bugün

stephenie meyer ın twilight in devamı olan şafak vaktinden önce türkçe ye çevrilen yeni kitabı.
"harika, yaratıcı, özenli ve güçlü bir roman. göçebe yi okuyacakları uyarıyorum: bu kitap sizi ele geçirecek, saatlerce elinizden bırakamayacaksınız. son kelimesine gelene kadar aklınızdan çıkmayacak. stephenie meyer, kahramanlarını ve hikayesini, stephen king ve isaac asimov karışımı bir usta gibi harmanlamış."
ridley pearson, beşikteki flüt ün yazarı.
stephenie meyer imzalı bilim kurgu kitabı. içinde farklı farklı gezegenlerde yaşamış göçebe bir ruhun ve dünya'ya gelince bedenini işgal ettiği melanie'nin hikayesi anlatılmakta.

uuser'ın yorumu: başlarda hiç mi hiç sarmayan ama devam ettikçe kendinizi kaptırdığınız romandır. *

kitap içerisinde pek bir aksiyon yoktur. karakterler bol bol yürür, susar ve ölüm korkusu taşır.

--spoiler--
kitap içerisindeki en adrenalin dolu kısım belki de göçebenin jamie için ilaç almaya gitmesidir.

öykünün sonu ise manasızdır.
--spoiler--
yeni başladığınızda zorlanmanıza sebep olan, sonunda ise heyecanlanmanızı sağlayan harika stephenie meyer kitabı. konuyu kavrayana kadar biraz zorlanmanız çok normaldir "göçebe"ye başladığınızda. kitabın ortalarında konuyu tamamen anlamış oluyorsunuz. kitabın sonunda ise kendinizi iyice kitaba kaptırıyorsunuz ve sayfaları heyecanla çeviriyorsunuz. kesinlikle son zamanlarda piyasaya çıkmış en kaliteli birkaç kitaptan biri.
her stephenie meyer kitabı gibi sizi içine çeken konunun içinde yaşatan muhtelem bir kitaptır.
stephenie meyerın diğer kitaplarının eline su dökemeyeceği filmini yapabilirlerse harika olacak kitaptır. bi'nevi ütopya.
stephenie meyer'in herkesin çok güzel dediği kitabıdır. arkadaşım özellikle ortaları çok sürükleyici dedi. ama kitap 800 sayfa ortaya gelmem için bir 400 sayfa okumam gerekiyordu. yok ama ben okuyamadım gitmedi yani belki ortalarına gelebilseydim kaptırıcaktım ama olmadı. şiddetle tavsiye edemiyorum özellikle baştan sarmayan kitabı okuyamayan biriyseniz benim gibi başlamayın derim.
stephenie meyer'in bazı kısımları aşırılma ile yazılmış kitabı.
stephenie meyer e ait olan kitap...kitabın içine giremediysenız büyük ıhtımalle yarım kalabılır; fakat sürükleyici büyüsune kapılınca hiç bitmesını istemeyeceğiniz bir roman halıni alır.
(bkz: gwoemul)
Alacakaranlık film serisine kaynaklık eden Twilight romanlarının yazarı Stephenie Meyer'in 2008 yılında yayımlanan The Host isimli Kitabının filmi 29 Mart 2013'te vizyona giriyor.

Roman, Türkçe'ye Göçebe ismi ile çevrilmiş ve 2009 yılında Epsilon Yayınevi tarafından basılmıştı...

Andrew Niccol, filmin hem senaristi hem de yönetmeni...

Filmin başrollerinde ise Saoirse ronan'dan başka, Diane Kruger, max irons, william hurt ve Jake Abel var...

Bilim-kurgu türünün güzel bir örneği olan hikaye, romanın baş karakteri Melanie Stryder'in, dünyada yaşamakta olan insanların ruhlarını esir alan Wanda ile olan mücadelesini konu ediyor

Trailer : http://www.youtube.com/watch?v=3A7wMLUrq7A

Cast ve diger detaylar icin : [imdb : http://www.imdb.com/title/tt1517260/]
andrew niccol ismini duyunca heyecanlandığım film. direk fragmanını izledim ve ümitlerimin boşa çıkmadığını gördüm.
bu film s*kecek bizi.
öncelikle fragmanı verip yorumu sonraya bırakalım.

http://www.youtube.com/watch?v=SRKjf8b4f2E

filmin yönetmenliği Andrew Niccol yapıyor. kendisi son dönemde in time gibi senaryosu olağanüstü bir yapımı katletmişti. umarım aklı başına gelmiştir. çünkü bu filmin senaryosu da fena değil. 2013 mart ya da nisan ayını bekleyeceğiz.
Stephanie Meyer'in bir başka ergen aşk hikayesi. Bu kadın böyle devam ederse gençlerin gelecekte daha da aptallaşacağını öngörmek zor değil.
kitap kadar başarılı olacağına eminim olduğum film.
stephenie meyer ın aynı isimli romanının beyaz perdeye uyarlanmasıdır.
kitap gayet güzeldi, fragmanına baktığımda da konuyu güzel işlemişler gibi duruyor, tabi fragmana kanmamak lazım, ama kitabını okumamış arkadaşların, filmini izlemesini tavsiye ederim.
filmi 29 mart' ta vizyona girecek, kitabında devamı gelecekmiş.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25428792/
bugün filmi vizyona giren stephenie meyer imzalı kitaptır. bakalım kitabın başarısı filme yansıyacak mı göreceğiz.
kitabı gibi film de güzeldi. bi kaç olay çıkarılmıştı ama kitaptaki her şeyi eklemeye kalksalar 3 filan olurdu sanırım film. neyse işte güzeldi, hoştu.

