üzgünken normalde insanlar sağa sola yakınır bağırır çağırır ya da birileri altını değiştirecek seviyede destekleyici olur ama ben bunu yapamıyorum, aksine iyice sessizleşip beton gibi bir ifadem oluyor. bağırmak istiyorum çığlıklar içimde kalıyor, ağlamak istiyorum çok zor. kendi kendime "biraz bekle birazdan geçecek bu his." diyerek geçiştirme çabası. sudoku oynayıp creepypasta dinleyip/okuduğumda oluyor kafa dağıtmak için.
konuşmamak daha doğrusu konuşamamak iyice kabuğuma çekiliyorum. zor bir durum. kendimi sıkıyorum bir yerlerimden çıkıyor acısı ama diğer insanlar görmediği için mutlu oluyorum.
Uzanmak ve yürümek. Eskiden daha çok yürürdüm. Yurttan çıkıp fakülteye kadar gider gelirdim. Bazen yalnız bazen arkadaşla. Artık yürümüyorum. Eski alışkanlıklarımın çoğunu bir kenara bıraktım. Bazen hiçbir hiçbir şey yapmak istemiyorsun. Yok olup gitmek istediğin bile oluyor.
Sakin kuytu bir yerde ruh halime göre bir şarkı açıp içmek ve uyuyana kadar ağlamak. Uyanınca her şey geçmese de bir nebze de olsa bi rahatlama oluyor. Derdini anlatacak kimsen olmayınca kendi derdini kendin dinleyip kendi kendini teselli ediyorsun işte.
Çok fazla kendi dedim lan bi rahatsız oldum.
aslında yaptıklarımdan ziyade düşündüklerimdir. üzgünken bir şey yapasım gelmez. bir şey yapmıyorken, eğer dışarıdaysam dışarıdan gelen tanıyım tanımayayım, gelen konuşma sesleri, özellikle gülüşme sesleri, bağırarak konuşma sesleri, en alakasız kişilerin sesleri bir işkence gibi gelir bana nedense. sanki o an herkes mutlu, dünyada bir tek ben mutsuzmuşum gibi.
Uzun süredir bunun uğraşını veriyorum. Üzgün olduğum dönemler geçti hicbir sey hissedemiyorum. Ne iyi ne kötü. Hissizleştim, hevessizleştim. Keşke üzülebilsem onu bile beceremiyorum.