sözlükçülerin en sevdiği şiir

entry48 galeri0
    1.
  1. benim ki mona roza. sezai karakoç'tan.

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek...
    4 ...
  2. 2.
  3. Mecnun(Neyzen Tevfik)

    ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini s..k..yim,
    yansın bu ibneler su veren itfayenin hortumunu s..k..yim,
    ben delimiyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
    verirse verir, vermezse leylayı da s..k..yim.
    2 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. göğe bakma durağı - turgut uyar.
    2 ...
  7. 5.
  8. Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
    Ona sorarsanız: ´Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...´
    Bana sorarsanız: ´On senesi ömrümün...´
    Bir kurşun kallemim vardi, ben içeri düştügüm sene
    Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
    Ona sorarsaniz: ´Bütün bi hayat...´
    Bana sorarsanız: ´Adam sende bi hafta...´
    Katillikten yatan Osman; ben içeri düştügümden beri
    Yedibuçugu doldurup çikti.
    Dolaşti dişarda bi vakit,
    Sonra kaçakçiliktan tekrar düştü içeri, alti ayi doldurup çikti tekrar.
    Dün mektubu geldi; evlenmiş, bi çocugu olacakmiş baharda...

    Şimdi on yaşina basti, ben içeri düştügüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
    Ve o yilin titrek, uzun bacakli taylari,
    Rahat, geniş sagrili birer kisrak oldu çoktan.
    Fakat zeytin fidanlari hala fidan, hala çocuktur.

    Yeni meydanlar açilmiş uzaktaki şehrimde, ben içeri düştügümden beri...
    Ve bizim hane halki, bilmedigim bir sokakta, görmedigim bi evde oturuyor

    Pamuk gibiydi bembeyazdi ekmek, ben içeri düştügüm sene
    Sonra vesikaya bindi
    Bizim burda, içerde
    Birbirini vurdu millet, yumruk kadar simsiyah bi tayin için
    Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsiz

    Ben içeri düştügüm sene, ikincisi başlamamişti henüz
    Daşov kampinda firinlar yakilmamiş, atom bombasi atilmamişti Hiroşimaya
    Bogazlanan bir çocugun kani gibi akti zaman
    Sonra kapandi resmen o fasil, şimdi üçünden bahsediyor amerikan dolari
    Fakat gün işigi her şeye ragmen, ben içeri düştügümden beri
    Ve karanligin kenarindan, onlar agir ellerini kaldirimlara basip dogruldular yari yariya

    Ben içeri düştügümden beri güneşin etrafinda on kere döndü dünya
    Ve ayni ihtirasla tekrar ediyorum yine
    ´Onlar ki;
    toprakta karınca,
    su da balık,
    havada kuş kadar çokturlar.
    Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar,
    Ve kahreden yaratan ki onlardır,
    Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır´

    Ve gayrısı
    Mesela, benim on sene yatmam
    Laf´ı güzaf...

    Nazım Hikmet
    4 ...
  9. 6.
  10. kadın kalbine dair bir nazım hikmet şiiri.

    "kavanozdaki yürek"

    nazım, macaristan'da hastalanır ve meşhur dr. litman imre'ye gider;

    Doktor Litman imre'nin masasında
    Bayan Çabai Yanoş'un yüreği
    Birazcık kibirli, birazcık mahzun
    Duruyor içinde bir kavanozun
    Kayısı güllerinin arasında.

    incecik yarılmış ortasından
    Yüreği Bayan Çabai Yanoş'un
    Yarayı açan ne doktor?
    Neşter mi?
    Yoksa hasretlik mi?
    Acı sözler mi?
    Bir ağlayanı var mı, arkasından?

