"Listen, you fuckers, you screwheads. Here is a man who would not take it anymore. A man who stood up against the scum, the cunts, the dogs, the filth, the shit. Here is a man who stood up."
filmin hemen başlarında travis taksisini sürerken geçtiği caddenin sağ tarafında kalan dükkanların birisinin üstüne döner, kebab yazmaktadır.
(bkz: gerekli gereksiz bilgiler)
Schrader, senaryoyu (senaryo, paul schrader'a ait kitaptan* uyarlanmıştır) kesinlikle kendi çocukluk ve gençlik yıllarının muhafazakar hristiyan* çevrelerinde gezinerek, bireysel öyküsünden yola çıkarak yazmıştır. Yarattığı travis bickle karakteri, son sahnedeki kanlı cinayetleri işleyen bir son mohikan kılığına bürünmüş cinnet adamı ya da akli dengesi yerinde olmayan bir taksi şöförü değildir. Toplum içinde kendine -kendi adına- etkili ve onur verici bir yer edinmek isteyen gayet normal ve uyumlu bir karakterdir esasen. (jodie foster-de niro arasında bir cafede geçen, foster'ın kocaman gözlüklerini takarak oturduğu, de niro'nun da ona pezevenginin elinden nasıl kurtulması gerektiğini anlattığı sahnede, travis, taksiciliği sadece part-time yaptığını, esasen gizli servise bağlı bir ekipte çalıştığını ima eder)
Hoşlandığı kadını porno filme götürme hödüklüğünü de müzik piyasasından bihaber oluşunu da (kris kristofferson'un kim olduğunu, betsy(c. shepherd) ona söylediğinde ilk o anda öğrenmiştir), giyim tarzındaki klasikliği de (kareli gömlek-kot pantolon), vietnam'da donanmadayken* ona verilen ve sırtından çıkarmadığı, üstünde ordu amblemi ve adının yazılı olduğu montunu da travis karakterinin ne kadar muhafazakar, toplum kurallarının içinde yaşayan ve deli olamayacak kadar normal birisi olduğunu sunmak için anlatmak istemiştir bize senarist.
de niro'ya gelince, herkesin kabul ettiği gibi bu filmdeki replikleri, hal ve tavırları, üst düzey performansı dillere destandır. Senaristle yakın ilişki kurmuş, senaryonun onun* geçmişini yansıttığını kertmiş ve filmde gerçekten de schrader'a ait olan ceketi, gömleği giymiştir. Yani, de niro'nun filmdeki kostümleri schrader'a aittir. Ayrıca film çekilmeden önce, new york'ta bir süre de taksicilik yapmıştır. Kısacası, rolüne mükemmel hazırlanmıştır.
Filmde de niro'nun doruk noktaları, hoşlandığı hatunla gittiği cafedeki i'm not a pusher, i didn't push anybody, tabii ki ayna karşısındaki you talkin' to me? Who the fuck do you think you're talkin' to?, jodie foster'la yukarda da değindiğim cafe sahnesinde, sport* karakterinden bahsederken he's the scum of the earth, he's the most ss..suckin' scum i've ever ever seen (duraklayarak bastıra bastıra söyler bunu) ve son olarak da katliam sahnesinin başlangıcındaki how's the pimp business?* repliklerini zikrettiği sahnelerdir.
bernard herrmann'ın film müziklerini tamamladığı gün öldüğünü, scorsese'nin filmi ona ithaf ettiğini, ayrıca herrmann'ın da akılda kalıcı bir melodi yakalayarak gerçek anlamda iyi bir iş çıkarttığını da belirtelim.
Akademi ödüllerine aday olan film, ödülü rocky'ye kaptırınca, hırslanan scorsese, schrader ve de niro'nun boks filmi öyle yapılmaz, böyle yapılır şiarıyla yarattıkları bir diğer başyapıt için;
sosyal mesajlar içeren tamamiyle psikolojik yorumlamaların yapıldığı muhteşem filmdir. fakat olayı ilk seferde idrak edemeyen ben gibi olursanız sonunda "noldu lan?, neden bittin?, nerde lan bunun sonu? bu hereif neden girmedi mapusa?" gibi sorular sorabilirsiniz kendinize. ikinci seferde rahatlıkla anlaşılıyor çünkü (bkz: jodie foster)'in o kadar çirkin bir çocuk olduğuna beyniniz alışıyor.
sinema derslerinde yeni oyunculara ders niteliğinde izletilmesi gereken bir film.robert de niro oyunculuğu ile izleyenlere adete oyunculuk adına show yapmıştır.
(bkz: sevgiliyi porno filme götürmek)
bu filme hazırlık olsun diye robert de niro bir müddet harlemde taksi şoförlüğü yapmıştır. harvey keitelle robert de nironun küçük fahişe jodie foster için anlaşırken aralarındaki dialoglar ve de nironun yüz hallleri unutulmazdır.
tekrar ve tekrar izlenmelidir.
robert de nironun canlandirdigi vietnam gazisi,gittikce yasadigi ortamdan soguyan,zamanla da sehirden kopup,deliren ve de bir pezevenkten intikam almayi kafaya koyan travis bicklein hikayesini anlatan,1976 çevrimi,dilimize are you talking to mekazandirip,hafizalara kazimis,1976 cevrimi,martin scorsesefilmi...
---spoiler---
özellikle travis bickle'in gidipte kız arkadaşını o dönemin porno filmine götürmesi aslında,onun ne kadar da zavallı yalnız,ve de kötü düşüncesiz olduğunu göstermekte.çünkü böyle bir filme ancak,kendisini başkaları tarafından ''sazan'' olarak addedirebilecek birisi götürür belki ama,travis'in bu filme götürmesi de onun aslında kötü düşünceler yerine saf düşüncelere sahip olduğunu gösterir...
---spoiler---
robert de niro'nun,oyunculuğu ile o dönem kendisini es gecen akedemiye de ayar verdigi,kendisini gormezlikten gelenelere,daha 13. filmindeki mukemmel oyunculugu ile cevap verdigi,super oyunculukları ile,harvey keitelin,jodie fosterın,cybill shepherdin de katkida bulunduklari,martin scorsesenin,ustun anlatimiyla,ve de ilginc kamera acilariyla,paul schraderin ise mukemmel senaryosu ile dört dörtlük yaptiklari film...
yönetmenliğini Martin Scorsese'in yaptığı, başrolünde ise robert de niro'nun oynadığı 1976 yapımı film. travis bickle'ın ayna karşısına geçip "you talkin to me" dediği sahne efsane olmuştur.