kulluk, kölelik fikri gasp, talanın ve ganimetin hayatın içinde olduğu geri ilkel çağların fikridir. tanrının güya kullarından riyakarlık, boyun kırma, önünde diz çöküp herkesin robot gibi aynı hareketleri yapması fikri çok geri bilgisiz aşırı cahil insan bile diyemeyeceğimiz yaratıkların uydurmasıdır. tanrı deyince bunların aklına kul ve efendiden başka bir şey gelememiş ve bu geri çağların ilkel yaratıklarını kitaplarına bak hep bu köle efendi ile ilgili şeyler konular bulunur. koca evrenleri kainatları yaratabilmiş bir tanrı böyle geri ilkel bir döneme kısılıp böyle dar bir bakış açısından bahseder mi. doğada cezalandırma ve ödül yoktur doğada olmayan bir şeyi hele tanrı bu yaratıklardan niye istesin.
senden zavallı komiği var mı. benim söylediğimin üstüne komik demekten başka ne diyebiliyorsun. evrenin her yerinde aynı doğa kuralları işliyor. madde malzeme onun yapısı evrenin her yerinde aynı siz güya çok inanıyorsunuz ya tanrı ol demiş oldurmuş bu kainatı. doğanın içinde köle kul ödül ceza gibi bir saçmalık yok. bu sadece insan denilen yaratığın sonradan uydurduğu bir saçmalık.
Sen kayda değer bir şey mi diyorsun veya komik olmaktan öteye geçebiliyor musun ki başka bir şey diyeyim?
Hâlâ doğanın tanrısının doğa kurallarına bağlı bir hüküm indirmesini bekliyorsun. Ya doğayı ilahi düzen bellemişsin veya tanrının doğa üstü bir varlıkta/vasıfta olduğunu idrak edemiyorsun. işte zavallılık budur.
Doğanın içinde bulunduğu hâl veya evrenin düzeni tanrının kullarıyla ilişki kurma iradesini benzer, bağımlı veya kısıtlı kılamaz. Allah yarattıklarına dilediğini emreder veya yasaklar. Kabullenirsin veya etmezsin. Akıl verme çabası komik kalır.
onca gelir adaletsizliğine ve zulme rağmen,
ademoğlunun toplumsal, ahlaki ihtiyaçlarını krallara, padişahlara, sultanlara, milyarder ailelere karşı şükürcü kulluğa indirgeyip çarpıtan suni tanrı mefhumu,
kapitalist terminolojinin emekçi halkı sömürmek için kullandığı doğal bir araçtır.
aksine arkaik falan da değildir,
patron-işçi ilişkisi bile
aradan geçen yüzyıllara rağmen bu temeller üzerinde yükselmiştir.
allah ı babaya,
insanı oğula,
çocuğa,
allah ı sultana,
yine insanı kula, köleye benzetmek tamamıyla kapitalist krallık ve sultanlıkların,
varlıklarını sürdürebilmek adına geliştirdiği,
ve topluma empoze etmeye çalıştığı antropomorfik tanrı tasvirleridir.
ne allah ın insanın oğulluğuna ihtiyacı var,
ne de insanın baba vazifesi görevini ifa eden allah a,
ne allah ın insanın kulluğuna ihtiyacı var,
ne de insanın efendi vazifesini ifa eden allah a,
her şeyi yaratan,
ve her şeye gücü yeten kadiri mutlak allah tüm bunlardan münezzehtir.
allah hayal ürünü bir faraziye değil, kardaşev skalasının da işaret ettiği en yüksek medeniyet seviyesinin en yalın tezahürü.
sahiden de çoklu evrenler ve sonsuz ömürlü evrenler mevcutsa,
allah da var olmak zorundadır,
er ya da geç ortaya çıkacaktır.
saçma olan şey, bu olasılığı inkar etmek işte.
maddi alem varlığımızı sürdürmemize imkan tanıyorsa, yirmi beş fizik sabiti, ve onu yöneten çoklu evren yapısı aniden bozularak varlığımızı sonlandırmıyorsa,
yahut multiverse i aşan omniverse den evreni tek lokmada yutan tanrısal boyutta güçlü varlıklar tarafından yok edilemiyorsak,
neredeyse sonsuz güçlü, sonsuz bilgili bir bilinç tüm bu bariyerleri muhafaza ediyor olmalıdır.
kardaşev skalası gerçekse,
tıpkı dünya kaynaklarını sömüren kapitalist şirketlerle insan medeniyeti gibi,
tip 5-6-7 medeniyet seviyelerine yükselmiş,
evrenleri dahi enerji kaynağı olarak tüketen,
ilahi vasıflar kazanmış,
sonsuz ömürlü akıllı mahlukların da içinde yaşadığımız evreni,
onlarca galaksiyle yutması makul bir beklenti olmaz mıydı?
bu kadar büyük bir evrende uzaylılar nerede diye soruyorsanız,
daha şaşırtıcı bir soruya yönelin,
çoklu evrenlere dahi kapı aralayan maddi alemde,
neden birkaç saniye sonra aniden yok olmuyoruz?
bunu engelleyen şey ne?
etrafımız aklımızı, bilgi ve tecrübelerimizi sonsuz tehditle çevrili değil mi?