip bir teklif alıyor: 10. Açlık Oyunları'nda akıl hocası olmak. Ancak fakirliğiyle bilinen 12. Bölge'den bir kız kendisine atanıyor.
Serinin üç filmini yöneten Francis Lawrence yeni filmi de yönetecek. Collins tretmanı, Oscar ödüllü senarist Michael Arndt (Little Miss Sunshine) ise senaryoyu kaleme alacak. Jennifer Lawrence, Josh Hutcherson, Liam Hemsworth, Woody Harrelson ve Elizabeth Banks gibi isimlerin yer aldığı Açlık Oyunları serisi yaklaşık 3 milyar dolar gişe hasılatı elde etti.
sanırım bu catniss bathsheba'nın torunu.
öncüllerine bolca gönderme yapan gençlere iyi örnek olma kaygısını koruyarak yazılmış çağdaş edebiyatın en iyi örneklerinden.
Bu seriye ergen serisi diyen kesinlikle ama kesinlikle hiçbir şey anlamadan " aha insanlar ölüyo, aaa iyiler kötülerle savaşıyor " tadında okumuş/ izlemiştir bu seriyi. Hele hele 3. Kitap bildiğin modern dünyadaki diktatörlüğün, savaşta önemli olanın medya olduğunun, savaşta iyi taraf olmadığının mesajları üstüne kurulu. isyancı tarafın aslında kazanmak için savaştığı tarafla benzer şeyler yaptığı konusunu hiçbir ergen kitabı işleyemez. Kitap Bildiğin 1984 ayarında eleştiridir. Kesinlikle tüm mesajları açık açık yüzünüze vuran bir seri.
--spoiler--
ayrıca Filmi bilmem ama kitapta gale karakterinin hikayeye gerçekten etkisi yok. Silsen kimse fark etmez, hikaye değişmez. 1. Kitapta odun kesiyordu. 2. Kitapta ufka bakıyordu. 3.kitapta asker oldu da bir işe yaradı. Keşke daha iyi bir karakter olsaydı, daha afilli olsaydı. En sevdiğim karakterdi ulan.
--spoiler--
Not: kitapların hepsini 3 kere okuyup filmleri hiç izlemeyen biriyim.
--spoiler--
“Yaşam insanın yaşantı aradığı değil, kendi kendini aradığı bir olgudur… “
Cesara Pavese
AÇLIK OYUNLARININ iLK KURALI.BURASI BiR BATAKLIK VE BURADAN ÇIKMAK iÇiN DiĞERLERiNiN ÜSTÜNE BASMAK ZORUNDASIN…
Toplu mülakatta silah henüz ateşlenmiş, hemen beş dakika önce otelin misafir bekleme odasında titrek seslerle tanışan takım elbiseliler hayatta kalma oyununa başlamıştı. Önlerinde yazan kağıtta bir “case” vardı: on beş dakika düşünecekler ve sonrasında yirmi dakikalık bir süre içerisinde hem odayı, hem şirket müdürlerini, hem de insan kaynaklarını etkileyeceklerdi; mülakatın adı “açlık oyunları”ydı. Yirmi dakikada odanın yarısı başaracak, yarısı elenecekti. Henüz birkaç dakika önce birbirleriyle tanışan adaylar hararetli şekilde tartışmaya başlamıştı bile. Odadaki insanların bir anda agresifleşmesine inanamıyordum. Şirketin zimmetleyeceği Jetta veya Golf mü, yoksa kotayı doldurduğunda alacağı yüklü prim mi, 9-5 mesai saati mi, hafta sonu iğneada kaçamakları mıydı cezbeden? Hangi sebep insanın kimliğini kaybetmesine sebep olur? Odadaki müdürler de şaşırıyor olacak ki yüzleri kızarıyor, garipsiyorlar sanki ilk defa bu ortamdalarmış gibi…
Sevgilisine taksitle alacağı Armani saat mi cezbediyordu bu işi? Ne şehvet.. Az önce paytak ses tonuyla odadaki herkesi parfüme boğan sarışın hatun, neden kendisini kanıtlama yarışındayken insanların sözünü kesiyor, neden münazara sırasında elleri titrek, yüzü kızarık? Tavırlarda, yüzdeki ifadelerde başka bir şey vardı. Dehşet. Kimse neden burada olduğunu bilmiyormuş gibi. Hedefleri olmayan bir çok insan doluşmuş birbirlerini azarlıyordu sanki. Açlık oyunlarını kazananların ağızlarına bir parmak bal çalıp, yaptıkları sözleşmeyle işe alınanları köleleştireceklerini peşinen bilen müdürlerin önündeki bu kazanma gayreti ilginç değil de ne?
