bugün

genellikle sabırsızlıkla birlikte görülen bir kişilik özelliği. olan olayları devamlı kontrol altına almaya çalışan insanların, diğer insanların fikirleri ve eylemleri ile karşılaştığında hissettiği şey. Demokrasiyi bile kendi baskı rejimlerini kurmak için kullanır bu tip insanlar. ne özel yaşamda ne de sosyal hayatta karşolşmamak dileği ile
kendinden farklı olana hoşgörü göstermeme halidir. iletişimde eksikliğin, insaniyette yetersizliğin göstergesidir.
(bkz: mini etekli kızlar)
(bkz: türbanlı kızlar)
Her zaman her yerde karşımıza çıkabilen, bazı yazarlarımızında içinde bulunduğu cehalet durumu.
dayanamamak, bazı durumlarda en sabırlımızın bile kendinden geçebildiği ruh hali.
örneklendirecek olursak;
15 şehit verdik, çoğu kişiye laf gibi gelse de canımız yandı. en basitinden canı yanan anaları gördükçe gözlerimiz doldu.
kimimiz kendini onlar yerine koydu " vatan sağolsun" dedi, kimimiz de "değer mi acaba" dedi...
bu ruh halindeyken, bundan sonra neler olacağını merak ederken, belki neler olacağından korkarken bazı konuşmalara kimsenin tahammülü yok.
türk&kürt meseleleri, hükümetin tavrı, ben ülkenin başında olsaydım şöyle yapardım nutukları...
şu sıralar herkes hassas, tahammül sınırları alt çizgide...
onun için biraz yavaş... biraz sakin...
saldırırlar sonra.
üst komşunuzun çocuğu bütün gün evin içinde koştururken ders yapmaya çalışırdık ve onu hiçbir gün uyarmak için yukarı çıkmamıştık. bir gün havanın ısınmasıyla siz mangal yaptık ve bu komşumuz tavuğun kokusundan rahatsız olur. evet, yaşadım bunu. mangalı dışarda yakıp eve getirdik ki duman çıkmasın ama adam 'gençler tavuk kokusu geliyor!' şeklinde bizi uyardı. hayatı boyunca balkona çıkmamış insan bizim tavuğun kokusundan rahatsız oldu! ertesi gün selam vermeme rağmen de görmezden geldi beni.

tavuğun kokusuna 2 saat tahammül edemedi...

hayatı boyunca her gün zamlarla, vergilerle s***len bu vatandaş sizin mangalınıza laf söyler ama söz sırası başka haklarını aramaya gelince mum gibi olur. başbakanımızı allah başımızdan eksik etmesin, allah'a şükür halimiz vaktimiz yerinde...

semih cumhuriyeti böyle işte... küçücük şeyleri insanlar kafalarına takıp içlerinde nefret biriktirirler. paşalar, reisler, başkanlar ne derse yaparız, allah devletimizi başımızdan eksik etmesin... ama söz konusu senden aşağı bir insansa ağzına s*ç s*çabildiğin kadar...öğrenci mi olur kapıcı mı olur fark etmez.

bir gün de karısı bizim eve gelmişti, öğrenci olduğumuz için hepimizi sorguya çekti. memleketlerimizi sordu, söyledik. en sonda da 'olsun olsun, hepimiz türk'üz!'dedi ve gitti. söylediğine bugün bile anlam veremiyorum. kadın eloise hawking'di galiba.

küçük dünyalarında dünyadan, evrenden, sanattan, bilimden habersiz yaşayarak nasıl şeylerle kafalarını meşgul ediyor bazı insanlar...ben de buna tahammül edemiyorum.

- teyze uzaylılar dünyayı istila etmiş, insanları kaçırıyorlar.
+ devletimiz çaresine bakar.
saygıyı öldüren en büyük unsurdur.
(bkz: tahammül sözlük) *
bir toplumu en çok tehdit eden, büyük düşmanlarımızdan biridir. Bir insanın görüşlerine, yaşayışlarına, düşüncelerine saygızıklıktır. Karşındakini hazmedememe, hatta bazı zamanlarda şiddet uygulama nedeni olmaktadır.

Neden tahammül edemiyorsun? seninle aynı düşüncede olmadığı için mi? seninle aynı dine inanmadığı için mi? Ben Musevi olabilirim ya da Hıristiyan. Belki de ateist veya deist olabilirim. Bu coğrafyada senin inancında olan fazla insan olabilir. Benim gibi sayıca az olan gibilerine neden tahammül edemiyorsun. Onu sokak ortasında döversin, cadde kenarında kurşunlarsın, inancını taciz eder rahatsız eden bakışlar fırlatırsın.

Eğer ülkeni, coğrafyanı değerlerini seviyorsan ya sev ya terk et gibi faşistçe söylemleri bırakıp; beraber yaşamak gerekir. Çağımız çeşitlilik çağı tek tip olan toplum geri kalmaya, hatta yıkılmaya mahküm bir toplumdur.
demokrasinin en büyük düşmanı.
sözlük içinde görülen durum.
asabiyetle doğru orantılı olan durum.
bilhassa islam ile alakalı bişey girildiğinde eski ham yobazların yaptığının tersini yapıp dindara dalmak. birazdan yine olacağı gibi kinini eksi olarak kusmak.
bizim buraların hastalığıdır. memleketin rahatsızlığının da temel sebebidir. ötekini berikine tercih edip diğerlerine tahammül edememektir. eleştireye aldırmamaktır hep doğru yaptığına kilitlenmekten kaynaklanan bağnazca yaklaşımın tezahürüdür. oysa her insan hata yapar. hoşgörülü olamamaktır. en ufak bir yanlışta vur ensesine öldür anlayışıdır. **
1916 yapımı Amerikan filmi. Orijinal adı Intolerance: love's struggle throughout the ages. d.w. griffith'in filmi sinema tarihinin en önemli eserleri arasındadır.
(bkz: güne başlarken chp li tartaklamak)
(bkz: mini etek giyip toplum ahlakını düşünmeyen kız)
(bkz: metalci kızların çoğunlukla bakire olmamaları)* *
(bkz: ayakta işeyemediği halde eşitlikten bahseden kadın)
gibi başlıklarda görülen farklı olana , karşı cinse, kendi gibi düşünmeyene gösterilendir. daha gidecek çok yolumuz var be sözlük!
sözlükte, bir kimsenin görüşünü aynı görüşte olmayan diğer kişi ya da kişilere normal bir tavırla ifade etmek yerine, küfür etmek, aşağılamaya çalışmak, zekasını küçümsemek ve benzer yolları seçmesiyle sıkça görülen durum.
günümüzün hastalığıdır.
inanan inanmayana, inanmayan inanana; sağcı solcuya, hatta ve hatta eşler birbirine bile tahammül edemiyor.
kavga etmek doğamızda var anlaşılan.
şakirtimtrak haller...
herkesin farklı fıtratta, farklı sıfatların tecellisi ile yaratıldığını kabullenemeyişimizden kaynaklanan çağımız hastalığı. Kiminde celal sıfatı, kiminde merhamet sıfatı tecelli etmiş. insanları biraz da O'ndan geldiği, O'nun üflediği nefesi taşıdıkları için hoş görmek lazım. Sevmek değil, hoş görmek.
en ortak paydamız.
en faz birleştiğimiz şey. "diğerlerini yok sayma" da bahsedilen diğerleri olan bizler.
hayata karşı çoğu şeyde sinirden çıldırmanıza neden olacak durum.
Artık insanların hatalarına karşı delirecek duruma gelirsiniz. Gün geçtikçe daha tahammülsüz hale gelirsiniz. Bu bir hastalıktır.
Türkiye genelinde giderek artan bir sorundur. insanların farklı düşüncelere saygı duyma konusunda büyük sıkıntı yaşadığı net bir gerçektir.
(bkz: ben var anlamamak)
günümüz türkiye'sinin en büyük sorunu.