ah yavruuum hala arıyo. madem inanmıyosun hala ne bu arayış? şayet inanmıyosan ki inanmıyosun, bırak... evet sana Allahı yani senin deyiminle tanrıyı gösteremiyoruz ancak bu onun yok olduğunu göstermiyo. bu bir inanç meselesi. zaten sana aha şurda diyebilseydik bu inanç olmazdı. bilgi olurdu. herkes de inanırdı ortalıkta inanca konu olacak bi * obje olmazdı. yani bana soruyosan nerde tanrı? o benim içimde. vicdanımda... ruhumda... bütün hayatımda... aldığım her nefeste şükür edebilsem keşke verdiği herşey için. özellikle de bu inanç için. senin bulmaktan yoksun olduğun 'inanç' için...
"herkes inanıyor, ben beceremiyorum. onlar allah'ın uğrunda fedakarlık edebiliyorlar ben öyle bencilim ki hiçbirşeyimden feragat edemiyorum" diye hayıflanan bireyin dinden soğumasının göstergesi ifadedir.
biz insan olarak dünyamızın enerji ve hayat kaynağı güneşe şöyle doya doya gözümüzle bakamazken, hatta uzun süre ışınlarına bile maruz kalamazken, onun ve herşeyin yaratıcısı olan allah a iman için birilerinin "o" nu görme isteği inkarlarının en büyük ve mesnetsiz bahanelerindendir.
kainatın her bir zerresi allah'ın varlığının habercisidir, şahididir. allah'ın bir ismide "el-halim"dir. yani suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır.
bilimsel olarak kanıtlamayı üstad kant da başaramamıştır ama en sonunda da demiş ki; bir şey var biliyorum, inanıyorum ama ben bunu bilimsel olarak size açıklayamam; sadece hissediyorum. *
bu soruyu soran kimseler o kadar merak ediyorlarsa kuantumu öğrensinler. hayatlarının sonuna kadar göremiyeceklerini anlarlar, lakin var olduğuna da ikna olurlar.