ve benmax irons a bi daha aşık oldum sanırım. *
uc yil once kitabini okudugumda acaba bunun filmi nasil olur diye bolca dusunmustum uc gun oncede filmini izledim. bekledigimden cok iyiydi. sirf alacakaranlik'la ismi aniliyor diye insanlar on yargiyla yaklasiyor ama bu cok farkli bir eser. kitabi okumadan filmini izlemis olsaydim, baslarda anlamakta gucluk cekebilirdim. ayrica filmin muzigi olan imagine dragons - radioactive tam olarak uygundur. kitap mi film mi denirse eger, filmi secerim ben. kitap cok kalin ve surekli ayni seylerin tekrarindan olusmakta, oysa ki film daha heyecanli. tabi o duyguyu yasayabilene.
hayatimda izledigim en siktiri boktan filmler icinde 3. sirada kendisi ki isim geregi cok film izlemisligim vardir. aksiyon yok bilim kurgu yok heyecan yok verdigim paraya yaziklar olsun. yapacaginiz filmin amk.
Uzaylı ruhların insan bedenine yerleşip dünyayı ele geçirmesini anlatıyor fakat bazı uzaylı ruhlar insanların tarafına geçiyor ve uzaylıları geldikleri yere gönderiyorlar . Bilim kurgu sevmeyen insanların izlemesini tavsiye etmem .
ne tam romantik ne tam bilim kurgu. sonuna kadar sıkmadan izletti doğrusu. filmde uzaylı ruhlar dünyayı insanların bedenlerini ele geçirerek fethediyorlar. barışçıllar, yalan söylemiyorlar vs.

her uzay istilası filminde olduğu gibi yine ele geçirilememiş bir insan gurubu var. neredeyse hepsi embesil, dengesiz ve sinir bozucu. bi boğmaya çalışır bi kızı ayartmaya çalışırlar, kendilerini barışçıl, barışçıl uzaylıları vahşi görürler..
bir de melanie var ki düşman başına. tam kezban ak. öpüştüğü erkeğe tokat atmak bunda, tripler bunda. o ses de ayrıca sinir bozucu. melanie bedeninin sonraki sahibi wanderer'ın tam tersi gibi. wanderer (wanda) tam bir melek gibi. kendisini öldürmeye çalışan kyle'ı bile (melanie bırak gebersin demişti) kurtardı. benim için filmi çekici kılan da wanderer adlı uzaylımızdı zaten.
filmde birçok mantık hatası var. mesela uzaylıların kullandıkları teknoloji çok dandik. silah kullanmamalarından söz etmiyorum tabii ki. barışçıl olmaları ama yine de dünyayı ele geçirmeleri ilginç ve güzel. ama yani sihir gibi ilaçlari, galaksiler arası yollarının aksine dünyada dandik insan taşıtlarını ve hatta korumak istedikleri dünyayı kirleten fosil yakıtı kullanıyorlar, çok zeki değil bazıları... ama herşeye rağmen insanları değil uzaylıları tutasınız geliyor filmde. aynı district 9 gibi.
finalinde 2.film için de sinyal verilmiş gibi. açıkçası ian ve özellikle wanderer için devam filmi isterim.
puanım 10 üstünden 6.7 panpa.
Stephenie Meyer'ın aynı isimli kitabından beyaz perdeye uyarlanan Andrew Niccol imzalı film. kitabını okumadım o nedenle filmle kıyaslama yapamayacağım. ancak filmden bahsetmem gerekirse bilim-kurgu sever biri olarak beni kesinlikle doyurduğunu söyleyebilirim. hikayenin orijinalliği açısından Stephenie Meyer'ı tebrik etmek lazım. tabii ki andrew niccol'ün de screenplayde iyi iş çıkarttığını söylemezsek haksızlık etmiş oluruz. her ne kadar sonu tahmin edilebilir olsa da filmin heyecanlı, güzel bir akışı var. dediğim gibi kitabı okumamış olmama rağmen biliyorum ki bir film asla kitaptaki o süslü tasvirlerin yerini tutamaz. hele ki bilim-kurgu bir hikayede asla. o nedenle bu filmi izleyecek kişilerin benim yaptığımı yapmayıp kitabı okuduktan sonra filmi izlemeleri daha keyifli olacaktır. ben kitapla zaman kaybetmek istemiyorum ama bilim-kurguyu seviyorum diyorsanız da en başta da dediğim gibi beklentilerinizi karşılayacak bir film.
Baş rolünde Saoirse Ronan'ın oynadığı güzel bir bilim-kurgu filmi. Zaten benim için Saoirse Ronan'ın oynaması yeterli ama filminde gerçekten izlemeye değer olduğunu söyleyebilirim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar