1_Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2_Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3_Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
4_Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
--------------------------------------------------------------------
orhan pamuk hedesinin yargılanmasını ve de beraat etmesini sağlayan madde. ab bu maddenin kaldırılmasını istemekte.oysa ki bu ve buna benzer kanunlar fransa başta olmak üzere pek çok ab ülkesinde de bulunmakta.
kitapta çarpık olduğunu iddia edebileceğimiz bilgiler yok mu?
var.
peki bu, chomsky gibi bir adamın en önemli eserlerinden biri olan, terminolojiye yeni terimler katmış, ilgili alanlarda başucu eseri olmuş bir kitabı türkçeye kazandıran çevirmenleri, yayıncıları altı yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılamayı mı gerektirir?
demek ki gerktiriyormuş.
bildiğim kadarı ile bu chomsky'nin dava açılan ikinci eseri, bu gidişle sonuncu da olmayacak.
ha gayret, birleşik devletler'in bile susturamadığı bu adama ağzının payını biz verecegiz. müttefikimiz ile aramız da düzelir böylece.
zaten globalleşen dünyada, neden sadece türk entelektüelleri ile ugraşalım ki?
bir chomsky, bir tarık ali, bir antonio negri, bir naomi klein neden mahkemelerimize konuk olmasın?
şahsen, yılın gandhi'si kemal kerinçsiz'in habermas'a uçan tekme attığı günü görmek için sabırsızlanıyorum.
teorik olarak doğru, fakat uygulama açısından yanlış bir türk ceza kanunu maddesi. türkiye sınırları içerisinde türklüğe ve türkiye'ye yapılan hakaret tabi ki cezalandırılmalıdır fakat bu özgür düşünceyi engellemek biçimine dönüşmemelidir. ancak bu maddenin açık olması nedeniyle, ne yazık ki, özgür düşüncenin önüne geçilmektedir.
Fatih Altaylı'ya göre "bir bok olamayacağını anlayan edebiyatçı bozmalarının Dünya çapında tanınmak, adından söz ettirmek için kullandığı bir maddedir" diye bugün kü yazısında bahsettiği maddedir.
Nasıl mı? diyorsanız buyrun aşağıya geçelim :
"Benden edebiyatçı falan olmaz; bu yazdıklarım da beş para etmez ama ben yine de yazıp şansımı deneyeyim" diyorsanız...
Yazdığınız fikirlerle ortamı sallayamamaktan dert yanıyorsanız...
Hatta hiçbir fikriniz olmadan ortalıkta fikir adamı gibi gezmekten zevk alacaksanız...
Kolayı var.
Türkiye'de bir kitap yazın. Kitabınızın konusu hiç önemli değil.
içinde bir fikir olup olmaması da mühim değil.
Edebi bir değer taşıyıp taşımaması da tartışmaya değer değil.
Bu kitabın bir yerinde kitabın konusuyla alakası olsun olmasın, Türkiye'ye sövün. Türkleri karalayın. "Barbar" deyin, "katil" deyin. Hatta ileri gidin, "tipsizler" deyin, "iktidarsızlar" deyin, "hepsi adidir" deyin. Cumhuriyet'i işgalcilikle suçlayın, Atatürk'e "diktatör" deyin. Hatta hakaretler edin.
Ermenileri kestiğimizi detayıyla anlatın, Türkiye'nin bölünmesini savunun, Rumlara mezalim yapıldığını hatırlatın, hatta Türklerin fırsat bulsa kendileri dışındaki herkesi öldüreceğini de belirtmeyi ihmal etmeyin.
Sonra kitabınıza kaldığınız yerden devam edin.
Emin olun siz artık "Uluslararası çapta bir edebiyatçı ve hatta aydınsınız."
Herkes sizi yazacak, herkes sizi konuşacak, herkes sizi savunacaktır.
Avrupalılar bile sizin değerinizi anlayacak, edebiyatınızı ve fikirlerinizi övecektir.
Çünkü Türkiye'de bir ceza kanunu var.
