kesin bir gerçekliktir. tanrılar tabiki gerçek olamaz. tek gerçek olan allah'tır. tanrı olayı insan uyduruğudur. hamurdan felan yapılıp, uzun yolculuklarda mideye indirilen besin maddeleridir.
inanmayan arkadaşların allah ile bir dertleri olmasın mümkünse. yerin altına girince sıkıntı olmasın.
Tanri tutarli bir sekilde tanimlanmamistir (ngilizcesi well-defined, turkcesini bulamadim), tanimi bile kendi icinde celismektedir...
Tanrinin bilinen en buyuk ozelliklerinden birisi herseye kadir olmasidir. Peki tanri her seye kadirse, kendi kaldiramayacagi buyuklukte bir tas yaratabilir mi?
Sayet cevap evetse tanri her seye kadir degildir, nitekim bir tasi bile kaldiramaz...
Sayet cevap hayirsa o zaman tanri yine her seye kadir degildir. Boyle bir tasi yaratma gucunden yoksundur.
o zaman tanri her seye kadir degildir... Bu bir celiskidir... o zaman tanrinin taniminda bir problem vardir!
--- Bu gercek matematik bilen * ve temel mantiktan anlayan herkesin kolaylaikla varacagi bir sonuctur...
Tanri iyi tanimlanmamistir, ve tanimindaki problemler ve hatalar yuzunden problemler cikmaktadir. Tanri yoktur demek hatali olur, varsa da bilemeyiz, ama tanri denilen varlik her seye kadir degildir...
tanrı psikolojik bir ihtiyaçtır. insanlığın başlangıcına döndüğümüzde, tanrı kavramından kimsenin haberi yoktu. insanlar o dönemlerde, çeşitli doğa olaylarından vb. şeylerden korktuğu için, kendinden büyük, yüce, güçlü bir varlık yaratmak istedi; çünkü ona inanmak, dua etmek onları rahatlatıyordu; ancak gelin görün ki, günümüzde tanrı denen kavrama ihtiyaç yok; çünkü insanlar başlarına gelecek her türlü felakete karşı koyabileceğini biliyor; her ne kadar bu teknolojiyle karşı koyamayacağımız şeyler var olsa da.
realist açıdan yaklaşırsak olaya, tanrı gibi bir varlığın amacı ne olabilir ki? canlıları dünya'ya göndermek, kıyameti koparmak, insanları cennet-cehenneme göndermek... peki ya sonra? her şey bittikten sonra? tekrar mı insanları yaratacak? tekrar mı her şey yeniden başlayacak? bu çok saçma, sıkıcı.
tanrı bir olan allah tır..tanrı yunanca ve latince kökenli genellikle çoğul kullanılan bir tabirdir..fakat müslüm olan bir kişi bu tabir ile bir olan allah ı kasteder..inançsızların ve günahkar fasıkların hoşuna gitmese de allah vardır birdir ve hesap sorucudur..selam ve dua ile.
islamiyet: 1.3 milyar
Hıristiyanlık: 2.14 milyar
Yahudilik: 14 milyon
kaynak: (bkz: Vatikanın yayın organı Osservatore Romano gazetesi)
bu kadar insan aynı tanrıya inanıyor ve var olduğunu kabul ediyor da bir sen mi akıllısın dedirten durum. Eğer öyleyse o yok dediğin tanrı büyük referans göstermiş olmalı sana.
matematiğin, fiziğin, kimyanın ve tıbbi ilimlerin sahaları ayrı ayrıdır. Siz, fiziğin kanunlarını tıbba veya tıbbın kanunlarını fiziğe tatbik ederseniz, işi karıştırırsınız.
Birbirine çok yakın ilim dallarında dahi bu nüansa dikkat etmek bir zarurettir. maddeye ait, maddeyi ölçen ve tartan kıstaslarla, mânâya ait ve mânâyı ölçen ve tartan kıstaslar tamamen birbirinden farklıdır.
az biraz aklı olan, az biraz bilimden haberdar olan, az biraz mantıklı düşünmeyi becerebilen, az biraz gözlem yeteneği olan, az biraz anlama kapasitesi olan her insanın anında yalanlayacağı sözde gerçeklik.
bugün bilimin kesin olarak kanıtladığı bir şey var ki evren sürekli genişlemektedir.
film geriye sarıldığında yani geçmişe bir yolculuk yapılma imkanı olsa görülecek durum evrenin sürekli daralması olacaktır.
bu daralmanın elbetteki bir sınırı vardır. genel görüş küçüçük bir noktaya kadar sıkışacağıdır.
big bang den hemen öncesi yani.
