ekmek parası için çırpınmalarına rağmen kendi insanından bile destek bulamayan, her daim sırtlarından vurulan insanlar.
tamam hükümeti anlıyorum. bu işçilerin isteklerini kabul ederlerse diğer aç bıraktığı adamlara da aynısını yapmak durumunda kalacaklarından her türlü karalama kampanyasına girişiyorlar.
onları karalamaya çalışan vatandaşa ne demeli? sadece akp'ye destek olayım diye onları karalayan insanlara ne yapacaksın? yazık tekel işçilerine, kaybetmeye mahkumlar. halk yanlarında olsa onlarla beraber herkes kazanacak ama halk onlarla değil maalesef.
halki galyana getirmis olan iscilerdir, millete sorsan ozluk hakki ne lan diye kem kum eder ama gel gor ki isin icinde direnis geciyor diye gozu kor destek olurlar bu adamlara.
lan bu adamlar yillardir yattiklari yerden para aliyorlar, egitimsiz halleriyle kidemli devlet memurundan daha fazla maas aliyorlar, bide ustune ezilen rolu oynuyorlar.
tekel iscileri kazanirsa halk kaybeder, onlarin cebinden cikan vergiler tekel icilerinin cebine 3.000 tl maas olarak girer.
-çalışma ve sosyal güvenlik bakanı ömer dinçer in yeni yılın ilk gününde "tekel işçileri 2 bin 200 lira ortalama maaş alıyor" demesine tekel işçileri tepkili. aylık maaş bordrolarını gösteren işçiler, kesintilerle birlikte ellerinde bin ila bin 500 lira kaldığını dile getirdiler. "bizlere 4/c yi reva görenler, iki ay kendileri 4/c lilerin maaşıyla geçinsinler, görelim" diyen işçiler, özlük hakları korunarak istihdam edilmek istediklerini bir kez daha vurguladılar.-
-20 senelik tekel işçisi olduğuna vurgu yapan sakine polat, maaş bordrosunu göstererek, aldığı net maaşın bin 374 lira olduğunu dile getirdi. "maaşım toplam brüt olarak 2 bin 480 lira. maaşımdan toplam kesinti bin 719 lira. bana kalan bin 347 lira daha fazla değil" diye konuştu.-
-bazı esnafların, "çok para alıyormuşsunuz" sözüne karşılık ceplerindeki maaş bordrolarını gösteren tekel işçileri, ",aldığımız aylık 1100-1500 lira arasındadır. 2009 yılı aralık ayında yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırında yaşaması için aylık gelirinin 2588 tl olması gerekmektedir.-
yeterli tepkiyi gosteremedigimiz icin ay sonunda 4-c'ye gecmeleri muhtemel iscilerdir. ay sonunda bircok iscinin issiz kalmaktansa 4-c'yi sececegi tahmin ediliyor. eger mahkemeden yurutmeyi durdurma karari cikarsa olay degisir. direnis devam eder.
ancak olaylarin bu duruma gelmesinin bir nedeni de turk-is in sendikacilik anlayisidir. tekel iscileri aclik grevine yatmisken grevi bitirmek icin elinden geleni yapmistir sendika baskani. olmek var donmek yok diye yola cikan iscileri yari yolda birakmis, "siz olmeyin donun her seyi hallederiz" gibi bir pratikle direnisi kirmayi basarmislardir turk is yoneticileri.
28 şubat da ülkenin kaderini belirleyecek insanlardır.
eğer akp bu öfke, kin ile tekel işçilerine kafa göz girme emri verirse türkiyede çok şey değişecek.
şöyle ki;
bu rezalete fazla tepki olmazsa ülke karanlık bir çukura doğruı gidiyor ve akp'nin bu faşizan tutumunuda tepki almazsa, bu tutumu daha fazla arttırağı için nazi almanyası görünümlü bir ülke olacaktır türkiye. *
ancak 28 şubat günü tekel işçilerine yapılacak müdaheleye halk sert tepki gösterirse türkiyede birşeyler değişmeye başlayacaktır.
hem halk ölü toprağını üstünde atmaya başlar.
ki böyle olursa akp anap gibi tarihin tozlu sayfalarında yerini ayırtmaya başlar.
kizilay'da veda partilerine katildigim isci grubu.
