Kiki musampa trabzonsporun bir ara büyük umutlarla transfer edip tekrar ve tekrar kıçında patlayan transferi. Trabzon Nike Mağazasında şu anki euro ve tl arasındaki kuru sormuştu. Engin ingilizcemle cevap verdiysemde de ayakkabının üzerinde hem euro ve hemde tl olarak fiyatının yazdığını farkedip cevabımın ortasında kafasını çevirip gitti. O an ırkçılık yapıp arkasından "Hey Nigga" diye bağırasım geldi.
2002'de istiklâl caddesi boyunca tüm kitapevlerine, müzik marketlere girerek
-Kazım Koyuncu'nun Viya albümü var mı ?
sorusunu sordum. Cevap hep aynıydı.
+O kim ?
-iyi günler. ıdıdı vıdıdı...
Bu muhabbetin geçtiği en az 12-13 başarısız girişimden sonra artık sormama kararı vermiş tüm umudumu kaybetmiş bir halde sallana sallana meydan'a doğru yürürken son bir defa dedim kendime. O zamanlar kapatılmamış olan ve daha sonra öğrendiğim üzere Kazım abi'nin albümlerini çıkaran Metropol kitapevi'ne girdim.
-Kazım Koyuncu'nun Viya albümü var mı ?
Mahzun bakışlar eşliğinde
-N'olur olsun. Sabahtan beri arıyorum. Kimse satmıyor.
+o kim birader. düzgün bi adamın albümünü iste.
Tezgahta bulunan orta yaş üstü abi sonra pis pis bi sırıttı.
+Sana Kazım'ın albümünü değil de kendisini versek ?
-(çok derin bir yutkunma) abi n'olur dalga geçme. var mı yok mu ?
Tezgahın öteki tarafında karartı hareket etti. Kafayı çevirdim.
-Kazım abi!
dememle bayılacak gibi olmam bir oldu.
benim tanımadığım yok bu şehirde.*
--spoiler--
salaş meyhanedeki yorgo
kır kahvesindeki süleyman abi
batakanedeki mine
son ada vapurunun demir parmaklıkları
emirgandaki tahta masa
bakırköydeki seyyar satıcı
yeşilköydeki dondurmacı
--spoiler--
(bkz: yaşar kurt)
taksimde sahne aldığı bir akşam, ara verdiğinde sidik torbamı boşaltmaya gitmiştim. masaya geri döndüğümde sandalyemde birinin oturduğunu fark ettim. arkadaşlar ile muhabbet ediyordu. bir baktım yaşar kurt. beni görünce sandalyeden kalktı ve tevazu gösterdi. bende elimi omzuna koydum ve keyfine bakmasını söyledim...
şarkıları ile beni etkileyen adam, bu sefer de insanlığı ile beni etkilemiş oldu.