şimdi orada duran o şey nedir ?
bir cisim düşünün ki nokta kadar bir şeyken evren gibi sınırlarını bilemediğimiz bir şey oluşsun. kaldıki sınırlı bir beyinle sınırsız bir evren düşünülemez. laf olarak sonsuz demek kolaydır ancak bunu düşünebilmek imkansızdır.
bir cisim düşünün ki nokta kadar bir şeyken 14 milyar yıldır sürekli genişlesin. 14 milyara kadar saymasını bile beceremeyecek milyarca insan düşünüldüğünde muazzam bir şeyden olduğumuz belki anlaşılabilir tam olarak olmasa da.
siz bu cisme ister madde deyin, ister anti madde, ister tanımlanamayan ve uçamayan madde ama ne derseniz deyin sadece ismini değiştirmiş olursunuz.
işte o cisimdir tanrı. o cisimdir allah. o cisimdir yaratıcı.
adına tanrı dememen o cismin gerçekliğini değiştirmez.
ne kadar inkar etsen de o hep vardı, hep var olacak. durağan halden genişleyen hale geçmesi, sonra tekrar durağan hale dönecek olması bir şey değiştirmeyecek. neticede yine var olacak, ezeli ve ebedi olacak.
o yaratılışın (patlamanın) bir sonucu olduğun gerçeğini inkarla saklayamazsın.
en garibi de ne kadar inkar edersen et, inkarcıların varlığı bile tanrının varlığının kanıtı olacak.
tanrı/allah/yaratıcı dediğimiz şey senin, benim, onun, her şeyin toplamıdır zaten.
varlığına inananların, varlık şeklini yanlış anlamış olmaları, anlamadığı halde anladığını zannetmiş olmaları, inanmayanların kainatın oluşumunu veya evrimi yanlış anlamaları bu gerçeği değiştirmiyor.
neticede herkesin her olaydaki doğrusu kendi bakış açısıyla doğru orantılı.
aynen benim bu yazımdaki gibi.
mutlak bir doğru olsaydı eğer, bugün sahi olduğumuz hiçbir şeye sahip olamazdık zaten. tarih o ilk mutlak doğrunun seyrinde tek düze akıp giderdi.
bu kadar şeyin tesadüfen oluştuğunu düşünmektir. şimdi ateistlere göre herşey sebep-sonuç ilişkisi içerisinde oluştu. yani bu fiziğin sayesindedir. fakat benim takıldığım nokta fizik kurallarını kim oluşturdu? bu yapılırsa şu olur, şu yapılırsa bu olur. bunu kim belirledi? bunu açıklasınlar ateist olcam mk.
tanrı, alçak gönüllüğü emreder; ama gelin görün ki kendisi megolamanın tekidir. ayetlerinin çoğunda, ben yüceyim, ben sizi yarattım, siz benim kölemsiniz, kulumsunuz ayarında cümleler yer alıyor efendim. hani bize alçak gönüllü olmayı emrediyordun sen?
çocuğuna küfür etme diyip, kendisi küfür edn bir babadan farksız bu durum.
az biraz aklı olan, az biraz bilimden haberdar olan, az biraz mantıklı düşünmeyi becerebilen, az biraz gözlem yeteneği olan, az biraz anlama kapasitesi olan her insanın inkar edemeyeceği gerçeklik.
neticede hemen hemen her insanın tanrı/allah/yaratıcı algısı farklı olduğundan bir bakıma herkesin tanrısı kendine gerçekken başkasına göre gerçek dışıdır.
bu başlıktaki ilk entry imde kısmen belirttiğim kendi allah inancım birçok insana göre gerçek olamayacak bir safsatadır.
not: bir başlığa iki entry girmeyi lüzumsuz bulmakla birlikte birbirinin zıttı iddialar içerisinde olan iki farklı görüşümün olmasından dolayı ikinci entry olarak girmiş bulundum.
not2: aslında bende varolan fakat ilk entry i yazarken kaçırdığım bu bakış açısını hatırlatan bir mesaj gönderen bard of hell'e teşekkürler.
insanların belli amaçları vardır. bu amaçları gerçekleştirdikten sonra hayat onlara anlamsız gelir. e yapacak bir şey yok artık onlar için? onlar da tanrı'ya inanma, ona ibadet etme eğilimi gösterirler son zamanlarını doldurmak için. özellikle yaşlı insanlarda rastlanır buna. hayattaki amaçları bitmiş işsiz güçsüz insanlar bunlar. buradan tespit sıçarsam, bu din ve tanrı işi, işsizlerin işidir.
tanrının var olup veya olmadığını hiç kimse bilemez. sadece var veya yok diye teoriler üretilir. eğer varsa insana bir güven sağlar inanlara, eğer yoksa yoktur. şu yıllarda tanrının varlığı veya yokluğu insanların umurunda değildir. hayatı olduğu gibi yaşamak en iyisidir.
doğru tespittir. tanrı yoktur. tanrılar yoktur. allah vardır. o tüm evrenin ve yaradılmışların tasarımcısı, programcısıdır. o bilinen hiçbir şeye benzemeyendir.
