bugün

Duygulanımlar ve yalnızlığın ponçiklemesi bazen çaresiz bir başvurumsuzluğun unutulmuşluğuyla denkleşiyor. Sonsuz bir köpektir camsil.
Son bir haftadır, baya ağır şeyler yaşıyorum. Fakat yaşadığım bu ağır şeyleri kimseye söylememekte diretiyorum. kendi başımın çaresine bakmaya çalışırken, etrafımdaki insanlar beni fazlasıyla yoruyor. Bazen "zaten yorgunum. Bir de sen yorma beni" diyesim geliyor. Demiyorum. Çünkü karşı taraftan "neden yorgunsun?" sorusunun geleceğini biliyor ve bu soruya cevap verecek gücümün dahi olmadığını düşünüyorum.
Biraz olsun yorgunluğumu unutturduğu için, bu entryi bu başlığa girmek istedim.
Sözlükte sevdiğim sayılı şeylerdensin başlık.
Kendine iyi bak. iyi geceler.
eski entrylerime bakıyorum bazen lan bunu ben mi yazmışım amk diyip siliyorum bunun neresi itiraf onu da bilmiyorum.. ha bir de az önce bir kasa portakal bıçakladım iki tane laleyi de makasla kestim birazdan hollandaya ültimatom gönderecem ...
içki içmemi istemiyormuş. Açıkçası isteyip istememesiyle ilgilendiğim söylenemez, ona ayıracak param olsa içerim ama önemli olan bu değil. Nedenini sorduğumda sonra söyleyeceğini söyledi ve ben oturdum sonrayı bekliyorum. Saçma onu da biliyorum ama biri bana yapacağını söylediği şeyi yapmayacağını bilsem de yapması için beklentiye girmekten kendimi alamıyorum. Yapacağını söyledi çünkü. Beklentiye girmek en doğal hakkım.

insanlar söyledikleri ve verdikleri sözlerin arkasında durmalı. Hayal kırıklığı insanı oksijenden daha yavaş öldüren bir zehir.
cuma günü kurşunlar arasında kalıp ölümden teğet geçtim ve aileme bunu söyleyemedim.
geçenlerde aklıma bir fikir gelmişti. unuttum o fikri. gündelik yaşam içinde bir an için parıldayan düşünceler, fikirler oluyor; bunlar gündelik yaşamla beraber akıp gidiyor sanki. bir nehir yatağı olsun zihin. ben bu nehir yatağının bir kıyısında oturmuş olayım. görebildiğim kadarı da 10 metre olsun. görüş alanıma yeni bir düşünce takılıyor, yavaş yavaş öteki uca doğru akıyor. bu arada ben bu gördüğüm şeyin bir resmini çizmezsem, yazıya falan geçirmezsem, o anki ufkumda kaybolup gidiyor. sonra ara ki bulasın. bulunmaz değil gerçi ama o nehir kollara ayrılıyor sürekli. kalkıp yürüyerek farklı yerlerde oturup aynı şeyin tekrar aktığını görmeyi beklemek biraz saçma. yine de bekliyor insan.
daha geçen hafta düşünüp heyecanlandığım şey şimdi yok gibi. öyle kandırıkçı ki bu hayat. kanıp gidiyoruz. kanıyoruz. anılara, hatıralara sadık kalamıyoruz. şimdiki an önemli, şu an önemli bizim için. anılar, yerine sürekli yenilerini koymak için varlar orada. geçmiş bu kadar değersiz olunca, geçmişin kucağına bırakılan, bir yerine ip bağlanmamış her şey kayboluyor. tekrar bulunca, tekrar hatırlayınca şaşırıyoruz.
niye not almıyorum, niye yazmıyorum hemen? alışamadım çünkü henüz. ama yaşamayı öğrenmek, yaşamayı, ustaca yaşamayı öğrenmek için zaman var. kendi kendimin kurdu olmak için kasıp kavrulmaya gerek yok. saldım. unuttum. düşünceler, fikirler geri gelir. kendimi paralamaya gerek yok.
Sozluk;

Geceleri uyuyamama nedenlerim var.
Bi yavşakla cikiyodum.

Beni çok fazla kazanacagim bi işe girmeme engel olup ayrıldi.

Alay eder gibi.. para bizden de önemli degil diyordu. Bende montumu ve telefonunu caldim. Para bizden önemli değil ya.

Kendime daha az kazanacagim ama güzel bi iş buldum. Calisiyordum..

Bu arada biz ayriyiz ama benim içim hala sogumamis. Daha fazla kazanacakken düsurüldugum durumdan az biraz şikayetciydim. Ama çok da degildim cunku starbucksta barista olmus, 15 gun işte kalirsam sertifikam olacakti. Tabi ayda 4 bin kazanacagim modellikle yarisririlamazdi..

Kin doluydum. intikam da almak istiyordum ama gecmiste sevgi beslediğim bu beyi, evet hala seviyordum.

Kararsizdim. Bariştik.. beni telefon için barismadigina annesinin ustune turlu yeminler ederek ikna etti. Bu 2 hafta boyunca 6 mont alacak kadar paramı yedi. Sabah işte calistim aksam onla kaldim, uykusuz 3 gün gecirdim, bu şekilde. Haliyle işte verim veremedim ve bunisten de oldum. Sonra aniden terkedildim. 10 saat bile gecmemisti boyle bi geceden. Seni seviyorum demesinin ustunden. Bu 10 saatte yasam belirtisu alamadim cocuktan. Arkadaslarina da baristigimizi soylememis en son arkadasini aradim bu piçi sormak icin, sesi geliyo ama yok diyolar. Hala ayri sandiklari icin bizi neyse..

Ama ben aptalım hala akillanmadim.

Sakarya da okuluna gittim, yine aklimda intikam almakla barismak arasinda bi kararsizlik. Baristik. Yine çok iyi davrandi basta. Sevistik, saat oglen 5 ve son otobus saat 10 da felan. Evden cikar cikmaz arkadasini arayip plan yapti. Bi yere dogru yuruyoruz baktım Beni otobuse bindirdi. Isini bitirip, arkadaslariyla ustune bi de plan yapti. Ben o kadar istanbuldan bunun icin mi geldim? Arkadaslariyla her zaman takilabilirdi.

Gercekten cok agir geldi. Ben kazanacagim parayla 3 tane telefon, harcadiklarimla 5 tane mont alirdim. Hem işimden,hem paramdan,hem insanlara olan sevgimden, gecelerimden oldum.

Peki neden?

Bana insanlar seninsanlar saeece sikmek icin cikar diyodu,

Cirkin de diyodu.

Kendisi basta bu yuzden cikmis.

Ben postal parka bol sweatshirtle dolasan, usenip sacini bile taramayan bi insanim. Benimle neden sikmek icin çiksinlar? Ben disiligimi on plana cikartan seyler bilerek isteyerek giymiyorum. Dikkat cekmiyim erkeklerin potansiyel bremini gibi olabileyim diye..yavsamasinlar diye yapiyodum. Bi kac kisi benle ilgilendi diye bunu soyluyodu, kendi fikri bu oldugu icinmis demekki. Sikmek nedir ya benim daha ciddi bi iliskim olmamisti bile.

Ama anladim ki asil her tarafini acarsan senden korkuyo erkekler. Laf soyleyemiyo heralde.
insan türünün en akıllı varlığıyken en aptal varlığı da olabiliyormuş. bazen insan olmak en büyük işkence bazen aklının olması en büyün kötülük. dünyanın bütün kötülüğünün farkındayken aslında dünya denilen hapishane de tutsak olduğunu bilirken savaşları görüyorken , tanrının bize verdiği akıl lütuf mu yoksa en büyük ceza mı?
Şuan dersteyim.

Kar yağıyor. Ben ise dersi dinlemek yerine pencere kenarı olan yerimden dışarıyı, kar yağışını izliyorum.
ilk defa "siri" kullanmayı deneyen yeni bir iphone kullanıcısı olarak "hello siri" diyen dilimi sikeyim.

Ayrıca bu cümleyi "call s...." anlayan ve adı s ile başlayan eski sevgilimi aramaya çalışan bu telefonu yapan şirketi de sikeyim.

olm çalmadan kapatayım diye az kalsın telefonu camdan atacaktım.
Mesainin bitmesini bekliyorum.daha 2 saat var.
görsel bir keresinde eski bir tanıdığım insanın facebook'unda *the choosen one:... the choosen two:pikachu* gibi bir ifade gördüğümde niye garipsediğimi bu resmi görünce daha iyi anladım. yanlışlığından garipsediğimin farkında bile değilmişim. çıkarılması gereken ders; farkındalık önemliymiş ve konular hakkında bilgili olmak gerekliymiş yanlışı düzeltebilmek için.
ayrılma sebeplerinden birisi de annemin ona karşı olan tavrından korkmasıydı.

az önce işten gelir gelmez, anneme beni terkettiğini söyledim. barışırsınız dedi, istemiyordun dediğimde olay para tamamen dedi, aldığın maaşı elin kızı beğenmez, illa bir şey ister, sen zor durumda kalırsın dedi.

açıkçası şaşırmıştım, başına kakmasından korktuğu şeyler var dediğimde güldü, ne diyeceğim ben demem bir şey dedi.

aslında annemin zamanlamasına uyamadık bir türlü, aslında tam da kabul ediyordu. ama istemedi beni, istenmemekten yorulmuştum. saygı duyarak ama istemeyerek ayrılık istediğini kabul ettim. benim de suçlarım var ama aşılmayacak şeyler değildi.

şimdi tekra annemle konuştum, olayın diğer bir kaynağı da babamın duruşu olduğunu söyledi. üzüldüğümü farketti tabi. aslında istiyordu ama işte sebepler sebepler...

yalan olduk be birader, yalan... yanyana olmak ile mesafeli olmak arasındaki fark işte.

kilometrelere yenik düştük biz...

2 gün sonra gelen edit : düz adam sami moduna girdim, üzerine çok düşmüyorum konuların. amaaaan modundayım. gideyim de çay demleyeyim.
sakalları kesince tam tokatlanmalık bir oğlan çocuğuna döndüm. Pişmanlık yasasından yaralanmak istiyorum.
Babamın kaybolan yüzüğünü bulup sattım. Annem terk etti. Pişman mıyım pişmanım tabi amk. Her akşam lahmacun yiyoz. Sabahları da. Öğlen yemiyoz.
akşam yemeğini, hasbelkader şirketimiz avukatlarından 40'lı yaşlarda bir kadın ile yemiş bulunduk.

ayşegül hanım ile uzun süre sohbet ettik, nihayetinde astrolog minvalinde dedi ki,

cümleleriniz, sohbetiniz çok yerinde, çok iyi bir yaşamınız olacağına inanıyorum, vicdanınız vücudunuzdan daha yaşlı. merhametten arınmanız gerekebilir,

efendim dedim? yani vicdanen çok yaşlı olduğumu mu kastettiniz, bunu sözlükte yazmıştım zaten.

sözlük deyince kısa süreli sessizlik oldu.

ruh haritamı doğru çıkarmışım sanırım ulu.

sevmediğinizi, sıradanlaştırın, yılmayın.

kumlu sahili, kocaman deniz feneri olan küçük kasabalara gitmek istiyorum. haziran mı temmuz mu? vakit daha hızlı geçmeli.

diyaloglarımı 'mutlaka görüşelim.' ile sonlandırmıyorum.

akaryakıt istasyonunda, kır saçlı bir adamla 'merhabalaştık, kendi reklam ajansım var, google ile ortak çalışıyorum.' dedi, ee meslek yaşamın korsesi malum dedim, sesli kahkaha attım. aklıma geldikçe gülüyorum.

kutupları arttı toplumun, evet.

doktorun kucağında mavi ameliyat çarşafının içinde öyle masum bakıyor ki?evet evet, bir arkadaşımın daha çocuğu yaşama 'hi sweetie' dedi.

30'dan sonra doğum günü kutlayacak mıyız?

' sayfalardan taşıp, yaşamın içine aktığı bir yazı stili ' diyor yazar ve d&r'dan bir kez daha elim boş çıkmıyorum.

aşil topuğum merhamet, eskisi kadar olmasa da.

yıldızlar ile örttüm üzerinizi,

iyi uykular, takım elbiseli, güzel adamlar.
yine aynı şeyi yaptım.

hani kendimi kandırmayacaktım.
Bir tek canım vardı. Sen gülünce o'nu da sana verdim.
Yastığa başını koyduğunda ne hissediyorsan, osun.
bugun kampusu yariladiktan sonra telefonumu sinifta unuttugumu farketmem ve rezil olmiyim diye taa tas kapiya kadar yuruyup ordan donmem.sinifa birden dalip ders oldugunu farketmemle birlikte kotucul bakislara maruz kalmam.sonra tum gun kendime sovmem ve kimseye anlatamamam.
Başlıyorum.

Kötü yönlerim olabilir. Fazla duygusal fazla gelgitli olabilirim.ama ben de her insan gibi yaşamaya değerim. Herkes kadar anlamlı biriyim.

Fakat sizler zevksiz ve korkaksınız diye yıllarca kendimi odalara okullara kitaplara kilitledim. Şimdi görüyorum ki ben size göre fazlayım. Hem de çok.

Siz olmayan zevklerinizi yaşamak isteyipte yaşayamadığınız özentileri başkası ne der kalıplarınızı alıp monteleyin. Ben hayatımı bağırarak ve bundan bi parça bile utanmadan yaşıyacağım.

Anlamlı ve kıymetli olan herşeyi arkanıza bile bakmadan terkedin. Kaçın devam edin.
Döktüğüm her gözyaşının bi anlamı var siz kahkaha atsanız ne olur?

Yaşadığınız iğrenç hayatları yaşlandığınızda ah çekerek yada banka kuyruklarında emekli maaşı beklerken anlarsınız mesleğine bile ailesi karar veren zayıf vizyonsuzlar....

Hepimiz unutulmaya mahkumuz ama sizin gibi korkaklar bastırılmışlar boyun eğmişler hatırlanmaya bile değer değilsiniz hem de hiç. Şuan elinizin altını koyamadığınız o taşları yarın kafanızda kıracaksınız.

Oh rahatladım kusun arkadaşlar kusun
görsel

sanalda böyle acıtasyon yapıp gerçekte arkadaşlarlayken saba tümer gibi kahkaha atıyorum.
Hoca derste uludağ sözlük dedi ben şok!!
sen varken ben kendim olamiyorum.
annemin sigara paketinden sigara kaçırıyorum.