saygıların en büyüğüne layık spor adamı. başkanlıktan ayrıldıktan sonra beşiktaş'a hala saygı duymama neden olan kimse. kalp sorunu yüzünden başkanlığının son dönemlerinde soyunma odasına gidemediğini biliyorum, heyecanlanmasın diye. umarım sessiz sedasız bir köşeye çekilse de varlığını uzun süre hissederiz sporseverler olarak.
adına tesis acılmadığı gibi yıllardır uğraştığı, açılış golünü attığı stada 4 ay federasyon başkanlığı yapmış kulüple alakası olamayan birinin isminin verilmesi tartışılırken akıllara gelmeyen isim.
saygıyla anılacak futbol adamlarından. sayısı azalmakta git gide ve biz aziz,adnan ve yıldırım gibilere mahkum ediliyoruz.
sol gözünden ameliyat olmuş onursal başkanımız.
(bkz: geçmiş olsun)
beşiktaş yönetimi de geçmiş olsun dileklerini resmi siteden iletmiş. hayret. hatırlamışlar efsane başkanı.
tekrar; (bkz: geçmiş olsun)
allah in sopasi yok derler ya hani, her firsatta ne kadar vefali olduklariyla ovunen besiktas taraftarinin besiktas'in bugun geldigi noktada sapkayi onune koyup birazda ozelestiri yapmasi gerekir suleyman seba soz konusu oldugu zaman. zira besiktas seba doneminden bugunlere gelirken taraftarda olanlara ortak olmustur. merak ediyorum seba'yi ugurlayanlar besiktas'in bu halini gordukce acaba ne hissediyorlardir simdi?
beşikın onursal başkanı.beşiktaşlılığın simgesi.beşiktaşlılığın tüm örneklerine sahip kişi.beşiktaşlılığı anlatmak için örnek gösterilecek eski başkan.çağdaşlık arayışı içinde küstürülerek giden onursal başkan.onun gibi bir başkan bir daha gelmez beşiktaşa.onun zarifliği serdar bilgili de biraz olsa da şu anda beşiktaş camiasında bulunmamaktadır.böyle biri olsa bile enkaz haline gelmiş kulübü yönetmek istemez.
(bkz: yıldırım demirören yeter)
beşiktaş başkanı olduğu dönemde stada gitmeyip maçları 37 ekran telefunken marka televizyonundan izleyen efsane adamdır. maç izlerken bir ufak rakı açmayıda ihmal etmez.
doğru, dürüst özlenen adamlardan biridir. bir galatasaraylı olarak kendisine "başkan" diye seslenmeyi çok isterdim.
dünya çapında verilecek fair play ödülünü kazanması gerektiğini düşündüğüm kişidir.
fenerbahce,galatasaray, trabzonspor gibi ezeli rakiplerinin bile ayakta alkışladığı adamdır. kendisine yapılan ayıba bizlerin yüzü kızarmıştır, serdar bilgili bu ayıpla nasıl yaşamaktadır, merak edilir.
yaratıcı beşiktaş taraftarının serdar bilgili'yi ana avrat küfrederek istifa ettirmesinden önce yediği en büyük halt bu onurlu, idealist, mütevazi beyefendiyi çirkince protesto etmekti.
Dün akşam bir fotoğraf; eski bir hatıra gördüm...
Farklı bir yer...
Efsane Başkan Süleyman Seba... .Akaretler kulüp binası..
Başkan incecik.. Her zamanki, farklı bir kumaştan ama hiç değiştirmediği kahverengi bir gravat...
Bir gurur, bir duruş... Yeni kulüp binası açılışı...
Hasbelkader o semtte doğdum... Akaretlerde...
Kırık dökük bir kapıdan girilen kupaların kaybolduğu.. bir bina... Tarih kokan... sevgi kokan....bir eski bina...
Her gün elimde topla geçip uzun uzun baktığım o bina...
bugün çok ama çok farklı...
Akaretler hep serin...... Boğazın o derin havası oradan alır, ağaçların içine götürür sizi...... sessizce...
Oturdum düşündüm dün gece..... Aklımda kalan nedir ?nedir ? diye defalarca.... ..
Beşiktaş'a adanan hayatları, neyi yönetmişler? şimdiler nerede...
Sorsanıza Şeref bey nasıl kutlamış şampiyonlukları...?
Onun şampiyonluğu, adadığı hayatıydı Beşiktaş'a..
Hakkı kaptanların.... Recep Adanırların.....
iki kuruşa forma aşkıyla oynayanlar 20 milyon dolar verilip oynamayan hayal perilerinin içinde mı saklıydı.....????!!
Ben sessiz, Başkan hala resimde bana bakıyor...
Ben mahcup.. o gururlu....Beşiktaşa adanan hayatlar... ruhlar...
Aklımda Kahverengi gravat, ve o Eski kulüp binası...
Galiba her şey içimizde saklı... serencebey
"o güzel insanlar, güzel atlarına binip gittiler" demiş yazar.
o güzel insanlardan biriydi, futbol gibi güzelliklerin yanında her türlü pisliğin döndüğü bir arenada tertemiz kalabildi. siyah beyaz renklere gönülden bağlı idi. paragözlüğün, ihanetin, kaypaklığın profesyonellik olarak sunulmasına aldanmadı, o hep amatör kaldı.
16 yıl boyunca üzerime gelen okyanus dalgalarının hüznünü hep sizinle paylaştım. Bu kulübe 1943 yılında geldim. 1945'te (A) takımda oynamaya başladım. 1954'te de futbolu bırakıp değişik şekillerde Beşiktaş'a hizmet ettim. Son olarak da 1984'te sizin sayenizde başkanlığa geldim. Yani 94 yıllık geçmişi bulunan kulübümüzün 57 yılında vardım.
Ben bu eleştirilere cevap vermemek için hep sustum. Aciz değildim, ama Beşiktaş zarar görmesin diye sessiz kaldım. Bir zamanlar beraber çalıştığımız, Beşiktaş sayesinde bir yerlere gelen, ayrıca Beşiktaş'ta futbol oynamış ve ekmeğini yemiş kişilerin, kulübü karalamaları nankörlük değil de nedir?
Dostlarım, ama ben dostlarımdan korkarım diyen düşünüre hak vermemek elde değil. 55 milyon dolarlık bütçeyi, tesisleşmeyi görmezden geliyorsanız, sadece profesyonel futbol şubesinin aldığı başarıları veye başarısızlıkları gözönüne seriyorsanız, bu maalesef doğru bir yaklaşım değildir. Bana, vakıf kurup başına geçecek diye iftiralarda bulundular. Ben böyle bir şeye girmem.
1984'te göreve geldiğimde söylediğim herkesi bir zaman, bazılarını hiçbir zaman, herkesi ise her zaman aldatamazsınız sözüm hala geçerlidir. Ben hayatımın en iyi 16 yılını Beşiktaş Kulübü'nde yaşadım. Zaman zaman hatalar yapmış olabilirim. Hata insanlar içindir. Ama Beşiktaş'ı da hatasıyla sevabıyla iyi bir yere getirdiğime inanıyorum.
Görev sürem içinde toplam 5 Lig Şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası, 6 da TSYD Kupası olmak üzere toplam 22 kupa kazandık. Tüm bunlara rağmen hakarete varan eleştirilere maruz kaldık. Dünya, karşılaştığın fırtınaları değil, gemiyi limana getirip getirmediğine bakar. Maalesef bizim karşılaştığımız fırtınalar da hiç gözönüne alınmadı. *
bütünü için; http://www.webkartallari....tas/sebavedakonusmasi.asp