Ve o kanunun 301. maddesi var. "
Madde 301-
(1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni
alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini, devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
HER YOLDAN BiR UCU AÇIK YASA OLMAKLA BERABER , EN SON ELiF ŞAFAK IN '' BABA VE PiÇ '' ADLI KiTABINDA SUÇ UNSURU OLURTURMAYACAK DERCEDE BASIN YOLUYLA TÜRKLÜĞÜ KÖTÜLEDiĞi TÜRKLERi AŞAGILADIĞI GERKEÇESiYLE YENiDEN GÜNDEME OTURAN TCK MADDESiDiR . YAZARA MAHKEME AÇILIRKEN AYNI MADDE iÇiNDE YER ALAN ELEŞTiRi BENDi GÖZARDI EDiLMiŞTiR .
birinci ve dördüncü madde arasındaki ayrımın yapılmasının zor olduğunu düşündüğüm maddedir. eleştiri ile aşağılama arasındaki ayrım;bazı öznel değerlendirmelere neden olabilir. özellikle burada bir açıklık gerekmektedir. ama görüldüğü gibi; bazı durumlarda yasalardan önce kişiler tartışılıyor.
iLK ÜÇ BEND AYRI AYRI HAKLILIGINI KORUMAKLA BERABER EN SONDAKi ELEŞTiRi AMACI GÜDÜYORSA SUÇ UNSURU OLUŞTURMAK NESi OLUYOR BU DURUMDA 4. BEND iLK ÜÇ BENDi SiLER GEÇERDiR .
hala kurcalanmakta olan , onarım yapılması beklenen yasadır . yasa nın ülke formatı ab ülkelerinde insanlar üzerine olmasına karşın ülkemizde yargı organları , bir kurum ve kuruluşa dayandırılmakta buna ilaveten de içerdiği bendlerin birbirini dogrulamaması ayrı bir sorun , iki uçtan kaçmaya çalışan ag halini almıştır .
3 doğru bir yalnışı mı götürür yoksa bir yalnış mı 3 doğruyu bilinmesi gereken yasadır .
Yıllardır sevip, bağrımıza bastığımız tüm köşe yazarlarının ilk defa Recep Tayyip Erdoğan ile hemfikirde oldukları madde. Uluslararası Af Örgütü ve Avrupa Birliği, söz konusu maddenin derhal Kaldırılması görüşünde. Neden? Ülkenin belirli noktalarından şehit cenazeleri durmadan yağarken, toprağımız, varlığımız, bütünlüğümüz, türklüğümüz nato sempozyumlarındaki türkiye haritalarıyla bölünerek gösterilirken, yazar diye geçinen kuklalar Ermeni ağzıyla Türklüğe hakaret ederken, aydınların özgürlükçü duygularınından istifade edip "kaldıralım" diyen, hangi bayrağa selam verdiği belirsiz bir başbakan Ab'ye cici görünmeye çalışırken, yalnızca oyunu izleyen bir halk perde arkasında olup bitenleri bilmeden maddeyi faşistlikle suçlarken bilmezler ki aynı madde üç beş yazar dışında birçok vakada uygulandı, bilmezler ki maddede, "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" vurgusu, aslında eleştiriyle suç arasındaki ayrıma dikkat çekiyor, bilmezler ki bir demokraside, hakların sınırlandırılmasında orantılılık ölçütüne uyulması hayati bir önemdir. Orantılılık, bir eylemden doğan ya da doğması kuvvetle olası hukuka aykırı bir sonuç ile bunun önlenmesine yönelik yasal müdahale arasında bir denge, bir orantı bulunması anlamına gelir... Açık hakaret için gözünüzün önünde para yırtması, Atatürk büstü kırması, bayrak yakması mı gerekir? Papağan gibi "kalksın fikir özgürlümüz korunsun." diyenlere karşı, Vural Savaş'ın kararlığı ve Deniz Baykal'ın sözleriyle cevap vermek gerekirse; "hadi canım başka kapıya..."
