bugün

Çok meraklı birisiyimdir. Bu merakım hep başıma iş aşmıştır.

Öğlen vakti öylesine uzandım kitabımı okuyordum. canım sıkıldı bir netflixten yarım kalan dizilere bakayım dedim.
oturdum "la casa de papele bakayım" dedim. Öyle televizyon seyretmeyi seven birisi değilimdir. Olsada olur olmasada. Bir tane televizyonum var onu da kardeşim hediye etmişti. Son 7 senedir toplamda kullanmisligim sayılıdır. Gittim atıştırmalık ve içecek birseyler hazırladım. Dizinin en heyecanlı yerinde ekran gitti ama ses var. Haydaa...
Neyse bircok şey denedim ama televizyonda hala aynı semptomlar devam ediyordu.
Yarın iş günü diye yatağa girdim. sağa döndüm, sola döndüm, amuda kalktım bir türlü uyuyamadım. Aklımda bir soru var "TV neden çalışmıyor".

Mal ben yatıp uyusana!

Dayanamadım. kalktım, malzemeleri topladım, televizyonu komple söktüm.

görsel

Sorunu buldum ve rahatladım (Sorunu bulmak için evde ne pil varsa toparlayip birbirine bağladım).
Şimdi üstüme öyle bi ağırlık çöktü ki; parçaları ısmarlayayım yatıp uyuyacağım.

Sevgili sözlük, mal olduğumu söylemiş miydim?
evde tam bir yaprak dökümü yaşanıyor. sarışın fransız bir ev arkadaşı vardı, baya güzeldi. neyse, geçen hafta odasını boşalttı gitti. bizim erlin göteleği de cristmas için belçika'ya gitmiş, onun oda da boş. evde benle diğer fransız kız kaldık. az önce lavaboya giderken karşılaştık. onun dönemi de sona ermiş, yarın kalıcı olarak fransa'ya dönüyormuş. yarından itibaren koskaca evde tek başıma kalacağım. ocağa kadar kimsenin geleceğini sanmam. odaları kiraya mı versem lan. firenze taraflarına yolu düşecek varsa 1 haftalığına kiralarım. günlüğü 30 eur. bu yılbaşı arifesinde bu fiyata hostel bile bulamazsınız.

ps: yarın ayrılacak olan kız evi terk edeceği için buzdolabında benim çikolatalarımı falan yiyebilirsin dedi. görmemiş gibi atlamayım dedim. mağrur bir biçimde teşekkür edip odama geçtim. evden çıksın mutfağa hücum edeceğim. bakalım ne çeşit miras kalmış.
Fitness yapıyorum sözlük, 102 kilodan 90 kiloya düştüm, Spartaküs benim yanımda diz çöküp tövbe eder amk o derece!

Yalnız karbonhidrat, yağ ve şeker tüketmediğimden, beyin glikoz bulamıyor sanırım, bazen kendimi mal gibi hissediyorum, bildiğin error veriyorum lan, bellek read olamadı diye mavi ekran çıkıyor sanki!

Bir de yağ, evet yağ yemek istiyorum sürekli, ama nasıl, böyle lıkır lıkır kafaya dikercesine içmek istiyorum. Bu yağ konusunu bi diyetisyene sordum, vücudun yağ kaynağının yarısını bir anda kaybetmiş çok normal, endişelenme omega-3 tablet at günde 2 tane düzelir dedi.

Ben beni skiym amk! Daha önce niye aklıma gelmedi sanki, hofffff!
Sadece kendimi dinlemek kendimle vakit geçirmek kadar mutlu eden çok az şey var sanırım...
En büyük huzuru da yine kendimde buldum.
Bunca zaman böylesine kaliteli vakit geçirdiğim tek kişi ise yalnızca annem oldu ve bunu farkettiğim ân itibariyle herkesle iletişimimi biranda kestim iyi ki yoksunuz hayatımda kendime yaptığım bu büyük iyilik için
teşekkürler sevgili kendim .. ♡
iyi ki erkek değilim. Çünkü pazartesi akşamı çüküm ğödüme kaçar bir daha da çıkmazdı. Ne biçim ülke yönetiyorlar yeminle anlamış değilim. Ne yasa, ne kural, ne bilim hiçbir şey yok. Kafama göre ekonomisi, don içindeki kafaları da fena etkilemiştir diye düşünüyorum. Ben seks neydi onu bir bunak kadar unuttum.
Hem ekonomiden anlamıyorlar hem de yönetmekten ama senden benden iyi yaşıyorlar. Zikeyim böyle kaderi. Üç günde elli yıllık yorgunluk yüklendim. Allah gani gani müstehakınızı versin. Bizimkini verdi netekim.
Dediğim gibi iyi ki çüküm yok. işemezdi bile beni iyice deli ederdi. Çükünüze aman aklınıza mukayyet olun.
Çok acı çekiyorum.
Bazen O kadar sıkılıyorum ki önüme gelen her bakınıza tıklayarak nereye kadar
gidebileceğimi deniyorum.
insan en çok ne düşünürse başına o gelir. 2025 i görebileceğimi sanmıyorum. kendimi dede olarak hayal etmeyi bırak, 30 lu yaşlarda biri olarak bile hayal edemiyorum.

bunu da ilk kez burada açıklıyorum. kendime zarar verme gibi bir niyetim yok, veya depresif takılan biride değilim. isterse en mutlu insan olayım yine de 2024 ten sonrasını görebileceğimi düşünemiyorum.

henüz daha reşit bile olmadım, hayırlısı olsun artık.
belkide bu bir uyarıdır. iş işten geçmeden namazıma niyazıma başlayacağım.
Uyku tutmadığında sözlükleri okuyorum, bazı girileri okurken vakit geçiyor. Bu yazdan sonra hayatımı değiştirmeyi de planlıyorum.
bir şeyler üst üste gelince her şeyi salıp öfkeleniyorum. çok gereksiz, fazla öfkeleniyorum. öyle ki, birilerini en azından daha fazla kırmamak adına kendimden uzaklaştırıyorum, bu kim olursa olsun. daha da boktan olan kısım ise, bu öfkenin kolay kolay dinmemesi.

"onca emek, onca uğraş, şimdi bütün bunlar oldu mu gerçekten?" düşüncesi acı.
sansasyonu seviyorum.
sansasyonu sevmiyorum.
sarkasyonu seziyorum.
Ben bu adamı çok seviyorum.
yazamıyorum ya. yine o kitlenmeye girdim.
Ben aslında bilge adam salihim.
Evlenmeye o kadar karsiydim ki sulalede en son ben evlenirim belki de hic evlenmeden ölüp giderim diyodum. Ta ki gercekten asik olana kadar. Suan bilsem ki onunla evlenebilecegim 1 dakika bile durmam. Tum olay neyi ne zaman yasayacaginizla alakali sevgili arkadaslar. Kendim icin imkansiz gordugum bu durum simdi cok tersine döndü. Cok cok uzun zamandir ilk defa boyle bir sey hissediyorum. Hem daha olgunum hem de ne istediğimi biliyorum.
Her şey biter.
Bütün duygular kendimizi tatmin etmekten ibaret. Kimse iyi değil. Olamaz.
Seni hiç özlememişim uludağ sözlük. Boşsun ama biraz hoşsun demek isterdim ama hoş da değilsin.
Bu gün aşık olduğum kızı random bir şekilde gördüm.
Terk etmişti şehri.

Yanımdan sevgilisiyle arabayla geçerken kafasını şöyle çevirip baktı. O da beni gördüğüne şaşırdı sanırsam çünkü iyi ayrılmamıştık.

Bense görsem bile görmemezlikten gelerek yoluma devam ettim.

Çok geçmeden en yakın banka atıp kendimi cebimden çıkardım içki matarasının dibini gördüm. O gittiğinden beri her gün tek yaptığım içmek ve uyumaktı.

Sevgisiz büyümek çok sikik bir şey bunu anladım. Hayatın boyunca biri için değerli olmayı bekliyorsun ama dünyanın işleyişi buna ters. Herkes için en önemlisi yine kendisi.

En acısı hangisi bilmiyorum ne kadar acı çektiğimi asla bilemeyecek olması mı yoksa bunu bildiği halde umursamaması mı bilmiyorum.

Kendime bile itiraf edemesem de hoşlanıyorum ondan sanırsam yoksa aylardır onu düşünmezdim her Allah'ın günü.

Sanırsam yoruldum her şeyden.

Beklemekten, umut etmekten, üzülmekten, her gece sarhoş olup onu düşünüp gözlerimin yaşlarla dolmasından, beni hiç sevmediğini bildiğim halde ona karşı bir şeyler hissetmekten. O şu an sevgilisinin yatağında uyurken benim gecenin bir yarası votka şişesinin çoktan yarısını bitirmemden. Ben mutsuzluktan geberirken onun yüzünün gülmesinden.

Milyonlarca gezegen içinde onla aynı gezegendeyiz, yüzlerce asır arasında aynı asır içerisinde yaşamaya denk gelmişiz. Yüzlerce ülkeden binlerce sokaktan aynı noktada aynı zamanda buluşmuşuz, her şey aslında ne kadar da mümkün bizim için.

Aynı zamanda ne kadar imkansız
depresyondayim.
Şu anda saat 4 buçuk ve kedim akşamdan beri acı acı miyavlayarak beni uyutmadı. Cinnet geçirmek üzereyim. 4 farklı çeşit mama koydum, ara ara balkona çıkarıyorum, dışarı çıkarsam korkuyor çıkmıyor, bir ağrısı sızısı mı var diyorum yok gibi çünkü dışarıya miyavlıyor. Yanına gidiyorum sevimlilikler yapıyor uyumak istiyorum gene bağırmaya başlıyor. Kafayı yemek üzereyim.
Geçtiğimiz 7 ayda çok şey öğrendim.
Çok büyüdüm.
Çok zorlandım, çok acı çektim, çok kırıldım.
Karakterimi sonuna kadar zorladım. Yapamayacağımdan emin olduğum şeyleri yaptım, başardım.
ip gibi incecik dala öyle sıkı tutundum ki ellerim kanıyor olsa da bırakmadım. Başarısızlıktan ölesiye korktum ki bunu düşünmekten başarıma odaklanamadım.
Kalbimi sıkıştıran gecelere kramplar eşlik etti.
Ağlayarak yattım, ağlayarak kalktım.
Yolun sonundan döndüm, yokuşları koşarak çıktım ve nefes nefese kaldım.
Bu süreçte ben çok büyüdüm.
Destek olanlar da oldu, beynimi yıkamaya çalışanlar da oldu.

Şimdi önümde son 9 ay var.
Son 9 ay.
Bir bebeğin doğumu gibi ben de yeniden doğacağım.
Tek umudum bu bebek. Eğer doğamazsa ne olurum bilmiyorum. Şu an o ihtimali rafa kaldırdım.

Her acımda güçleneceğim, her yaralandığımda daha da iyileşeceğim.

Akbulutları karaya çevireceğim ve bereket yağacak.
bazen kendimi ahmet hamdi başar gibi hissediyorum.