'' bir gün sıkı bir yağmur gelecek ve sokakları temizleyecek '' repliği, televizyonun boş boş izlenirken ayakla ittirilmesi sahnesi ile akıllarda kalmış başyapıt.
Yalnızlığı en iyi anlatan filmlerden biridir…
Yalnızlık beni tüm hayatım boyunca izledi, her yerde. Barlarda, arabalarda, kaldırımlarda, dükkânlarda, her yerde. Kaçış yok. Ben Tanrı’nın yalnız adamıyım.
film aslında amerikadaki hızla büyüyen kadın - çocuk
ticaretini anlatır . büyük şehirlerde taşradan
gelmiş fakir , beyaz , amerikalı kızları ağına
düşüren latin - zenci vs mafyaya dikkat çeker .
bu filmi daha iyi anlamak için 1979 yılı yapımı
" hardcore " filmini de seyrediniz ... bu filmde
amerikanın karanlık yüzü , "snuff movie " ler
vs anlatılır ...
https://www.imdb.com/titl...79271/?ref_=nm_flmg_wr_24
bu filmlerin senaristi paul schrader , hollanda
asıllı , muhafazakar bir amerikalıdır . ve " taxi driver "
filmindeki kurban karakterin adı da Iris Steensma (Jodie Foster)
dır . yani hollanda asıllıdır .
harcore filminin kahramanı da hollanda asıllıdır ...
travisin, beğendiği kıza çıkma teklifi ne kadar cesur ve şık bir hareket ise ilk çıkmada prenses gibi kızı erotik bir filme götürmesi okadar ahmakça ve komikti. lanet olsun bunu nasıl düşünemezsin travis.
tamlamasına spektrumda çok uzakta yer alan robert de niro abimizin oyunculuğuyla döktürdüğü bir film.
vietnam savaş'ından kafası kırık halde gelmiş ve yaşadığı psikolojik sıkıntıyı daha da derinleştirebilecek bir meslek edinmiş bir abinin yaşadıklarını konu alıyor.
Saçma bir film. insana hiçbir şey katmayan ahlaksızlık dolu anlaşılmaz mevzular var. Kısacası çöp. "iyi kötü, çirkin" ve son dönemde "joker" filmi buna beş çeker. Joker dedim de aklıma geldi: keşke joker'in evrak çaldığı görevli adam ambulansla çarpma sahnesinde şoför olsaymış, çok bomba olurdu. Bir orası uhde kaldı bende.
Başlarda efsane bir film olabilecekken kızı pornoya götürdüğü andan itibaren kestaneye dönen film. irisi sikmediği sahnede de iyice yeşilçama döndü. Vakit kaybı diyemem güzel diyaloglar var atmosfer güzel fakat saçma yani adamın psikopata bağlayıp adalet dağıtıcılığına soyunması.
Yalnız bir adamın daha da yalnızlaştırılması, insanların aralarına girmeye çalışmasına rağmen daha da soyutlaştırılması, daha da dibe vuruşu ve ennihayetinde kendini kabul ettirmek için kendi kendini kahraman ilan edişi. Yaş ilerledikçe benzer şeyleri yaşadığımızı anladım ve yönetmenin anlatmaya çalıştığını da daha iyi kavradım.
---spoiler---
bir hatunla buluşunca aktivite olarak çoğu erkek romantik komediye falan götürür. taxi driver'daki eleman porno filme götürdü. öküzlükte son nokta. koptum resmen.
---spoiler---
çok derin psikolojik analizleri olan ve sona doğru kan banyosuna tanıklık ettiğimiz robert de niro'nun gençlik halinin olduğu 1976 yapımı muazzam film...
kendi halinde bir taksici yalnızlıktan psikopata bağlıyor silah alıp 14 yaşında fuhşiyata sürüklenen irish'in pezevenklerini öldürüyor sonra da kendine sıkmaya çalışıyor ama kurşunu kalmamış!
martin scorsese'nin yönettiği ve bir bölümünde taxinin arkasında karını öldüreceğini söylediği sahne de var..
cybil shepherd orada dünyanın en güzel yüzlü kadını gibi duruyor o derece zarif bir güzelliği var..
yalnız travisin bu kızı adult sinemasına götürüp mal gibi porno izlettirmesi kızı elinden kaçırmasına neden oldu..
çok gerçekçi duran realist bir film..
113 dk süren film imdb 250'de 8,3 ile 93. sırada
izlediğim site: https://www.filmmodu.com/taxi-driver-altyazili-izle
robert de niro'nun harikalar yarattığı, bir nevi sistem eleştirisi yapan ama çoğunlukla sıradan düşündüğümüz hayatların içinde barındırdığı acıların anlatıldığı efsane film.
de niro öyle bir oynuyor ki herkesin taksi şoförü olası geliyor.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1638410/+
Başıboşluktan serseriliğe savrulan travis'in tekrar tekdüzeliğe dönüşü. *Bu tekrarı şizofreniyle bağlantılayan var, senarist ne düşündü bunu bilemiyorum.
Geceleri taksici olmak akıl kârı değilmiş onu fark ettim.
Vay be adamlar 1976 yılında neler yapmış dedirten bir başyapıt. Film bitince ''bunu şimdiye kadar nasıl izlemedim'' düşüncesi beynimi kemirip durdu. Zira izlemem için bir çok sebep vardı. 70'li yıllar, New york, intikam teması... Daha ne?
Ben sinema sanatından pek anlamam. Ama şunu bilirim. Film sadece konudan ibaret değildir. Kamera acıları, yerine tam oturan müzikler, oyuncuların jest-mimikleri ve psikolojik göndermeler de filmi film yapan önemli unsurlardır.
Bu sebeple bu filmi izlerken de özellikle psikolojik göndermeleri iyi yakalamak gerekir. Ya da ciddi bir dönem bilgisi olması gerekir insanın. Bende var mıydı? Hayır! Ama hepimizin yaşadığı yalnızlık bunalımını çok iyi kavradığını görebiliyoruz.
Filmi izleyen hemen herkes meşhur ayna sahnesini söyler fakat baş karakterin yatakta cenin pozisyonunda yatması da önemli bir ayrıntıdır. Ana rahmine dönüşü simgeleyen bu yatış biçimi farkında olmadan tüm yalnızların sığınak noktasıdır.
Robert de niro'yu robert de niro yapan filmdir. Sıradan bir adam aslında şehrin gizemli kahramanıdır gözümde. Üstelik tarantino'nun ilham aldıkları listesinde ilk sıralardadır.