--spoiler--
joker; harvey dent'i nasıl karanlık tarafa çektiğini batman'e şu aforizma ile belirtiyor;
- delilik yer çekimi gibidir, sadece aşağı itmen gerekir.
senaryonun tavan yaptığı anlardan biriydi bu sahne...
--spoiler--
joker demişken Heath Ledger hakkında da birşeyler yazmak lazım. valla cehennemde yanarız yoksa. bir nuri alço filmi izledikten sonra nasıl bir an için nuri alço olmak istersiniz işte bu film bittikten sonra da bende deli gibi joker olmak istedim. bir kötü karakter bu kadar gerçekçi oynanırsa insanda bırakacağı etki de böyle olur. heath ile enfes bir batman daha izleyebilirdik oysaki. gene de hayatını zirvede noktalamış oldu. bu da o ve sevenleri için buruk bir mutluluk olsa gerek...
en can tanrıyar televole ağzımla söylüyorum: dc comics, marvel in eline vermiş resmen.
şampiyon belli ikinci kim? mehehehe...
çizgi romandan uyarlama süper kahraman filmleri arasında açık ara bir numara bu film.* kendi dalında zirvede batman. imdb puanını siktir edin. kendi dalına göre izleyip ona göre yorumlamak lazım.
işte bu yüzdendir ki the dark knight bu tip filmler arasında bir devriminin başlangıcı olmuştur/olacaktır. dc comics bu projede nolan kardeşleri seçerek ** tüm zamanların en doğru yatırımını yapmıştır.
jokeri öne çıkaran muhteşem bir senaryo, daha da karanlık bir gotham ve kusursuz bir kahraman. beklentilerim neredeyse tamamen yerine geldi. tatmin oldum. ama daha da güzel olabilirdi demeden edemiyorum. sıralayalım içimizde ukte kalanları;
--spoiler--
1- jokere dayalı bir senaryo muhteşem olmuş. fakat joker'in kendine has silahları ve bombalarını görememek beni biraz şaşırttı. daha artist, karizmatik ve ürkütücü bir joker yaratılmış. güzel mi? evet.. fakat hem karizmatik, hem ürkütücü hem de joker in kendine has şebeklikleri aynı potada eritilebilir miydi? evet. daha da güzel olur muydu? kesinlikle..
2- Harvey Dent'in two face'e dönüşme hikayesinin işlenmesi enfes olmuş. zaten insan süper kahraman filmlerinden de bunu bekliyor. adam gibi anlatın hikayeyi bize. neyse.. fakat two face eğer bu film ile misyonunu tamamlarsa ayıp olur. daha yapacağı çok kötülükler ibnelikler var.
3- ilk filmin deli başarılı karakteri Scarecrow'un bu filmde figüranın figüranı olmasını yadırgadım ve çok ayıpladım.
4- Lucius Fox ne halt yemeye istifa etti ayrıca. ulan iki gemi dolusu insan geberecek hala etik derdinde bizim hacıhüsrev. valla bi siktir git çay koy gel dedim izlerken.
5- Maggie Gyllenhaal hiç olmamış bu filme. rachel karakterini hepten ortadan kaldırmalarını ve yeni bir hatun monte etmelerini isterdim.* nitekim batman çizgi roman/film dünyasında gönül ilişkilerinin sonu yoktur.
6- filmin bence en önemli eksiği kan olmamasıydı. ulan joker gibi psikopat mı oldun diyorsunuz ama bu harbiden büyük bi eksik. film sertti, yer yer ürkütücüydü eyvallah. fakat jokeri daha psikopat gösteren bir senaryodan ben kan beklerdim arkadaş az da olsa.
--spoiler--
klasik bir aksiyon filmi, ha fena da değil hani ama nedir bu abartma, ilk kez mi film izliyorsunuz anlamadım gitti. bin oskarım olsa bir tanesini vermem buna. ilk filmi de böyleydi hatta hikayesi daha güzeldi... neyse zevkler ve renkler...
