terk edilmek

entry482 galeri6 video3
    103.
  1. binevi yanlız kalmaktır.
    içinizde koca,kimsenin dolduramayacagı bir bosluk...
    1 ...
  2. 102.
  3. seversin. artık yürümeyi bırakıp, hep koşarsın. sabah onunla uyanır, gece onunla uyursun. nasıl daha mutlu ederim sorusu hep kafandadır. kaybetme korkusu da tabi.. alttan alırsın ne dese.. haklı da olsan susarsın; düzelir, dersin. sevmeye devam edersin, o da bir gün seni sever umuduyla.

    ertesi günün sabahı, yine ona uyanmışken; telefonuna bir mesaj düşer..

    "olmuyor, ben hala eski sevgilime aşığım."

    son.
    6 ...
  4. 101.
  5. sıcağı sıcağına yazıyorum. şu an 5 dk oldu.

    sıkmayın kendinizi ilk başta. sakın ağlamayın. ben kahkaha attım mesela. hemen ayağa kalkmayın. sakın küt küt atan kalbinizi dinlemeyin.
    hemen birileriyle paylaşın. sakin olun. her genç kızın başına gelir. hatayı kendinizde aramayın. narsistlik, egoistlik her zaman iyidir. zamanında atılmış bir kahkaha her zaman iyidir.

    hayatım altüst oldu demeyin. belki altı üstünden daha iyidir. son 1 ayda en yakın arkadaşım dahil her şey değişti. kısfmet.

    bakın her şey tertemiz, yepyeni.

    yarın tamamen bembeyaz bir sayfaya doğacak güneş.
    gülmeye hazır mısınız?

    bana yapamazsın dedi. bana dedi! yapacağım hem de en iyisini! kendinize acımaktan vazgeçin. aha 10 dakika oldu ve hala yaşıyorum.

    sırtımdaki ağır yükü attığıma göre daha hızlı koşabilirim artık.

    sevgili dediğin yük yapmaz ki aslında kalpte. elinden tutar ve koşar. uçarsın.

    yarın gidip herkese güleceğim.
    9 ...
  6. 100.
  7. bok gibi bir şeydir.

    bir perşembe gecesiydi. her buluşmamızda olduğu gibi saatlerce birlikte gezmiş tozmuştuk ve eve girme vakti gelmişti. hava inanılmaz soğuk, ben üzerimdeki montun kalınlığına güvenip ince giyinmişim ve ankara ayazında üşüyorum. ellerimi tuttu, buz gibiler.
    "söz ver" dedi bana, bir yandan montumun düğmelerini iliklemeye çalışırken. "bir daha bu kadar ince giyinmeyeceksin. hasta olacaksın bak. hadi söz ver. bir daha kaşkolsuz, eldivensiz dışarı çıkmak yok". söz verdim, iyi geceler öpücüğümü aldıktan sonra yüzümdeki o aptal mutlulukla eve girdim. karanlığın da etkisiyle çapraz iliklediği düğmelerimi açarken onun parmaklarına dokunuyor gibi hissediyordum kendimi. aşk böyle bir şeydi işte. çok seviyordum onu.

    ertesi gün hiç görüşmedik, rutin mesajlaşmalarımızda da değişen bir şey yoktu. yine aşkım, yine bitanem... ancak final dönemi çatmıştı ve ikimizin de sınavları vardı. bu nedenle sınavlar bitene kadar çok sık görüşemeyecek olmak üzüyordu ikimizi. ( ya da sadece beni)

    cumartesi günü tüm gün bekledim. sabahtan akşama dek ondan tek bir mesaj gelmemişti. o gün sınavı olduğunu bildiğimden üstelemedim. "canı sıkkındır belki" diyerek, "yoğun olmalı mutlaka" diyerek kendimi oyaladım bir şekilde. pazartesi günü teslim edeceğim 2 projem ve gireceğim 2 finalim vardı. onları düşünmeliydim. arada bir bu sessizliğine canım sıkılsa da, son buluşmamızın sıcaklığından ötürü bir sorun olabileceğini aklıma getirmemeye çalışıyordum. ona güveniyordum.
    derken tek bir çağrı bile gelmeden gece oldu. artık dayanamadım, yaşayıp yaşamadığını bari haber vermeli insan sevdiğine, diye düşünerek mesaj attım. biraz nazlı, biraz sitemkar bir tonda. gelen cevap hayalkırıklığıydı. hayatında kimseyi istemediğini belirten bir mesajdı bu. anlam veremedim. donmuş gibiydim. tüm günün yorgunluğunu, stresimi uzaklaştırabilecek bir tek kişi, başımı omzuna koyup ağlayabileceğim bir tek kişi vardı ve o arkasını dönmüştü bana.

    biraz zaman vermek istedim. suskunluğum sadece 2 gün sürdü. sonrasında görüşmek istedim, reddedildim. ne düşündüğünü ona ne ifade ettiğimi her sorduğumda suskunluklar cevapladı beni. ağır bir depresyona girdiğini düşündüm. gurur murur hak getire, unuttum ne varsa. ne olursa olsun yanında olduğumu, onun benim için dünyadaki her şeyden daha değerli olduğunu ve onu çok sevdiğimi tekrarladım ama cevap değişmedi... suskunluk...

    bekledim ve bir gün, zoraki bir buluşma sözü aldım ondan. buluştuk... gözleriyle "satmışım dünyayı seviyorum seni" derken, dudakları benden soğuduğunu, artık bittiğini söylüyordu. anlayamadım. ağladım, çok ağladım. kafasını çevirip bir kez olsun bakmadı bile.

    hızlı adımlarla uzaklaştım yanından, bir yandan gelmesi için dua ederek tüm gönlümle.. gelmedi.
    o günden sonra haftalar boyunca her gece rüyalarımda onu arıyordum, bir türlü bulamıyordum... gelmedi.
    aylarca ağladım, hasta oldum yattım... gelmedi.
    lanet ettim, unuttum dedim... gelmedi.
    kendime oyuncak aşklar yarattım... gelmedi.
    bekledim, çok bekledim... gelmedi.
    gelmedi...
    41 ...
  8. 99.
  9. sevdiğiniz kişinin sizden ayrılmasıdır. eğer bu ayrılık gereksiz bir nedenden dolayı olmuşsa acısı daha büyük olur.
    3 ...
  10. 98.
  11. terk edilirseniz bi gün hissediceğiniz duygular;
    kendinizi boşlukta hissedersiniz, delicesine aşıksanız bağırarak ağlarsınız çünkü içindeki o kocaman, tarifsiz şeyi anca o zaman atıcağınızı düşünürsünüz. ama bu kolay değildir tabi bi müddet ağladıktan sonra kendinizi motive etmeye çalışırsınız onun artık sevgiliniz olmadığına kendinizi inandırmaya çalışırsınız ama sadece "çalışırsınız" bu imkansız bişeydir çünkü baktığınız her surat ona benzer herşey onu hatırlatır size, dinlediğiniz şarkılar ağlatır her seferinde sizi. bir süre sonra özlem başlar onu bidaha göremezsem die düşünürsünüz. o terketti sizi ve sorular sormaya başlarsınız kendinize sevgisinden "beni hiç sevmedi mi?" gibi sorular ama kızamazsınız ona hiç bi zaman nefret olmaz sevginiz hep seversiniz onu o bilmese bile...
    4 ...
  12. 97.
  13. turnusol kağıdı gibidir.
    gurursuz hatunlara çok koyar ve deli gibi arar mesaj atarlar geri dönmeniz için.
    gururlu hatunlara da cok koyar ama kabullenirler durumu ve çok isteseler de aramazlar.
    5 ...
  14. 96.
  15. uzun bir süre birey üzerinde olumsuz etki gösteren eylem.

    'galiba yürümüyor, yürütemiyoruz' dedi kadın, gözlerini kaçırarak. işte o an zaman durdu; karşı masadaki sarışının kahkahası yarım, kuşlar ise havada asılı kaldı. adam bir şeyler söyleyecek oldu ancak söyleyemedi. karşı masanın altında, buraya geldiğinden beri miskince yatan kediyle göz göze geldi. bir anda simsiyah olan mekanda aklına gelen ilk şey cemal süreya'nın ' bir mısra daha söylesek sanki her şey düzeliverecek.' dizesi oldu, söyleyebildiği tek şey ise 'tamam'. o bunu söylediğinde kuşlar uçmaya başlamış mekanda ise yapmacık bir kahkaha yükselmişti...

