the beatles a bok atmanin dayanilmaz hafifligi

entry10 galeri0
    1.
  1. umarım birileri laf olsun torba dolsun, ortam şenlensin diye taşak geçiyordur bu grupla. yoksa vaziyet baya bir içler acısıdır ki ne desem boş aslında...

    bayık sesli vokal, iğrenç bir fon müziği falan diyor lan...

    yavrum senin o fon müziği dediğin, şu an her ne dinliyorsan onun yüzde 90 ihtimalle çıktığı yer be! hande yener mi dinliyorsun, demet akalın mı diyorsun bilmiyorum da, sen git bir önce yesterday'deki akorları say, saydır, dizilişlerine bak, baktır**, sonra gel... dikkat edersen "bi siktir git çay koy" demedim. nazik adamımdır vesselam.

    hadi göreyim seni!
    8 ...
  2. 2.
  3. hayranlarının cogunun 15-20 yas arasındaki kızlar oldugu dusunulurse ozenti gencler arasında muthis bir hızla yayılan bir grup olarak gorulebilir the beatles.

    ilk zamanlarında, cafelerde sevisen genclerin muzik tarzı oldugu dusunuldugunde ise, o zamanlarki yayılma sebeplerinden biri de insanların sevismek icin 'ben beatles seviooorm yaa' seklinde ozenti olarak gezmeleri gorulebilir.

    ve tabi ki, illa gecmiş ile baglantı kuracaksak, gunumuz rock muziginin magarada kemikleri birbirine vuran adamlardan cok etkilendigini soyleyebiliriz.
    2 ...
  4. 3.
  5. 1 ve 2.dünya savaşlarından sonra savaşa karşı olduklarını belirten gençlerin sapkın hippi kültürünün müzik alanındaki temsilcileri olan bir grubu korumaya çalışıp atılan boklardan nasiplenme çabalarıdır. Yeni arayış içersinde olan gençler dini terk edip ateistleşmeye başlamış beatles grubunun solisti olan john lenin * hayal et adlı şarkısında en büyük partizancılığını yapmıştır bu sapkın akımın.Dine karşı şarkılar yapmış halkı dinsizliğe yönlendirmeye çalışmıştır. insanlar bir şarkı sözüyle inançlarından vazgeçmişlerdir. beatles üyelerinden bazılarınında Batıl bir din olan hinduizme geçmeleriylede avrupa ve amerikan gençliği hinduzime ilgi duyar hale gelmişlerdir. herşeye özenen bu ot beyinliler 60-70'li yıllarda uzak doğulu ezgiler ve giyisilerle farklı olduklarını düşünüp yeni bir akım olan new age akımını oluşturmuşlardır.şimdi bu kadar boktan sonra eminim rahatlayan birileri vardır. cafede sikişip, ulu orta yerde öpüşüp* topluma isyan duyan bu sapkın kişiler avrupanın kültürünü almakla daha modern daha aydın insanlar olmadıklarının öğretilmesi gerekmektedir.
    0 ...
  6. 4.
  7. başarısızlıklarını başkalarının başarılarıyla örtmeye çalışan kuşbeyinli güruhun içerisinde bulunduğu davranış biçimi sonucunda yaşadıkları nirvanaya ulaşma, orgazm olma durumudur.

    hayır tamam malsınız da, the beatles'la takışmak niye? mal mısınız olm siz? evet, söylediğimiz gibi, önde gideninden.
    2 ...
  8. 5.
  9. beatles'ın hayranlarının çoğunun 15-20 yaş arasındaki kızlar olduğunu zanneden, dünyadan bihaber dangalakların, "bak ben hepinizin sevdiği şeye bok atıyorum. ne kadar farklıyım, sıradışı biriyim değil mi?" mastürbasyonlarıyla hissettikleridir.
    1 ...
  10. 6.
  11. beatles uyelerinin giyim tarzini dolayisiyla, o yillarin modasini elestirmektir.
    1 ...
  12. 7.
  13. cok yanlis olmayan bir yaklasimdir. beatles o kadar da iyi bir müzik grubu degildir, en büyük özellikleri birtakim "ilkleri" gerceklestirmis olmalaridir. sonradan gerek entrumantal teknik gerekse sarkilardaki armonik yapi acisindan onlardan daha üst düzey müzikler yazmis bir sürü grup türemistir. ama bu gruplarin hepsi beatles kadar ünlü olamayacaktir, cünkü ilk degildirler.