    Otuzundaymış, baktım etikete
    Bayan Çabai Yanoş'un yüreği?
    Evli miydi?
    Ne iş tutar Bay Yanoş?
    Belki şimdi Rojakert'te oturmuş
    Çekiyor akşamı seyrede ede

    Duruyor kavanozda çırılçıplak
    Bayan Çabai Yanoş'un yüreği
    Bayan kaç kere böyle bir kaba
    Reçel kaynatarak koydu acaba?
    Elbet gazlı bezden değildi kapak.

    Kendi gitmişse de içinde odanın
    Bayan Çabai Yanoş'un yüreği
    Almış da onu karşısına doktor
    Sırlarına ermeye çalışıyor
    Belki bir damarın, belki bir sevdanın.

    Akıllı bir doktorun masasında
    Bayan Çabai Yanoş'unki gibi
    Yüreğimiz, güllerin arasında
    Bizlerden sonra da faydalı olsun
    içinde tertemiz bir kavanozun.
    2 ...
  11. 7.
  12. bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer
    benimle yeniden tanış

    bıraktığın gibi olmayabilir bir çok şey
    yaşım, aklım, başım yufka yüreğim
    belki de biraz daha zalim, belki de medeni halim
    bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle
    yeniden tanış

    ama kimse anlamasın bu tanışıklığın evvelini
    gözün bile ısırmasın beni bir yerden
    çıkaramadım değilde tanıştığımıza memnun oldum cevabını
    almak istersen

    sarılarak değil ancak el sıkışarak karşılayabilirim seni
    ve önce sen uzat elini
    çünkü öğrendim artık
    önce bayanların elini uzatması gerektiğini
    ve daha nicesini

    çünkü öğrendim artık daha nicesini
    bir gün bir yerde terkrar karşılaşırsak eger
    benimle tanış

    ve gün bir yerde terkrar karşılaşırsak eğer
    benimle yeniden barış

    hani darılmıştın ya ayrılırken sorumsuzluğuma
    çocukluğuma, dağınık olmama
    ve kot pantolonuma yırtık

    biryerde karşılaşırsak eğer benimle barış
    o çocuk büyüdü artık
    benimle tanış, benimle barış

    bitsin bu anlamsız inat, bitsin bu yarış
    ben onuruma tutsak, sen bağışlayan yanlarına inat
    neye ve neden kızdığını dahi hatırlayamazken artık
    beni de unutursan eger aldırmam inan

    çünkü özgür bıraktım artık
    tüm bağışlayamadığın yanlarımı
    kimseye verilecek hesabı olmayan taraflarım
    şehrin arka sokaklarında kaybolup gitti

    ve şu zamana kadar yaptıklarım hep
    çocukca bir oyundan ibaretti
    ben unuttum artık o adamı

    kimbilir nerde şimdi
    günahlarım veresiye ama
    güzel yanlarım peşin

    hani darılmıştın ya ayrılırken sorumsuzluğuma
    çocukluğuma, dağınık olmama
    ve kot pantolonuma .yırtık
    biryerde karşılaşırsak eğer
    benimle barış
    o çocuk büyüdü artık..
    2 ...
  13. 8.
  14. Sevmek neymiş bir gün anlarsın.
    0 ...
  15. 9.
  16. Seni düşünmek güzel şey..Seni düşünmek ümitli şey..Dünyanin en güzel sesinden en güzel şarkiyi söylemek gibi birşey..Fakat artik ümit yetmiyor bana..Ben şarki dinlemek değil..Şarki söylemek istiyorum.
    2 ...
  17. 10.
  18. 11.
  19. 12.
  20. ayirmak guctur.. ancak yazilisi ve anlami olarak butun siirlerden siyrilan tek siir vardir..

    Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur 
    Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur 
    Sadıkâne belki ol bu alemde dildar olur 
    Yar olur ağyar olur dildar olur serdar olur
    1 ...
  21. 12.
  22. ey soluma düşen ince sızım.
    bu kadar duyarsız olma,
    yaktığın yürektir
    çıra değil.
    n. hikmet ran.
    3 ...
  23. 13.
  24. Orhan Veli Kanık - Uludağ.

    Not: Oyyhşşşş!!
    0 ...
  25. 14.
  26. âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak
    alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
    dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
    imânı olan kimse gebermez bu ölümle:
    ey dipdiri meyyit, iki el bir baş içindir.
    davransana eller de senin, baş da senindir!
    his yok, hareket yok, acı yok leş mi kesildin?
    hayret veriyorsun bana sen böyle değildin.

    kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
    kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
    âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
    esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
    karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
    tek bir ışık olsun buluver kalma yolundan.
    âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
    ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
    herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
    varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
    ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
    ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

    azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
    me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
    lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez
    en korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
    mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
    mâdâm ki ondan daha melun daha çirkin
    bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
    nevmid olarak rahmet-i mevûd-u hudâdan,
    hüsrâna rıza verme çalış azmi bırakma;
    kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

    evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş
    sesler de: vatan tehlikedeymiş batıyormuş!
    lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
    tek kol da demiyor bir tarafından!
    sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
    sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
    feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar
    uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
    feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
    yok, yok! hele azmindeki zincirleri bir kır!
    iş bitti sebâtın sonu yoktur! deme, yılma.
    ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.
    0 ...
  27. 15.
  28. Cemal Süreya - Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı
    1 ...
  29. 16.
  30. 17.
  31. Erkek kadına dedi ki:
    - Seni seviyorum,
    ama nasıl?
    avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya,
    çıldırasıya…
    Erkek kadına dedi ki:
    - Seni seviyorum,
    ama nasıl?
    kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
    yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
    yüzde hudutsuz kere yüz…
    Kadın erkeğe dedi ki:
    - Baktım
    dudağımla, yüreğimle, kafamla;
    severek, korkarak, eğilerek,
    dudağına, yüreğine, kafana.
    Şimdi ne söylüyorsam
    karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana…
    Ve artık
    biliyorum:
    Toprağın
    Yüzü güneşli bir ana gibi
    En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini…

    Fakat neyleyim
    saçlarım dolanmış
    ölmekte olanın parmaklarına
    başımı kurtarmam kâbil
    değil!
    Sen
    yürümelisin,
    yeni doğan çocuğun
    gözlerine bakarak…

    Sen
    yürümelisin,
    beni bırakarak…

    Kadın sustu.

    SARILDILAR

    Bir kitap düştü yere…
    Kapandı bir pencere…

    AYRILDILAR..
    3 ...
  32. 18.
  33. bana yar olmayan devr-i devranin,
    izzet-i ikramini sikeyim.
    yansin bu ibneler,
    su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
    ben delimiyim?
    mecnun gibi bir am icin cöllere düseyim,
    verirse versin , vermezse leyla´yi da sikeyim.
    1 ...
  34. 19.
  35. 20.
  36. Giderken bura için, gelince ora için,
    gününüde ve gecende kendince ora için
    sakladığın kendini böldün iki yarım'a
    iki kez yaralandın bir yarım yara için.

    özdemir asaf
    0 ...
  37. 21.
  38. 22.
  39. hababam sınıfı:

    Zühtü Hoca: tizi reftar olanin payine dagmen dolasir
    Tulum Hayri: teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır

    Zühtü Hoca: süzme ruhini pahidarın müjgan müjgan üstüne
    Güdük:kış geliyor ört hocam yorgan yorgan üstüne

    Zühtü Hoca: vechi hurşidinize münevver demişler
    inek Şaban: aman kaçalım hocam.. bekçi hurşitin eline lüverver vermişler yakalarsa sizide vurur benide.

    sevgiler.
    2 ...
  40. 23.
  41. Yansın karıların alayı, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim diye biten Neyzen Tevfikin şiiri.
    1 ...
  42. 24.
  43. rengim mat,
    kapağı sıkışmış bir kap gibi içimde seni saklamaktan..

    ve kapakçıkları sıkışmış kalplerden çıkaramamaktan seni,
    rengim, mat..

