kesinlikle ve kesinlikle serinin en kötü filmi. ama serinin en kötü filmi olması; kendisinin en iyi filmler arasında ilk 10'a girmesine engel değil. andy garcia yeteneğiyle göz doldurur, sofia coppola da michael in kızı olarak arz-ı endam eyler, 19 yaşında iken. iyi kötü çirkin deki tuco da, don altobello olarak gözükür.
1- michael ın hastalandığı anda bilincini yitirip "fredo, fredo" diye bağırması
2- oğlunun kendisi için özel çaldığı eserde duygulanıp ilk eşini hatırlaması.
--spoiler--
üçlemenin geneline bakarsak en sönük kalan filmi denilebilir, sebebi part 1 de marlon brando nun part 2 de robert de niro nun olması olabilir. ve bunların part 3 te gelisememesidir. part 2 nin ezici kurgusu anlam yüklü imgeleri ve replikleri, part 1 de brando nun gerçek bir sinema dersi vermesi ve pacino nun toyluk dönemi part 3 ü sinemasal acıdan serinin en vasat filmi olmaya itiyor. bunun dısında bütünün önemli bir parçası.
en kotu olarak gorulmesinin sebebi muhtemelen en yeni olmasidir. 3. sune gore cok daha eski tarihlerde cekilen 1 ve 2 daha cekici gorunmektedir. part 1 ve 2 kadar guzeldir.
serinin en kotu filmidir.yonetmenin carloene ailesinden tehtidler almasından sonra yapılmıstır.cevap niteliğindedir.serinin birinci ve ikinci filmlerinin yanıda cok kotudur.
film kötü değildir ama michael corleone'yi "tehlikesiz" görmek bizler için hayal kırıklığıydı. daha çok günah çıkarma "biz vaktiyle böyle bi hayat sürdük yanlıştı. artık aklanmalıyız" imajı çizer. oysa ki bu çok gereksizdir.
sophie coppola film için yanlış tercihtir. zira asla rol yapamaz.
andy garcia üstüne düşeni yapmıştır.
finale doğru carmina burana eşliğinde yapılan katliam kusursuzdur.
ayrıca filmin bana göre unutulmaz sahnesi michael in kalp krizi geçirirken fredo diye bağırmasıdır.
hayatta en büyük pişmanlığı abisini öldürmesidir.
güçlü bir karakter olarak izleyiciye sunulan micheal corleonenin son film de pasif kalması, işlerden elini ayağını çekip ailesiyle mutlu mesut yaşama isteği kanımca filmi sönük yapmıştır. nerde o hiçbir şeyden taviz vermeyen soğukkanlı psikopat mike, nerde rahibin dizleri dibinde günah çıkartan yaşlı don.
birçok otoriteye göre ve şahsımca da çekilmeseydi de tadı damakta kalsaydı daha iyi olabilirdi denilen film. al pacino'nun oyunculuk dersi vermeye devam etmesi, senaryonun güncelliği bile filmin başarılı olmasına yetebilmiştir.
michael corleone'yi tövbe etmiş, sakin şekilde görmek hayal kırıklığı yaşamamıza sebep olmuştur.
kadrosu, serinin ilk iki bölümüne göre zayıf olsa da kötü film değildir.
ancak kabul etmelidir ki, serinin tatmin etmeyen tek bölümüdür.
vermek istediği mesaj güzel lakin senaryonun ayrıntıları kötü.
ikinci filmde Micheal carleone babamızın o donuk bakışları, tepkisiz acımasız hali aslında yaptığı şeylerden hiç mutlu olmadığını çok güzel yansıtıyordu. üçüncü filmde ise film boyunca Micheal carleone ortalığa melül melüm bakmasına rağmen
"fredooooo, fredoooo" diye inlediği yer ve kızının ölümü sonrası verdiği tepki harici "hay sikeyim bu hayatı" tribine adam gibi bürününememiş.
Senaryo kötü dedik ya, Arkadaş Sen tut sonny'in, babasına çekmiş veledi zinasını çıkar piyasaya, sonra bu veledi zina koskoca 1. dereceden kuzeni olan üstüne üstük micheal corleone'in kızı olan kızı becersin. Sonra Micheal carleone dursun dursun kay için yıllar sonra "aşığım ülen sana" diye ağlasın o ağladığı sahnede kör göze parmak sokacak şekilde "mafya işleri hiç bitmez" tarzında devamı gelsin vs vs.
Andy garcia'yı andy garcia yapan filmlerden olmasına rağmen tekrar izleyince andy garcia da oyunculuk olarak kötü. rolüne gelince. Micheal corleone kolejli çocuktu yani akıllıydı, askerdi yani gözü karaydı hepsinden farklıydı bunu ilk filmde daha ilk 10 dakikada anlamıştık, vincenzo yani andy garcia ise sadece bitirim bir tip, film boyunca koskoca aileyi yönetebilir mi yönetemez mi (ki işler artık daha da büyüyüp borsa morsa, büyük yatırımlar için zeka da gerektirmektedir)
film boyunca anlayamadık. kasıtlı olarak anlatmadılar desek yok o kadar iyi bir film değil.
sonuç olarak ünlü mafya filmleri arasında son sıralarda olabilecek bir filmdir. ha yine de güzel filmdir. lakin Koskoca micheal carleone'nin saçlarını bizim lisede yaptığımız gibi dikmiş halde görmek de üzücüdür.
not: "kötü" derken yanlış anlaşılmaya mahal vermesin. Kötü film, kötü oyunculuk vs Twilight ve türevleridir. Bu tarz filmlerin ve oyuncuların klasmanı farklıdır. 2. filme de vakit kaybı diyen malesef ki çoluk çocuk sinemadan anlamıyordur, ergenlik sanrılarından kurtulamamıştır. 1.filmle atmosfer olarak farklı olması 2.filmi kötü yapmaz, ikinci film farklı bir dünyanın farklı bir baba filmidir.