2 gn önce duramayıp tekrar izledim yukarıda bir arkadaş jokerin oyunculuğunu pek beğenmediğini sölemiş gerçekten çok merak ediyorum o oyunculuğu beğenmeyen bi insan acaba kimi beğeniyor. ayrıca dişimizide küçüücük bi delik olsa bile dilimizi ordan ayıramazken jokerin o kadar büyük iki kesikte dilini dolandırması çok normal.
dediğim gibi filmi 2. kez tekrar izledim en dikkatli şekilde de joker'in performansını 5 kişiydik hepimiz jokerin çıktığı her sahnede acaip kasıldık film bittiğinde ise hepimizin suratında inanılmaz bi hayranlık ifadesi herkes şaşkın şaşkın birbirinin yüzüne bakıyor ve herkesin aklında tek bir kişi var joker. 1 saat adamı tartıştık ve ortak karar vardık. naçizane fikrimiz sinema tarihinin en iyi performansını izlediğimiz yönünde idi. bu arada kendi adıma anlarım ben sinema olayından çıkıp kaç film izledinki kiminle karşılaştırıyorsun lafı geçmesin. ayrıca bu tamemen benim kişisel fikrim çünkü hayatımda ilk kez bir rol bir haftadır unutamıyorum durup durup it's simple we are kill the batman deyip duruyorum. bir de here we go.
eveeeet gelelim filmin yıktığı üçüncü klişeye (bkz: #3855863).
bi süperkahraman filminde süper kötü'nün o kötü hale nasıl geldiği üstüne hikaye illa ki seyirciye anlatılır. o süper kötü'nün önceki hayatı, sonrasında (genellikle bi kaza sonucu) kötü olması hikayesi, o kötü'nün karakterinin seyirciye anlatılması için neredeyse gerek şarttır.
yıllarca bekledim, bi tane filmde de pat diye kötü adam çıksın, oluşma hikayesini seyretmeyelim dedim. batman 3'te bunu yaptılar. o filmdeki ikiyüz karakterinin nasıl ikiyüz olduğu sadece bi flashback'le gösterilmiş, kötü ikiyüz filme şakkadanak girmişti. ve evet, ikiyüz film içinde bi karakter olmaktan uzaktı. ama bu acaba ikiyüz'ün nasıl o duruma düştüğünün anlatılmamış olmasından mıydı, çünkü film zaten o kadar traştı ki..
yine de süper kötü'nün nasıl süper kötü olduğu hikayesinin anlatılmasının şart olduğu fikri daha da yerleşti sanırım o kötü deneyimden sonra.
ve dark knight. bu filmde joker'in nasıl joker olduğuna dair hiç bi sahne yok, flashback yok, hatta anlatılan bi hikaye bile yok. ee.. bu yok diye joker karakter olamadı mı peki.
valla daha önce de anlattıydım, joker başka hiç bi süper kahraman filminde becerilemeyecek kadar derin bi karakter olarak bu filmde karşımıza çıktı. nolan kardeşler, bi karakter yaratmak için illa ki onun başından neler geçmiş olduğunu göstermek gerekmediğini, sadece kalem kağıtla o karaktere belli eylemler yaptırmanın ve tabii ki güzel diyaloglar ettirmenin yeter olduğunu gördüler. bu filmdeki joker'in tiradları hem onun karakterini seyirci önünde oluşturmaya, hem de derinlikli laflarını dinlemeye yaradı.
kaos, anarşi, sonunu düşünmeden eyleme geçme (araba kovalayan köpek).. joker'in geçmişini bilmeye gerek kalmadı ki. hatta o kadar gerek yoktu ki, nolan kardeşler dalga bile geçtiler joker'in geçmişiyle. joker önce mafya babasına suratındaki yaraların nasıl oluştuğuna dair gerçekten güzel bi hikaye anlattı, ama sonra rachel'a başka bi hikaye anlattı. eğer batman izin verseydi kesin ona da başka bi hikaye anlatacaktı. nolan'lar bize boşverin dediler, size ne geçmişinden, siz bugününe bakın, biz size dört başı mamur bi karakter sunduk zaten. ha babası suratını kesmiş, ha jilet çiğnemiş, ha asit kazanına düşüp suratı bozulmuş.. sallaaa.
denebilir ki, ya ikiyüz.. onun nasıl oluştuğu bu filmde gösterildi. ama derim ki zaten bu filmin gerçek ve tek süper kötü'sü joker'di. ikiyüz sadece ufak bi renk, hatta joker'in kötü tarafa çekerek aslında her iyinin içinde kötülük yattığını (yerçekimi gibidir, ufakça itmen yeter) göstermesi için kullandığı bi figürdü. batman çizgi romanlarındaki gibi suç örgütü babası falan değildi zaten..
neyse ona da başka zaman değiniriz. galiba en az beş altı entrylik bi seri olacak bu, yaz yaz bitmedi kardeşim, her entry de "neyse sonra konuşuruz" diye bitirilmez ki..
süperkahraman filmlerinin üç büyük klişesini çiğneyip atmış filmdir.
