görmemişlikten uzak, alçakgönüllülüğü içten bir şekilde sergilemektir. ki zaten görmemişlikten uzak olmanın, daha önce görmüş olmak gerekmez. işte bu noktada tevazu devreye girer. tevazunun yapmacıklığı olmaz. daha doğrusu yapmacıklığı hemen belli olan şeyler varken, tevazulukta yapmacıklık yapılmaya bile yeltenilemez bence.
insana çok yakışan bir özellik. TAKLiT tevazu da var tabi. bazıları ustaca tevazu sahibi gibi görünür ve kısmen başarırlar da bunu. bir de garibim açık açık çok mütevaziyimdir deyip kendi söylemiyle çelişen saftirikler vardır.
tevazu günümüzde önemini kaybetmiş en büyük erdemlerden biridir. ***
--spoiler--
Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.
Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektas Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister.
O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu.
Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli :
- ' Helal değildir ' diye bu kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır.
Mevlana ise ; bu hediyeyi kabul eder.
Adam ayni şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar.
Mevlana söyle der:
- Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz.
O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı'na gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar.
Hacı Bektaş da söyle der:
- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir.
Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez.
Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir."
--spoiler--
çoğumuzun bilmediği kavramdır. öyle ki, 'bu konuda mütevazi olamayacağım, gerçekten iyiyim.' şeklindeki yaygın ve cahilce yaklaşım, tam manasıyla bilmek bir yana dursun üzerinde hiç mi hiç düşünmediğimizin göstergesidir.
iyi olmadığınız bir konuda, ama efendim abartmayın, estağfurlah beyfendi bendeniz abdi aciz gibi basmakalıp ifadeler kullanmak, tevazu değil sahtekarlıktır.
tevazu ise, eğer ortada gerçekten güzel bir eser varsa, eserin hakkını verme fakat bununla bir üstünlük davası gütmeme meselesidir, asıl müesseri hatırdan çıkarmama inceliğidir.
gerçek mütevazi, eserinin başarısını yapmacık tavırlarla, aman insanlar bana kibirli demesin diye küçümsemez; fakat o her an, eserini en yüce yaratıcının bahşettikleriyle oluşturduğununun farkındadır.
tevazu :
'ben o kutsi nefesin üflediği kamışım.
ses onun, ben imzamı atmışım, atmamışım...' diyebilmektir.
tevazu gosterilir. bunu yapan insan bunu bilerek yapar. kendiliginden tevazu belirmez. onun kendi sosyallesmesi icin buldugu stratejik yontem budur. aksinin egemen oldugu bir ortamda tevazu gosteren insan farklilasir ve boylece on plana cikar. yaptigi is daha onemli gibi gorunur. tamamen hayatta kalma ve pazarlama taktigidir.