eylem içerisindeyken, 'kabartma tozu keki ne kadar kabartır? bu yumurtalardan hangisi daha büyük? bi oturuşta kaç tane içebilirim?' sorularına cevap ararsınız bi duvara boş boş bakarak.
pazar pazar millet evinde tüm dostlar önce eğlencede ohhh.. bizse yıllardır eşşek gibi ne hafta sonu ne resmi tatil çaış babam çalış, insan elinde bira önünde patates'i liverpool - chelsea maçını bugün izleyemez mi ya..?
birkaç günden beri içinde bulunduğum hal-i pürmelal. yaz okulundaki belirsizlik yüzünden tıkılıp kaldım eve. ne bir atraksiyonda bulunabiliyorum, ne çalışabiliyorum ne de tatile gidebiliyorum. olmaz olsun böyle okul, psikolojim bozuldu.
boş boş monitöre bakmaktır. kimseyle konuşmak istememen, en sevdiğin şarkının o an sana hiç bir tad vermemesi...
aslında bazen iyi sayılabilecek bir durumdur be.
düşünmeye sevkeder sıkılmak.
düşünürken de zaman akıp gitmez mi su gibi...
eğer düşünecek bir şeyiniz de yoksa işte o zaman durum vahim be abi.
sınıfındaki hani o cilveli kız?
gelecek için bi kaç plan?
yakındaki arkadaşının doğum günü?
hiç biri mi yok?
sana vereyim o zaman sıkıntının çaresini. düşün dostum düşün... neden yalnızım diye düşün, ben nasıl adam olurum diye düşün. sıkılma.
sıkıntı anında sanki o zaman dilimi hiç geçmicekmiş gibi gelir yapıcağınız hiçbirşey zevk vermez baya bi nefret edersiniz kendinizden. he bu arada sıkıldığınızı kısamesajla birine söylerken eğer türkçe karakterleri kullanmıyorsanız yanlış anlaşılmalara yol açabilcek bir durum doğurabilir.
tamamiyle TDK'da:
(nsz) 1. Sıkma işi yapılmak: Çamaşırlar sıkıldı. 2. (-den) Can sıkıntısı duymak: Ama lunaparkların işlemeli dönme dolaplarına bakmaktan hiç sıkılmadı.- A. Ağaoğlu. 3. Utanıp çekinmek: O dakikadan dakikaya daha ziyade şaşırıyor, sıkılıyor, buradan kurtulmak istiyordu.-M. Ş. Esendal. 4. Sıkıntıya düşmek.
Güncel Türkçe Sözlük sıkılmak
Çalışmak, zorlamak : işe fazla sıkılma, sonra hasta olursun.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü sıkılmak