tasavvuf

entry298 galeri13 video4 ses1
    73.
  1. abdülkadir geylani (k.s.) futuhu l gayb ında kısa olarak;

    "tasavvuf kiyl u kal e değil; açlığa yönelmektir. alışkanlıkları ve hoşa giden şeyleri bırakmaktır." şeklinde tarif eder ve sonra şöyle devam eder;

    "tasavvuf sekiz esas üzerine kurulmuştur:
    ibrahim aleyhisselam ın cömertliği,
    ishak aleyhisselam ın rızası,
    eyyup aleyhisselam ın sabrı,
    zekeriya aleyhisselam ın işareti,
    yahya aleyhisselam ın gurbeti,
    musa aleyhisselam ın tevazuu
    isa aleyhisselam ın seyahati,
    efendimiz; nebimiz muhammed- sallallahu aleyhi vesellem- in fakrı."
    2 ...
  2. 72.
  3. islamiyet'in özünü dünya gözüyle yaşamanın en eşsiz yolu..bu yol öyledir ki hem semavi hem de semavi olmayan dinlerin öğretilerini, ritüellerini, şekillerini, farklı farklı yöntemlerini tek bir potada eriterek sadece öz'e odaklanmamızı sağlayan ve 'tek'i yaradılışımızda idrak etmemizi sağlayan yegane yoldur.
    1 ...
  4. 71.
  5. Lâ kılıcı ile Allah dışında her şeyi kes at.
    illa 'dan sonra zaten sadece Allah kalır. mevlana
    1 ...
  6. 70.
  7. emperyalist ülkeler tarafından ülkemizde desteklenmektedirler. insanları direnmekten alı koyup teslim olmaları için tasavvufun yaygınlaşmasını isterler.
    4 ...
  8. 69.
  9. tasavvuf bir görüş değil, görüyor olmanın kendisidir.
    3 ...
  10. 68.
  11. bazen sadece susmaktır. hiç bir şey demeden. tek bir kırıntısını boşa harcamadan yaşayarak.
    2 ...
  12. 67.
  13. aşkın meslek haline gelmiş şeklidir. her meşrebe, her karaktere göre aşkın davranış biçimi olarak ayrı ayrı kanalize edilmesi için ayrı ayrı tasavvuf ekolleri kurulmuştur.
    (bkz: ömer tuğrul inançer)
    2 ...
  14. 66.
  15. filozofi bir anlayış olmakla birlikte divan şiirlerinde ve bazı halk şiirlerinde kullanılır. misyonu mistisizm olup yaradılışı ve tanrısal işlevleri konu alır.
    1 ...
  16. 65.
  17. 66.mutasavvıflar tarafından şu şekilde tanımlanmış:

    maruf kerhî (öl. 200/815): hakikatleri almak, halkın elinde bulunandan ümidi kesmektir.

    cüneyd bağdadî (öl. 297/909): sulhü olmayan bir savaştır. dağınık olmayan zihinle allah'ı zikretmek, sema ile vecde gelmek, sünnete uygun bir şekilde amel etmek, maddi şeylerden ilgiyi keserek allah ile beraber olmaktır. vakitleri muhafaza etmektir. hakk'ın seni sende öldürmesi, kendisi ile diriltmesidir. halka uyma kirinden arınmak, süflî huylardan ayrılmak, beşeri ve âdi vasıfları söndürmek, nefsanî davalardan uzaklaşmak, ruhanî vasıflar kazanmaya gayret etmek, hakiki ilimlere sarılmak, daima en uygun olana göre hareket etmektir. herkese nasihatte bulunmak, allah'a elest bezminde verilen söz üzerinde samimiyetle durmak, resûlüllah'a ve şeriatına uymak.

    nasrabazî (öl. 307/977): kitap ve sünnete dört elle sarılmak, heva-heves ve bidatlere tâbi olmamak, şeyhlere hürmet etmeye büyük değer vermek, halkın özürlerini kabul etmek, vird ve zikre devam etmek, ruhsat ve te'villere göre hareket etmeyi terketmektir.