    ------

    hani bazen bir şeylerin elinizden kayıp gittiğine şahit olursunuz ancak buna müdahale edemezsiniz, etmezsiniz. gizil bir güç sizi engeller. bu gizil güç olarak tanımladığım nanenin eminim psikolojide bir karşılığı vardır bunu psikoloji ile ilgilenen yazar dostlara bırakıyorum...

    koala edasıyla istanbul'da süzülüşümün dördüncü senesinde tanıştım onunla... yapı itibariyle sükunet bir numaralı resmi ideolojim olduğu için çılgın bir öğrencilik hayatı geçirdiğimi söyleyemeyeceğim. ortam çocuğu değilim yani. ama dünyanın bu en güzel mesleğini de mal gibi ders çalışarak geçirmedim. sonradan öğrendiğim üzere zati arkamdan 'bu avare okulu nasıl bitirdi?' söylentileri çıkmış ya neyse... taşradan gelmiş bir genç olarak okul boyunca en büyük zevkim istanbul'u keşfetmek oldu. En güzel nağmelerini işittiğim bu dilsiz kentin Haydarpaşa'da yaptığı cilveli ışık oyunlarından beri, bu alımlı bakirenin peşinden usul usul yürümekteyim...

    istanbul'un tutsağı olmuşken bir yandan da beklemekteydim dostlarım. yıllardır beklediğimi, özleneni beklemekteydim. saçları omuzlarına doğru su gibi akan, kömür gözlümü beklemekteydim... bir süre sonra beklemekten yoruldum aramaya koyuldum; ters yollara, yanlış yollara saptım. denedim, yenildim. daha iyi yenilmek gibi bir planım yoktu. keza yenilmekten yorulmuş, pes etmiştim artık. işte bu pes etme sürecinde dünyanın en harikulade insanı olduğuna kalıbımı basabileceğim beklenenle tanıştım. çorak topraklar yağmurla buluşmuştu artık. b.'yi bulmuştum.

    insanın duygularına karşılık bulamaması; su bulamaması gibidir, çünkü içinizi ancak suyla ferahlatabilirsiniz. neyse ki b. şimdiye kadar kavrulmuş olan dudaklarımı ıslattı; istediğim karşılığı bulmuştum... birlikte geçirdiğimiz zamanın çabucak akıp gitmesine şaşırıyor, bunca zamandır b.'siz geçen günlere yanıyordum.ben sırf bu yüzden, uzun uğraşlar sonucu zamanı durdurmanın yolunu bulmuştum. sonradan öğrendim ki b. zaten zamanı durdurmayı biliyormuş. ki durdurdu da, hem de benim isteğimin dışında...

    o gece atılan mesajdan bir şeylerin ters gideceğini anlamıştım. kızmayın, evet klişe biliyorum ama insan anlıyor arkadaş. iyi geceler emilio mesajından anladım. ertesi gün trafiğin hiç olmadığı kadar yoğun olması, her zaman gittiğim yerin yolunu şaşırmam; anlamalıydım ona giden yollar kapalıydı işte... konuşuyorduk, her zaman ki gibi bakmıyordu gözleri, tedirgindi; kalkıp gitmek istiyordu sanki. bir şey söylemek istiyorum diye girdi söze bir şeyler zırvaladı sonunda 'yürümüyor, yürütemiyoruz.' dedi. aklıma sorular geliyordu o bunları söylerken ne zamandır düşünüyordu böyle? ben onun gözlerinin derinliğinde kaybolduğumu düşünürken acaba o bakışlarımdan sıkılıyor muydu? ee hadi gitse mi diyordu?... ben de mısralar düşündüm ama iyi ama kötü yalnız hikayedeki adam gibi olamadım sadece tamam diyemedim. çırpındım bitmesin diye ama nafile.

    --------

    hiçbir şey düzelmedi; zaman durmuştu bir kere.
    5 ...
  16. 95.
  17. 94.
  18. küfür dağarcığının çoğalmasına ve genişlemesine yardımcı olan yegane yöntemdir.
    3 ...
  19. 93.
  20. 'tatlımsı bir üzüntü. kahredici değil; yerleşik.'
    4 ...
  21. 92.
  22. nedensiz yere ise zalimliktir...
    4 ...
  23. 91.
  24. hayatta olmak ama aslında olmamak.hiçbirşeyden zevk alamamak.
    4 ...
  25. 90.
  26. kimi zaman insanın başına gelebilecek en iyi şey dir.
    (bkz: kendini bulmak)
    4 ...
  27. 89.
  28. yaşanması gerekir ki, bazı şeyler daha iyi idrak edilebilinsin.
    4 ...
  29. 88.
  30. gurur meselesi yapılmamalıdır. zamanında salak bir ergen olduğum zamanlarda aslında sen terk etmedin ben terk ettim kavgaları yaptığım olmuştu. şimdi başıma gelse yol veririm sadece. hatta terk edilmeyi güzel bir olay olarak görüyorum sorumluluğu sizin üzerinizden aldığı için.
    6 ...
  31. 87.
  32. üzülmektir, onun için üzülmek. ağlamaktır, onun için ağlamak. yalvarmaktır, onun için yalvarmak. artık yaşayamamaktır, onun için yaşayamamak.**
    4 ...
  33. 86.
  34. büyük hüsranlardır. kendini birden boşukta hissedersin. yüzüstü bırakılmış gibisindir. ne umutlarla ne hayallerle baktığın geleceğin bir kelime yüzünden bitmiştir. geçmişe de geleceğede bakmak istemezsin. çünkü hayallerin bitmiştir. sönmüştür. terk edilmişsindir argoda kullanıldığı gibi tekme yemişsindir. poponda hala o tekme izi ömür boyu kalıcak hissine kapılırsın. bütün umut ışıklarını kapatmıştır. son mum a da sen üfleyip kapatmışsındır.

    işte o kişi demişsindir hayatına sokmadan önce. ve hayatına sokarsın. işte bu dediğin kişiyi. ama ne kadir ne kıymet bilinirsin canım cicim ayları geçtikten sonra. belki aldatılırsın bile. ruhun duyamı duymazmı bilemezsin. etrafını o toz pembe güzellikten göremezsin. manganın dediği gibi mutluluk bile acı veriyor çünkü sonu var biliyorum dersin. kendin kurmaya başlarsın. canım cicim ayları biter. bir eksiklik her zaman kendinde ararsın. iğneyi ona batırıyorsan çuvaldızı kendine. olumsuz düşünmemeye çalışırsın. ama umutsuzluğa kapılmaya başlarsın. hayat anlamsız gelmeye başlar. önce kendini sonra onu sorgulamaya başlarsın. eski günler bitmiştir. işte bu dediğim insan gitmiştir eti kemiği aynı olan insan aynıdır fakat ruhu değişmiştir. o o değildir hayatına soktuğun kişi o değildir.

    (bkz: ilişkide uzatmaları oynamak)

    günlük konuşmalar canımlı cicimliği geçmiş aramalara cevap gelmemiş. mesajlara hiç cevap gelmez duruma gelir. daha da olumsuz düşünmemeye bakarsın. olsun dersin ama gözüsn sürekli telefondadır. yoktur yoktur yoktur. kalkamazsı kendini dünyanın en ağır insanı sanar oturduğun yere çivilenir kalırsın. umut yoktur hakem düdüğü beklenir altın gol yoktur. maça 1-0 malup başlasan bile bir umudun olur fakat bunun bir umudu kalmamıştır. çünkü ruhlarınız bir değldir. ve hakem düdüğü çalar o beklenen mesaj gelir. işte hayatım bu dediğin insan o değildir. mesajı açıp açmamakta kararsız kalırsın. acaba mı acaba mı diye belkide eskisi gibi olurmuyuz diye belkide o mesaj o kısa ama öz olan cümle seni seviyorum diyen cümlemi gelicek diye heyecanlanırsın. ama beklenen kelime o değildir sen sadece kendini avutur ruhunu tatmin etmeye çalışırsın. gelen mesaj içler acısı bi hal alabilir. çünkü artık seni istemiyordur. büyük umutlarla ruhunu beslediğin kişi istemiyordur. tekme yemişsindir terk edilmişsindir. sebepsiz yere ayrılıktır bu. dünyanın öbür ucu da olsa aşk aşktır. aşk için ölmeli aşk o zaman aşk tır. yeri ve zamanı belli değildir uzak yakın gereksizdir. aşktır bunun adı aşk. terk edilmiş aşkların hikayesidir. tekme yiyenlerin hikayesidir.

    sonuçları =

    ağlamaktan göz bebekleri görünmeyen gözler.
    kırık yaralı bir kalp.
    hüsran.
    kafanda dolaşan binlerce kurt.
    acı.
    son defa yüzünü görememek.
    hayattan soğuma.
    37 ...
  35. 85.
  36. bırakılmak..
    beklenen yumruğun masaya değil kalbe indirilmesidir.
    yumruk sahibinin adının binlerce kere hayırsız cümleler içinde anılmasına vesile olur. güzel koyar. hayatta en az bir kez tecrübe edilmesi mazosistlikten değil, o ağır darbenin bi sonra ki darbelere katlanmayı kolaylaştırabilmesi için gereklidir.
    hele ki hazırlıksız yakalanırsan; çarp aşk acısını beşle, koy şimdi döşünün üstüne.. ahan da böyle bişeydir işte. arkadan vurulmak, yüzünü döndüğünde vuran kişinin kardeşin olduğunu görmek gibidir..

    tarifi zordur o anda yaşanılan hislerin.. kaba insan olsak siki tuttuk derdik ama kaba değiliz ya o sebeple "acıya değdik" deriz..
    5 ...
  37. 84.
  38. durduk yere arama ve sormaların, mesajların bıçak gibi kesilmesi ile olan şeklide vardır. dün mesaj yazan konuşan kişi bir anda ne arar ne sorar 1 mesaj 1 çağrı bile yoktur. inat yapan karşıdaki kişide ne arar ne sorar ve bu şekilde terk edilme safhası tamamlanmış olur. herşey muallaktadır. ilginçtir ama yaşamışlığım vardır.
    6 ...
  39. 83.
  40. bir yandan da kötü bir şey değildir. kendinizi çözmenize, ruhunuzu anlamanıza yarar. terk edilince bir testten geçer ruhunuz. size yapılan bu ihanetin, bu darbenin etkisi ile ne kadar değişebilirsiniz, ne kadar kötü bir insan olabilirsiniz, ne kadar insana, insanlara karşı nefret dolu olabilirsiniz, ne kadar zayıf olabilirsiniz.

    birisi sizi terketti mi tüm bunları kendinizde yaşayarak test edersiniz. testin sonucu bazen kötü, bazen iyi çıkar. ya anlarsınız herşeye rağmen kararmayacak, sonsuz bir nefretle dolmayacak kadar iyi bir ruhunuz var. ya da anlarsınız ki bir ömrü bir insana nefret ile geçirebilecek kadar karanlığa gömülmüş bir ruhunuz var.
    * * * *
    6 ...
  41. 82.
  42. en kotu sekillerinden biri de 'sebepsiz'dir. hicbir sey demeden, hoscakal bile, sadece gitmistir. aramissinizdir, mesaj atmissinizdir, konusmak icin her yolu denemissinizdir ama nafile. sanki bir anda ucup gitmistir. beklersiniz. cunku bilirsiniz, bir nedeni vardir. 5 yildir tanirsiniz o'nu ve bu yaptigini o'na asla yakistiramazsiniz. elbet bir bildigi vardir tabi. sabirla beklersiniz. daha once olmamis midir sanki? ayni seyi daha once yapmamis midir? ama o zamanlarda haklidir. sizin hatanizdir. peki simdi nedir hata ve kimdedir? her sey o kadar yolundadir ki, bu gidisin sebebi olarak ne o'nda ne de kendinizde bir hata bulabilirsiniz. 'bir sey' olmustur ve gitmistir yalnizca. size sadece beklemek duser. sabirla beklemek, yeniden. cunku daha once beklediginize degmistir. sizi o kadar o kadar mutlu etmistir ki, bu bekleyisi mutlulugu bekleyis olarak adlandirip devam edersiniz. ne de olsa o, dunyanin en akilli ve mantikli adamlarindan biridir sizin icin. elbet bir aciklamasi vardir ve dogru zamani bekliyordur o da. her gun dusunur, merak edersiniz. bir sure sonra verdigi aci, mutlulugun sinirlarini asar ve sizi yiyip bitirmeye baslar. o'nu beklerken kendi hayatinizi kacirmissinizdir. 'o'nsuz da yapabilirim. gittiyse gitti, kendi tercihi.' der, kendinizi avutursunuz. soz verirsiniz kendinize, bir daha ayni seyler olmayacak, diye. tutarsiniz da sozunuzu. ta ki eski gulusuyle tekrar karsiniza cikana kadar... en kotu sonucu da budur iste terk edilmenin: terk edenin 'bile bile' geri donmesi size.
    23 ...
  43. 81.
  44. yapılması birkaç dakika süren ama terk edilenin acısını aylar boyu yaşadığı iğrenç eylem.
    5 ...
  45. 80.
  46. --spoiler--
    itibarından kalan son parçadan vazgeçtiğinde insanın içine garip bir huzur hissi doğuyor..
    --spoiler--
    *
    4 ...
  47. 79.
  48. alı$ık olma durumundan dolayı artık pek koymayan, olsa da olur olmasa da olur kodum amına denilecek durumdur alı$mı$ bünye için.. ama bir gün intikamı alınır bu terk edili$lerin... *
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük