bugün

orijinal adı l' éloge de la folie olan, erasmus yapıtı.
erasmus un her insan okumalı dedirten hayata değişik bir bakış açısı veren kitabı.
'mutluluk, aklın bittiği yerde başlar' gibi sağlam ve ilginç bir önermeye sahip olan, erasmus' un başyapıtı.
normların sorgulandigi bir diger kitap icin (bkz: cehenneme ovgu)
erasmus'un tren yolculuğu esnasında bir arkadaşına yazdığı kitap.

--- spoiler ---
rica ederim, bana söyleyiniz, insan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi? kendi kalbiyle barışık olmazsa başkalarıyla iyi geçinebilir mi? kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi? bu soruların hepsine cevap vermek için deliliğin kendinden daha deli olmak lazımdır.
--- spoiler ---

birde 3 nesil bir yazarmış.

edit:1469-1536 yıllarında yaşayan erasmus'un trene binmesi mümkün değildir. yolculuktur doğrusu. evet cahil bilmemiş uydurmuştur.**
desiderius erasmus'un deliliği konuşturduğu kitabı. şöyle diyor kitabın başında delilik:

bu dünyada benim hakkımda ne düşünülürse düşünülsün (ki deliliğin en büyük ahmaklar arasında bile kötü bir şöhretinin olduğunun farkındayım) her şeye rağmen sahip olduğu kutsal güçlerle hem tanrıları, hem de insanları mutlu edebilecek tek kişi varsa o da benden başkası değildir. bu kalabalık topluluğa hitap etmek üzere ortaya çıktığım an tüm yüzlerin yeni ve olağandışı bir neşeyle parlaması ve alnınızda hoşnutsuzluğun göstergesi olan çizgilerin birdenbire silinmesi bunun en güzel kanıtıdır. beni öylesine neşeli ve içten gülüşler eşliğinde alkışlıyorsunuz ki karşımda duran sizlerin homeros'un tanrıları gibi nektar içip çakırkeyif olduğunuza ya da nepethe'yi biraz fazla kaçırıp tüm kederlerinizden uzaklaştığınıza inanabilirim. oysa az önce, kâhinlere danışmak için gittiğiniz trophonius'un mağarasından yeni çıkmışsınız gibi umutsuz ve tedirgin görünüyordunuz. güneş altın sarısı ışınlarıyla güzel yüzünü gösterdiğinde ve kara kışın ardından yeni doğmakta olan bahar, batıdan esen tatlı bir esintiyle nefesini yüzümüzde hissettirdiğinde doğadaki her şey nasıl yeni bir çehreye bürünüyorsa, bir renk ve tazelik geliyorsa beni görmek de hepinize farklı bir görüntü veriyor. usta hatiplerin genellikle öncesinde uzun hazırlıklar yaparak sundukları bıktırıcı nutuklarla sağlamakta güçlük çektiği etkiyi, ben bir anda başarabiliyorum. yalnızca tek bir bakışımla sizleri tüm kederlerinizden uzaklaştırabiliyorum.
erasmusun delilkten kastı ,insanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulması ve salt özgürlüğe ulaşmasıdır. ayrıca eser thomas moru'u eğlendirmek için bir haftada yazılmıştır. övülesi bir deliliktir bu.
bir de şeyh edebali den övgü gelmiştir ki şöyledir:

(bkz: atın iyisine doru yiğidin iyisine deli derler)
bitirdikten sonra tekrar ama bu sefer sonradan başa doğru okuduktan sonra anlayabildiğim kitaptır.
bir cümle geçer ki o cümlenin altı kalın çizgilerle çizilmiştir kitapta.
''beni tanımlamaya çalışmak bana sınrlar çizmektir.oysa gücümün sınırı yoktur''
Desiderius Erasmus
"Gerçek bilgelik deliliktir. Kendini bilge kabul etmek ise gerçek deliliktir" der.
Sonra delilik kendi kendine övgüler dizer. Erasmus' da deliliğe.
"çocuğun vakitsiz bilgeliğinden iğrenirim"

der desiderus ve so say we all deriz kendisine.
Erasmus'un meşhur kitabıdır. Bir de Yalçın Küçük sürekli bu kitabı çok sevdiğini söyler durur.
roterdamlı erasmusun en önemli ve ünlü eseri.
kitabın önemli özellikleri:
1. egemen ahlak anlayışını-çilecilik ve stoacılık adı altında hristiyanlığı-yerden yere vurarak mevcut düzene karşı gelmiştir. yine de unutmamalı ki kankisi thomas more-evet ütopyanın yazarı-viii. henry nin boşanmasına-yani katolik evliliği bozmasına-karşı geldiği için kelleyi kaybetmiştir.
2.kitap klasik rasyonalist anlayışlara karşı bir çeşit romantizm hatta irrasyonalizm savunusudur. insanın duyguları tutkuları vb. olmadan dünyada hiçbirşeyin olamayacağını bunların ise bilgelikten değil delilikten geldiğini savunur.
bir anlamda da foucault un öncüsüdür-ki foucault kendini bu eleştirilerinden dolayı selamlar-.
akıllı olup dunyanın kahrını cekecegıne deli ol dunya senin kahrını ceksın atasozumuzun felsefik acıdan kitaplastırılmıs hali.

not:MEB yayınlarından nerdeyse bedavaya bulunabilir.
okunmanın yetmeyeceğin mutlaka irdelenmesi üzerinde ciddi bir mesai harcanması gereken erasmus eseri. hans holbein tarafından "resimleştirilmiştir" .
bu kadar deliliğe övgü olan bir kitapta insanın deli olası geliyor. kitabın başlangıcında dediği gibi yanlış hatırlamıyorum bu bir hivic kitabıdır bunu anlamayacaklar sittirsin gitsin gibisinden birşey diyordu*. gel de delirme.
antik yunan'dan beslenen rönesans hümanisti erasmus'un eseri.
dilimize kazandırılması osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. eserde erasmus delilik tanrısı gibidir. sıradan olmayan, belki çoğunlukla deli olarak toplumda kabul gören insanlar okursa kendilerini bulacaktır. okunmaya değer.
geçen sene bir otel odasında bulduğum,muhtemelen birinin unuttuğu kitap.
biraz okudum,güzeldi..
insanın üzerinde "ben sana demiştim" etkisi yapan eserdir.

şöyle ki; ne zaman azıcık melankoliye dönmek istese biçare ruh akla hemen erasmus gelir. ya da belirli amaçlar için ertelenen mutluluk varsa planlarda kendini bir anda kitaptaki anlatılanlarla özdeşleştirir insan. çok garip ki, kola içmek istendiğinde o malum çok bilinen markanın adı bir anda ağızlardan dökülür ya da kağıt peçete almak isterken "abi bi selpak" dersin hani.

daha da kötüsü, kitap okurken, bir konuda bilgi sahibi olduğunu düşünürken ya da işindeki başarı oranının diğerlerinin çok üstünde olduğunu farkettiğinde yine "deliliğe övgü" kırmızı kırmızı neonlarla beyinde parlar. beğen kendini bakalım. aha sana demiştim.

överken yeren yererken öven "deliliğe övgü" nün hangi kısmındayım acaba dersin ya.

işte o çok sıkıcı. bir anda ego yerle bir oluveriyor. allahtan çok yüksek değil de darmadağın olmuyor düştüğünde.

ben böyle hissettim.
gerçek bilgelik ve özgürlüğün delilik olarak kabul görmesi, erasmusu ben deliyim demeye ve bu kitabı yazmaya zorlamış.
desideres erasmus 'morias enkomion seu laus stultitiae' deliliğe övgü

kendini bilge sanmak ise gerçek deliliktir
erasmus un bu yapıtı thomas more u eğlendirmek amacıyla bir haftada yazdığı kendisi tarafından ileri sürülmüş ancak otoriteler tarafından bu kitabın çok ciddi bir amaca yönelik olduğu söylenmiştir. henüz okumadığım ama sıraya koyduğum kitaptır.
tüm delilerin, potansiyel delilerin, deliliğe gönül vermişlerin ve tabi ki felsefe severlerin okuması, mümkünse bir kaç kez okuması ile deliliğe hayran olması kuvvetle muhtemel eser.***
'' delilik, gençliğin hızlı akışını yavaşlatır ve can sıkıcı ihtiyarlığı bizden uzaklaştırır.''

''stoacılara göre bilge olmak, aklı rehber olarak almaktır; deli olmak ise kendini tutkuların akışına bırakmaktır. halbuki jüpiter hayatın acılarını, kederlerini biraz yumuşatmak için insanlara akıldan çok tutku vermemiş miydi? birinin ötekine oranı, bir tanenin bir dragmaya oranına benzer. ve jüpiter aklı başın bir köşesine atmış, oysa bedenin geri kalan kısmını tutkuların sürekli sarsıntılarına terk etmiştir. sonra, yalnız kalan bu zavallı aklın karşısına karşitları olarak, pek sert ve pek şiddetli iki kıyıcıyı çıkarmış; üst kısımda, yani hayatın kaynağı olan kalpte hakim olan hiddet , hükmü bedenin en aşağıdaki yerlerine kadar yayılan şehvet, insanların hareket tarzları, aklın bu iki güçlü düşmana karşı ne yapabileceğini her gün yeterli derecede gösteriyor. düşmanları bu uydurma kraliçe ile ALAY EDiyorlar, kendinden daha fazla gürültü yapıyorlar, nihayet o da, gereksiz bir direniş göstermekten bıkkın bir halde, teslim oluyor, ne isterlerse ona razı oluyor.''

''kadın her zaman delidir. çekiciliği delilikten gelir.''

''hayatın en büyük hazzının, aşkın kaynağı deliliktir.''

''insanın her yaptığına hayran olmasından, kendine hayran olmasından daha delice bir şey olur mu? ama itiraf ediniz ki ömrünüzde yaptığınız güzel ve hoş ne varsa bunu deliliğe borçlusunuz. evet, özsaygı olmayınca, edimlerinizde ne hoşluk, ne güzellik, ne uygunluk kalır. demek ki herkesin kendi kendini okşaması , başkalarının alkışında hak iddia etmeden önce adeta kendinden alkışa kavuşması bu derece gereklidir.''

'' bir dert, onu duymayana bir dert değildir. herkes sana ıslık çalıyor; sen kendini alkışladıktan sonra sana ne? işte, insanın kendini alkışlamasına sebep, yalnız deliliktir.''

'' utanma ve korkudan kesin olarak vazgeçmiş olanların kendilerine ne kadar çok fayda sağladıklarını hisseden pek az kimse vardır.''

''kendi doğal halinde bulunan hiçbir varlık bahtsız olamaz.''

'' hiç yaşamamış bir insan için ölüm saatlerinin hepsi eşittir.''

'' her tarafta delilerin birbirlerine güldükleri ve böylece kendilerine karşılıklı haz sağladıkları görülür. çoğu zaman en delisi, daha az deli olana, daha samimiyetle güler.
özellikle, aktörler, müzisyenler, hatipler ve şairler böyledirler. ne kadar az hüner sahibiyseler, o derece kibirli ve gururludurlar.''
düşüncelerinin rönesans üzerinde çok büyük etkisi olan erasmus un en az kendisi kadar meşhur kitabı.her insan evladının en az bir kez okuması salık verilir