Çünkü, sorgulamaya dayalı bir eğitim yok, sorgulamayı öğreten bir sistem yok.
Çocukken insanlara Allah, peygamber ve din anlatılıp bunları sorgulamanın kötülüğünden, sorgular, eleştirir ya da ayıplarsak peşimize takılacak doğaüstü varlıklardan bahsediliyor ve, kişinin düşünme yeteneği en öğrenime açık yıllarda geliştirilmeden öylece bırakılıyor.
Okulda, öğrenci üzerinden ego tatmini yapan ya da kitapta yazanı okumaktan öteye geçemeyen öğretim üyeleri (öğretmen değil) kişiye merak kazandıracak ve kişiyi sorgulamaya yönlendirecek herhangi bir faaliyette bulunmuyor.
Bazen, birkaç kişi güzel fikirler ortaya koyuyor fakat bu sefer de, özellikle yaşınız genç ise ve yurt dışına açılma imkanınız yoksa, projeyi değerlendiren kişi ya oluşumlar elinizden tutmuyor.
Velhasıl, papaz eriğini imam eriğine çeviren bir makine yapıldı bu ülkede, ne demek bilim gelişmiyor ya!
Refah seviyesi yeterince yüksek değil insanların daha önemli dertleri var ve zeki insanlar parasına göre meslek seçiminde bulunuyor. Yeteneğine ya da karakterine göre değil.
Her ilerleme bir gereklilikten doğar.üretmeden ithal yoluya satın alarak ihtiyaçlarımızı borçlanma ile karşılıyoruz. Borclanma ekonimiyi olduruyor cunku borc katma deger yaratmiyor.
Katma değeri olan her şey için bilimsel ilerleme gerekli. Bilim üreten ülkeyi yönetmek zor olduğu için hukuk devleti anayasa vs gerektiği için bilim adamı yetiştirmek kötü gösteriliyor.
Siyaset ve din ağırlıklı olduğu içindir. Dine inanan biriyim, siyaseti de bilmeli ve ölçüsünde kullanılmalı. Ancak hayatı siyaset ve din üzerinde kurmak bilimden uzaklaştırır.
senelerdir yüzümüzü batıya döndük, hedefimiz avrupa birliği vs... gibi safsataları millete anlatıp ondan sonra afedersin götünü avrupa'ya, amerika'ya, bazen rusya'ya dönüp yüzünü de ortadoğu ve suudi arabistan'a çevirmendir bu ülkede bilimin gelişememe nedeni.
* tübitak denen kuruma hayvanat bahçesi müdürünü müdür olarak atarsan,
* tüm kadroları cahil, konusunda uzmanlaşmamış insanlarla doldurursan,
* sırf gönül bağımız var beraber yürüdük biz bu yollarda diyerek devleti dinsiz, imansız, vatansız cemaat mensuplarıyla doldurursan,
* askeri okulları lağvedersen,
* ülkenin en başarılı liselerinin eğitmen kadrolarını dağıtırsan,
* en büyük amacın tüm ülkede imam hatiplerin çoğalması ve teknik liseler ile fen liselerini imam hatip liselerine dönüştürmek olursa,
* ilkokulda ingilizce, almanca, fransızca değil de arapça eğitim vermek gibi bir kafa yaşıyorsan,
* ilkokula yeni başlayan öğrencilerin latince harflere uygun eğitim müfredatını arapça'ya uygun hale getiriyorsan,
* millet mars'ta su ararken sen hala lozan'ı, sevr'i konuşuyorsan,
* 14 sene boyunca aynı partiden milli eğitim bakanı olan her şahıs bir önceki arkadaşının, partidaşının eğitim sistemini beğenmeyip değiştirmek istiyorsa,
...
kime ne anlatsak, nasıl anlatsak yine de dinlemiyorlar. haklısınız diyorlar ama bildiklerini okuyorlar. kaç profesör, kaç kurmay subay, kaç paşa anlattı bir sürü şeyi ama ne bakanı anladı, ne bürokratı anladı, ne de reisleri anladı.
hani sosyal medyada biz dalgaya alıyoruz ya yine kandırıldı diye. gülüp geçiyoruz hani. ama durum ciddi o kadar boşlar, o kadar temelsizler ki. isteyen herkes kandırır bunları. en tabandan en tavana kadar kim varsa hem de.
şaka yapmıyorum. durum tam olarak bu.
kusura bakma arkadaş bu kafayla nah ilerleriz ülke olarak.
bu ülkede kitap okuma yaygınlaşmadığı sürece hiç bir yönde bir gelişim sağlanamaz. bakın size bir örnek vereyim. haritada yerini bile gösteremeyeceğiniz bir il olan burdurda ilköğretim okudum. burdur pilot bölgeydi ve her gün ilk dersin 20 dakikasında kitap okumak zorunluydu. ve bu uygulama devam ettiği sıralarda burdur öss de türkiye derecesi yaptı. ne tesadüf değil mi? başka bir açıdan yaklaşayım. lise sondayım ve bilim-kurgu romanı okuyorum. kitap okumayan arkadaşlarım bile bırak artık bu çocuk romanlarını falan diyor. size de garip gelebilir bu durum. niye bilim kurgu okursun ki? git tarih oku bilgini genişlet veya edebi romanlar oku en azından kelime dağarcığın gelişsin değil mi? ama nedense çin hükümeti ikinci dünya savaşından sonra üzerlerindeki baskıya rağmen bilimkurgu yazan yazarlara destek amacıyla genel bütçeden pay ayırıyor. çin şu an dünyanın süper gücü olma yolunda ilerliyor. bildiğim kadarıyla 3 adet uçak gemisini suya indirmeye hazırlanıyor. bu da mı tesadüf?
Türkiye halkı ne yazık ki ulu önderin hedeflerinden her alanda olduğu gibi bilim alanında da sapmıştır.
Okuyup öğrenmeyi alışkanlık haline getirmiş bir toplum ile, kulaktan dolma dini, mitolojik dogmalara koşulsuz şartsız inanan bir toplum arasındaki fark şudur;
okumayı, kendini geliştirmeyi, bilimin peşinden gitmeyi alışkanlık haline getiren bir toplumu koyun güder gibi, kendi hesaplarınız ugrunda kontrol edemezsiniz.
Başta da söylediğim gibi, turkiye halki ne yazik ki ikinci alternatifi tercih etti.
Keşke iki çuval kömüre kanmaktansa, o kömür ile çalışan ve doğaya zarar veren santrallerin yerine alternatif enerji üretebilecek teknolojiyi geliştirme çabası peşinden gitseydi.