    ama;

    -) bir sürü hard rock grubunun gitaristi paul mccartney´e bes basar- bunu herhalde bir sürü insan dogrular.
    -) bir sürü hard rock grubunun solisti john lennon´a bes basar - aklimiza bir sürü isim geliyor da siz de tanirsiniz cogunu
    -) bir sürü rock sarkisinin sarki sözleri beatles´in yazdigi lyrics´lerden falan cok daha entellektuel ve duygusaldir.(buna hele oldukca fazla kisi katilacaktir, tahminim)

    ... ama beatles hepsinin önünde ve "ulasilmaz" bir konumdadir.

    ayni seyleri bugün büyük film artistleri icin de tartisirlar. clark gable,"rüzgar gibi gecti" denilen müthis filmin unutulmaz aktörüdür. onun hic kimseyle "kiyas kabul etmeyecek" sekilde büyük oldugunu söylerler. mesela bir robert de niro, ya da al pacino, ya jack nicholson´u clark gable´a karsilastirmaya kalkisirsan, adami dövmeye kalkarlar.

    ne kadar haklidirlar, orasi cooook tartisilir.

    - beatles o zaman icin kötü müzik yazmamistir. ama bugünkü herseyi calabilen gitar virtuozlari arasinda -ki hepiniz biliyorsunuz, bazilari gercekten virtuozdur o hardrock gitaristlerinin- paul mccartney icin ne söylenebilir cok tartisilir. bir de is zevk konusu falan degil gitar calma teknigi, sarki söyleme teknigi gibi, somut seylerdir. bunlar tartisilir, ve üzülerek söyleyeyim ki beatles bugünkü, ya da 90´lardan itibaren müzik piyasasinda olan gruplara göre biraz zayif kalir.
    her kim slash´le paul mccartney´i karsilastirip, mccartney´i slash´ten daha iyi buluyorsa, o adam ya gitardan anlamiyordur, ya da kafasinda kocaman bir önyargi vardir. bu da benim görüsüm.

    ek- gecmiste´de "kult" olmus arabalar vardir. vw-vosvos- kaplumbaga bunlardan birisidir. sahsi olarak insan bu arabayi iyi bulabilir, ama tutup da bu araba bir audi a6´dan daha iyi bir arabadir, demek, biraz sacma olacaktir. nostaljiklik iyi birseydir, her nostaljik seyi bugünkülerden daha iyi bulmak da garip bir durumdur.
    2 ...
  14. 8.
  15. "beatles o kadar iyi bir müzik grubu değildir, en büyük özellikleri ilk olmalarıdır." diyenlerin gerçekten hangi grupları, sanatçıları sevdiklerini ve müzik kültürlerinin hangi seviyede olduğunu merak etmekteyim. buradaki, beatles'ın en büyük özelliğinin "ilk olmaları" olarak belirtilmesi de müzik konusundaki cehalete ve sığ görüşe yepyeni bir boyut getirmektedir. önemli olan tek şey "ilk olmak" değildir. ayrıca "ilk olmak"tan kasıt sadece tarih olarak önce olmak da değildir. "kalıcılık" ve "ruha, duygulara hitap etmek" de en az "ilk olmak" kadar önemlidir. bu kıstasların hepsinde de en iyi olanın beatles olduğunu görüyoruz. bunu bir tek ben söylemiyorum. milyonlarca insan bu konularda hemfikir. senin beatles'a üstün tuttuğun müzisyenlerin bile pek çoğu bu görüşü paylaşıyordur, emin ol. beatles halen bu denli seviliyor ve dinleniyorsa şunu çok iyi anlamak gerekir: hiçbir başarı tesadüf değildir.

    dünyada en çok sayıda insan tarafından sevilen, dinlenen, rağbet gören bir müzikal oluşumdan bahsediyoruz. üzerinden on yıllar geçmesine rağmen. sen sevmeyebilirsin, buna kimse bir şey diyemez. ama artık milyonlarca insanın ortak görüşleri ve beğenileri neticesinde objektif sayılabilecek hale gelmiş olgulara da bok atamazsın, atarsan da ancak kendini gülünç duruma düşürürsün. dehaya hayran olamıyorsan sende bir sorun var demektir.

    güzel müziğin sadece enstrumantal teknikteki ve armonik yapıdaki üstünlükten ibaret olduğunu sanmak, aslında müzikten hiçbir şey anlamadığını ve özenti, müzik kültürü gelişmemiş bir dinleyici olduğunu açığa vurmaktır. beatles kadar sade ama kalıcı ve vurucu eserler üretmiş başka hiçbir grup ya da müzisyen yoktur, bu objektif bir gerçektir. kimse onların en iyi enstrumantistler olduklarını da iddia etmiyor zaten.

    kalıcı ve eskimez melodiler yaratmak müzik sanatındaki en önemli olgulardır. bütün müzik sanatçılarının ortak hedefidir. bunlar olmadan yapılan ve hatta virtüözite içeren eserler bile kısa sürede unutulmaya ve çöp kutusuna atılmaya mahkumdurlar. çünkü virtüözite, tek başına az değer taşır. önemli olan kalıcı eserler üretebilmektir. insanı kendine bağlayan ve eskimeyen eserler. sanat dediğimiz şey özgün ve kalıcı eserler üretebilmek değil midir zaten?
    birçok kişiyi çok küçük yaşlardan başlayarak bir enstruman konusunda eğitebilirsin ve birer virtüöz haline gelmelerini sağlayabilirsin. yoksa sen virtüözlerin uzun yıllar boyunca deli gibi çalışmadan, enstrumanlarıyla gece gündüz düşüp kalkmadan mı öyle çalmaya başladıklarını sanıyorsun? virtüözite yatkınlık, büyük oranda da çalışmakla ulaşılacak bir mertebedir. kalıcı ve özgün bir eseri olmayan bir virtüöz de bir sanatçı değil, sadece bir "virtüöz"dür.

    ayrıca armoni konusunda beatles'ı beğenmeyenler ve küçümseyenler, beatles'ın şarkılarının analizleri hakında yazılmış kitapları ve çeşitli profesyonel müzisyenlerle yapılmış röportajları bulup okusunlar ve cehaletlerinden utansınlar.

    müziğin eskisi yenisi yoktur. iyisi kötüsü vardır. eski diye bir müzisyeni kötü kabul etseydik, ne mozart ne de beethoven'ın şimdi pek bir kıymeti olmazdı.

    bütün bunlara rağmen sen halen saçmalamaya devam edebilirsin ve "bu benim görüşüm, zevkim." şemsiyesinin altına sığınabilirsin. ama böyle yaparak ne prim yaparsın ne de ciddiye alınırsın. müzik hakkındaki cehaletinle ve sığlığınla sadece kendine güldürürsün. tek eline geçecek olanlar da bunlar olur.

    bu entrydeki anafikir "beatles'ı sevmeyen kakadır. müzikten zerre anlamıyordur." değildir kesinlikle. sevip sevmemek tamamen kişiseldir ve esasen eleştirilemez de. ama dehayı görmemek cehalettir. dehayı takdir etmemek ve hatta "bok atmak" zavallıca ve kendini küçük düşürücü bir davranıştır.
    0 ...
  16. 9.
  17. 10.
© 2025 uludağ sözlük