bu klişelerden ilki kahramanla kötü adam arasında illa ki bi bağ olması gerekliliğidir. nerden çıktı, kim icat etti bunu bilmiyorum. kitaplarda yok mesela bu, ama ne zaman film çekseler mutlaka bu klişeden medet umdular. kahramanla kötü adam ya eski arkadaş oldular, ya kötü adam bi şekilde kahramanın yakınlarından birine eskiden kötü bi şey yapmış oldu vs. hatta bu klişe o kadar oturdu ki, unbreakable'da çizgi romanlar üstüne laf eden samuel jackson abi, kahraman ve kötü adamın arasındaki bu bağın kaçınılmaz olduğundan bile dem vurmuştu.
sebep belliydi aslında. eğer aralarında eskiye dayanan bi bağ koyarlarsa, mücadelelerine daha dramatik bi altyapı ekleyebileceklerini düşünmüşlerdi. senaryo yazmakla uğraşmak yerine derinliği bu saçmasapan bağda aradılar. misal örümcek adam 1'de yeşil cin peter'ın evine şükran gününe bile gelen bi baba figürü oldu, ikincisinde ahtapot'la oturup sohbet edip kız konusunda tüyolar aldı, üçüncüsünde aha dedik artık mümkün değil bağ kurmaları, ama ne çare, oturdular kum adam'ın aslında peter'ın amcasını öldüren herif olduğunu uyduruverdiler. haydaaa..
ya da süpermen'le lex luthor'un çocukluk arkadaşı olmaları, ilk batman'de joker'in bruce'un anne babasını öldürmüş olması, fantastic four'da reed ile dr doom'un eski okul arkadaşı olmaları, profesör xavier ile magneto'nun eski yoldaş olmaları ve daha bilumum benzer örnek.
çünkü senaryoya özenip kötü adama ve kahramana gerçek bi karakter yazma zahmetine katlanmıyorlardı. kitaptaki en eski hileyi dön dolaş kullanıp sahte bi altyapı hazırlamaya çalışıyorlardı. seyirci de güya bu iki kişi arasındaki eski ilişki yüzünden mücadelelerini daha yoğun bi şekilde hissedeceklerdi. valla kendi adıma söylemem gerekirse benim için zerre etki yaratmamıştı kahramanla kötü adamın eski bi husumetleri olması.
ve dark knight. aslında batman begins'de de vardı bu klişeden. o filmin kötü adamı ras al ghul, batman'i yetiştiren adamdı mesela. ama bu filmdeki joker ile batman arasında en ufak bi alakadan söz etmek imkansız. ikisi de sadece bu filmde tanışıyorlar ama şu işe bak, dramatizasyonda en ufak bi eksiklik yok. hatta eksikliği bırak, diğer bütün süperkahraman filmlerine fark atar şekilde hem joker'in hem batman'in karakterlerinde inkar edilemez bi derinlik var. aralarındaki mücadelenin verdiği yoğunluk hissiyatı da keza.
nolan ne yapıyor. ilk sahneden başlıyor joker'in karakterini oluşturmaya. bi soygun seyrediyoruz ama soygunu gerçekleştirenler paso birbirlerini vuruyorlar. bu da joker'in emri. ilk beş dakika içinde joker'in insan hayatına önem vermeyen delimtrak bi herif olduğunu anlayıveriyoruz.
ikinci görünüşü -ki kalem numarası bence klasik olmaya aday bi sahnedir- üstüne bombalar bağlayan, kendi hayatını da rahatlıkla riske atacak kadar, paralarını çaldığı mafya babalarının yanına gidecek kadar pervasız bi herif olduğunu, sonrakinde ıstakayı ikiye bölüp millete birbirini öldürtecek kadar psikopat bi oyunbaz olduğunu, paralardan oluşturduğu bi dağı ateşe vererek zaten derdinin maddiyat olmadığını gösteriyor, her görünüşünde joker'in karakteri daha katmanlanıyor, daha bi gerçek karakter oluyordu (diğer görünüşlerinden de bahsedilebilir ama gerek yok, anlaşıldı herhalde kastım).
yani karakter kağıt üstünde yaratılır, numaradan bi alaka ile değil. burada bi ek olarak alfred'in burma'daki haydut üstüne hikayesi ile ekranda joker yokken bile joker'in karakterinin oluşturulduğunu görüyorduk ki, e buna kalem üstünlüğü denmez de ne denir.
bunun için batman ve joker arasında eski bi husumete gerek görmedi nolan. joker zaten yeteri kadar güçlü bi karakter olmuştu, aralarındaki mücadele için eski bi alakaya niye ihtiyaç olsun ki. onun yerine ikisi arasındaki alaka film boyunca oluşturuldu ve yine önceki süperkahraman filmlerinde görmediğimiz bi yol seçildi bunun için.
