güzel ülkemin, allah düşmanımın başına vermesin diye güzel bir sözü var. bu sözün asıl değerinin anlaşılması gereken bir halken malesef tersi olmuştur.
türk müsünüz, yunan artığı mısınız? dönüp bir kendinize bakın.
''ölüm bir canlı varlığın (hayvan, mantar, bitki ve mikroskobik canlının) hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir.
Canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. Canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır. Zira boğulma, donma, zehirlenme tehlikesi geçiren ve kalbi duran kişilerde suni teneffüs ve kalp masajı yapılarak, durmuş gibi görünen solunum ve dolaşım fonksiyonlarının tekrar başlatılması çok kere mümkün olmaktadır.''
hayata gelirken kabul ettiğimiz bir şeydir zaten ölüm. ki herkes de bilir öleceğini. hayvan, bitki, insan fark etmez.
bir mezar taşında görmüştüm, ''şüphesiz ki her canlı ölümü tadacaktır'' diye... evet ben de, sen de, o da...
öteki diyerek yadırgadıklarımız da ölecek. içimizden olup çok sevdiklerimiz de.
ama şu gerçek hiçbir zaman değişmeyecek, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste...
her milliyetçi duygular besleyen insanın içinden oh olsun diye duygular geçebilir ama terbiye denen şey sadece orda burda osurmamak, yemek yerken ağız şapırdatmamak, insan içinde iğrençlik yapmamaktan ibaret değildir. az biraz da başkalarının acısına, cenazesine, düğününe saygı göstermektir. bu da öyle bir durumdur. tepkin neyse demek ki terbiyen de o kadardır.
sözüm, bu kadar yufka yürekli olmayın yoksa daha çok şehit veririz diyen mallara;
ulan, sen zaten kendini öldürmüş insanın arkasından seviç çığlıkları atarken gelecekte olabilecek şehit sayısını azaltıyor musun, arttırıyor musun. bu haraketinle, hem de bi boka yaramadığını bile bile kin ve nefret tohumlarını ekerekten ateşe toprak mı atıyorsun yoksa benzin mi döküyorsun? bu kadarcık mı öngörüden mahrumsun?
ama doğru. başta da dediğim gibi malsın. senden de bu beklenir.
Her canlı ölümü tadacaktır. Bu tür olayları 'ilahi adalet', 'adalet yerini buldu' gibi söylemlerle belirtmek doğru değildir. Birliğe en çok ihtiyaç duyulan dönemde bu tür ayrımcılık belirten söylemler kullanmamak gerekir.
uğruna siyaset yaptığı terör örgütünün katlettiği masumların ahı tutmuştur.
sırrı'ya tek tavsiyem başını ellerinin arasına alıp; şuan yaşadığı tarifsiz acıyı hem güvenlik güçlerimiz hem de geberen örgüt üyelerini aileleri de çekiyor. artık yaptığı siyasetin yönünü değiştirsin. çünkü bu tarz anti siyasetle Türk ve kürt halkına zarar vermekte.
defalarca psikolojik yardım almış, şizofren bir genç erkek, hayatın doğal akışında intihar etmiş. zaten ikinci denemsi ve bu sefer kendini öldürmeyi başarmış. aslında olay tipik bir üçüncü sayfa haberi.
"vay efendim çok üzüldük, kimse evlat acısı" yaşamasın diyenlere çok fazla sözüm yok. evet kimse yaşamasın. ama bu tip hastalar genelde iyileşmiyorlar. ağır ilaç tedavisi ile ve yaşadıkları hayatın pek de farkında olmadan belki. yani baba çok mu üzülmüştür yoksa "oğlum kurtuldu" cu mu olacaktır bunu zaman gösterir. ve allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.
"oh ne iyi olmuş, babası da gebersin" diyenlere de pek fazla lafım olmaz. öc alma duygusu biz doğuluların ruhlarına işlemiş. kötü ya da öteki gördüğümüz herkesin bazen bizim yaşadığımız acının aynısını bazen de daha fazlasını yaşamasını isteriz biz. doğamız gereği.
diğer yandan şu meşhur söz durumu çok iyi özetler;
savaşta babalar oğullarını, barışta da oğullar babalarını gömerler.
lakin bu çocuk dağ da vurulmadı.
tıpkı rte nin oğlunun askerlik yapmaması gibi bunların da oğulları "askere" gitmez.
işte daha aklıbaşında olması gereken üçüncü bir grup da bunu düşünmeli.
"insan olan"a hüzün verici bir olaydır. Şimdi eğer "acı çekmek cezadır" safsatanızla düşünecek olursak, evet siz, siz daha oğullarını, kardeşlerini ya da herhangi bir çocuğu eceliyle ölmeyip, bu durumdan adalet çıkarmaya yaltaklanan insaniyet yoksunu akıl ve onur fukaraları! sizin ve çocuklarını kurban vermiş insanlar daha çok günahınız var demek ki ki neredeyse otuz yıldır askere gönderdiğiniz binlerce çocuğunuz ölüyor. Öyle ya, sizin mantığınız böyle denkleştirmeyi gerektiriyorsa, buyrun hodri meydan! Pardon ama ya onlar acı çekmeden ölüyor doğru ya! "Şehit" diyorsunuz, sanıyorsunuz ki koşar adım gidiyor kendi isteğiyle her mermiye. Birileri telkinlerde bulunmasa, coşkuyu vermese hiç bir kesimden ya da taraftan hiçbir insan hiçbir merminin önüne atlamaz, siz kimi kandırıyorsunuz? Olsa olsa ancak kendiniz gibileri kandırıyorsunuz.
Ha bir de eklemeliyim ki benim bir reyting hesabım yok sizin gibi burada, eksilemeniz ölecek olan, bununla sınanacağınız (!)* sevdiklerinizi geri getirmeyecek ve anca sizi kendi çapınızda tatmin edecektir. Ama yine de bir "insan" olduğumdan, olur da bir gün bir sevdiğinizi herhangi bir nedene kurban verirseniz, örneğin askerde hayatını kaybederse ya da bir saldırıda hayata veda ederse ya da intihar ederse, cumhurbaşkanı ya da başbakanın çağıracağı akşam yemeklerine gidip de kendinizi ölen sevdiğiniz üzerinden konumlandırıp "Bak ben şehit yakını oldum koskoca cumhurbaşkanı / başbakan ile aynı masada oturdum" ucuzluğuna girişmeyin. Yazık. Sonra sadece insanlığınız değil ahlakınızdan da utanırsınız ve hatta o hayatını kaybeden evladımıza da ihanetin babasını yaparsınız.
bir intihar vakasıdır. dünyanın her yerinde gençler ne yazik ki bazen içinde bulundukları bunalımlara karşı intiharı bir çözüm olarak görebiliyorlar. bir insanın kendisini öldürmesi hangi soruna çare olabilir ki? ama gelde bunu en olumsuz duyguların esiri olmuş gençlere anlat.
sözüm, bu kadar yufka yürekli olmayın yoksa daha çok şehit veririz diyen mallara;
ulan, sen zaten kendini öldürmüş insanın arkasından seviç çığlıkları atarken gelecekte olabilecek şehit sayısını azaltıyor musun, arttırıyor musun. bu haraketinle, hem de bi boka yaramadığını bile bile kin ve nefret tohumlarını ekerekten ateşe toprak mı atıyorsun yoksa benzin mi döküyorsun? bu kadarcık mı öngörüden mahrumsun?
ama doğru. başta da dediğim gibi malsın. senden de bu beklenir.
özellikle günahı olmayan bir gencin ölüm haberini üzüntü ya da en azından sessiz kalarak karşılamak gerekirken, intikam söylemleri okumamıza sebep olmuştur. Bir kişinin arkasından babasının yaptıklarından ötürü böyle şeylerin yazılmış olması yazanların halini de gözler önüne seriyor, korkuyoruz.
ilk haberi okudugumda acayip sevinmistim lakin ”oglu” yazan kismi heyecandan okumadan atlamisim, haberi tekrar burada gordugumde "tuh be" dedim. Saglik olsun bir terorist oldurmuscesine sevindim.
krem dö la krem sürülen bir hayatın bitişidir. amcası tescilli terörist başı, babası savunucusudur. bu bağlamda kendisinin de vatana millete faydalı olduğunu zannetmek en hafif tabirle ahmaklıktır. dünya üzerindeki oksijen israfı bu vesile ile bir nebze azalmıştır.
bu arada başı sağolsun diyenlere bir hatırlatma yapalım. baş sağlığını esas anlamı lider ve devlet başkanı sağ olsun demektir. yani bu durumda baş sağlığı dilemeniz, apoya sağlık dilemenizle eşdeğerdir.
sözüm "o da insan, o da bir baba, sevinmeyin, bilmem ne kafalı adamlar" şeklinde entry girenlere. siz böyle oldukça bu ülkede daha çok şehit veririz. kaç tane evladımız şehit oldu bunlar yüzünden. açın artık gözünüzü, böyle alttan ala ala siz çıkarttınız tepemize. size çıkında sevinin demiyorum ama yok Allah rahmet eylesin, yok Allah evlat acısı vermesin, istediğim şu en azından bunları da yazmayın.
bu kafayla daha çok şehit veririz biz. yakında bende askere gideceğim ve bu bok kafalı insanlar için ölmek istemiyorum. ben şehit olacağım o arkamdan yok vatan sağolsun, yok bilmem ne atıp tutacak.
başka varmı isteğin. domalayım mı?