“Neşeli insanlar beni yanıltır, onlara hiç tahammülüm yok. Ancak hiçbir pürüzü olmayan ruhlar neşeli olabilir, çocuklar ya da çok yaşlılar. Ama neşeli insanlar hiç de bu nitelikte değil. Kanımca neşe, insanın ancak çevresini,· içinde yaşadığımız koşulları kavrayamamasından kaynaklanıyor.” Andrey Tarkovski
iKiNCi KURAL. ACIMASIZ OL.
Kanlı savaş devam ederken kağıdıma bakınıyordum, gözüm kararıyordu. ince sesli Aysel herkesi susturmaya çalışırken içini okumaya çalışıyordum. işi alırsa yapacağı saçma harcamaları düşünüyordum. Karşısında elini kaldırıp söz isteyen yaka kartında Ahmet yazan yüzü traşlı, muhtemelen daha iyi bir jöle almanın hayalini çoktan kurdu bile. ilk maaşıyla istanbul dışına minik kaçamaklar yapmaya başlayacak, kazanması lazım bu mülakatı. Okumayı sevmeyen bir milletin, kişisel gelişim üzerine planlar yapması beklenmemeli zaten…Bir türlü kibarca söz almayı beceremedim. Söz kestim. Bir beden dili uzmanı gibi elimi keskin bir şekilde kaldırıp, gözlerinin içine baktım odadakilerin, bir basketbol koçunun hakemden mola istemesi gibi. Ben de bu muhteşem “case” hakkında zırvaladım biraz.
ergen serisi yeaa diyip ben de izlememiştim ama izleyince haklarını verdim. 2000 liler için 1984 ve fight club tadında baya baya. toplumsal sınıf ayrımlarını, modayı, televizyon programlarını ve izleyicilerini, kitle iletişim araçlarını, toplum mühendisliğini ve daha da sıralanabilecek bir çok şeyi filme koymuşlar. güzel de olmuş.
Kitabın muhteşemliğini söndürecek saçma sapan bir film yapmışlar; hiç mi hiç olmamış. Kitabı okumayıp yalnız filmi seyreden biri tam olarak anlayamayacaktır diye düşünüyorum. Keşke film boyutuna geçirmeselerdi de tadında kalsaydı; ama olmadı.
Afedersiniz ama sikim gibi bir film.ulan ananızı beyninizi sikeyim ne saçma abartılmış şişirilmiş bir filmdir amk.konusu yok mantığı yok sikeyim böyle filmi.izlenirse sadece başroldeki orospu için izlenir.
Kitabını okumadım filmini izledim ben bu kadar Saçma bilimkurgu izlemedim. Dünya kurtulmuş eski anılarımızı yaşatıcaz diye milleti birbirine horoz dövüşü yaptıran adına bilimkurgu denen Saçma samalak film. Bende bilimkurgunun Kral'ını izlerim severimde ama olayı güzel bağlayacaksın bir Matrix bir oblivion gibi olay oluşturulacak. Başarısız sıradan film işte.
Hayatımda en iyi izlediğim bir filmdir. iktidara karşı devrimin nasıl olacağını anlatan filmdir. Kitabını daha okumamak nasip olmadığından yorum yapamıyorum. Film bakımından tavsiye ediyorum.
