sünnet düğünü yapılan küçük çocuğun dramıdır. hele bir de çocuk sünnetten çok korkuyorsa daha da kötüdür. çocuk bir yerde haklıdır. "ulan birazdan çükümden bir parça gidecek millet halay çekiyo!" diye düşünebilir.
mahallede en gıcık olduğu sıpalardan biri gelip düğün için yapılan yemeklerden hayvan gibi yiyor ve arasıra sünnet olacak çocuğa "ahaha boku yedin olum" diye bakıyorsa çocuk iyice sinirlenecektir.
ebeveynler bu konuda dikkatli olmalıdır. mazallah çocuk sünnetten kaçabilir.
not: ulan iyiki sünnet olduğumda düğün falan yapılmamış.
- evlilik hayalleri yapilan ve asik olunmus komsu kizinin, daha nikah kiyilmadan önce görmemesi icin bucak bucak kacilmasina sebebiyet verir, yakalanilinir "ne kaciyon, afacan seni!" diyip kucaga oturturlar, tek söylenen "amca!?!" olur, bogazda dügümlenir ve melül melül bakilir.
- sünnetten degil de igneden korkan cocuk icin; sünnetcinin esek sünnet edercesine bir cok yerden igne ile uyusturmaya calismasi. tabi ki daha önceden mese külü varmis, o daha beteri.
- sünnet yatagina yatirtilan cocugu herkesin gelip öpmesi. lan bari taki takin. takmiyacaksan ne öpüyorsun? yine sünnet yataginin yaylarinin kica kacmasi da ayri bir konudur, tartismaya degmez.
- sabahtan aksama kadar durmadan calinan müzigin artik belli bir saatten sonra beyni konya ovasi haline getirmesi vardir ki dillere destandir. ayrica müzisyenlerin repertuarlarinin da dar olmasi; ayni melodiyi günde 15 kez dinlemenize sebep olacaktir. "manda yuva yapmis sögüt dalina" türküsü ile acilar icinde kivranirken, disarida oynayip göbek atanlari hayal ettikce depresif bir kisilige büründürür.