    dinle o zaman..
    duvarlara başını yaslayan bir matkabın çığlığıdır bu..
    ve şarkılar vidanjör sesi..

    sevdiğimiz enstrüman sesleri var aramızda ve sen,
    iki gözle görülebilecek şeylerin arkasında,
    kapalı gözlerle görülen şeylerin tam içinde,
    sana el sallıyorum yine, %4derhaba luna..

    gölgene tutundum,
    sabah olup usulca çıkıp giderken gece..
    gözlerine tutundum, çıkıp giderken içimden bir hece..
    suya tutundum.

    tuttunduğum suyun içinde eritilmiş bir kağıt üstünde yazılı,
    rabbena..
    rabbena allahsa, onun gözünden,
    rabben aşk, sensin..

    dinle o zaman, tutamadıklarımın elime verdiği acının ilk harfidir bu...
    su bile, usulca acıtıyor bu sabah yüzümü..

    yüzümde nefesini hissetmediğim saatler bunlar, kısaltırsak,
    vakitsiz geçirdiğim günlerim..
    bu günlerde geçecek, ölürsek..
    dinle o zaman, ölmediğimiz her günün bizde bıraktığı anlam ve önemidir bu...

    bütün anlamların önemi kalmıyor ölünce, ve sen ölünce,
    saygıyla anıyorum seni, ayağa kalkarak, ayakta kalarak ve kıpırmadan,
    salak ve mutlu çocuklar gibi, istiklal marşı okur gibi ellerim cebimde..
    ve ben ölünce, saygı duruşu bağlanıyor topluluğun ağzına,
    yâsin...

    allah,
    yaşamak için diyorum, nefes verdi ve seni ardından,
    ve sensizliği,
    sonrası zaten ne nefesim kesildi, ne sen kayboldun.
    geri kalan bütün günlerin hepsi,
    nefes darlığıydı benim için...

    dinlediysen bu söylediklerimi, sonraki günler,
    dinleme o zaman, kimseyi...

    kısa süren hayatları ve aşkları dinleyerek ve kısacık anıların izin verdiği kadar,
    sev beni..

    sesini özlüyorum, sonra sesini duymayı.
    sonra kesilmesini..
    sesinin yağmura dokunmasını sonra, sonra toprak kokusunu..
    kar..
    çiy.
    sis,
    aşk,
    gel..

    diyebilsek keşke, gel..

    ellerinin arasından ayak parmaklarının arasına giden birşeyler var,
    elimi bırakıp gittiysen eğer,
    o belki ben..
    belki su,
    yara,
    kan,
    aşk,
    gel..

    diyebilsek keşke, buna rağmen..

    gel,
    öyle bir kelime ki bu, keskin...
    ve gel dedikçe, dilim kanıyor bu yüzden..
    gel,
    gel,
    kan tükürüyorum, kan kusuyorum, kan ağlıyorum, ama gel..

    diyebilsek keşke..

    beklerken böyle, tabiriyle zaman akıp giderken kan gibi..
    kan gibi çünkü, yelkovan masum,
    ve zamanın içinde ki akrep,
    her saat başı kuyruğunu kalbime batırıyor, gelmeyecek diyerek...

    sesler bu yüzden, kan tükürmem belki bu yüzden...
    tik tak sesleri bu yüzden,
    tenimde matkap sesleri bu yüzden..

    diyebilsek keşke..
    ve senin yüzünden oldu, diyemesek..

    okursan sana bu yazdıklarımı, ve dinlersen dinle dediklerimi,
    aklına gelsin...
    dinle o zaman,
    şarkımızı.

    sesinle birlikte,
    seninle birlikte..

    " noktalarını kaybettim ben, bütün ünlem ve soru işaretlerinin... "

    rabbenaşk adın,
    adım leyl-i lâl...

    ki ben,
    nazarım..
    sana,
    değmem artık...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük