kimlerden oy aldığından ziyade nasıl oy alıyor olduğunu sormak gerekir.
bizim milletimizin karakteristik özelliğidir ağzı laf yapanın ardından gitmek.
kasetler çıkıyor, paralar sıfırlanıyor, popiş popiş... sonra seçim oluyor ve yine kazanıyor. biz snobluktan ölmek üzere olan türkler de "nasıl ya?!" diye soruyor.
şimdi hileleri hurdaları bir geçelim.
bu millet bugünlere "çalıyor ama yapıyor" diyerek gelmedi mi? geldi. istediği kadar sıfırlayamayacağı parası olsun çıkıp da bir "marmaray" diyor hüloğğ diye coşmuyor mu insanlar?
biz milletçe bir zümreye ait olmayı severiz. bireysellik kanımızda yok. en korktuğumuz şey dışlanmaktır, toplum dışına atılmaktır. rte meydana çıkıyor ve "bunlar" - "onlar" edebiyatı yapıyor. halk "onlar" olmak istemiyor çünkü "onlar" dışlanmış, bir değiller.
biz millet olarak sahiplenilmeyi severiz. ismimizin ardına sadece iyelik eki gelmemeli, "bizim" - "benim" olmalı başında. "benim türbanlı bacılarım" dedi ve olay bitti. sen istediğin kadar "kadınlarımız" de, kız mıyız kadın mıyız belli değil bir kere, kaybettin!
biz olağandışı durumların normalleştirilmesini severiz. mantığımız iki kere iki dört'ten öteye gitmez. her şeyden önce böyle eğitilmemişizdir. sorgulamayız, sevmeyiz de sorgulamayı. o yüzden çıkıp da "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyebilir. çünkü bize göre de değildir, zaten bütün türk erkekleri en zor askerliği yapmamış mıdır? orduevinde garsonluk yapanlar da dahil!
çabuk gaza geliriz biz milletçe. o yüzden "camiye ayakkabılarıyla girdiler" denince o anki koşullar umrumuzda olmaz, hemen galeyana gelip karalayabiliriz o girenleri.
kırmızı ışık yanar yanmaz önümüzdeki kıpırdasın diye kornaya basarız, sabırsızızdır. o yüzden ölen 301 kişinin göcükten hemen çıkarılması büyük başarıdır bizim gözümüzde. ölen diyorum bak, 301 kişi ölmüş. kaderdir be güzelim o da kader n'apcan?! bak ama cenazeler hemen teslim edildi ailelerine.
biz maneviyatı sadece din olarak algılarız. ruhumuz doysun istemeyiz, gözümüz görsün, her şey somut olsun isteriz. o yüzden kuzeyde bir ormanın varlığı bizi hiç ilgilendirmez, ama üçüncü bir köprü, o köprüden asla geçmeyecek olsak dahi bizim için dünyanın en önemli şeyidir.
ormanlar katledildi diye barajlarda su biter. zaten bu sene doğru düzgün yağış olmadı der, geçeriz. dedim ya bizim için iki kere iki dörttür ama neden dörttür, orası bizi bağlamaz.
biz milletçe hafızayoksunuyuzdur. unuturuz hemen. hele ki kötü hatıralarsa hemen o an unuturuz. ağzımıza bir parmak bal çalınması yeter unutmamız için. çünkü biz böyle yetiştiriliyoruz. biz, otoriteden çekinmek gerekir mantığıyla yetiştiriliyoruz. daha ilkokuldayken ilk defa gördüğümüz bir insana "eti senin kemiği benim hocam" diyerek emanet ediliyoruz. korkak yetiştiriliyoruz. hem dövülmek hem de sevilmek bize normal.
bunlar çıksın "allah yok" desin, yine aynı oyu alırlar. çünkü yine kanar bizim milletimiz.
ah pardon, neredeyse onu da dediler değil mi? bakara makara.........
özellikle gezi olaylarından sonra ''chp'yi beğenmeyen bir kısım sosyal demokratlardan'' ifadesini kaldırmak lazım çünkü geziden sonra chp'yi beğenmeyen bir kısım sosyal demokratlar AKP'den vazgeçmiştir bu ifade 2007-2013 arası akp döneminde geçerlidir.
kendisine oy vermeyen seçmenlerin, sürekli kendisine oy verenleri sosyolojik analize tabi tuttuğu bir söylem şeklidir.
asıl sosyolojik analiz bu soruyu soranlara yapılmalıdır. demokratlığı en üst perdeden söyleyip dibine kadar tutucu olan, ifade özgürlüğünden dem vurup eleştirilmeye dahi tahammülü olmayanlar, özgürlüğü yakıp yıkmak sananalar, rusya'nın bile bıraktığı eski sovyet ekonomi politikalarını savunanalar falan falan..
siz ne kadar akıllıysanız diğerleri de emin olun sizler kadar akıllıdır.
chp'yi beğenmeyen bir kısım sosyal demokratlardan;
mhp'yi beğenmeyen bir kısım eski ülkücülerden;
akp sayesinde belli bir çevre edinmiş ve rant sağlamış her hükümet döneminde iktidardan yana olan müteahhit, iş adamı, sanayici, pazarlamacı, şirket sahibi, rantiyeci kesimden;
bdp'yi beğenmeyen islamcı veya sağcı kürtlerden;
siyasetle ilgilenmeyen, sırf televizyonda gördüklerinden etkilenip istikrar var veya diğerlerinden iyidir hiç değilse söylemiyle son anda akp'ye dönen kararsız ve apolitik seçmenden;
gecekondu muhitlerinde zor şartlar altında yaşayan, aile bireylerinden illaki biri işsiz olan geleceğe umutla bakamayan, erzak ve yardımlarla ayakta durmaya çalışan dar gelirli kesimlerden;
akp'yle ortak olursak devletin kademelerinde daha iyi yerler edinebiliriz diye düşünen dünün askeri, siyasi ve akademik elit ve monşerlerinden.
---
görüldüğü üzere akp; siyasi, ekonomik, sosyolojik ve ideolojik olarak birbirinden çok farklı seçmen kitle ve yapılarını bünyesinde barındıran, net bir toplumsal tabanı olmayan oldukça heterojen yapılı bir partidir.
onları bir araya getiren de akp'nin herkesin işine yarayabilecek bazı günü kurtaran adımlar atması ve bu yapıyı birleştiren erdoğan karizması ve tutkalıdır. türkiye siyasetinde bu kadar farklı yapıları ve kitleleri bir arada tutmak ancak popülist ve günü kurtarmacı bir siyaset çizgisiyle mümkün olabilmektedir. bu tarz ve duruş da erdoğanda fazlasıyla vardır.
bu yapıyı bir arada tutabilmek ve güçlendirebilmek ancak iktidar gücünün cazibesi ve çekim gücüyle olur. iktidar gücünde belirebilecek bir zaafiyet veya çekim gücü kaybı kitleleri demoralize eder, farklılıkları ve çekişmeleri arttırır. hele kitleleri bir arada tutan ortak zeminin kaybı partinin dağılıp gitmesiyle sonuçlanır. tek adam üzerine oynayan veya lider partisi özelliğine haiz bütün partiler er yada geç bu sonla karşılaşacaktır.
adalet partisi, anavatan partisi, doğru yol partisi buna verilebilecek en bariz örneklerdir.