üç sız'lık olumsuzluğumu bir türlü çözemedim. kararsızlık, iradesizlik, sabırsızlık. bizim toplumumuzda kendini eleştirmek eziklik olarak algılanıyor. ama ben bu kendime ait eleştirileri çözüme kavuşturma odaklı yapıyorum. büyük bir problem türedi toplumumuzda. o da kendine göre doğru olan her düşüncesini, başkalarına empoze ettirme çabası. bu durum olunca doğru düzgün kendisine öz eleştiri yapma hakkı bile tanımıyor insanlar.
karamsar olmak,umutsuz olmak ve en önemlisi cesur olmamak.Çok şeyin değişmesini isteyip onları değiştirmek için içinde en ufak bir güç ya da direnç olmaması.Elinden geleni yaptığıni hissedememek.Bazen fazla sinirli olmak,haddini aşmak.Başkalarının senin hakkındaki düşüncelerine önem vermek.Kendini değersiz hissetmek ve herkesi de değersiz olduğuna ikna etmek.
değmeyecek insanlara hayatımda öyle çok yer vermişim ki buna değecek insanları çok geç fark ettim.
güvenilmeyecek insanlara öyle çok güvenmişim ki kendime güvenmeyi unutmuşum.
hakkında 1 cümle bile kurulmayacak özelliklere sahip insanlar için ciltlik destanlar yazmışım, yazık ki aklım başıma çok sonra geldi.
başından beri kötü insanlara iyi anlamlar yüklemeyen çalışan bendim. zamanı aleyhime işlettim; hatalıyım.
normalde insanlara güven derecesi sıfır puandan başlayıp giderek yükselmeli ama bende durum tam tersi oluyor. ben karşımdaki insana 100 puanı en başından verip yaptığı davranışlarla sabit kalmasını veya puanını düşürmesini izliyorum. bu en çok bana zarar veriyor.
bir de kafayı bir şeye taktım mı delirecek kadar düşünüyorum. işlerimi, günlük hayatımı, uykumu bile etkiliyor. bu niye böyle? o neden öyle dedi? bana bunu dedi ama aslında öyle mi? vs. vs.
velhasıl kendi kendimizi hasta ediyoruz farkında bile değiliz.