kaldırılmasının istenme nedenini hala anlayamadığım maddedir. tek tek ele alacağım ki belki algı yelpazem genişler. bakıyorum şimdi, parantez içindekiler kendi yorumum:
Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(Bu madde Türklüğe, Cumhuriyete ve TBMM'nin aşağılanamayacağını söylüyor, yani eleştiriyi değil, aşağılamayı yasaklıyor)
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(Bu madde de Türkiye Cumhuriyet hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını aşağılamayı yasaklıyor, eleştiri konusunda birşey yok)
Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.(Üstteki maddelerin neredeyse aynısı, uzaktan sallayanlara daha ağır bir ceza veriliyor sadece)
Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz(Hala anlamayanlar varsa diye eklemişler sağolsunlar)
Benim anladığım yukarıda sayılan devleti oluşturan kurum ve kuruluşların aşağılanamayacağı oldu, bunun kadar da normal bir durum yok. Şöyle söyleyeyim, abd'de bir köşe yazarı katil abd yazsa ceza alır mı almaz mı? fransada fransız hükümeti kendini beğenmiş ve ancak bir hainin yapacağı şeyleri yapıyor deseniz ceza almaz mısınız? yunanistan'da batı trakyada türklere eziyet eden hükümet, askerle işbirliği içindedir denilse düşünce özgürlüğü mü olur? velhasılı kelam üstte sorduğum soruların cevabı beni şaşırtacak nitelikte dahi olsa çok fazla birşey farketmez, çünkü, abd'nin ırakta yaptıkları, israil'in filistin'de yaptıkları şeylere bakarak bizim de yunanistan'a falan saldırmamız gerektiğini savunmak ne kadar mantıklıysa diğer ülkelerde böyle bir kural yokmuş diyerek savunmaya geçmek de o kadar mantıklıdır, kaldı ki diğer ülkelerde de bu tip kurallar olduğunu biliyoruz. şimdi soruyorum, eğer elif şafak haklıysa ki beraat etti, haklı olduğu kabul edildi zaten bu madde kendisine dokunmuyor, yani avukatın biri bu davadan başka birisini haklı ya da haksız yere mahkemeye verdi diye bu maddenin değişmesi akıl dışıdır, yuhadır, ohadır. ha aşağılama nedir, neleri kapsar, ona göre hareket edelim derseniz hay hay oturup tartışılsın, canı sıkılan sen bize hakaret ettin denilerek içeri atılmasın, sonuna kadar evet ama bu maddenin kalkması demek "şerefsiz türkler" ifadesinin serbest olması demektir ki kanunlar toplum vicdanını yansıttığı ölçüde huzur sağlanır, vicdanlara hitap etmeyen bir kanun tarihteki yazılı metin olma dışında çok büyük bir anlam taşımaz, en azından halkın gözünde.
koskoca türk ceza kanununa koyulan, gayet yoruma açık, özgür düşünceye engel olabilecek bir madde. elbette ki, bir kişinin çıkıp türklüğe saldırması kabul edilemez. fakat bir kişinin de -gerçek veya değil- ermeni katliamı hakkındaki düşüncelerinin sansürleyerek bunun doğru olmadığı kanıtlanamaz. destekleyenlere de şöyle bir önerim olan madde:
örneğin; star wars'ta dünya üzerinde türkiye diye bir ülke tanımlanmıyor. demek ki star wars ve george lucas bize, türkler bu zamana kadar gelecek kalibiyete sahip değildir demek istemiş. türklüğü aşağılamış. hemen dava açalım. *
ülke gündemindeki farklı sorunların üstüne karabulut gibi çöken , sanki bu maddeyle birileri birşeyleri oyalamak ya da yapacakları her neyse zaman kazanmak için her saniye polemik yaratıyormuşcasına gündemi işgal eden ve cidden tck maddesi olarak görülmeyecek zayıflıkta olan , kaldırılması ya da sağlam temellere dayandırılarak tekrardan düzenlenmesi gerek olan yasadır .
tartışma konusu 301. maddenin ilk hali olan eski TCK 159. maddede alenen tahkir ve tezyifin her üç organ bakımından da manevi kişiliklerine yönelik olması aranmaktaydı. Bu soyutlamanın maddenin gelişigüzel uygulanmasını önlediği açıktır. Yeni düzenlemede bu unsur kaldırılmış ve maddenin sınırları belirsiz duruma gelmiştir. Yine eski madde suçun oluşması için tahkir ve tezyifi (hakaret ve aşağılamayı) bir arada aramış olmasına rağmen yeni maddede sadece aşağılama (tezyif) cezalandırılma için yeterli görülerek maddenin daha kolay uygulanmasının yolu açılmıştır. Demokratik sistemin üç ana unsuru olan bu organların korunmaya ihtiyaçları olup olmadıkları doktrinde şiddetle tartışılmaktadır.
canım ülkem de eleştiri adı altın da herkes birbirinin, hatta ileri gidip cumhuriyetin, atatürkün, türklüğün, ulusun adını agzına dolayarak, ben eleştirdim hakaret etmedim deyip tckda ki boşluklarla kurtulmasına zemin olan bir maddenin tartışılmasına bile gerenk yoktur. bu madde daraltılmalı ya da yeniden düzenlenmelidir. zira güzel ülkem nice orhan pamuklara gebedir.
ha unutmadan eklemek gerekir bu olayı arkasına alıp götü kalkan bir takım aydın kesimi eleman *kalemine sarıldığı gibi anamıza, bacımıza, dinimze, imanımıza söver de söver sonra da karsımıza geçip ''abey ben eleştirdim beya'' deyip çıkar gider. nakil arabasının camına yediği 3-5 çürük yumurta cezası sayılır, sonra da o yumurtayı atanlar suçlanır bu devran böyle döner.
herkes erer muradına, kereveti de döner dolaşır bize girer....
