bugün

gayet gereksiz bir oyundur. Omerta'dan sonra bayat gelmiştir.
bağımlılık yapan bi oyun.tarafımca kimsenin başlaması tavsiye edilmiyor
ödüllü mafyacılık oyunu... baya da oynayanı var ama omertanın eline su dökemez.
türk oyuncuların büyük çoğunluğunun nickini kurtlar vadisinden aldığı polat ve memati cenneti...
bazı işsiz güçsüz tayfası tarafından "biz türküz yunanlılarla polonyalıları dövecez ulen!" şeklinde saçma sapan milliyetçi boyutlara getirilmiş zaman ve zihin katili online oyun.
aslında cok sacma ama oyuna başlayınca güzel gelen oyun suc işliyip kendini rahatlattıgın oyundur.
çok rezalet bir oyundur. ama başından kalkılmamakla beraber bütün zamanınızı alıp götürür.
geçen yıl başından kalkmadığım ama hapis cezaları ile yavaş yavaş tiksindiğim bir oyun(du).
sezon olayı yüzünden soğutan oyundur. yanılmıyorsam 2 ayda bir resetlenir oyun, tekrardan başlarsınız. iki ayda yapacağınızı yaptınız, o yani, başka şansınız yok. dünyanın en büyük eroin tesisini kurayım, 1 milyon tane fabrikam olsun, paranın ebesine atlayayım. yok anam.

arayüz ve suç işlediğini hissettirme, karanlık işlere dalmanın zevkini verme açısından omerta'ya 5 çeker kendisi. omerta'nın oyun olduğu bile anlaşılamıyor lan ilk görüşte.
iletişim bölümü olmayan oyundur. takım diye bir linki vardır çalışanlar sıralanır ama hiçbirine ulaşamazsınız, ya da ben bulamadım. sezonların kaldırılması için baskı yapılması gereken oyundur efendim. hayır oyunu sezonlara bölmelerini anlarım. mesela puan durumu falan olur, oyun aynı şekilde devam eder. ama puanların her sezon resetlenmesi... olmuyor be.
oyunun sahiplerinin oturup da "ya biz anamıza bacımıza nasıl küfrettiririz acaba diye düşündükleri oyundur". nasıl ki, bu adamlar oturmuş karar vermişler ilk zamanlar ellemeyin oynasın saygınlık, para, iş kassın tam oyun içinde hah şimdi keyif almaya başladım desin o zaman hapishaneden hastaneye hastaneden hapishaneden hastaneye sürükleyelim ki anamıza bacımıza iyi küfretsin demişler.
para vermedin mi zırt bırt hasta olduğun yada yakalandığın oyundur.
küçücük çocukları yanlış şeylere özendiren oyundur.
kardeşimin cümlesi: "ben pezevenk oldum. yaşasın."
ne şimdi bu? ayrıca fahişeler, uyuşturucu, soygun... her şey mevcut bu oyunda. sonra derler neden suç oranı, tecavüz, uyuşturucu kullanımı artıyor. bu ve bu tür oyunlar olduğu sürece de devam edecektir. ayrıca oyun içinde de oynayanlar arasında baya bir küfürleşme de mevcuttur.
bir zamanlar bayağı sarmıştım, noldu oyuna bir reset. olmadı bu işte, yamuk yaptın crims. benim için bittin artık! *
ilk başlarda güzel gelen fakat bir süre sıkan web tabanlı online oyun.
yeni sezonu yarın akşam türkiye saatiyle 20:00'de başlayacak oyun.

geçtiğimiz günlerde arkadaş ortamında geldi aklımıza. nereden geldiyse... "oha yeni sezonun başlamasına da az kalmış, napak oynayak mı kanka?" dedik ve beklemeye koyulduk.

ne boş adamlarız lan. bu yaşta gece gündüz the crims "char"ı kasıyoruz. ahahaha. yarın akşam şampiyonlar ligi maçlarına kadar kasarım hacu.
aylar sonra yeniden başladığım ve hakkında birkaç şey söylemek istediğim oyun. entrymin bu kısmı fazlasıyla subjektif oldu fakat yazacaklarım sadece beni ilgilendirmiyor, hehehe.

- oyunun türkçe çevirisini yapanlar bana ulaşırlarsa sevinirim. ben hayatımda bu kadar aptalca çeviri görmedim. "mr.(mrs?) vodoo is a person who thinks actions speak louder than words" kısmını "bay(bayan) vodoo eylemlerini sözcüklerden daha sesli düşünen biridir" şeklindeki aptal ötesi çeviri, sinirlendirdi beni. ingilizce oynuyorum, mis gibi. bu arkadaşlar teknik anlamda da sadece "0"lar. "250000$ için 50000 lsd ödediniz." vb. yazılarla karşılaşmanız olası. bazen yolunuza birileri çıkıp sizden soracakları soruya cevap vermenizi isterler... karşılığında da hiçbir şey vermezler ve ekranda "man goes away. this is what you get for being helpful." benzeri bir yazı çıkar. türkçe çevirisi ise "adam sana yardım etmek için uzaklaşıyor" olarak yapılmıştır. madem ingilizce bilmiyorsun niye kendini salak konumuna düşürüyorsun? senin aklın almıyor mu bu çevirilerde bir yanlışlık olduğunu? sonra jewellery, mücevher olarak çevrilmiş falan... he anam he, mücevher soyulur. kuyumcu soyulacak değil ya amk.

- oyunu eğlence için, "kasmak" için oynamanız yararınıza olur; aksi takdirde hayatınız kayar. birinci olmak gibi bir amacınız varsa 50 küsür klon karakter yaratmanız gerekmekte. duruma göre değişebilir bu. bunları "kasıp" asıl karakterinize dövdürerek hızlı saygınlık, para, ot bok kazanmanız mümkün.

- dayak yemek istemiyorsanız, kendi gece kulübünüzü kurun ve ona saçmasapan bir isim verin. ben çok zor olacağını düşünmüştüm ama ilk günden açıp mal koyabildim. gerçi tüccardan 30$'a alıyor, mekânıma girmek için 20$ ödüyor; uyuşturucuyu satın alabilmek için de yeniden 30$ ödüyordum ama olsun. para bok, hehe. "e salak mekâna gitmiyor mu zaten para, geri almıyor musun?" dediğinizi duyar gibiyim. ben de öyle sanıyordum. ama 3000 küsür lsd satışı yaptım arkadaşlara, gelir 3000$ olarak görünüyordu. bilemem. hehe.

- mekâna saygınlık limiti koyarsanız, dayak yeme probleminden tamamen kurtulursunuz. saygınlığınız 1500'se, üst limiti 2000 yapın. dayak yeseniz de kaybınız çok büyük olmayacaktır.

- uyuşturucuda aşırı dozdan gitmek için aptal olmanız gerekiyor. ilk 3-4 gün öğrenme aşaması tabi ki... ama sonrasında uyuşturucudan hastanelik oluyorsanız kusura bakmayın da götümle gülerim ben. kendinize belli bir uyuşturucu seçin(bunun için kendi mekânınızı inşa etmeyi unutmayın. her yerde istediğiniz uyuşturucu olmayabilir, kalabalık mekânlarda sopa yiyebilirsiniz zaten) ve devamlı onu kullanın. ben soygun yaptığım zaman lsd kullanıyorum. güç bittiği an mekânıma gidiyor; bağımlılığım %0-5 arasındaysa 35, %5-7 arasındaysa 38 lsd alıp enerjimi fulleyerek dönüyorum. devamında da detox tedavisi görüp bağımlılığı sıfırlıyorum. böyle bir yol çizerseniz makina gibi işlersiniz. dayak da yemezsiniz.

- üretim tesisi kuracaksanız ben lsd'yi öneririm. hem günlük üretimi iyidir hem de çok pahalı olmaz. kontrol edebileceğiniz mekân sayısı zekânızla doğru orantılı olduğundan, seçimleriniz önem kazanıyor. istediğiniz kadar alabiliyor olsaydınız kafanıza göre takılın derdim. ama benim zekâm şu an 1700 küsür mesela, 40 yer alabiliyorum. öyle.

- öyle işte. aklıma geldikçe yazarım. maç var birazdan. hehe.
bağımlılık yapan oyundur. biri size saldırdığı zaman bir gün beklersiniz. sırf bu yüzden oyunu bırakanları tanıyorum ben. üç sezonluk geçmişim var yani.
oynarken aynı anda puro içerek iyice moda girilen gangster, yeraltı oyunu.*
kişiler üzerinde anormal şekilde bağımlılık yapan browser tabanlı bir oyun. bir arkadaşımın önerisi ile bu oyuna 30-40 dakikamı ayırdım. farkettim ki biraz daha oynasam bu oyunun bağımlısı olabilirdim ki arkadaşım zaten oyunun manyağı olmuş. en iyisi "işin başındayken bırakmak" dedim ve başlamadan bıraktım. ama şöyle bi durum var ki, oynayan arkadaşlara da "oynamayın" demiyorum, oynasınlar tabi, hobi olarak yine yapsınlar.
an itibariyle sitesine ulaşılamayan oyun.
http://www.thecrims.com/
ya da ben ulaşamıyorum. tam emin değilim.
oyuna gelicek olursak gayet sürükleyici, hele de uyuşturucu işine girince tadından yinmez.
bir süre kasınca bok gibi paranız olur ne yapacağınızı bilemezsiniz. değişik fanteziler denersiniz. durmadan miss blonde falan alırsınız.
işte böyle bir şey oynayalım oynatalım oynamayanları uyaralım.
Yıllar sonra, acaba duruyo mu ki diye sitesine girip,kendime karakter acarken buldugum online tarayici oyunu.

Lan yine sardi bu oyun arkadas vay amk.
lisede bilgisayar derslerinde bütün sınıf oynayıp topluca keraneye gidip gergedan siktiğimiz oyundur. hoca birşeyler anlatır ama er kişinin aklında tarladan topladigi uyuşturucuları satıp silah alma hayali kuruyordur.
Her 45 günde bir sıfırlanan mafya oyunudur. Her sezon sonunda kazanan ilk 5 kişiye ve ülke 1. lerine madayla verilir.