her süper kötünün amacı süper kahramanı öldürmektir illa ki. fakat bu filmde o klişe de alaşağı edildi. joker ilk başlarda batman'i öldürmeye çalıştı ama sonra bu fikrinden yüz seksen derece döndü. batman'in kimliğini açıklamaya çalışan ceo herifin öldürülmesini istedi. batman'e "sen beni tamamlıyorsun, ben seni niye öldüreyim" dedi, "seni öldürdükten sonra ne yapayım, gidip tekrar mafyaya mı sataşayım, hepsi çok sıkıcı, sen çok eğlencelisin" diyen de oydu.
harbiden, biz burada batman'in film versiyonu için paralar verip sinemalara gidiyoruz, arkasından böyle tefrikalar döküyoruz, adam karşısında kanlı canlı bulmuş, niye öldürsün. ayrıca karakter olarak da amacı kaos ve oyun olan bu herif neden batman'le karşılıklı oynama şansını yok etsin. batman ölmezse onunla oynamaya devam edecek sürekli, joker'i ondan daha iyi tamamlayan bi adam çıkabilir mi karşısına.
neyse diğer klişeden sonra bahsedeyim, çok uzadı bu entry.
iyi film ama sinemada bi çığır açması beklenemez diyor ama bence bi milat noktası olabilir.
george lucas yıldız savaşları'nı yapana kadar sinema çocuk eğlencesi olmaktan uzaktı. bu icat başladığından itibaren anında bi endüstriye dönüşmüş, film yapımcılarının birinci amacı sanat üretmekten ziyade para kazanmak olmuştu orası kesin (barton fink'e bakınız) ama yapımcılar çocuklar için film yapmayı pek de karlı bi iş olarak görmemişlerdi hiç.
lucas para kazanmanın yolunun sinemayı çocuklar için yapmaktan geçtiğini farketti ve yıldız savaşları'nı çekti. tabii ki tutan bi şeyin anında kopyalarının çıkması gibi pek çok stüdyo yıldız savaşları misali traşından bilim kurgular çekti ama kıvıramadılar. sonra tekrar ciddi filmlere döndüler. sinemanın hala yetişkinlere hitap eden bi endüstri olduğunu sanıyorlardı çünkü.
yine de arada çok hafif filmler çekmekten geri kalmadılar tabii ki. ama ne zaman konu biraz doğaüstü falan olsa (bilim kurgudur, süper kahraman hikayesidir vs) olabilecek en lakayt senaryoları yazıp bütçeyi de minimumda tuttular. nasılsa bu filmlerin seyircileri çocuk, ne yapsak alırlar deyip az parayla fazla kar etme amacını güttüler.
misal ilk süpermen filmine bakın. bütçeyi biraz olsun yüksek tutsalar bile görüp görebileceğiniz en tırışka senaryoyu yazdılar mesela ona. ya da eski batman'leri, örümcek adam'ları seyretmiş olanlarınız varsa o filmlerde de benzer önemsemezliği görmemeleri mümkün değil.
bunun değişmesi galiba cgi'ın icadıyla oldu. ne zaman ki artık film çekerken görsel efektin imkansızlığı kalktı, birden sinema değişiverdi. o güne kadar marvel'in kahramanları bu imkansızlık yüzünden sinemaya aktarılamıyordu. pıtrak gibi bitmeye başladılar bir bir büyük ekranda. ve lucas'ın yıllar öncesindeki altın formülünü tekrarladılar elbette.
çocuklar için film yapıyorsanız, para kazanmanız neredeyse garantiydi. e çizgi roman filmi yapacaksanız, bunların da okuyucuları çocuklar olduğuna göre bunların da güçlü senaryolara ihtiyacı yoktu. ardarda gelen bütün o süper kahraman filmlerinin kaç tanesinde gerçekten iyi bi senaryoya şahit olduk ki..
bunu örümcek adam'la (hele hele üçüncüsüyle) ayyuka çıkardılar. artık bırak katmanlı bi senaryoyu, konuya bile gerek yoktu. kötülerin "evil plan" bile sahip olmalarına gerek olmadı, tek amaçları kahramanı öldürmek olsun, bu sayede aksiyon sahneleri de koyarız, çocuklar ve onlarla beraber ebeveynleri gelir deveyi hamuduyla götürürüz dediler. ve ne yazık ki haklı da çıktılar. örümcek adam 3 belki de artık süper kahraman filmleri için fatiha okuttu bile denebilir.
ve nolan. aldı batman'i, ayaklarını yere bastıran bi senaryoyla seyirciye sundu (bkz: batman begins). çizgi roman uyarlamalarının tek seyircisinin çocuklar olmadığını kanıtlamak istercesine. hayır dedi adam, eğer doğrudüzgün bi senaryo yazılırsa bu filmleri yetişkinler de severek seyreder dedi. ortaya cidden iyi bi film çıkardı ama büyük hasılatlar elde edemedi ne yazık ki (ve örümcek adam 3 de batman begins'den sonra vizyona girdiydi üstelik, artık yetişkinlere hitap eden süper kahraman filmi çekmek neredeyse imkansız denebilirdi).
işte dark knight bu döngüyü tersine çevirebilir. ortaya gerçek bi konu, düzgün bi hikaye, özenilmiş bi senaryo, kalburüstü oyunculuk sunup yine de parayı götürdüler. yetişkinler hem kafalarına hitap eden, hem de aksiyon isteklerini ve bi üstün insanı seyretme içgüdülerini tatmin edecek bi filmi senelerdir hasretle beklediklerinden (james bond artık çizgi roman uyarlamalarından bile comic) dark knight bu isteğe cevap verdi.
bu acaba yeni bi milat olabilir mi. stüdyolar, yapımcılar, sadece çocukların değil, yetişkinlerin de çizgi roman uyarlamaları seyretmek istediklerini görüp daha sağlam hikayeler yazdırabilirler mi bilmiyorum. ama eğer bu olursa evet, dark knight sinemada yeni bi çığır açabilir.
film hakkındaki laflar başka zamana kalsın şimdilik.
"Yemisim spiderman, superman, iron man'i. Batman oglum!" diye diye izledim film'i! hayatimda izledigim en süper cizgi roman uyarlamasi demiyecegim, cünkü bu biraz film'i asagilar, hayatimda izledigim en güzel filmlerden birisi.
bir joker var ki, allahim allahim, bir kötü rol bu kadar mi süper oynanir. o kadar iyi ki, filmde zaman zaman joker'i desteklerken buldum kendimi. sacma sapan sakalari, espri anlayisi, hal ve tavirlari bir bambaska. filmi izledikten sonra heath ledger'in ölmesine daha cok üzüldüm. adam hayatinin rolünü oynamis.
joker rolü icin ilk baslarda robin williams düsünülmüs, yalniz robin agabey kabul etmemis rolü. iyi ki etmemis diyoruz ve robin agabeyimize buradan tesekkür ediyoruz...
edit: yazmayi unutmusum... filmde bir baska güzellik ise, filmin hic bir yerinde amerikan bayraginin gözümüze sokulmamasi. diyorum ya, yemisim superman, spiderman, iron man'i!
batman in yine travesti sesle modifiye edilmiş oluşu hoş olmamış.
heath ledger birçok kişiden daha uzun süredir takip ettiğim bir oyuncu, genelde kalburüstü bir oyuncudur lakin ne jack nicholson gibi doğaçlama bir joker olmuş ne de çizgiromanlardaki orjinalliğe sahip, mimiklerinin fazlaca abartılı oluşu ve sürekli yalanması bende hoş bir izlenim bırakmadı.
müzikler filme çok gitmiş ama pek dikkat çekmediler, hans zimmer bir gladiator kalitesinde beste yapamamış.
helikopterden kadınlarla iniş yapan züppe bruce wayne profilini de pek beğenmedim, olmamış.
batmobil yine rezalet görünüyor malesef, o motor benzeri aracı da beğenmedim yine.