olayi takip etmeyen biri olarak bile o ruhu hissedebilirdiniz o aksam orada. amaca ulasildi mi ulasilmadi mi orasi muamma ama taktire deger bir direnisti tekel iscilerin yaptigi.
işte buraya yazıyorum. direnişe saldırıldığı gün (ya da hemen öncesinde, hemen sonrasında) darbe iddialarıyla yapılacak yeni tutuklamalar, gündeme bomba gibi düşecek. tekel işçileri, direnişleri, yapılan saldırılar gündemden düşecek
tahminim, yaşar büyükanıt veya ahmet necdet sezer, darbecilikten gözaltına alınacak. ilker başbuğ da olabilir ama onu sonraya saklarlar gibi geliyor, daha önemli bir gündemi değiştirmek için.
Sendika konfederasyonları, kararı tekel işçilerine bırakarak, tam destek vermişler. tekel işçilerinin yaşadığı sorunların,"yakın bir gelecekte ptt, şeker fabrikaları, enerji işyerleri ve benzer kamu işyerlerinde çalışan emekçileri de kapsayacak bir tehdit"(1) oluşturacağının altını çizmişler. ileri görüşlü bir yaklaşım.
başbakanın verdiği süre dolduğunda(!) kendilerine yapılacak müdahale ile türkiye'nin ayağa kalkmasını sağlayacak mağdur işçilerdir. hiçbirşeye uyanmayan türkiyem, bu olaya tepkisiz kalmayacaktır.
benim ülkem mağdur sever, bu yüzden birileri mağdura yatıyor şu sıralar. *
yüce peygamber tayyip efendi iki gün süre vermiş.
ananız da alın gidin yoksa polislerimi salarım üstünüze demiş.
süper bir ülkeyiz.
buram buram demokrasi ve adalet.
yazarları tehtit eden, işçilerini tehtit eden bir başbakan var.
allah razı olsun senden tayyip efendi.
onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı...
çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına.
-çürüyen diş, dökülen et-
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.
ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet...
Bu ülkede hakkını arıyanlar hep ezilmeye çalışıldı fakat tekel işciler buna göğüs gererek hiç bir zorluğu göz önünde bulundurmadan hakkını aramaya devam etti ve ediyor.
ölüm gösterilip sıtmaya razı edilmeye çalışılan, dün akşam danıştayın dilekçelerini kabul etmesiyle birlikte yüzleri gülen, çadırlarını bu sabah 10.30 itibariyle toplamış garibanlar.
hiç bir demokratik(!) ülkede olmayan oluyor benim ülkemde. hayır bu adamın çoluğu çocuğu, bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi yok mu? 1.500 tl ile geçinemezken 600 tl ile nasıl geçinecek? insafsınız. insan değilsiniz siz.
haklı davanızı savunun. hak verenin değil, alanın işte.
--spoiler--
"....ama benim aklımda kalan ilginç olaylardan biri eylem bebek. trabzon'lu bir işçinin torunu oluyor. eşi telefon da haber verince isminide daha önce karar verdikleri şeklinde fadime olarak telafuz ediyor, trabzon'lu işçi kardeşimiz olmaz diyor ve ben telefon edinceye kadar bekleyin diye tembihliyor. sonra diyarbakır çadırına varıp müjdeli haberi onlarla paylaşıyor ve "benim torunumun ismini siz koyacaksınız yarın sabaha kadar karar verin" dedikten sonra ayrılıyor.
diyarbakır'lı işçiler dilan'mı rojda'mı deken sonunda eylem zamanı doğan bebeğe en güzel eylem ismi yakışır deyip, işçi dedeye sabah ismi bildiriyorlar. bebek fadime değil eylem bebek oluyor. asıl ilginç olan trabzonlu yeni dede olan işçi bu eylemler başlayıncaya kadar sıkı bir mhp li....."
ankara tabip odası çağdaş hekim mail grubundan alınmış bir tanıklığın hikayesidir.
not: yukarıdaki entry ekşi sözlükten bire bir alıntı yapılmıştır.
bütün politikayı, siyaseti, ekonomiyi bir yana atın, düşünün.
düşünün birileri bizleri şucu veya bucu diye niye ısrarla kamplaşmalara ayırıyor. bakın bizim insanımız hele ki ortak bir dava altında birleşti mi neler yaşıyor, nasıl tutunuyor birbirine.
