sey geldi aklıma, harcligim vardı , harcamamistim.bakkala gidecektim. sonra peşime komşu çocuğu ve bir de sevmediğim bir şahsiyet takıldı. gittim ben dedim süprüz yumırta alacam. onlarda mecbur bir sey diyemediler. eve geldik çikolata paylastim almıyorlar . biri gitmiş bunu annesine söylemiş . annesi neymiş niye onlara da almıyorsun , bir daha gelmeyecegiz. bre kadın üç kuruş harcligima bakacagina çocuğuna para verseydin. bu da böyle bir anım.
benim hiç yaşamadığım ve yaşamadığım için kendimi şanslı saydığım çocukluktur. gönül isterki bütün çocuklar eşit olsun, hepsi istediğini alabilsin, hiçbir şeyden eksik kalmasın ama acımasız dünya işte.
Toto'lara, toybox'lara uzaktan baktığım çocukluk. Maddi durumumuz da gayet iyiydi, niye böyle oldu ki? Şimdi de "ne derler, eşek kadar olduk" diye uzaktan bakıyorum. Sikeyim adaletini.
Ben yaklasık 4 yaşındayken babam askere gitmis. Annem de calısıp babama harclık yolluyormuş. Henüz bir yasındaki kardesim ve beni bakıyormuş. Annem parasını yorganların içine saklar hep. Annemin biriktirdiği Paraları alıp mahalledeki bütün çocuklara sürpriz yumurta almısım. Annem bir sure sonra paraların ve benim yokluğumu fark etmis. Sokağa baktığında cocuklarla Geldiğimi gormus tabii hepimizin elinde sürpriz yumurtalar... Bütün sürpriz yumurtaları toplamış, oturmus ağlaya ağlaya oyuncaklarını yapmıs. Sürpriz Yumurtayla ilgili anım.
sürpriz yumurta ancak ailemle gittiğim zaman alınırdı. o da işte ayda 2-3 kere. bizde gider toybox alırdık maksat içinden oyuncak ciksinda oynayalim. sonra bir ara ozmo nun yumurtali olanini gördüm toybox ile ayni fiyattaydi sonra ondan almaya başladım. yavaş yavaş o işleri bırakınca da o da pahalilanmisti. bu da böyle bir anımdır.
Defter kadar telefonların hayatımızda Demirbaş olduğu çocukluktan kat kat iyidir. O günler ne güzel günlerdi. 10 yaşındayken bile yetişkin gibiydik biz. Sorumluluklarımız vardı çünkü. Oysa şimdiki çocuklar öyle mi. Sıfır sorumluluk sıfır tasa.
pringlesle karşılaştırınca lüks kalmiyordu. bir pringlesi bir hafta yer hava atmak için de kutusunu sakladik. fakirlik vardı evet ama değer de biliniyordu. güzeldi.
benim de içinde bulunduğum zamanlar.
magnum yemek bir lüks hatta benim için imkansız bir olaydı. hiç unutmam annem benden habersiz kardeşime dondurma almıştı, küsmüştüm ben de bana niye almadı diye bana magnum almıştı ilk kez. o dondurmanın tadını asla unutmam.
yine dişçiye giderken ben yine ağlıyorum, babam ''eğer orda ağlamazsan sana kinder alıcam söz.'' demişti. ağlamamak için ellerimi o kadar çok sıkmıştım ki, tırnaklarımın izi geçmişti avuçlarıma. o kinder, hayatım boyunca yediğim bütün çikolatalardan daha tatlıydı.
muz aldığımızda ki maaş zamanlarında yarım kilo alırdık, arkadaşlarım görmesin, canları çekmesin diye gizli saklı evde yerdim muz hakkımı. herkese birer tane muz denk gelirdi çünkü. yeni bir ayakkabı aldığımda mesela, kıskanmasınlar diye bilerek toz yapardım ayakkabılarımı.
şimdilerdeyse, ayakkabısı marka değil diye dalga geçiyorlar birbirleriyle.
bir şey alamadıysa gizli saklı yemek yerine gözüne soka soka yiyor herkes yemeğini.
kinder çikolata eskisi gibi tatlı değil, magnum eskisi gibi güzel değil.
şimdi, hiçbir şey eskisi gibi değil.
Doksanların çocuklugu... Ya bananız eve geldiginde ayda bir kere alir yada aylik alisverise cikildiginda orda bir hakkiniz olur o hakkida süpriz yumurta ile harcardiniz...