"hayatım boyunca toplum içinde yükselmek ve her şeyin yasal ve dürüst olduğu daha üst bir noktaya erişmek için uğraştım. ama ben yükseldikçe eriştiğim yerler daha kötü çıktı. hangi cehennemde son bulacak? asırlardır burada birbirlerini öldürüyorlar. para için, gurur için, aile için."
saf pişmanlık kokan film bu cümlelerle özetlenebilir aslında. tanım yapacak olursak, the godfather serisinin rahatsız edici filmi. bakın kötü demiyorum, rahatsız edici diyorum. rahatsız edicidir çünkü her yıkım, her ölüm rahatsız edicidir.
gücüne hayran kaldığımız adamın ölümüdür bu film.
--spoiler olabilir--
michael carleone nin pis işlerden uzaklaşmak isteyip aile kavramını kaldırmak istediği filmdir. filme kötü diyenlerin gerekçeleri de budur. istedikleri şey kurtlar vadisi gibi olsun her dakika biri birini vursun kim kime dum duma. Ama bu durum bu filmin başyapıt olmasına engel değil.
al pacino' nun bir röportajında belirttiği üzere serinin en kötü filmi olarak gösterilmesinin nedeni; bu filmde, diğer iki filme oranla carleone karakterinin kararlı duruşunu, soğukkanlılığını vs. yitirerek sağa sola itiraflarda bulunan bir adama dönüşmesidir.
yönetmen francis ford coppola imzalı 1990 yılı yapımı serinin üçüncü ve son filmi. Diğer iki filmde olduğu gibi yine bir davetle başlayan filmde michael carleone'nin ailenin adını temize çıkarabilmek için verdiği çabaları görmekteyiz. Karsından ayrı yaşayan ve çocukları büyüyen michael carleone onların geleceklerinden endişe uyduğu için denetimi venedik'te kardillerin olan çok saygın bir şirkete üye olmak istemektedir. Bu arada düşmaları da boş durmaz tabi...
- "baba" kendi yapmak isteyip de yapamadıklarını, söz konusu yeni baba adayının yapmasını ister ve ona öğütler verir.
- ilk filmde silahlı saldırı olmuştu, bu filmde şeker koması sonucu "baba" eski sağlığını kaybeder ve yavaş yavaş işlerden elini ayağını çeker hatta aile reisliğini yeni bireye devreder.
- ve yeni reis film sonunda düşmanları teker teker temizler.
- ilk filmin ve 3. filmin sonundaki aile reislerinin ölüm sahnelerine bakarsak hangisinin huzurlu hangisinin kötü şekilde öldüğünü rahatlıkla anlarız ki iki filmi temel olarak birbirinden ayıran sahne bence bu sahnedir.
"serinin" en kötü filmi olduğu kesin. ama kötülüğü de diğer iki filmin çok başarılı olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum. filmde verilmek istenen mesajı düşünürsek aslında filme hakkını verebiliriz.
ilk filmde babası düşmanları tarafından vurulduktan sonra abisi de öldürüldüğü için aslında daha önce hiçbir zaman içinde bulunmak istemediği o karanlık dünyaya adım atmak ve ailesine sahip çıkmak zorunda olan michael'in pişmanlığını analtır bu film bize. aslında kendi işi olmayan bu işlerden uzaklaşma çabasını anlatır. bence bu açıdan bu film de yeterince iyidir ancak ilk iki filme daha yakın bir tarihte çekilmiş olmasını tercih ederdim açıkcası.
filmin kötü yönlerinden bir tanesi michael'in saçları. daha uzun saçlı olmasını ve ilk filmdeki vito corleone'un saçları gibi arkaya doğru taramasını tercih ederdim açıkcası.
The Godfather serisi içerinde her ne kadar en zayıf film olarak görülsede, diğer filmlerden ayrı tek başına incelendiğinde özellikle siyaset, din ve mafya üçgenini işleyen usta işi senaryosu ve elbette Al Pacino' nun muhteşem performansı ile gayet başarılı olan bir filmdir.
--spoiler--
filmin sonunda al pacino'nun çığlık ata ata kendini yırta yırta ağlaması yüreğimi parçalamıştır.
o nasıl oyunculuktur alfred!! böyle mükemmel ağlanmaz.
--spoiler--
Al Pacino'nun hakkında "Baba 3 büyük bir hataydı. Michael Corleone'u aklamak için yapılmıştı ve hem ticari kaygılar hemde tipik Amerikan izleyicisi beğenilerine uygun bir senaryoya sahip olan film diğer iki filmin yarattığı saygınlığını ve estetiğini yerle bir etti." şeklinde yorum yaptığı, kötü olmasa da ilk 2 film kadar iyi olmayan bir film. fakat öyle bir sonla bitiyor ki akıllara zarar. 2 gün etkisinden kurtulamadım açıkçası.
