film tarihinin en iyi 3 filminden birisi. 2.godfather, 1.sinden daha iyidir. filmde de niro, vito corleone´nin - vito corleone 1.cisinden yaşlanmış adam olarak marlon brando tarafından oynanmıştır- gençliğini oynar.
vito, çok sevilen bir adamdır, manav dükkanından işten çıkarıldığında iş sahibinin "onun işine son verdiği için özür dilmesi" gözleri yaşartır.
al pacino bu filmde müthiş bir oyunculuk sergilemiştir.
tahminen, rüzgar gibi geçti´yle birlikte, sinema tarihindeki yerini hiçbir zaman kaybetmeyecektir.
the godfather part two, filmini bir kez izlemek de yetmemektedir. bi de lütfen arka arkaya izlemeyiniz. izledikten sonra şöyle bikaç hafta geçsin, sonra bir kez daha seyredin.
sor mesela - michael (al pacino) fredo´ya -abisi- "you broke my hearth fredo, you broke my hearth" repliğini neden söylediğini , o filmi izleyenler arasında kaç kişi biliyor?...
konusu karmaşıktır . öyle pek bir seferde anlaşılmaz, hatta on sefer sonra bile, başka ayrıntıları anlarız.
michael corleone´nin abisi fredo´nun ölüm emrini, tam da fredo´ya sarılırken , fredo kollarının arasındayken arka plandaki adamlarına kafasini öne egerek veriyor olması, insanın kanını dondurur.
sinema tarihinin en iyi filmi hangisidir, türü sohbetlerde tartışmaya başlanılan filmler arasında, genellikle 3-4 film çekişir. ve bu film, hep o tartışmanın sonunda finale kalan filmlerden olur.
benim, godfather 2´yi bütün sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmi olarak gören, ve tiyatro dan sinema oyunculuğundan anlayan arkadaşlarım var. onlarla bu film hakkında sohbet etmek, bir zevktir.
bu dizinin filmlerini izleyen seyirci için bir sinema filminden beklentiler o denli yükselir ki ardından seyredilen filmler, etki süresi içerisinde tat vermez olurlar.
akıp giden film kareleri, sanki tek tek titizlikle çekilmiş ve bu çekimde görev alan tüm ekibin büyük özeni, emeği, alın teri, bir dantel gibi karelere işlenmiş gibidir. sonuçta, tüm zamanların en iyi filmi olmak için adeta birbirleriyle yarışırlar.
bu konuda farklı görüşler olsa da birbirlerinden üstünlük bağlamında ben, dizinin üç filmini çekim sırasına bağlı olarak sıralamayı yeğliyorum. belki de böyle düşünmemde en büyük neden 'the godfather' romanı'nın yazarı mario puzo'nun serinin ilk filmindeki marlon brando'nun oyunculuk gücü hakkındaki şu görüşleridir;
" biz; roman yazarları ya da senaristler, bu güne kadar, peyazperdede kahramanlarımızı canlandıran aktör ya da aktristlere, başarıları oranında notlar vermeye alışmışızdır. marlon brando, baba filmindeki performansı ile roman kahramanına gerçek kişiliğini kazandırmayı başarmıştır ki böylesi bir duruma, bir sinema filminde çok nadir rastlanır. "
kesinlikle marlon brandosuz çok eksiği olan film. eyvallah al pacino ve robert de niro rollerinin hakkını veriyor ama vito reis çok farklı yahu, ondan dolayı 1 sinin yanına yaklaşamayacagini düşündüğüm film, 3 ise fiyasko.
bu serinin tamamı mükemmel. ama ilk filmin etkisi bambaşka. al pacino'nun solozzo ile buluşmaya gittiği sahne hala benim tüylerimi ürpertiyor. silahı ararken acaba bulamaycak mı diye ter atmıştım ilk izlediğimde. ikinci filmde bir de robert de niro etkisi var tabi ama ilk filmdeki entrikalar, karmaşık ilişkiler, ailenin tanıtılması, gücün karizması, marlon brando'nun sinema tarihine kazınan performansı bu filmi diğerlerinden çok daha özel yapıyor.
iki ayrı hikayeyi dönüşümlü anlatarak ilerleyen 1974 yapımı, 6 dalda oscar kazanan francis ford coppola filmi. ilk hikayede vito'nun yaşamına dönüş yapıyor film. robert de niro'yu böylelikle bu efsane seride görmüş oluyoruz, diğer hikayede ise michael corleone'nun herkesi kendinden uzaklaştıran adım adım zirveye yürüyüşü anlatılır.
serinin 2. filmini, orada bir marlon brando gerçeği varken ilkiyle karşılaştırmak haksızlıktır. genç ve cesur vito'yu izlemek, onun intikamını almak için sicilya ziyereti filmi özel kılan detaylar.