sonunda dünya ve hayatla ilgili her şeyin absürt geleceği bir yola çıkmaktır.
sonunda bu uyumsuzluk ya yaşamın nafile olduğuna karar verip intiharı düşündürür insana, camus'un dediği gibi her şeyden önce sorulması gereken soru "hayat yaşamaya değer mi değil mi?" cevaplanması gereken en büyük felsefi soru "intihar" mıdır?
bunu duymaya başlayan insan yoluna devam edebilirse yol ikiye ayrılır yeniden, böyle bir yaşama "başkaldırı" yollardan biri
ya da bu düzenin kurallarına boyun eğmiş, her sabah o büyük kayayı o dağın tepesine çıkartıp akşam olunca dağın tepesinden aşağıya yuvarlamaya mahkum sisisof gibi günleri anlamsızlık ve umutsuzluk içinde tüketmek ve sonun bir an önce gelmesini beklemek.
bu sonuncular için ölümü düşünmek mutluluk verici bir şeydir.
olur olmadık bir anda ölüm tadılacağı için düşünülendir.
her gün aynı sabah kalk bir bakmışsın akşam olmuş yat sonra tekrar kalk tekrar yat derken bir şekilde sona doğru gidiyoruz. çoğu kez önemsememeye çalışıyoruz daha gencim falan diye göz ardı ediyoruz.
şu an evet evet şu an ölenlerin de bir çoğu öyle düşünüyordu...
Dünyanın anlamsızlığını sık sık farketmeye sebep olan eylemdir ve inanır mısınız başarıyı yakalayan insanlardır bu insanların geneli. Hayat gerçekten kaçan kovalanır sözünü çok kez söylettirmekle beraber insana da kanıtlıyor.
bi süre sonra yaşamı zehir edecek durumdur tavsiye olunmaz. burdan şu anlaşılmasın ki 'carpe di em' tabiki de bunun bilincinde olun fakat kendinize hayatı zehir etmeyin eyyy szölük ahalisiii.