türk sinemasının orospu merakı

entry2 galeri0
    1.
  1. Üniversite ikinci sınıftayken, Sinema Tarihi dersinde hoca ilk Türk filmlerinden bahsediyordu. Türk sinemasının ilk öykülü filmlerinden biri, bir yosmanın hikayesini anlatıyormuş. Bi' kaç filmden daha bahsettikten sonra bir Fransız yosmasının hikayesini anlatan bir Türk filminden söz edince ben de "Bizimkiler de amma yosma meraklısıymış" dediydim de herkes güldüydü.

    Demin 2008 yapımı Gökten 3 Elma Düştü filmini izlerken aklıma geldi. Bizim sinema tarihimizin başında da ortasında da son döneminde de bir dolu yosma filmi var.

    Gökten 3 Elma Düştü filminde üç elmadan birisi fahişelik yapıyor. Mutsuzluğu anlatıyor fahişenin hikayesi. Tutunmaya çalışırken fahişe olmuş. Her fahişe gibi mesleğinden hoşnut değil. Umursamaz görünüşlü ama içi seni yakar dışı beni denilesi her zamanki gibi. Aşık olmaya meylediyor ama yok, olmuyor. Ne zaman oldu ki..(Film fena değil bu arada, o ayrı konu)

    Sonra Sonbahar geldi aklıma. Geçen yılın bol ödüllü filmi. O filmdeki kadın karakter de gürcü bir orospuydu. Zaten o filmin erkek karakteri de son zamanlarda artık her hareketini ezbere bildiğimiz "eski solcu, topluma(köyüne) yabancılaşmış, suskun, içine kapanık, yalnız ve tercihen ölüme yakın" yeni nesil sinema karakteriydi. Neyse konumuz bu değil. O filmdeki orospunun Gürcistan'da çocuğu falan vardı. Onun için orospuluk yapıyordu. Üniversite okumuştu ama bu düzen adamı "okumuş orospu" yapardı işte. O da rus romanlarından çıkmış gibi ortalıkta gezen erkek karaktere aşık olup mesleği bir anda bırakıyordu. Mutsuzdu. (Bu arada film ölüm-aşk diyalektiği ile iyi bir filmdi, o ayrı)

    Sonra düşündüm ben, son dönemde içinde orospu olan filmleri.. Yavuz Turgul'un filmi Gönül Yarası geldi aklıma, Meltem Cumbul bir pavyon kadınını canlandırıyordu onda da.Bir de küçük kızı vardı. Bu arada akademik çalışma yapmak isteyenler için Türk sinemasındaki orospular şöyle kategorilendirilebilir;

    1.Meslekle ilişkiye Göre
    Pavyon Kadını(en çok bu var)
    Genel evde çalışan
    Free çalışan
    Meslek olarak orospu olmayan ama ihanet eden ya da önüne gelene veren ya da ortalığı karıştıran orospu ruhlu fingirdek(bu kategori dışı olabilir)

    2.Hayatla ilişkiye Göre
    Hiç bir şeyi kafaya takmayan
    Sadece çocuğunu kafaya takan
    Aşık

    3.Karakter Olarak
    Çatlak
    Filozof
    Hüzünlü

    4.
    Çocuklu
    Çocuksuz

    Birkaç özellik birden barındırabilir bu namussuz kadınlarımız ve her biri için örnekler rahatlıkla verilebilir.

    Sonra Nurgül Yeşilçay ın oynadığı Vicdan filmi var. Burada da pavyon kadını vardı sanırım. Tamamını izlemedim bu filmin. Kader'e benzettiğimi hatırladım şimdi.

    Kader dedim de beni bilenlerin Masumiyet ve Kader'den söz etmemi beklediklerine eminim. Uğur da bildiğimiz pavyon kadını, orospuydu. Zaten özellikle "Masumiyet" öykünün ana hatlarıya yeşilçam geleneklerine son derece yakın bir film. Fakat filmin en küçük parçacıkları, hücreleri, sunduğu hayat ya da hayatı ele alışı, kısacası dokusu tüm geleneklerden ayrılıyor. Neyse konuya dönelim. Uğur çevresini ve kendisini pek umursamayan, her zamanki gibi hayattan tokat yemişlere mahsus filozof bir yanı olan, aşık, öyle aşık ki çocuğuna sevgisi bile şaşırtabilen, ve "herkese verip sadece kendine aşık olan adama vermeyen" bir karakter.

    Böyle bir konuda kadın filmlerinin unutulmaz yönetmeni Atıf Yılmaz düşünülmeden olmaz. Aklıma ilk gelenler Gece, Melek ve Bizim Çocuklar filmi ile Şekerpare oldu. Mutlaka başka vardır. Ya aklıma gelmemiştir, ya bilmiyorumdur. Eğreti Gelin bu başlık altında incelenmez sanırım.

    Şahsi olarak ayrı bir sevdiğim Şekerpare bir kerhane filmidir. Evet böyle bir kategori de var:

    Kerhane Filmleri:
    Şekerpare
    Kanlı Nigar
    Döngel Kerhanesi
    O. Çocukları
    Vs.

    Sonra Yeşilçamda "kötü yola düşmek" diye bir kalıp var. Sanırım o dönem senaryoda sadece "kötü yola düştü" yazsa yönetmen kadın karakteri orospu yapacağını ve nasıl yapacağını gayet iyi bilirdi. Yeşilçamın birbirine aşırı benzeyen filmleri şu an ki konumuz. Bu filmler o kadar fazla kalıplarla dolu ki senaryoları bir paragrafa sığdırılabilir sanırım.

    Bu kötü yola düşen, daha doğrusu düşürülen kadınlar erkek karakterin eski sevgilisi/karsı ya da annesi(küçük Emrah) olur. Kötü yola düşerken ona çelmeyi zengin biri(Nuri Alço) takar. Tecavüz ve bardağa atılan uyku hapı vazgeçilmezlerdir. Namuslu adam orospunun parasını öder ve bir odada baş başa kalırlar. Kadın soyunur ama adam durdurur. Sevişmek istemez. iş prensibi olan kadın parayı aldığı için ısrar eder ama adam çok namusludur. Sonra:
    Eğer bir geçmişleri yoksa kadın ağlayarak hikayesini anlatır, gelecekleri olur.
    Geçmişleri varsa ya hesaplaşma yaşanır, ya da bir gerçek ortaya çıkar.

    Bu geleneklerin biraz öncesine gidersek ilk gerçek sinema yönetmenimiz Ömer Lütfü Akad'ın en önemli filmlerinden biri olan Vesikalı Yarim'i buluruz. Ben bu filmi izleyemedim, o yüzden pek bir şey söylemek istemem ama mutlaka yukarı paragraftaki gelenekleri oluşturmada payı vardır. Sonuçta sinemada etkileşim ileri derecede geçerli ve belirleyicidir.

    ve bir de halide edip adıvar'ın aynı adlı romanından uyarlanan ve değişik dönemlerde üç kere çekilen vurun kahpeye var. (yazar burda sıkıldı, bilgiyle uğraşamıyor)

    Türk Sinemasında bir orospu merakının varlığına ikna olduğunuzu varsayarak nedenlerine geçmek istiyorum. Aslında tek neden şu; Türk toplumunda bir kadının düşebileceği en kötü durumdur orospuluk. Geleneksel sinema(Yeşilçam) melodram yaratmada kullanır bu durumu. Seyircinin özdeşleştirdiği kadın karakter düşebileceği en kötü duruma düşerse çok ağlak sahneler kurulabilir.

    Sonra sinema, en kötü durumdaki insanı anlatarak genelleme yapabilir. Eğer en kötü durumdaki insanı anlarsanız, onun aslında masum olduğunu anlarsanız, herkesi anlayabilirsiniz. Eğer o masumsa, onu bu hale getiren de kaderse, herkes bu hale düşebilir. Genel olarak bunu söyler sinemamız bize..
    Bu yolla gayet güzel bir sistem/düzen eleştirisi de yapabilir sinema, ya da insanın doğasına ilişkin söylemlerde bulunabilir.. Sonuç olarak keskin bir konudur.. Mutsuzluk, acı ya da kötülük/iyilik anlatmada kolaylık sağlar..

    kasım 2009

    edit: bir dolu hata düzeltildi, ulan blogtan kopyala yapıştır yapalım dedik, bir sürü angarya açtık başımıza, yeniden yazsam daha iyiymiş.
    3 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük