bugün

Yani, düşünüyorum da bazen. Bunun nesi yanlış ki diye. Birine değer vermenin, onun için çabalamanın nesi yanlış olabilir ki. Bunu yapmak neden soğutur ki insanı birbirinden. Fedakarlık yapabilmek neden acizlik, muhtaçlık olarak algılanır ki.
Neden bir şeyleri rayına oturtmaya çalıştığımda iyice yoldan sapıyor ki. Illa karşı tarafa değersiz gibi mi davranmamız lazım, değerli olabilmek için. Bu o kadar saçma geliyor ki, yani mantığını anlayamıyorum. Neden abi neden yani, ben senin için x y z olayından vazgeçmiş, sana gelmişsem. Bu neden ters teper ki. Gücün ölçüsü bu mu yani, kimseye değer vermeyecek kadar güçlüyüm diyebilmek mi cidden. Değer verdiğimizde ne kaybederiz ki, karşılığını anladığımız müddetçe. Yoldan geçen biri misin sen benim için de sana değer vermek bir acizlik olsun.
Sen kendini ne sanıyorsun ki dediler sonra. Sanki ben bunu her gün kendime sormuyormuşum gibi. Kendi kendime gülüyorum bazen, bu o kadar saçma geliyor ki çünkü, bu kadar zor mu birine bir yer açmak, ya da insanlar kendini bu kadar mı savunmasız hissediyor birine değer verdiğinde. Hayatın tüm olayı bu kadar basit mi ya da, seven sikilir, siken sevilir. Bu muydu yani yüzyıllardır aranan hayatın anlamı. Bence, bu basit olanı ve, herkes de basit olanı seçmiş, daha sonra da herkesin sorgulamak bile istemediği bir hayat şekli olmuş.
Hala anlamıyorum, nasıl kötü bir şey olabilirdi ki, birine değer vermek. Nasıl.
insanları seçenek olarak görenler daha rahat yaşıyorlar.
nasıl bir seviye bu aq?
7 ay oldu sözlük, artık dayanamıyorum. her geçen gün kişisel sekssizlik rekorumu tekrar tekrar kırıyorum...
8 ay oldu sözlük, hâlâ dayanabiliyorum. Her geçen gün kişisel sekssizlik rekorumu tazeliyorum.
Günaydın sözlük, ben yine bir şeyler karıştıyorum, hiç flörtleşmemem gereken biriyle flörtleştim işin kötüsü her şey yolunda gidiyor o yol böyle devam ederse neler olacak bilmiyorum. En başından denememeliydim diye düşünüyorum çok karmaşıklaştı işler. inşallah başını yakmam kimsenin.
konuştuğum kız bakire değilmiş hatta üniversitede escortluk yapmış.
Bunlar da itiraf mi. Kimi aşkını yazmış, kimi su
Kadar oldu yalnızım bunlar itiraf mi arkadaşlar. Kan , gözyaşı, ihanet , böyle şeyler itiraf olur. Yine şaşırtmadiniz.
Aklına zerre gelmediğim insanlar için peşlerinden koşacak mücadele edecek değilim. Beni hayatında aramıyor eksikliğimi hissetmiyor ben olmadan da hayatına devam edebiliyorsa kendimi hatırlatmama gerekte yok.
Tanımdağım insanlara neyin ne itirafinı edeyim? Ne için edeyim? Ne alaka amk? Delinin biri başlık açıyor diğer aptallarda başlıyor itiraf etmeye. Azcık aklınız olsa burada ötmezdiniz zaten. Buraya yazınca rahatlama hissedeceğinizi sanıyorsanız zaten ruh haliniz sağlıklı değildir önce bunu bilin.
yakın arkadaşımın sevgilisi ile takıldım. sevgilimin yakın arkadaşı ile de takıldım. böyle de bir orospu evladıyım.

(bkz: vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam)
Bilgi yüklü entarilerin hepsi buradadır. Kültürlü insan dolu maşallah, yersen tabi.
gereksiz yere günlerdir sürekli tartışma, sürekli stres; sonunda başım ağrımaya başladı ki öyle böyle değil. majezik, duş falan kâr etmiyor. resmen boynumdan yukarısı "kes al" denecek durumda.
Yüksek ateşim var. Düşmüyor, düşse de çıkıyor ve ben doktora gitmeye hem üşeniyor hem korkuyorum.
biliyor musun ben en çok senin gitmeyeceğini düşünmüştüm.
sabahları gözümü açınca içime dolan yaşam sevincime kadar kaybolacağını bilseydim, belki kendimi bu sona hazırladım.

çokça kimseye "canımın içi, balım" demem artık.

daha öncekiler gibi geçer diye bekledim.
ama senin gidişin gitmekten çok canıma kastetmekti. tek elimden gelen, şu satırları yazdığım kabusa dönen bu rüyadan uyanmayı bekliyorum.

yitirmemeliydik güzel yarınları,
bırakmayacaktık koşmayı,
belki bu hazin sondan haberdardık ikimizde en baştan,
kapattık bu defteri, bu sevdayı.

tekrara çalan tek şey duygularımız değil, kargaşaydı.
kaosun içinde kaybolduk, kaybettik bağımızı.
tek çare sevmekti belki.
belki bir ağacı,
belki bir fotoğrafı,
belki akşamına batacak güneşin doğmasını,
ama en çok birbirimizi.
ruhumuzu, kalbimizi..
Çalıştığım projenin ekim ayı itibariyle bitişini görüp burdan sağ salim kazasız belasız ayrılmayı nasip et allahım. 5.5 aydır izin kullanmıyorum acayip derece de yoruldum hem mental hem bedenen. Tatile çıkmaya ihtiyacım var.
Bu aralar hani çok huysuz ve uyumsuzsun falan diyorsunuz ya onun sebebi saldım gitti aşaması ya gerçekten. Hani kafam kaldırmıyor artık yaşlandım kimsenin sırtında kamburu olmak istemiyorum. Kendimden bir şeyler vermek hele hiç. Zaman çok güzel bir şey, hiçbir şey getirmese bile bir dinginlik getiriyor.
Bok gibi hayatım var.
bu yıl da doğum günüm 7 temmuz’a denk geldi.
ingilizceyi okulda öğrenmişim, bunu Fransızca öğrenmeye çalışırken fark ettim.
Şimdi yakın zamanda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum ki hem sözlük yıkık görsün hem de alfa görsün. evet. başlıyorum

Şimdi benim 3 4 aydır yani bu pandemi döneminde flörtleştiğim bir bayan var. Hatta kadın. Evet. Her neyse adını Feriha koyalım bu hikayede. Bizim bu feriha nasıl bir tip derseniz, özgürlüğüne düşkün, şımarık, sorumluluk almaktan kaçan bir kızımız. Sevgilisinden ayrılınca arkasından söven kişi gibi oldum ama böyle arkadaşlar şimdi doğruya doğru. Iyi yönleri de vardı elbet ki vurulduk biz de. Öyle boşa atlamadık. Her neyse, gel zaman git zaman, arada iyi günlerimiz oldu, arada köpek çektiğimiz günler oldu. Öyle klasik bir ilişki içindeyiz yani. Gel gelelim, ben feriha ile buluşmaya karar verdim. Daha doğrusu izmir'de işlerim vardı e gitmişken de buluşuruz be fena mı dedim. Bu fikrimi de ilettim kendilerine okeylediler.
Sonrasında Perşembe gününe anlaştık. izmir'e kalkan 2 araba vardı o gün, biri sabah 8 diğeri akşam 6. Akşam gitsem geç olacak yetişemem diye sabahın köründe koyuldum yola. Uykusuzluktan izbanda 4 durak fazla gittim uyuyakalıp. 4 durak da geri geldim haliyle. Neyse bunlar ufak aksilikler tabi. Evin önüne geldim, bir de ne göreyim. Anahtar yok. Kaldık mı kapıda, kaldık. Çilingir çağırdım, 1 saat onu bekle, işini halletmesini bekle et derken ben 3 saatlik mesafeyi 5 6 saat kadar bir sürede tamamladım. Yorgunluk desen ayrı, maskeyle gezmenin zorluğu ayrı, açlık bir yandan, sıcak zaten kafamda. Vuran vurana yani.
Neyse ben hemen kendimce uyuyayım da kızın yanına ölü gibi gitmeyeyim dedim. işte akşam 7 8 gibi buluşacağız, ben de eve girince mesaj attım ben geldim izmir'e diye. Ne dese beğenirsiniz. Ben dün çok içtim bugün çok yorgunum bilmem ne. Neyse dedim içimden. Eyvallah çektim bu seferlik. Tamam madem dedim uzatmadım olayı. Telafisi olarak da cumartesiye sözleştik yine. Her neyse tabi ben izmir'e sadece kız için gelmedim, işlerim vardı yanında da promosyon diye düşünerek planları ona göre ayarlıyoruz tabi. Cumartesiyi bi boşalttım önce. Ekilcek kişileri ektim filan, cumartesi sabah saat 6.33 de gelen mesaj " ben eve yeni giriyorum bugün de bulusamayabiliriz ".
E kardeşim buna da eyvallah diyecek kadar yıkık değilsindir diyenler varsa, dedim evet. Sitem yapmadım ama çocuk gibi de, tamam diyip geçtim.
Her neyse akşam oldu, ben bir gazla, böyle sahiplenici bir erkek edasıyla yarın yanına geliyorum mazeret kabul etmiyorum yazdım. Birden köpürdü arkadaş, işte sen nasıl kendi başına plan yaparsın da, sen kendini ne zannediyorsun da.
Ulan .mına koyim sanki ben ektim 2 gündür de ben azar yiyorum. E dedim sen ekmedin mi beni 2 gündür. Keyfimden mi ektim demez mi bi de, e keyfinden ekmedin de neyden ektin gülüm anlat hele. Neyse bu olay uzayacak, kafa sikmeye gerek yok dedim kendime, iyi geceler diyip kapattım muhabbeti.
Bugün de gelmiş diyor ki yarın buluşuyor muyuz 6 da. Yarın da içecektik çünkü onun da planı yapılmıştı.
Benim işim çıktı geri döndüm dedim. Misilleme mi yapıyorsun ben seni ektim diye sordu sonra. Yok ben kimim ki sana misilleme yapayım dedim.
Ve size yemin ederim, tüm bu olayların başından sonuna kadar en ufak bir kızgınlık ya da nefret duygusu hissetmedim. Aksine o kadar boş hissettim ki, böyle nasıl denir, sanki kapının önünde toz kalmış da rüzgar almış götürmüş gibi. Rahatladım aksine, çünkü üzerimde hep bir yük hissediyordum, ulan acaba az daha mı sabretsem, az daha mı çabalamam lazım diye diye. Gerekmiyormuş. Üzüldüm ama böyle şey bir üzgünlük de değildi bu, bencil bir üzgünlük değildi yani. Tamamen hayatı sorgulama üzerine bir üzgünlük içindeydim. Bundan sonra da sikerler be dayım. Yok ilişkiymiş, yok sevmekmiş, yok değer vermekmiş. Herkesin ne aradığını belli, sikeyim sikileyim yoluma bakayım sonra da. Kimse kafamı yormasın. E iyi madem öyle ben de yormam dedim, indirdim tinderı, çaktım 3 4 foto. Çok da güzel bi hatunla yemek yedik. Sohbet ettik. Hayat böyle güzel mi, bence böyle olmasa daha iyiydi ama, insanoğlu işte. Adapte olamazsan hayatta da kalmıyorsun.
Amma uzun oldu mk bunu okuyan bordoberelilere selamlar. iyi geceler.
izmirliyi mutlaka sikmen lazım karşim ondan sonra naparsan yap. Onun canı yarrak istiyor çünkü. Büyük ihtimalle uydurduğu bahanelerin hepsinde de yarrakla meşguldür.
Insanlarla uğraşmak acayip yoruyor beni artık. Yalnız kalmak benim için en iyi kurtuluş galiba yoksa sınırım bozulacak sürekli.
eğer bir dua varsa alsın onu kalbimden ben gerçekten dayanamıyorum, altüst oldum, herkes geçecek diyor. ne zaman ve nasıl geçecek? yok mu bir tarifi, yok mu bir dermanı? bu aşk denen şey neden bu kadar can acıtıcı. allah, peygamber aşkına niye geçmiyor?
Güzel kadınlara ve güzel kafalara zaafım var. Bu iki unsuru, kısa ve zorlu hayat mücadeledesinde, biz erkeklere verilmiş hediyeler olarak görüyorum. Kadının ve alkolün olmadığı bir hayat düşünemiyorum.
Kendimi huysuz virjin gibi hissediyorum. (bkz: swh)