    hasan kazzaz: üç şey üzerine kurulmuştur: zaruret olmadıkça yememek, uykuya mağlup olmadan uyumamak, mecburiyet olmadan konuşmamak.

    ibn nüceyd: emir ve yasaklar altında sabretmektir.

    ruveym b. ahmed bağdadî (öl. 303/915): kendini allah'ın murat ettiği şey üzerine bırakıvermen, o'nun iradesine mutlak olarak teslim olmandır. üç esas üzere kurulmuştur: fakr: allah'a muhtaç olma esasına yapışmak, bezli, isar ve cömertliği gerçekleştirerek bunu kendi vasfı haline getirmek, allah'a teslim olarak itiraz ve ihtiyarı terketmektir. canını bağışlamaktır. bunu yapamadınsa sûfîlerin hezeyanlarıyla hiç uğraşma.

    semnûn muhib (öl. 297/909): hiçbirşeye sahip olmaman, hiçbirşeyin de sana sahip olmamasıdır. cömertlik, fakr ve hürriyettir. nefse kul şeytana zebun olmamaktır.

    muhammed b. ali kassab: şerefli bir zamanda, şerefli bir insandan şerefli bir toplulukta bulunurken zuhur eden şerefli huylardır.

    ebu bekir şıblî (öl. 334/945): karşılıklı dostluk sevgidir. hiçbir kaygı duymadan allah ile beraber olmaktır. yakıcı bir ateştir. duyu organlarını zapetmek ve ruhun üfleyişlerine kulak vermektir. tasavvuf şirkdir, ortaklıktır. çünkü tasavvuf kalbi masivadan muhafaza etmektir. halbuki masiva diye bir şey yoktur.

    ebu hüseyin nurî (öl. 295/907): makamı yaymak ve kıyama hazır olmaktır. nefsin nasibini terketmek hakk'ın nasibini aramaktır. hürriyettir, fütüvvettir, cömertliktir. ünvan ve bilgi işi değil, ahlâktan ibarettir.

    cerirî (öl. 311/923): güzel ve iyi olan bütün huylara sahip olmak,çirkin ve âdi huyların hepsinden sıyrılmaktır. halleri murakebe etmek, edebe sıkı bir şekilde sarılmaktır.

    mümşad dineverî (öl. 299/911): masivadan uzak durmak, bilinmeyeni tercih etmek, hayırlı olmayan şeylerden sakınmak.

    ebu amr dımışkî (öl. 320/931): âlemi noksan görmektir. hatta âleme karşı gözü kapatıp noksan olmayan varlığı müşahede etmektir.

    ebu hafs haddâd (öl. 285/878): edepten ibarettir. (her makamın ayrı bir edebi vardır)

    ebu ali ruzbâri (öl. 322/933): baştan sona ciddiyetten ibarettir. ona şaka nevinden hiçbirşey karıştırmayınız. kovsa dahi sevgilinin kapısı önünde eğilmek ve ona riayettir.

    ebu bekir sulukî: itirazdan vazgeçmektir.

    amr b. osman mekkî (öl. 291/903): kulun, her vakitte, o vakit içinde yapılması en uygun olan amel ve ibadetle meşgul olmasıdır.

    seyyid şerif cürcanî (öl. 816/1413): şeriatın zâhir ve bâtınını, ahkâm ve âdabını bilip yaşamaktır.

    ali b. sehk isfehanî: o'ndan başkasına boş vermektir. hakk'ın gayrından uzak, masivadan ıraklıktır.

    ahmed b. mesruk tusî (öl. 298/910): uzaklaşılan şeyden sırları ayırıp, yaklaşılan şeye gönül bağlamaktır.

    muhammed mukrî (öl. 378/988): hallerin, hakk ile aynı istikamette olmasıdır.

    ebu hasan sayrafî (öl. 359/969): yaratıklara bağlı kalmayı tamamen ortadan kaldırmaktır.

    ibn ata (öl. 369/969): hakkla beraber irtirsaldir (kayıtsız şartsız teslim olmaktır).

    ebu yakup nehrecorî (öl. 330/941): beşeri vasıflalrın yok olmasıdır (adi duyguların son bulmasıdır).

    ebu said arabî (öl. 340/951): fuzuli işleri terketmektir.

    ebu bekir tamestanî (öl. 341/952): bir ızdıraptır, rahat ve sükunun bulunduğu yerde o bulunmaz.

    ebu ishak kazerunî (öl. 426/1034): iddiaları terk, mânaları gizlemektir.

    gazalî (öl. 505/1111): kalbi hakk'a bağlayıp masiva ile ilgiyi kesmektir.

    ibn cellâ: bir hakikattir. resmi ve şekli yoktur (şekil ve kıyafet onun aslında yoktur).

    ebu abdullah b. hafif (öl. 331/942): kadere sabır, hakk'ın verdiğine rıza, hakikatleri aramak için dere tepe dolaşmaktır. kalbi, beşeri işlerle içiçe olmaktan tasfiye etmek, tabiî huylardan ayrılmak, insanî sıfatları söndrmek, nefsanî iddialardan uzak durmak, ruhanî sıfatlarla bezenmek, hakikat ilimlerine bağlanmaktır.

    bundar b. hüseyin şirazî (öl. 353/966): ahde vefa etmektir (elest bezmine sadık kalmaktır).

    ebu hasan buşencî (öl. 347/958): emeli bırakıp amele devam etmektir.

    sehl b. abdullah tusterî (öl. 203/896): az yemek, allah'ın huzurunda rahata kavuşmak, insanlardan kalben uzaklaşmaktır.

    ebu said miheni: vasıtasız olarak kalbin hakk ile kaim olmasıdır.

    kuşeyrî (öl. 465/1072): birsam hastalığına benzer. evveli hezeyandır, sonu sükundur. temkin haline ulaşılınca dilsiz olunur.

    ebu muhammed murtaiş (öl. 328/939): işin güçleşmesi, karışık hâl alması ve nihayet gizlilik kazanmasıdır.

    cafer huldî (öl. 348/959): şerefli bir ahlâka doğru yükselmek, kötü ahlâktan yüz çevirmektir.

    fazlullah b. ahmed (öl. 404/1048): ubudiyete nefsi terketmek, rububiyetle kalbi bağlamak, bütünüyle allah'a bakmaktır.

    ebu necip suhreverdi (öl. 563/1188): başlangıcı ilim, ortası amel, sonu mevhibedir.

    ebu bekir kettanî: ahlâktır. seni ahlâken geliştiren tasavvuf, kalp safası yönünden de geliştirmiş olur.

    ebu hasan nurî (öl. 295/907): ahlâktır. şekil ve ilim değildir.

    ekşisözlükten alıntıdır.
    0 ...
  18. 64.
  19. 63.
  20. tasavvuf konu bakımından felsefenin alanlarına girmektedir. ancak tasavvuf bir felsefi ekol değildir. bazı insanlar tasavvufun ilhama dayalı olduğunu ileri sürse de tasavvuf aklın reddettiği bir şey değildir. tasavvuf aklı yalnızca maddi dünya için bir delil olarak kullanır. ancak metafizik alemin anlaşılması için aklın yetersiz olduğunu iddia eder. çünkü akıl ürünü bilgilerin temelini meydana getiren düşünme ve tasavvur etme, algıya yani duyu organlarının çevre ile etkileşimine dayanır. algılardan soyutlanmış bir tasavvur olamaz.
    0 ...
  21. 62.
  22. 61.
  23. Kanımca insanın haddini bilmemesidir. Toplumiçi hayatta güzel, hoş değindikleri şeyler var bu felsefe türünün lakin iş Tanrı'Yı tanımlayacak kadar terbiyesizliğe gidince olmuyor o iş işte.

    Yani düşünüyorum da insanım lan ben altı üstü, Tanrı'ya göre gücüm kudretim sıfıra yakınsarı bırak sıfır yani allahın kudretini sonsuza bölseniz bile ben çıkmam. Haliyle oturup terbiyesizce Tanrı üzerine felsefe yapmak insanlığı haddini aşar, yakışmaz. Tanrıyı "tanımlamak" tanımlama sözcüğü bile Tanrı deyince ne kadar yavan kalıyor. Tanı-tanımla-tanımlamak. haliyle insan Allah yolunda ilerlemez kendi uydurduğu felsefesinin yolunda ilerler o kadar allah yolunda ilerliyorum diye.

    3-5 sinir hücresinin birleşip impulslarla oluşturduğu insan bilinciyle Tanrı'ya ulaşmayı, Tanrı'yı tanımayı, Öteki dünya'yı tanımayı hem de elde hiçbir somut delil yokken uğraşmak kendini bilmezliktir.

    Kaldı ki bunun yeri zaten islamda da yoktur, bütün felsefi yöntemlerine bakılıp incelenince birçok saçmasapan dinden, düşün türünden esinlenme, doğrudan kopyalanma görürsünüz.

    Ama tabi bunları anlatıyorum da insanlar nereden anlayacak. Anlamazlar. ama vücutlarının herhangi bir yerinde derin bir bıçak kesiğiyle sadece ve sadece bu dünyada etten kemikten varlık olduklarını acziyetlerini ve sonsuzluğu anlama çabalarının boşu boşuna olduğunu, sonsuzluğu ancak maddesel formdan kurtulup o boyuta girince belki anlayabileceklerini görürler.

    Diğer türlü uyduracakları her türlü geyik afyonlanmaktan öteye gitmez.
    3 ...
  24. 60.
  25. mistisizm'dir bir nevi , islamada yorulabilir fakat tasavvufun doğmasındaki inancın kaynağı enel hak'tır.
    0 ...
  26. 59.
  27. DiNiN TASARRUFLU KULLANILDIĞI FAALiYETTiR.
    TEKKEDE, TASAVVUF EHLiNiN DiZiNiN DiBiNDE KALIR. SOKAĞA SALINMAZ.
    1 ...
  28. 58.
  29. 57.
  30. tasavvuf müzikleri ve sema gösterisi

    31 mayıs pazartesi / saat 20:30

    yer: merkez park amfi tiyatro salonu seyhan / adana
    0 ...
  31. 56.
  32. Tasavvuf, güzel ahlâktır. (i. Kettânî)

    Tasavvuf, kalbi temizlemektir. (Ebû Ali Rodbârî)

    Tasavvuf, edebe riâyettir. ( Ebû Muhammed Cevîrî)

    Tasavvuf, i'tirâzı bırakıp, emredilene peki demektir. (Ebû Sehl Sa'lûkî)

    Tasavvuf, nefsin kötü isteklerini terk etmektir. (Ebû Hüseyn Nûrî)

    Tasavvuf, faydasız işleri terk etmektir. (Ebû Saîd ibni Arabî)

    Tasavvuf, vakti değerlendirmek ve vaktin kıymetini bilmektir. (ibni Osman Mekkî)

    Tasavvuf, Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanmaktır. (Cüneyd-i Bağdâdî)
    2 ...
  33. 55.
  34. insanın duygu ve sezgi yoluyla tanrı'ya erişmesini ve onunla bütünleşmesini mümkün gören öğreti.
    1 ...
  35. 54.
  36. Dünyanın sırrıdır bir nevi. Bilmek herkesin kaderinde yoktur. Arayan bulur bu ilmi.
    0 ...
  37. 53.
  38. ötekileştirmeyi bırakıp tek olmaktır.
    1 ...
  39. 52.
  40. Kalbi saf ve temiz yapmak demektir.
    0 ...
  41. 51.
  42. marifet denizinde hakikat incisini aramak gibidir.
    1 ...
  43. 50.
  44. tasavvuf muhabbettir. ve her güzel varoluş,inşa muhabbetle gelir. muhabbet aşkın yoludur. muhabbet sevmektir. muhabbet önce karşısındakini düşünmektir. tasavvufta önce can sonra canan denir. çünkü oradaki can da cananın canıdır.
    0 ...
  45. 49.
  46. tasavvuf bir allah dostu ile allah yolunda ilerlemektir.
    baştan sona edeptir.
    nefsini bilip allaha ulaşmaktır.
    muhabbetullahtır.
    zikrullahtır.

    kısaca olmazsa olmazdır.

    menzile ulaşmanın en kısa yoludur.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük