insana tek bir sevgi gereklidir: kendisine duyduğu,
insana tek bir inanç gereklidr: kendisine beslediği,
insana tek bir bakış açısı gerektir, en son kendisinin oluşturduğu.
yunus emre'den de bunlara paralel şu satırları ekleyebiliriz:
ilim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir
Eski entrylerimi okudum, çok naif yazılar yazmışım. Sonra aldatılmışım o sıralar çok çökmüştüm acımı paylaşmışım. Sonra ortadan kaybolmuşum. Şimdi geri geldim, son derece umursamaz ve dobra bir imaj çizmeye çalışıyorum. Sanırım ihtiyacım var. Sanırım insan bu kadar üzüntünün ardından değişmeye muhtaç oluyor Ya da zorunda kalıyor diyelim. Bir çeşit koruma mekanizması olduğuna eminim, daha fazla üzülmemek için.
"günümüzde erkeklerin suçsuz yere canının yakılması ve bunun devlet ve toplum desteği görmesi gibi iğrenç bir durum var arkadaşlar.
kadın, sevgilisine, nişanlısına ya da eşine istediği bir şeyi yaptıramadığı zaman aldatarak kışkırtıyor, ve bunu yaptığında sonunda en ufak şiddet görebilirse devletten ya da toplumdan destek istiyor.
bu duruma asla ve asla prim vermeyin.
prim vermeyi geçelim, bu konuda mağduriyet yaşamış, yaşamakta olan veya bu konudan rahatsızlık duyan arkadaşlar bir araya gelip bir şeyler yapmaya çalışalım.
belki maddi belki manevi anlamda güçlü erkekler bu durumlardan etkilenmiyor olabilirler, ama benim gibi kendi ebeveynleriyle bile sorunlar yaşamış, hep sıkıntı çekmiş, hep baskı görmüş, başarı elde edememiş, mutluluğu her zaman pamuk ipliğine bağlı olan insanlar böyle şeylerden çok etkilenmekte.
konu kadınlara gelince "onlar zayıf, güçsüz" demeyi biliyorsunuz, türlü türlü duyarlar kasıyorsunuz.
zarara uğrayan erkek olunca kimsenin sesi çıkmıyor."
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Bu söz manalı gelmişti ama o manayı böylesine fark ettiğim hiç olmamıştı.
Buna başka bir pencereden de bakarsak aslında acıyı kendi kafamızda oluşturuyoruz.
Yani sadece kabul edebilsek mümkün değilmiş gibi ya da isyan edebilsek mümkünken yaşanılmayan mutsuzluklara ve yaşamaya cesaret göstersek, kafamızdaki bu acıya da sebep vermeyeceğiz.
Kafamız net olmalı kendimize sorun çıkarmamak için.
1. Birkaç zamandır cumaları işe lüzumsuz saatlerde gidip geliyorum. Bu sefer saat 5.30..
2. Ilginç olan, güvenlik ağzımı bile aramıyor, direkt çayımı getiriyor.
3. Süratli bir biçimde araç kullanırken iplemediğim yollar, dün gece yavaş gelirken cok ürkütücü geldi. Virajlar, kasisler.. ben bayağı basıyordum buralarda, hiçbir şey de olmuyordu..
agır geri zekalıyım bunu farkettim
resmen kendi kendime gelin güvey oluyorum
kimsenin beni taktıgı yok ben baya baya havalara giriyorum
herkes hayatından son derece mutlu ben onların mutluluklarindan kendime pay cikarmaya calisiyorum.
35 yaş şiiri bende hayat buluyor sanki. Cahit sıtkı boşuna yazmamış o şiiri.
"...ya gözler altındaki mor halkalar,
neden düşman görünürsünüz yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan,
hangi resmime baksam ben değilim..."
zaman boşa geçiyo ve ben bi halt yapmıyorum, bugünleri ilerde çok arıycam. 4 sene önce farkettim hala da bi halt yapmıyorum. birazdan da yutubdan tuğçe gendigelen vidyoları izleyecem, sonra ronaldinho abdel kader keita felan bakarım. evet malım.