dağılmış ve dağılmasıyla beni de dağıtmış isveçli death grubu.the burning,eternal death,hell is here,deathrace king ve crowned in terror isimli beş ayrı mükemmel ve posessed 13 adlı bir de dandik olmak üzere altı albümleri var.özellikle deathrace king süper yarıcı ve kırıcı bir albümdür.
crown of thorns ismiyle iki albüm çıkardıktan sonra telif hakkı nedeniyle yoluna the crown ismiyle devam edip dört albüm daha yaparak sahneden inen swedish death/trash türünde kesinlikle dinlediğim en iyi müziği yapan gruptu.
kurcusu ve bateristi, janne saarenpaa bir röportajında müzikten beş kuruş kazanmıyoruz dediğinde kolpa sanmıştım lakin adamlar resmen sponsor bulamadıkları ve parasız kaldıkları için grubu daha fazla devam etttiremiyeceklerini açıkladıkların da şok geçirmiştim.bu işler isveç de bile zormuş meğerse. kaldı ki janne'nin bir metal işçisi olması beni hep güldürmüştür.
söylentilere göre vokalist johan lindsrand hariç yeniden toplanmaları söz konusu olan dinlediğim en sert ve cool gruplardan biriydi the crown.hell is here albümü yapılmış en iyi punk etkileşimli death/trash albümü olarak gösterebileceğim yegane eserdir.
doomsday king adlı yeni albümüyle sahalara hızlı bir dönüş yapmış olan kaliteli oluşum. bazılarımızın özlemini dindirmiş oldular, sağolsunlar. bodoslama daldık dinlemeye bakalım neler olmuş?
Sırf Matt Smıth için ve daha sonra hikayesinin muhteşem olmasından dolayı izlediğim dizi bir netflix dizisidir ve netflix bu diziye baya güveniyor izlemelisiniz derim.
4 kasım 2016 da da yayına başlayan netflix yapımı dizi.Gerçekten çok güzel 2.Elizabeth ve winston churchill i anlatıyor şuan 1 sezon var ve 10 bölüm herkese tavsiye ederim.iyi seyirler.
fragmandan anladığım kadarıyla retro ve tarih kokan dizi. retroyu sevdiğim için başlarım gibi. konun işlenişi de güzelse kesin başliyciğim, izleyenler bir aydınlatabilirse sevinirim.
kraliyet ailesi dünyayı değiştiren önemli kararlar verirken, bir yere ziyarete gittiklerinde halk onları muhteşem karşılarken aslında onlar boş bir hayatı yaşıyormuş gibi hareket ediyorlar.
netflix'in en pahalı yapımlarından biri olduğundan, dizinin her bölümü gerçekten film gibi. 2. sezonu da bitti, 3. sezon 2018 yılı sonunda yayınlanacakmış.
claire foy' un kraliçe ıı. elizabeth' i canlandırdığı bir ingiliz dönem dizisidir.
özellikle cinsiyet babında bakılacak olunursa, bir kadının başarabilecekleri açısından da dikkat çeker dizi. fakat bu katı saray kuralları, ( kraliyet ailesinin kurallarının sıkılığı ) da kraliçeye bir dikdatör görüntüsü kazandırmıyor değil. özellikle de prenses margaret' e yaşattıkları bunu kanıtlar nitelikte.
Tanım: Bir yandan Wikipedia açıp başbakanlardan skandallara kadar araştıracaksanız ve bir taraftan da ingiliz kraliyet ailesi şemasını duvara asıp kronolojik sıralaması ile olayları not alacaksanız fazlasıyla eğitici bir dünya tarihi dizisi.
Aynı yıllara paralel, dünyadaki ideolojiler ve Türkiye’nin durumunu da araştırırsanız ufkunuz genişleyecektir.
Bu arada 2. Sezonda (1964 yılına kadarki dönem) kraliçe Elizabeth’i canlandıran karakter 30 yaşlarından daha genç, ona oldukça benzeyen ve iyi rol yapan biriyken 3. Sezonunda (1965’ten itibaren) kraliçeye bu kadar benzemeyen ve arasında en az 15 yaş fark bulunan yaşlı sayılabilecek bir oyuncu seçmeleri nedeniyle izlemesi fazlasıyla zorlaşmaya başlayan dizi.
Düşünün, arada 1 yıl oynuyor ama karakter 15 yaş yaşlanıp 10 cm boyu uzuyor ve 20 kilo alıyor.
1. ve 2. sezonları gayet başarılı, 3. sezonda kişiler değişiyor bu nedenle farklı bir filmmiş havası veriyor ilk başta.
ilk 2 sezonda kraliçeyi oynayan, gerçek kraliçeye göre fazla güzel, ancak olaylar ve karakterler oldukça iyi.
son 2 sezonda da kraliçe halkına, insanlığa karşı gerçektekinden uzak bir biçimde vicdanlı, sorumluluk sahibi gösterilmiş.
ingilizcemi geliştirmek amacıyla izlediğim için dikkatimi çekti, tommy lascelles karakterini canlandıran pip torrens'in diksiyonu çok iyiydi.
son sezon hariç hepsini izledim.tek ayar olduğum şey güzelim prenses margaret'ı canlandıran oyuncunun değişimiydi .taş gibi kadın gitmiş yerine etli butlu gün teyzesi gelmiş.