emperyalizmin öncüsü olan devletleri klavuz gören ve bunların destekçileri ile aynı ağzı konuşan devlet kurmaylarına sahip olduğumuz sürece edinemeyeceğimiz olgu.
emperyalist devletlerin kovulması ile ulaşılabilecek türkiye'dir.
ya onursuzca, sömürülerek, dizleri üzerinde bir yaşam yada eşit, özgür, tam bağımsız ve gerçekten demokratik türkiye...
ulan sanki diktatörlükte yaşıyoruz da bik bik edip sürekli aynı lafları tekrarlıyoruz. işte bu cümleyi duyunca bunları hissediyorum.
türkiye zaten tam bağımsız kendi halinde bir ülkedir, ülkemizdir. şimdi gerisine gelince yok emperyalist yok kapitalist ne lan bu yıllar yılı aynı orak aynı çekiç. bir gelişme var mı? insan olan zaten birbirinin emeğine saygı gösterir. ha tabii ki yardım alıyoruz, yardım yapıyoruz. borcumuz var.(kimin yok ki) yalnız hangi çağda yaşıyoruz. sinirleniyorum. sanki daha iyi bir çözüm varmış biz de onu bulmuşuz gerçekleştiremiyoruz gibi ağlıyoruz gibime geliyor. bir emperyalizm, bir kapitalizm bik bik edip gidiyoruz be. emperyalizm hasan şaş, kapitalizm de ümit özat olsun size bir şey olmasın. çok ciddiyim.
sahi bir sscb bir ddr vardı ne oldu onlara hatırlayan var mı?
sadece bir senaryodur.
iki kişi konuşurken kimin aklından ne geçiyorsa onu algılıyor, şöyle ki;
-bi gün herşey çok güzel olacak
-bence zor
-neden olmasın
-bana kalırsa ihtilal falan olmaz
-ne
-olamaz...olsa şimdiye kadar çoktan olurdu... yok ya bu saatten sonra çok zor
hayal veya ütopya denecek kadar ulaşılmaz değildir. çünkü imkansız diye bir şey yoktur. mesela yarın bir nuh tufanı gibi bir tufan kopsa ve su üzerinde kalmayı başarabilen 2 kişiden biri erkek diğeri bayan, türkiye cumhuriyeti vatandaşı olsalar türkiye tam bağımsız bir ülke olmaz mı?? ne dış borç kalır ne amerikan emperyalizmi ne de küreselleşme. hatta kıbrıs ile kürt sorunu da temelli hallolur. yok lan yok, bizde şans yok. gider akraba çıkar bizim çift. ya da ameikalı astronotlar falan iner uzaydan. vazcaydım, sonuna kadar ütopyadır.
kendi erkleri uğruna utanmadan korku siyaseti güdüp aziz milleti paranoyaklaştırmaya, psikolojik alanlarını kısıtlamaya odaklanmış, kıymetli kutsallarını yitirmiş eli yüce türk bayraklı bölücülerin; zavallı post-modern gericilerin pek sevdiği bir slogana dönüştürülmüş, özünde güzel bir tamlama..
iç ve dış borçlarının toplamı x milyar doları bulurken her bebek x dolar borçla doğuyor. ama olsun canım kimin borcu yok ki! kredi kartıyla ekmek alınan bir ülkede yaşıyoruz ama olsun!
sanki gerçeği göremiyormuşlarcasına mitinglerde saha sola ip fırlatanların ağzında sakız olan cümledir.1923'ten beri bağımsız bir ülkede yaşadığını düşünen bir insan olarak ne özlem ne de bir bıkkınlık hissediyorum.sadece onu*koruma iç güdüsünden gelen bir cesaret bulunmakta.saygılar.
aklım ermeye başladığından beri hayallerimi süsleyen ama zamane gençliğine baktıkça umutlarımı yitirdiğim,günümüzde ise,iktidar olması halinde bu hayali gerçekleştirebilecek tek siyasi partinin işçi partisi olduğuna inandığım hadise..
önce güçlü bir ekonomi gerektiren kavramdır. ne ilginçtir ki, güçlü ekonomi için de sermaye gerekmektedir. türkiyedeki
sermaye birikimi ise yetersizdir. bunun için yabancı sermayeye ihyiyaç duyulmaktadır. yabancı sermaye ülkeye girip yatırım yapınca da tam bağımsızlık sorgulanmaktadır.
Yaşasın tam bağımsız, gerçekten demokratik Türkiye! Yaşasın işçiler! Kahrolsun Amerika! kahrolsun sömürge devletleri! ve bizi içten yıpratan kan emici yarasalar!
yaşamalıyız ve yaşatmalıyız ve güzel geleceğe inanmalıyız.
ekim 1968'de süleyman egenin de dediği gibi:" bizim savaşımız, proletaryanın milli burjuvaziye ve kapitalizme karşı yürüttüğü sosyalist devrim; emperyalizme ve feodalizme karşı bağımzılık ve demokrasi savaşımıdır. Ülkemizi emperyalizmin ve işbirlikçilerinin sömürüsünden ve baskısından kurtararak tam bağımsız; ağalığın sömürüsünden ve baskısından ve her türlü feodal ilişkilerden kurtararak tam demokratik bir ülke kurma savaşımıdır."
güneşli güzel günlere..