kanunun amaci toplumun huzur icinde yasamasini saglamaktir ve bu huzur icin her ulkenin kendine gore olan hassasiyetlerini korumasi elzemdir. "eger avrupa yemekte gegirmek yemegin lezzetli oldugunu ve naziklik gostergesi oldugunu savunuyorsa, biz de oyle saymaliyiz avrupa birligine girmek icin" dusuncesindeki tekduze dusunce sistematigi nasil bariz ise, 301. maddenin kaldirilmasini istemesi avrupanin, o kadar mantiksizdir.
ozgur dusunceyi kisitlamasi adina olan tedirginlikler de duzgn bir adalet sistemiyle giderilebilir, ki bizim de eksikligimiz odur. zira, eger yazdigim bir romandaki karakterin belirli ozelliklerinden biri de turkleri asagi gormek ise, ben bundan dolayi yargilanmamaliyim. su an ermenilerin buyuk bir cogunlugu turklerden nefret etmekte ve konu acildiginda turkleri asagilamaktadir. ben bir roman yazdigimda karakter ermeniyse ve bu konudan konusacaksa, "aman allahim, turkler ne iyi insanlar oyle!" dedirtemem, ne mantikli ise onu dedirtirim. ama kalkip dengesiz bir-iki avukat ortaligi karistirma adina beni dava ederse, o zaman bu kanunu degil, davayi gorulmeye uygun bulan sistemi suclarim.
isin icine bilimsel verilerin girdigi tartismalar, baska konu zaten... **
shakespeare'in ünlü hamlet oyunundaki bir söz aklıma geldi birden. deli sanılan danimarka prensi hamlet, annesinin ve babalığı olan amcasının dileği üzerine bir ara danimarka'dan ayrılıp ingiltere'ye gider, orada altı yıl kalır ya, işte danimarka'da bu konuyu konuşanlardan biri, "ingiltere'de herkesin deli olduğunu" söyleyiverir. düşünün, shakespeare, ingiliz seyircisine sunduğu bir oyununda, halkına neredeyse hakarette bulunmaktadır. ingiltere'de hiç akıllı adam yokmuş.
örnekleri çoğaltmak için, diyelim bernard shaw'a değin uzanmak istemiyorum. neden derseniz, onun irlandalı olmasından ötürü, ingilizlere, hakaret etmesine bir engel bulunmadığı ileri sürülebilir. fakat rotterdamlı erasmus'un, kokuşmuş bilgeliği eleştirmek, yermek için sırtını deliliğe dayadığını söylersem, buna kimsenin bir diyeceği olamaz. dahası, delilik kendi başına, bilgelikten üstün değil midir? kişinin, deliliğe övgü'yü okuyunca deli olmaya bir heves uyanır içinde. erasmus aklın yolunu, doğrudan, överek anlatamaz mıydı?
"türk'ün aklı sonradan başına gelir" atasözüne karşı ismet inönü'nün "gelse de sonradan gelse" dediğini öğrenince, "vay! türk ulusuna hakaret ha!" diye ayağa mı kalkacağız. bülent ecevit, 70'li yıllarda meclisin ulus seviyesinden on yıl geri olduğunu söyledi diye, ap'liler kızmışlardı; ama aynı kafada olanlar, adnan menderes'in parlamenterlere, "siz isterseniz halifeliği de geri getirebilirsiniz" sözüne karşı hiç ses çıkarmamışlardı. sorarım, bunlardan hangisi hakarettir? ismet inönü'nün sözünü yeniden düşünelim, o söz mü yararlıdır türk ulusu için, yoksa, "türk ulusu, ulusların en akıllısıdır" sözü mü? birilerinin her gün büyüklüğünden söz ettiği türk ulusu, iç-dış çıkmazlarının hiçbirinden kurtulamıyor. ne yapsak? yoo, yarından tezi yok türk ulusuna hakaret etme çığırını açalım demek istemiyorum, çünkü bu ulus bütün tarihi boyunca hakaret görmüştür, hem de kendisini yönetenlerden.
ne yapacaksınız ki, toplumlar da bireyler gibi çokça şişinirler övgüden, ama gelin görün ki iyi niyet ile yapılan yergilerdir asıl onları etkileyen, uyaran.
türklüğü, cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama
madde 301. - (1) türklüğü, cumhuriyeti veya türkiye büyük millet meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) türkiye cumhuriyeti hükdevletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
nasıl ki siyasetçiler-yazarlar kendilerine hakaret edenleri mahkemeye verip ceza almalarını sağlıyorsa, bu madde de türke ve türklüğe edilen hakaretleri cezalandırır.
eğer ırklara hakaret etmek özgürlükse, ben bu özgürlüğü istemiyorum.