Ülkede bilim mi var ki kurgusu olsun diye hüzünlendiğim yoksunluk.
Edit: Bi zamanlar Metis Bilimkurgu diye bir dergi vardı. Hem yerli hem yabancı bilimkurgu hikayelerini yayınlardı. Genç genç, heyecanlı, yeni bir Isaac Asimov, bir Stephen King olmayı uman yazarlar öykülerini yollarlardı. Hiç fena öyküler değillerdi. Hatta bir ikisi kitap da bastırdı. Ama derginin ömrü her güzel şey gibi kelebekler kadar kısa oldu. Sonra o akım da 2000'lerin post-modern gençliği tarafından ezildi geçildi. Belki o akım büyüse şimdi birkaç bilim kurgu dizisi izleyebilirdik.
bilimi gelişmemiş bir ülkeden bahsediyorsak normal bir durumdur. ülkemizin önemli bilim topluluğuna bakıyoruz, işi gücü siyaset. bilimin doğru düzgün ilerlemediği bir ülke. bilimin ilerlemesi için mevcut geleneksel öğrenme tekniğinin tamamen ortadan kalkması gerekir. bu metod ölü bir metoddur. avrupa birliği modern eğitim metodlarına geçmesi için boşuna ultimatom vermiyor ülkemize. biz hala dinozor sistemlerle boğuşuyoruz.
bir diğer sebep aydın kesimin ya da medyanın bağımsız olamaması. bağımsız medya özgür işçiler, emektarlarla iş yapar. özgür emektarlar refah düzeyleriyle paralel olarak ellerini taşın altına koyarlar ve ceplerini yoklarlar. böylelikle yaratıcı olmak için uygun şartlar oluşur.
şu durumda ne halk bilim kurguyu kaldıracak kafada, ne de ilgililer. bir ülkenin refah düzeyinin yükselmesi beraberinde hür fikri, serbest sanatı ve bilimi getirir.
yıllardır bu ülkeye aynı tarz diziler neden sürülüyor diyerek veryansın ettirir. neden fringe' e , lost' a, masters of science fiction' a benzer dizimiz yok bir tane bile dersiniz.
cevabıda kendi kendinize verirsiniz aslında: ''bu ülkede bu tarz senaryolar tutmaz ekmek kazandırmaz anlayışı'' hakimdir senaristlerde/yapımcılarda.
bu ülkedeki diziler ancak, kim kiminle iş pişirmiş onun peşindedir. yazık!
türklerin uzayla imtihanı'nı bilim kurgu kefesine koyup ''anaa şu astronotlara bak!'' diye hayret içinde izleyen bir ülkede yaşıyoruz çünkü.
(bkz: burda her şey mümkün)