mahsun süpertitizi tavus kuşunu öldürdüğü için döven rumeli hisarı'nın bekçisi akplidir. 96 yılında akp kurulmamıştı ama iddia ediyorum ruhen akplidir. ama yine de arkadaşlar iyidir.
"bu dosya mahsun itiyle uğraşmayı kestiğimiz zamanki dosya. mahsun'un dosyası. sana bir şey söyleyeyim mi; ben dayak atmaktan sıkıldım, o yemekten sıkılmadı. ben hapse tıkmaktan sıkıldım, o hapiste yatmaktan sıkılmadı. gardiyanlar sıkıldı, savcılar sıkıldı, hakimler sıkıldı, memleket sıkıldı. bu hayta sıkılmadı. memurlar sıkıldı, amirler sıkıldı, bekçiler sıkıldı, psikologlar... psikologlar bile sıkıldı. işte deli raporu, işte normaldir raporu. evet, doktorlar sıkıldı, hastaneler sıkıldı, bir o sıkılmadı."
Rumeli'de yaşayan mahsun süpertitiz isimli evsizin gerçek, acıklı hikayesinin anlatıldığı ve Tuncel kurtiz'in "reis" rolünde harikalar yarattığı derviş Zaim filmi. Filmin ana teması "arkadaşlar iyidir." Bende yarattığı etki ise paha biçilemez. zaten kış mevsimini seven birisi değilim sebebi soğuk olması, kar yağması falan değil sebebi mahsun gibi insanların varlığı. Bizler belki kışı sıcak evlerimizde geçiriyoruz ancak onların ısınmak için hiçbir alternatifleri yok. Ayrıca 24 günde emanet kamera ile çekilen bütün çekimi dört saat olan ve 1,5 saate indirgenen düşük bütçeli bir film. buna rağmen bu film En iyi Film, En iyi Yönetmen, En iyi Kurgu ve En iyi Erkek Oyuncu ile dördü Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden olmak üzere 12 ödül kazandı.
Sokakta bir zamanlar yemek götürdüğüm köpeğin bacağının kırık olduğunu fark edince aklıma mahzun'un veteriner suat çoban'a köpeği bırakıp kaçtığı sahne gelen film.
defalarca izledim. filme her başladığımda sonunun nasıl bittiğini bir türlü hatırlamıyorum.
filmi izledikten bir gün sonra yine hatırlamıyorum.
belki de benim için hiç sona ermiyor tabutta rövaşata. hiç bitmiyor. hep devam edip gidiyor.
“soğuk olan hava değil mahsun. insanlar soğuk. hayat çok soğuk. keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya, sen de bu kadar üşümeseydin diye bağıracak oluyorum arkasından.”
Rumelihisar sokaklarında yaşayan Mahsun çevresi tarafından sevilen yoksul ve kimsesiz bir adamdır. Hayatta hiçbir amacı olmayan bu adam otomobil çalarak hayatta kalmaktadır. Yaşamdaki tek tutkusu olan otomobilleri geceleri çalan Mahsun, sabaha kadar bu arabalarla gezer ve sabah olduğunda arabayı aldığı şekliyle aldığı yere bırakır. Bir gün sürekli takıldığı kahveye gelen bir kıza aşık olan Mahsun kalacak hiçbir yeri olmayan bu kıza odasını açar. Fakat kız bu iyiliği kötüye kullanarak Mahsun'un hayatında onarılmayacak yaralar açacaktır.
Yapım Yılı: 1996
Oyuncular: Tuncel Kurtiz, Derviş Zaim, Ahmet Uğurlu
Yönetmen: Derviş Zaim
Senaryo: Derviş Zaim
iyi bir filmin yüksek bütçeyle alakalı olmadığını, tüm olumsuzluklara ve olanaksızlıklara rağmen böyle etkileyici bir film de çekilebiliyormuş dedirtmiştir.
Derviş zaim'e ait insanı garip duygulara gark eden güzel bir film. Tuncel kurtiz i gorduğümde burdada mı be üstad dedim içimden. Başrol oyuncusu mahsun (ahmet uğurlu) yu söylemiyorum bile insanın içine işlete işlete oynamış. Filmi izleyince yaşanan ne hayatlar var dedirtti bi o kadar da içimi burktu. Çaresizlik, dışlanmıslık her seyden önce ölüme galip gelme,hayatta kalma mücadelesi dedim ya garip duygular uyandırdı.
Filmde beni en çok etkileyen sahne aşık olduğu kadın gelmeden önce ince taraginı avuclarının icinde saklayarak saçlarını taraması oldu.kadın ona dikkat etmese bile her defasında bunu yapışı. Bir de kadın ondan yardım isteyince "mahsun beni taksime götür" kızıp kadını yaka paça atip ama sonunda arabaya bindirip ona yardım etmesi..Ne gariptir şu sevmek denilen şey..
dün gece izledim bu filmi. garip duygular bıraktı bende..."çaresizlik" teması o kadar iyi işlenmiş ki 75 dakika boyunca kendimi adeta filmin içinde hissettim hem de film olduğunun farkına varamadan...Ahmet uğurlu güzel bir performans sergilemiştir her rol aldığı filmde olduğu gibi...güzeldir, tavsiye ederim.
sadece bir gecelik araba hırsızlığı tapan mahsun süpertitiz'in bir madde bağımlısına aşık olup ona yaptığı fedakarlıkları ve sevgisini bir tavus kuşu üzerinde anlamlandırmasını anlatan bir filmdir. sonunda tavus kuşu her ne kadar sevgisinin maddesel boyutu olsa da açlık yüzünden yemesiyle ortadan kalkmıştır. bir nevi sevgisini yemiştir mahsun süpertitiz.
Kült diye buna derim ben filmi. Kahkahalar attıran dram filmi. Ağlanacak hale güldüren film. Tekne sahnesinde ve son sahnede yarıldım amk.
O diil de, 90ların sonlarına doğru yapılmış bu tarz filmlerin hepsinde aynı hava var. Hiç bi bok anlatmasa bile kendini izlettirebilecek potansiyelde, düşük bütçeli yüksek kaliteli(çözünürlük değil amk) filmler lan bunlar.
Diğerleri için
(bkz: Gemide)
(bkz: Laleli'de bir azize)