kurtluş savaşının bitip türkiye cumhuriyetinin kurulmasının ardından doğuda rusların doğu anadolu ve karadeniz civarına saldıracağı dedikoduları yayılır. yabancı bir gazeteci de aklınca atatürk ü köşeye sıkıştırmak için;
-ruslar ülkenize girip hakları olduğunu düşündükleri toprakları almak için hazırlık yapıyorlarmış, siz ne diyeceksiniz??
rus bir beyin cerrahıyla yine bir rus astronot din konusunda tartışıyorlarmış. beyin cerrahı dindar, astronot ise dindar biri değilmiş. tartışma sırasında astronot ''uzayda çok dolaştım ama ne tanrı gördüm ne de meleklerini! '' demiş. cerrah lafı yapıştırmış. ''ben de çok beyinler ameliyat ettim ama tek bir fikir, düşünce görmedim''
-Lâfı uzatanlara ne yapmak lâzım diye Farabî'ye sormuşlar,
şöyle demiş:
-Uzun konuşanı kısa dinlemeli.
.....
Cenap Sehabeddin'e:
- Su edepsize neden bir tokat vurmadın? dediklerinde, su cevabi vermiş:
- Eldivenim yoktu, iğrendim
.....
ingiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin her zamanki gibi beyaz örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar:
-Kiyafetiniz, bir kralla bulusmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldirmadan cevap verir:
- Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.
.....
Bir semsiye tamircisi, yazmis olduğu siirlerini incelemesi için Sekspir'e gönderdiginde, ünlü yazarin cevabi su olur:
- Dostum, siz semsiye yapin, hep semsiye yapin, sadece semsiye yapin...
.....
Necip Fazil Kisakürek vapurla Karaköy'e geçerken, yanina biri yaklasip:
- Üstad, diye sormus. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik .
Necip Fazıl, okudugu kitaptan başını kaldırmadan:
- Ne diye vapura bindin ki, cevabin vermis. Yüzerek geçsene karsiya.
.....
Köylü, yeni dogan bir sipayi kucagina almis evine dönerken, iki ortaokul ögrencisi kendisine takılır ve:
- Hayrola amca, derler. Oglunu nereye götürüyorsun böyle?
Adam, kendine yapilan bu terbiyesizlige aldirmamis görünerek cevap verir:
- Gittiginiz okula kaydinı yaptiracagim.
.....
Incili Çavus, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralina gönderildigin! de, elbiselerinin bazi yerlerinde yama varmis. Kral, bunlari görünce dayanamayip:
- Bana senden başka gönderecek adam bulamadilar mi?
diye sorunca, Incili Çavus:
-Osmanlilar, adama göre adam gönderirler, cevabini vermis. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.
.....
Bir toplantida, zamane gençlerinden biri güya Mehmet Âkif i küçük düsürmeye çalışıp:
- Afedersiniz, siz baytar misiniz? demis. Mehmet Âkif hiç istifini bozmadan şu cevabi vermis:
- Evet, bir yeriniz mi agriyordu?
.....
ve....
Bir ihtiyar, yaşlandığı için kendini yormamasini ve istirahat etmesini isteyenlere su cevabi vermis:
- Eger bir yarisa katilmis olsaydiniz, hedefinize yaklastiginizda yavaslar miydiniz?
+ ne düğümüymüş lan o çözemediğiniz?
- iskender abi düğüm bu düğüm debeleniyoruz ama çözemiyoruz a.q.
+ getir lan bana onu sizi beceriksiz dallamalar sizi. boşuna maaş veriyorum lan ben size!!
- iskender abi buyur abi budur
haşırt huşurt *
+ aha size düğüm çözme sanatı!! bitti gitti düğüm!! salaksınız lan siz!!
- abi büyüksün abi. ayar ettin hepimizi. hindistana buyurmaz mısın?
+ gelecem oraya da gelecem, hepinizin anasını ... töbe töbe!! atımı getirin lan benim!!
şöyledir ki;
büyük tiyatro yazarı barnard shaw churchill'e yeni tiyatro oyunu için davetiye gönderir ve davetiyeye bir not ekler;
-size iki kişilik davetiye gönderiyorum. gelirken bir dostunuzu da getirin. tabi varsa.
bunun üzerine churcill shaw'a bir not gönderir ve şöyle der;
+oyununuzun ilk gösterimine gelemiyorum ama ikincisine gelebilirim. tabi devam ederse...
ingilizlerin efsane ismi churchill'in meclisteki konuşması sırasında bir zat-ı hatun söz alır ve olaylar gelişir:
hatun: eğer kocam olsaydınız kahvenize zehir koyardım...
churchill: eğer karım olsaydınız o kahveyi tereddüt etmeden içerdim..
(bkz: helal sana)
necip fazıl ve nazım hikmet -aralarında gençliklerinden süregelen arkadaşlık ve türkçe' yi kullanma yarışı unutulmamalıdır- bir gün lokantaya giderler. garson gelir ve siparişlerini sorar...
nazım hikmet: bana pilav üstü et oğlum.
necip fazıl: * bana da pilav getir ama üstüne etme!
(bkz: derin kelam etmek)
bir gün eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. talebesi:
'iyi ama ben çok az bir parayla oynuyordum' diye itiraz edince eflatun cevap vermiş:
'ben seni kaybettiğin para için deği, kaybettiğin zaman için azarlıyorum'.
dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mağrur zengin, hor gördüğü filozofa :
'ben bir serserinin önünden kenara çekilmem' der. diyojen, kenara çekilerek gayet sakin bir şekilde şu karşılığı verir.
'ben çekilirim'.
kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galile'ye hasımlarından biri:
'kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?' diye sorar. galile:
'doğru benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?'.
meşhur bir filozofa:
'servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?' diye sorulduğunda,
'ona ulaşmak için eğilmem lazım da ondan' demiş.
yavuz sultan selim, birçok osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış.bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, yavuz:
'sen sır saklamayı bilir misin?' diye sormuş. vezir:
'evet hükümdarım, bilirim' dediğinde, yavuz cevabı yapıştırmış:
'iyi, ben de bilirim'.