halkın % 3'ü kitap % 15'i gazete okuyor. çünkü onların tek gerçeği ekranlarda gördüklerinden ibaret. şu an dışarıda ekranda gördüklerinden başka hiçbir şey bilmeyen bir nesil yaşıyor. bu ekranı ilahi bir vahiy gibi görmek gerek. televizyonlar politikacılar, şarkıcılar ve başka soytarılar yaratıp yok ediyor. yanlış ellerin denetimi altında bulunan bu ekranlar bu inançsız dünyadaki en muhteşem güçlerden biridir. dünyadaki şirketler bu gücü propaganda amacıyla kontrol ettiğinde size sunulacak olanların gerçek olup olmadığına onlar karar verecek.
televizyon gerçek değildir. bu bir lunaparktır, bir sirktir, bir karnavaldır, gezici akrobat takımıdır, masalcıdır, dansçılardır, şarkıcılardır, aslan terbiyecileridir, futbolculardır, eğlence dünyasıdır. ama siz sabahtan akşama kadar her yaştan her renkten her dinden insan onun başında olup o ekranda dönen illüzyonlara inanıyorsunuz. farkında olmadan televizyondakilerin gerçek, kendi hayatlarınızın ise yalan olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. televizyon ne derse onu yapıyorsunuz. onun gösterdiği gibi giyinip onun gösterdiği yiyecekleri yiyorsunuz. çocuklarınızı onun dediği gibi yetiştiriyorsunuz. bu tamamen saçmalık, gerçek olan sizsiniz. yalan ise televizyondur.
Başkalarının hayatlarındaki sorunları çöpçü balığı gibi temizlemeye çalışarak geçen günlerimin sonunda elime kumandayı alıp, godot' yu bekleyerek geçen ömrümden biraz olsun sıyrılmak için kırmızı düğmeye bastığımda , beyni alınmış bir sunucu , uzun bacaklarına yüksek ökçeli ayakkabılarını geçirip , makyaj sandalyesinde oturmaktan kıçı kurumuş bir kadın, ıııııı yaaaaniii gibi düşünüyorum şu anda efektleri nedeniyle ne anlatmak derdinde olduğunu anlayamadığım için bire ayarlanmış tv kanalına geçiyorum. Bir kadın; o farklı o özel o akıllı, ayaklarının üzerinde duruyor belli, dayak yemiş , satılmış, çocuklarıyla ortada kalmış, bir kadını azarlıyor, sorunlarına çare bulmak için uğraşıyorr " aaaa neden annenlere anlatmadın yaniii sende şimdiii cık cık cık" sorunu diğer taraftan dinleyelim efendim ilkeliyiz biz buyrun anlatın . azarladığı kadının bütün iskeletleri tek tek ortaya dökülüyor. hımmm diyor kendinden emin kadın bakışlarıyla dövüyor diğer kadını benden kaçmaaazzz. 2 ye basıyorum başka bir kendinden emin kadın daha , adamı azarlıuyor. 3 insanlar bir kamyonun tepesinden kafalarına fırlatılan yardım paketlerini yakalayabilmek için birbirlerinin gözünü oyarken , yardımı sağlayan kişi kendinden memnun, mutlu mesut cennet kapılarını aralıyor. dinleyemeyeceğim 4 offf çaaabuukkk olaalıımmm aşşşşkımmmmmm. kırmızı düğme. beğenmiyorsan izleme. tamam izlemiyorum.
kendisine söylenen her şeyi mal gibi uygulayan insanlarca çeşitli biçimlerde değerlendirilen, nasıl kullanılacağı bilinmeyen alet. neymiş, aptal kutusuymuş. televizyona aptal kutusu diyen herkese "sktir len!" diyemem zira kendilerinin neyden bahsettiklerini bilmiyorum. evet pek çok insanın kullanımına göre konuşacak olursak, insanları aptallaştırdığını düşünecek olursak, aptal kutusudur bu.
fakat haftada 2-3 maç izleyip, ilgi çekici gelişmeleri haberlerden takip etmek ya da dünyanın başka bir ucundaki olayı televizyondan izleyebilmek, bu alete haksızlık edildiğini söylemek için yeterlidir. beğenmiyorsanız kaldırın atın. her kuşu dürttünüz bir televizyon kaldı anasını satayım, ne gergin insanlarmışsınız lan.