cennet ve cehennem diye ödül ceza sistemini kurmazdım.
bütün yarattıklarım iyi olurdu, kötülük olmazsa cehennem de olmaz mantığı.
bitkilerin fotosentez özelliğini kesinlikle verirdim insanlara. böylece yemek gibi büyük dertleri kalmazdı.
hedeflerini direkt olarak bildirirdim. açık ve net.
beğenmedikleri şeyleri bana iletmeleri için dilekçe benzeri birşey yazmalarına olanak tanırdım. beğenmediğin birşey mi var hop anında değiştirirdim.
gönderdiğim kitap bir çeşit kullanma kılavuzu gibi olurdu. çalışma prensiplerini anlatırdım gerisi onlara kalmış.
ölümü de kaldırırdım diyeceğim ama o zaman yaşayacak yer kalmazdı. ölüm olurdu ama öldükten sonra level atlatırdım.
ceza koymaya karar verdim.
eğer çocukları aileleriyle ilgili dolduracakları karneye zayıf not verirlerse onlar level atlayamıyorlar. yok olup gitsin dongozlar. karne sistemi iyi. işler bu sistem. notunu iyi almak için aileler çocuklarını adam gibi yetiştirirler böylece.
madem tanrıyım ne diye insanla uğraşıyorum ki.
harem kurardım kendime ne o öyle yalnız yalnız nereye kadar. yarattığım insanlara sürekli bakıp ne keyif alacağım ki.
iyi ama o zaman da benim yarattığım benimle eşit olamazdı ne de olsa ben yaratmışım. kendi yarattığımla eşit olamam ya. iş baştan sakat yani.
tek ve yalnız olunca çaresiz can sıkıntısını gidermek için birşeyler yaratmak zorunda kalıyorsun.
aslında bütün insanlık tanrının can sıkıntısı sonucu ortaya çıkmıştır denilebilir.
insana eş ama insan olmayan, düşünebilen, karar verebilen başka canlılar da yaratırdım. böylece insanların kendilerini dünyanın tek hakimi olarak görmelerini engellemiş olurdum.
benim gönderdiğim kitabı anlamak için ne fıkıh kitaplarına ihtiyaç olurdu, ne dini uygulamak içi sünnete. çok basit gönderirdim.
-- ali bana inan
-- inan ali inan
önemli bir konu daha insanlara varlığımı bir kaç seferde değil tek seferde anlatırdım. ne o öyle dinler çatışması falan.
ben burdayım aga derdim insanlara.
bir de sadece bir kişiyi aracı tutmazdım elçim olarak, toplu olarak binlerce kişiye birden söylerdim söyleyeceklerimi. neme lazım belki o an adamın (yada kadının) algısı kapalıdır ne dediğimi anlamaz, gider yanlış yunluş şeyler aktarır. en temizi bir anda 1000 kişiye birden duyur sesini ortada inanılırlık sorunu kalmaz. yok bunu o kişi uyduruyo da, aslında allah yok da, neymiş okuma yazma bilmeyen adam kafasından uyduruyo da. hepsini keser atarım.
ölüm denen birşey olmazdı tanrı olsaydım. sonsuz hayat bahşederdim dünyadaki insanlara. sözlük gibi olurdu yalnız, kaldıramayacak kadar insan yaşayamazdı dünya üzerinde. nesiller olurdu. bir süre sonra üye alımını kapatırdım ve insan adaylarıda ancak cenin olurlardı rahimlerde.
tanrı olmak istemezdim.Bu kadar büyük bir sorumluluk istemezdim.Bu kadar çok insan.Ama eğer tanrı olmaya zorlansaydım.Para diye bir kavram olmazdı.Herkes eşit yaşardı.Herkes zevk aldığı işi yapardı.Bazıları diyecek kim çöpçü hizmetçi olcak diyecek.Onlar içinde görevliler belirlerdim falan filan.
(bkz: nasip kısmet işi bunlar)