hayatımda ilk kez bir batman filmini sinemada izledim iyiki yapmışım siz de yapın güzel oluyor demeye geldim
oyunculuklar konusunda hangisine değinsem bilemiyorum lakin benim gibi filmi ayrı oyunculukları ayrı izleyen *irdeleyen biri için leziz zamanlardı şu erkeklerin pek sevip özdeşleştiği benimse genelde komik bulduğum hero filmlerinden farklı olarak sevdiğim farkıyla ve jokeriyle kült olacağını düşünüdüğüm bu filmi karakterler üzerinden giderek anlatayım *; zaten hastası olduğum maggie gyllenhaalı görüp işte budur, kahraman dediğin böyle hatuna aşık olmalı zaten **dedim 'kahramanım al beni uçağında uçur göklere' demektense batman'in yaptığını sorgulayan ve yazdığı mektupla aslında o kahraman tarafa ihtiyaç duymadan hayatına devam ettiremeyeceğini wayne'in kafasına dan diye vuran film boyunca 'acaba hatun hangisini seçecek' sorusunun cevabını adaleti ve gerçek hayattan bir kahramanı seçerek veren önemli bir karakterdi, kahraman filmlerinin o silik esas kızlarından çok daha baskın olduğunu düşünüyorum jokerin karşısına dikildiği sahnedeki duruşu aksini düşünenlere cevap olur... *
gary oldmane gelirsek; doğuştan oyuncu olarak o şanslı ve tapındığım insanlar kervanından olduğuna inandığım bu yüce kişilik yine yapacağını yapmıştır
sayın emniyet müdürümüzde yine o bildiğimiz cici müdürlerden değildir sağ gösterip sol çakmayı da bilir, adamları için hedef şaşırtmayıda, zaten inanmamıştım gordon komiserimin o kadar erken öldüğüne oğluyla yaptığı diyalogla filmin sonunda noktayı koymak ancak bu usta aktöre yakışırdı diyor alkışlıyorum kendisini *
morgan freemanyine doğuştan oyuncu olan ellerinden öpülesi uzun ömür dileyesi bir insan o gömlek kollarını iliklediği sahneyi ben daha önce görmüştüm ve yine sevmiştim dedim kendime. kendini uyanık sanan hayat çaylağına götün yiyorsa içerikli söylediği replikler müthişti. karşısındaki sığ şahsiyet inanılmaz olan için ondan onay istemişti ve o karşısındakini kalıplaşmış inançlarıyla ve korkusuyla vurmuştu o kuyrugunu kıstırıp giden gammazcı it sonra nasıl tv.ye çıkmıştı peki derseniz çünkü herşey o kadar inanılmaz bir hal almış joker kaosunda o kadar başarılı olmuştuki küçük sinekler görevini yerine getirmek için yerini almışlardı sıradan insanların çok bilmiş egoları ya böyle çirkinliklerle ya da bir kahramanın yerini almak ve onunla özdeşleşmekle ortaya çıkıyordu
filmde batman'in taklitlerinin olması gülümsetti; bu filmi izleyip ortalıkta why so serious? diye gezen şaşkınlar, koluna göğsüne superman dövmesi yaptıran çocuklar * geldi akla... kahramanlık ayağa düşmüştü, özenilir olmuştu ve batman'in aşkı değil adaleti kurtarması ve film boyunca kendini batman iken huzursuz wayne kişiliğinde 'buna son vereceğim' diye sayıklayan biri olarak görmemiz bundandı
filmde görmeyi alışık olduğumuz iyi ile kötü nün savaşından başka, ucube diye adlandırılan gerçeklik dışı kahramanlar ve adaletin elçileri diye bir saf daha vardı ve joker aslında farklılıklarıyla diğerlerinden ayrılarak benzeştiklerini hatırlatıyordu batman'e bir yandan düşününce gerçek dünyada pelerinli ya da yüzü boyalı kahramanlar yoktu kahraman olanlar emniyet müdürleri onların ekibi, adalet, yargı gibi mercilerdi lakin batman'in kimseyi öldüremeyen kurallı kahramanlığı vardı oysa bize gerçek hayatın kahramanları olarak sunulanlar her zaman silahlarıyla sahnedeydiler onlar için doğru olanı yapıyorlardı ve kuralları duruma göre keyfi olarak değişebiliyordu bu durumda joker'den farkları kalmıyordu hatta joker o ucuz silahlarıyla en azından daha küçük bir yeri yakıp yıkıyordu ama bu durum ancak michael moore filminin konusu olabilirdi yoksa yıllardır kafamıza kakıldığı gibi polis en asil duygunun insanıydı *
michael caine için ne denebilirki bir filmde michael caine, morgan freeman, gary oldman var ne denebilir kelimeler nasıl kifayetsiz bırakılır
batman'e 'hadi ordan be' bakışı yaparak esas kızımızın dediğini tekrarlamıştır batman'in wayne'i esir aldığını en iyi bilenlerdendir her kahramanın arkasında bulunması gereken o güvenilir insan karakterini pek güzel canlandırmıştır *
cristian bale hani şöyle suratına baksan ulan bundan anca antikahraman olur dersin yani kötü adam güzelliği taşıyan biri kendisi, maskeyi takınca o karakteristik çene * kalır ortada insan düşünür 'sevgili harvey tamam aşıksın gözün kimseyi hele de hemcinsini görmez lakin o çeneden anlamaz mısın ki wayne işte batmandir' batman zaten diğer kahramanlara hep bir fark atmıştır diğerlerini önce parasıyla döver sonra karizmasıyla diğer kahramanların gerçek dünyadaki silik kişiliklerine karşın wayne abimiz helikopteriyle gezer şatosu yapılana kadar taşda yatar lakin lamborghinisi ile gaza basar zaten joker kadar renkli bir karakterin karşısında sıkıcı bir kahraman görmeyi kim ister wayne mağrur duruşuyla 'alfred harveye söyleme kızın bana hasta olduğunu üzülmesin garip' der he tabii tüm kızlar sana hastaydı sen öyle san deriz alfred amca durumu özetler 'bazı gerçeklerin bilinmemesi daha iyidir' bu kahraman başka kahraman dedik sonra gelelim bu batman başka batman mevzuuna; ilk kez film isminde batman geçmiyor ve filme gitmeden heath ledger'ın ölümünden ötürü pazarlama stratejisi mi diye düşündürten bir joker üstünlüğü durumu var lakin filmi izleyince öyle olmadığını düşündüm batman aşkı değil harvey'in vücudunda adaleti ve sonrasında harvey'in itibarını yüceltirken film boyunca filmde de batman değil joker kapmış esas kahraman rolünü, kötülüğün adalete bulaşması ve adaletin iki yüzlüğü ve kolayca saptırılabilmesine de harvey dent karakteri sayesinde şahit olduk
cristian balein ruh sağlığına ve dolayısıyla ömrüne halel gelmesin uzun yaşasında bizleri mest etsin yıllarca beyazperdedeki varlığıyla diyorum
aaron eckhart için ne denilir işte temiz yüzlü kahraman görünüşlü adam kendisidir sonra o temiz yüzün ve yüreğin kirletilmesine idolleştirilen hem adalet hem kahramanımız batman tarafından el üstü tutulanın yok olmasına şahit olduk tüm hastaneler boşaltılırken hastanede unutulmasını birçok saçma durum gibi görmezden geliyoruz ve hızla yoldan çıkmasını iyilikle kötülüğün aslında ince bir sınır olduğunu düşünerek olabilir diyoruz ya da bir joker repliğiyle 'delilik yerçekimi gibidir hafifçe itmen yeterli olur' diyerek özetliyoruz harvey karakterinin o deliliğe çok hızlı geçişindeki handikap dışında jokerin piyonlarıda dahil karakterlerin ve castın muhteşem olduğu oyunculukların 'e bravo' dedirttiği bir şölen diyebiliriz film için
son olarak heath ledger kendisini 40 gün boyunca otel odasına kapayıp bir hayali kahramanı jack nicholson'ın yarattığından farklı yaratmaya çalışan ve bunu hakkıyla yaptığını dünya aleme duyuran lakin kendisi filmin galasında arz-ı endan edemeyen beyazperdenin kaybı şimdi herkes tekrar üzülüyor ölüm haberine üzülenler batman'i her izlediklerinde tekrar üzülecekler yıllar geçse dahi tıpkı the crow'u her izlediğimzde brandon lee'ye üzüldüğümüz gibi...
batman'in wayne'i ele geçirmesi gibi joker karakteri de heath ledgerı ele geçirmiş ve gerçeklikten koparıp jokerin harikalar diyarına mı çağırmış bilinmez lakin rolüne bu kadar emek veren birinin ölümü gerçekten intiharsa !:ki öyle gözükmekte! mesleğinden bağımsız düşünülemez bu konu uzar özetle jokerin bazı replikleriyle o repliklere vücut veren kişinin maskesiz gerçeğinin yaşattığı duruma bakınca insan bir irkiliyor haliyle!
kahramanlar dünyasındakilerden ve diğer batmanlerden farkıyla, muhteşem oyunculukları, -mantıksızlıklara takılmazsanız ve olacak olanı tahmin edip aleksander gibi ben demiştimcilik oynamazsanız- kurgusu, görsel muhteşemliği -karanlık şehri bekleyenler istediklerini bulamamış ben bayıldım hele ki jokerin o polis arabasından kafasını çıkarıp saçlarını rüzgarlara bıraktığı sahnenin renksel çümbüşüne hasta oldum-, boka batmış bir dünyada yine de iyilik var diye altını çizdiği felsefesi -özellikle gemiler-, bir daha aynı jokeri izleyemeyeceğimizin acı gerçekliğiyle kült olacak izlenmesi gereken film *** *
film çıkışı 2 film izlemiş gibi hissettiren filmdir. biraz uzun mu olmuş ne?
--spoiler--
harvey dentin yüzünün yanmasından sonrası 2. bi film gibi olmuş. gerçi o melek adam nası o kadar kötü olabilir çözebilmiş değilim ha bi de o yüz o kadar yanmaz.en fazla 2.derece yanık. olmaz öyle o, o kadar.
bir de harvey dent in, gordon un çocuğu için yazı tura attıpta, batman çocuğu kurtarınca, paranın yanmamış yüzünün gelmesi akılda kalmıştır.
--spoiler--
2 gün önce izlediğim film. gerçekten bi filmin daha doğrusu bi karakterden hiç bu şekilde etkilenmemiştim. bir insani bir rolu bu kadar mı harika oynar bu kadar mı yaşatır sahneye çıktığı her an sadece benim değil hissetiğim kadarıyla sinemadaki herkesin kalp atışlarının tavan yaptığı anlardı. hele o hastaneden çıktığı an yok mu eminim o sahne sinema tarihinin en harika sahnelerinden biri olacak. christian bale, michael caine, morgan freeman gibi ustaların yanında 29 yaşında gencecik bir oyuncunun bu rolü sergilemesi hayranlık uyandıracak bişey. o ağız hareketleri şapırdatması kalem numarası ve durarak konuşması kesinlikle bir kez daha gidip izleyeceğim.
eğer heath ledger bu rolü ile oscar alamazsa öldüğü için değil yalnız innaılmaz oyunculuğu için akademi denen şeye inancımı tamamen kaybederim.
son olarak christopher nolan bence david fincher ile beraber hollywoodun en son dahi çocukları birisi tyler durden i diğeri ise jokeri yaratıp bizim hayranlığımıza sundular...
3.sünü zevkle ve heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyorum *
bu arada eğer joker tekrardan dönecek olursa bi yorumda yazdığı gibi johnny depp iyi bir tercih olur.
imdb'de yakaladığı anlaşılmaz başarı, ilk defa bir süper kahraman hikayesinin bu kadar dramatik ve psikolojik yönü ağır basacak şekilde anlatılmasından da kaynaklanıyor olabilir.
ancak film joker'i tyler durden gibi sinema tarihindeki ikonlardan biri haline getirirken, batman karakterinin biraz hafif kalmasına neden olmuş.
filmdeki bir diger alakaya maydanoz kisim ise , batmanin bir anda halk tarafindan '' pustun teki '' olarak nitelendirilmeye baslanmasidir , harvey dent ise '' cift yüz '' karamurat benim dercesine ortaya cikmis ve batman benim beni tutuklayin yargilayan demistir - neden yargilanacaksa artik ; cünkü batman gotham polisinin her götünün sikisikliginda bir florasan isigi ile cagrilan kahramanken neden polis tarafindan aranirsa ? - harvey dent yani sahte batmen sacma sapan bir sekilde iki araba ile tasinmistir filmde cezaevine - yuh ya -. koskoca batmani tutuklayan koskoca polis teskilatinin yaptigina bak sen , hadi gelin batmani öldürün dercesine adam tasimistir resmen. ne koruma vardir , nede agir silahli adam vardir sanigi koruyan , ulan biz siktiriboktan bir tecavüzcü tasirken bile onu polis kiligina sokuyoruz halk katletmesin diye be.
bir de o son sahne yokmu , yolun ortasinda joker mal gibi beklemistir hani , batman beni öldür diye ama batman '' ben adam öldüremem '' demis ve kendini yere atip bütün kemiklerim kirilsin demistir. tamam batman adam öldürmezde hani orada iki amuda kalkar iki ters takla atar adam bir kamci bir zincir firlatir herifi yakalar , ama tüm bunlari yapan batmen sirf filmde aksiyon olsun uzasın diye mal gibi motordan yere atmistir kendisini... enteresandir ve daha niceleridir.
geçen gün ikinci kez izledim filmi. bu sefer daha dikkatle.tamam, film çok güzel bir film olmuş ve evet, heath ledger tek kelimeyle muhteşem oynamış. bu konularda aksini düşünen insanla polemiğe bile girmem. ama heath'in oynadığı karakter the joker'den ziyade, ultra psikopat bir karakter olmuş. yanlış biliyorsam düzeltin ama joker bildiğim kadarıyla dünya s.kine minare g.tüne bir insan, sürekli suratında yavşak bir gülümseme var. filmde ben bunu kısıtlı sahneler dışında bulamadım. tabi ki bu heath ledger'ın suçu değil, sonuçta ona verilen rol ne ise onu oynadı adam ve tekrar söylüyorum layığının üstünde bir performansla oynadı. ama sırf gerçek jokeri oynayamadığından jack nicholson'ın jokeri daha iyi gibi geldi bana. ayrıca şunu da belirtmek isterim ki joker'in dahil olduğu bir film daha çekilirse ve bunda johnny depp oynarsa fevkalede heath'in fevkinde bir jokerle karşılaşacağımdan eminim.
her şeye rağmen gidilesi, izlenesi, dvd arşivinde yer bulası bir filmdir.