türkiye'ye kulüp başkanlığını öğreten adamdır. zengin başkan olmadan da bir kulüp nasıl kalkındırılır nasıl yönetilir cümle aleme göstermiştir. kendisi efsanedir, efsaneler ölmez.
efendi bir havası vardı onun başkanlığı döneminde; takımın, oyuncuların, taraftarın. sonra transfer takımı yapmaya karar verdi birileri beşiktaş'ı. seba gitti. ahmet durdu.
şimdi sen gittin ya büyük seba, bizim türk sporuna dair tüm umutlarımız da gitti. ortada at hırsızları gibi kavga eden adamlar başımızda bizi düşmanlığa sürükleyip senin tabirinle "herkesi her zaman aldatmaya" çalışıyorlar. seninle beraber, bir galatasaraylı olarak beşiktaşlı kardeşlerimle kol kola maç izleme ümidim de gitti. seninle beraber, bizden de bir parça gitti büyük seba. yeni stadda belki ilk golü atamayacaksın ama, en güzel yerinden izleyeceksin o golü, ve o en güzel yerde, iftihar edeceksin seni unutmayanları görüp. mekanın cennet olsun büyük adam. sen taçsız krala, leftere, baba hakkıya selam götür; biz burada olduğumuz sürece, siz de yüreklerimizden maçları izlemeye devam edeceksiniz.
son olarak; "ahmet dursun seba gitsin"cilerin de ta amına koyayım.
vefat etmiştir, necip fazıl'ın mısralarını cebinde taşırmış..
--spoiler--
Medyadan her zaman uzak, ancak gazetecilere de bir o kadar yakın bir isimdi Süleyman Seba... Belli aralıklarla buluşurduk. Buluşmalarımız adı Dostlar Sofrasıydı...
ilyas Namoğlunu herkesten ayrı tutar, Faik Gürsese ne kadar kızsa bile yanından ayırmazdı. Coşkun Türk manevi evladı gibiydi. Bilal Meşeyi Ulan sakal diye anar, ama toz kondurmazdı. Necil Ülgeni, Sen Lailaya, biz yaylaya diye kızdırır, Mehmet Demircanı da, Çipşan (Şişman) diye severdi. Can Uyguç ile Engin Verel ise onun bam teline dokunur, eski sevgililerinden dem vurup, tepesini attırırdı!
Dostlar Sofrasına zaman zaman Rauf Tamer, Fikret Ercan, Tufan Türenç, Doğaner Gönen gibi ustalar da uğrardı. Aziz Yıldırım, vefatına kadar Özhan Canaydın, sonrasında da Sadri Şener, gazetecilerle bu kadar sıkı fıkı olmasına şaşırsa da, Süleyman Ağabeyin güvenine bakarak, birçok sırlarını anlatırlardı. Gerçekten de orada olan, orada kalırdı.
işte yine böyle bir Dostlar Sofrasında Süleyman ağabey cebinden çıkardığı kağıt tomarlarının içerisinden birini çekip bize okumuştu:
Cenazemde olmasın çelengim, top arabam
Tabutumu taşısın, dört tam inanmış adam
Çok sonra öğrendik ki, Necip Fazılın bu iki mısrası, Süleyman Sebanın sürekli cebinde taşıdığı vasiyetiydi.
seni çok özliycez be seba . sen beşiktaşlılık duruşunu öğrettin bize . küçükken 3 haftada 1 kesin konuşurduk seninle . çok fotoğrafımız var beraber . ama ben o zaman küçüktüm . önceden gülümseyerek baktığım fotoğraflara şimdi hüzünlü bakıyorum . seni unutmayacağız.
beşiktaşın efsane nesiline son anda yetişmiş biriyim, 3 sene şampiyonluğun son döneminde 9-10 yaşlarında falandım, maçları da hatırlıyorum.
bu nesil dağıldıktan sonra altyapıdan aynı kalitede oyuncu gelmedi, o dönem ekonomik darboğaz da var, rakipler bomba transferleri patlatırken, biz ahmet dursunu zar zor son dakika alıp, uefada bir israil takımıyla oynadığımız (adı galiba hapoel tel aviv'di) maça lisansını yetiştiremiyoruz. istanbul'da 1-1 berabere kalıyoruz, rövanşta israilde ahmet dursun yardırsa da gol atamıyoruz, 0-0 bitiyor maç ve eleniyoruz.
işte bu elemeden sonra başladı negatif tezahüratlar, parlak geçmiş unutuldu ve futbol endüstrisi yedi seba ve onu eleştiren tribünleri.
15-16 yaşındaydım, maalesef ben de ankaradaki maçlarda tribünde ahmet dursun seba gitsin diye bağıranların arasında, kanımız kaynıyor, zaten olgun bir düşünce sahibi olmak zor.f.bahçe ali şen ile medyatiklikte tavan yapmış, gs efsane takımını kurmaya başlamış yavaş yavaş.
şimdi bakıldığında ne büyük bir başkanmış anlaşılıyor. kurduğu efsane takımın çoğu üniversite öğrencisi olmasına rağmen hep hakim olmuş onlara, baba gibi sevmiş futbolcular, kimse sansasyona karışmamış.
özür dilerim başkanım, gençtim, toydum görmedim büyüklüğünü, önemini. Allah mekanının cennet eylesin.
1977 doğumluyum. Sayende çocukluğumuz ve gençliğimiz gurur dolu geçti. Başımız dimdikti. Saba televizyonları senin zannederdik küçüklüğümüzde. Kolej takımı diye bir olgu yarattın. Ve sen de her fani gibi göçtün gittin Süleyman Baba.
Rabbim bu kadar müsaade etmiş. Ama Arena'da senin atacağın sembolik golde tribünler desibel rekoru kıracaktı adını göklere mühürleyecekti be Süleyman Baba.
Dün akşam haberi aldığımda öyle bir ahhhhhh çektim ki eşim mutfaktan koşarak yanıma koştu ne oldu diye.
Seba öldü diyemedim be Süleyman Baba. Sadece çocukluğum öldü diyebildim.
Rabbim gani gani rahmet eylesin. Seni tanıyan bir nesil olmaktan gurur duyuyorum Süleyman Baba.
şu hayattan, yaşarken hiç hak etmedikleri şeylerle karşılaşıp, öldükten sonra değeri anlaşılan çok sayıda insan gelip geçmiştir.
insanlar ölür arkasından ağlayanlar, onu ananlar, özleyenler olur. insan keşke dönüp görebilse fakat hayat, bitti mi bitiyor işte.
süleyman seba şu hayata kattıklarıyla yaşarken de değeri sonuna kadar bilinerek, öldükten sonra değil yaşarken de hak ettiği sevgi ve saygıyı görmüş olarak ayrıldı aramızdan.
geriye tertemiz ve koskoca bir isim ve onu hiç bir zaman unutmayacak milyonlar bırakarak.
bugünkü futbol anlayışının ve fanatizminin yani kazanmak için her yol mübah hırsının tam zıddı bir üslubu yaşamı boyu korumuş ve yansıtmış büyük başkan.
beşiktaşlılık önce bir duruştur dedirmiştir tüm futbolseverlere. saygının sevginin büyüğü. nazarımda hem beyfendi hem de dürüst bir insan sembolüdür...