bugün

Vizelerim iyi gitmiyor sözlük bu var bir taraftan maddi olarak ta ortadayım. Bir de kıvırcık iremle de konuşamıyorum. Nerden muhabbete giricem hiç bilmiyorum. işler pek iyi gitmiyor yani. bir umut bekliyorum. belki düzelir diye. sürekli facebook profiline girip paylaştığı şarkıları dinliyorum. galiba işi biraz abartım.
bu saatte iskender yiyorum. ama nası güzel! bu hafta yediğim ilk adam akıllı yemek oldu.
Yarın hayatımda ilk kez diş doktoruna gidicem. Çok korkuyorum imdaaaaakk.
olaysız dağıldım.
kendi kendime yalnızlığa alışmıştım aslında sözlük. aşk olmadan da yaşaya bileceğime inandırmıştım kendimi. aslında her şey gayet iyi gidiyordu. aşk konusundaki eksikliğimi eskilerden gidermeye çalışıyordum, yeri geldiğinde. kendimi gerçekten yalnız ve sevgiye muhtaç hissettiğimde. bu duruma o kadar alışmıştım ki, başkasının olabileceğini düşünememiştim. ta ki geçtiğimiz ekim ayına kadar. onunla tanışmak istemedim başlar da, sebebi sadece olmayacağına inanmamdı. ama yok istemeyerekte olsa tanışmıştım onunla. başlarda aklımda yoktu bile aramızda bir şey olabileceği. ardından ilk adım geldi ondan, derken ikinci adım. bir anda kendimi onunla güzel bir akşam geçirirken buldum. bunları yaşadıktan sonra artık sadece onu istediğimi fark ettim. sadece o olsa da bana yeticekti belki de. devam ettik biraz daha bunları ona söyleyemeden. sonra soğukluk başladı. anlayamadığım gibi, inanamamıştım da. bir çocuğun yeni ve en çok sevdiği oyuncağı gibi olmuştu. peki ya çocuk onu kaybederse? beklemeye devam ettim, bir şekilde düzelebileceğine inanarak. ardından gittiğini anladım, "dur" diyemeden. imkanım vardı aslında, demedim, diyemedim. bir iki gün sonra tekrar yalnızlığımı fark ettim. ama bu sefer yalnızlığa bağışıklık kazanmış biri değildim. günlerin ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim, hayattan bir zevk alamadan, belki de aslında yaşamadığımı fark ettim. buna yaşamak denmez di tabi. tekrar başa sardı hayat, yalnızlığa olan bağışıklığımı geri alana dek. peki, neden hayatıma girip, her şeyi mahvedip, hiç bir şey yokmuş gibi uzaklaştın? lütfen bu sefer daha çabuk atlatıyım...
sponsor görüşmelerinden halen ses çıkmaması moral bozucu.
morali bozdum tabi.
itiraf bile ettim.
yarın iki tane önemli sınavım vardı da ben bir şişe en ucuzundan şarap eşliğince çalışmauya başladım sonra ev arkadaşları da geldi birer kadeh daha bir şişe daha derken sınavlara çalışamadım lan. şimdide uykum geldi yatıcam erkende kalkamam hiç. pişmanım ama bir daha olsa yine yaparım. bu yazıyı da vicdanımı rahatlatmak için yazdım zaten.
hayalimdeki sevgilinin robot resmini cizdirip polise sevgilim kayboldu desem, onu bulur muyum ki? ha sözlük sence işe yarar mı dersin?
ali ağaoğlu espirileri artık yapılmasın istiyorum. anlamıyorlar beni bunlar hep sıradan, bunları herkes yapıyor . *
çerkezlerin kim olduğunu ve karakteristik özelliklerini bilmiyorum. hayatımda hiç çerkez görmemiş olabilirim. eğer görmemisşem acilen görmem lazım. hatun olanından.
(bkz: çok yakışıklı olup fakir olmak)
eskileri özlemek insanı en çok yaralayan budur çocukluk anılarını özlemek. çocuk iken kurduğum hiç bir hayalim gerçek olmadı benim çünkü hiç biri için çaba göstermedim. ailemi hiç bir zaman gururlandıramadım, babamın istediği gibi biri olamadım gerçi ben benim istediğim gibi biri de olamadım.

mutsuzum evet dünyanın en mutsuz insanı ve bu mutsuzluğun nasıl geçeceğini biliyorum ama o yapacağım şeyde birileri üzülecek, kırılacak o yüzden yapamıyorum.
hiç bir zaman kendimi düşünmedim ben hep kendimi ikinci plana attık keşke biraz bencil olabilsem keşke hayallerimin peşinden gidebilsem.
benim en büyük hayalim hayallerimin peşinden gitmek.

ve şu an en çok istediğim şey küçük bir çocuk gibi babamın dizine yatıp bana masal anlatması şu an beni mutlu edecek tek şey bu.

http://fizy.com/#s/1ai2nf
üniversite yerleştirmelerinde rehberlik hocamın kurbanı oldum.* yazdığım bölümler benden daha düşük puanla kapattı. benim girememe sebebim ise sıralama hatası... işim ek yerleştirmelere kaldı ama annemin zoruyla açıköğretim yazdım. bin kere dedim; "açıköğretim yazınca o kesin geliyor sıralamaya bakmıyor, adamlarda kontenjan yok" diye dinlemedi. yazdım geldi. tüm bu olanlara çok kızdım ve bu sene hazırlanmak istemediğimi sert uslüpla söyledim. annemin yalvarmadığı kaldı o derece... kadere razı gelip işe girerim falan dedim ama lise mezununa malesef iş yok. bulduğum işleride sevgili babam beğenemedi!!! baktım hayatı bana zindan ediyorlar bende gizli gizli ders çalışmaya başladım. gururuma yediremediğim için daha anneme söyleyemedim. sonra başıma kakacak biliyorum..! annem açıköğretim derslerime çalıştığımı zannediyor. halbuki dikkatli baksa hukuk yerine kimya çalıştığımı anlar nasıl jeton düşmedi hayretler içerisindeyim..
Ne yazsam bilemedim şimdi. Baya da düşündüm ama bulamadım yani. Neyse bugün benim doğumgünüm başkaları düşünsün.
kiminle olursam olayım, onu sevmek beklemek korkusu yakamı bırakmıyor. en büyük korkum onu kaybetmek iken bugün onun olmadığı bir hayat düşünmek imkansız.
ellerimle tırnaklarımın yanındaki etleri yoluyorum, bazen abartıyorum kan çıkıyor.
Bizim ev kışın soğuk yazın sıcak oluyor. Mühendis cenabet idi herhalde.
Yirmili yaşlara merhaba demişken her şeyin giderek ciddileşmesi gelecek yılların makus talihini de sızım sızım hissettiriyor. Bu da hislerin en boktan olanı sanırım.
Bugün vize sınavından erken çıktım. Hoca sınav bitiminde cevap anahtarının pano da olacağını söyledi. Ben de bir arkadaşla birlikte panoya sahte cevap anahtarı astım.
Ulan millet mezun olacak hala kaç aldın şunun cevabi neydi pesinde. Erasmus a gidecek insan iktisat salt bilim midir sorusuna ve akabinde; "ben suyun 50 derecede kaynadigini düşünüyorum sence nasıl?" Sorusuna haklısınız hocam diyenler var.
Erasmus a sokayim size bir şey olmasın. Ayakta sikerler adami valla.
bildiğin 1 ay sonra askerim ya la.
bu dünyada öyle insanlar var ki, beklediği kişiden ilgi görmeye aşk adını koymuşlar. üstelik bu insanların ruhları o kadar aç gözlüdür ki, çok hoşlanıyorum, seviyorum dediği, deli gibi kıskandığı adamdan ilgi göremeyince bir başkasının ekmek kırıntısı büyüklüğündeki ilgisine dahi ihtiyaç duyarlar. onun karşısındaki kişinin kişiliksiz olması veya güven verici olmaması dahi onun için önemli değildir, yalan konuşulsun, pembe rüyalar anlatılsın ona ama yeter ki onun aç gözlü ruhu doyurulsun, ilgi görsün onun dışı pembe içini kömür tutmuş ruhu, onun için yeter. ilgi manyağıdır bunlar. sevgi, sabır, sadakat ve aşka dair ne varsa bunların kitabında yoktur, bundan yoksundurlar. çoğunun yaşları yirmiye yakın hatta yirmi küsürleri aşmıştır, hepsinin kişiliği çoktan oturacak yaştadır, ama hala daha kişiliği oturmamış bu kişiler ergence ilgi çekme davranışlarını her yerde fütursuzca, cömertçe sergilemekten bıkmazlar, bu itici davranışlarından hiç bir zaman vazgeçmezler. bunları yaparak kendilerinin ilgi odağının merkezinde sanarlar, halbuki kendilerine yabancılaştıklarının ve daha da çok yalnızlaştıklarının farkında değildirler. onlar, içinde bulunduğu dünyadan tam zıttı olarak tanıtırlar kendilerini dış dünyaya. sana öyle şeyler anlatırlar ki bu kişiler, çevreden o kadar ilgi görüyorsa madem çok seveni vardır dersin fakat o kadar yalnızdırlar ki, sırf yalnızlığını gizlemek, içinde bastırmak, sana karşı bunu belli etmemek ve onun hakkında böyle bir şeyi bir saniye dahi düşünmeni istemediği için yani sırf bunun için sana saatlerce, günlerce, hatta arkadaşlığınız boyunca sana yutturabileceği sayısız ve hatasız senaryolar kurarak yalnız olmadığını göstermek için çaba harcayabilirler. onlar bunu yapmaktan yorulmazlar, aynı şeyi etrafındakilere mutlu olduğunu göstermek için de yaparlar. "bakın ben ne mutluyum!" diyerek, hep gülerler insanlara, özellikle o çok hoşlandığı, sevdiği adamlara. yanyana gülerek fotoğraf çektirirler birbirleriyle. fotoğraf karesinde en güzel gülüşünü verebilmek için yarışırlar kendileriyle adeta. tek amaçları, birbirlerine yaptıkları "mutluluk rolü" biraz daha sürsün tablosudur, günü kurtarmak kardır onlara göre. bir günü mutlu bitirirler "kendilerince". aslında her geçen gün birbirlerinden sıkıldıklarının farkında değillerdir. çünkü onlar sadece birbirlerine ilgi ile bağlıdırlar, hatırladıkları tek şey ilgi, unuttukları ise "aşk, sevgi, sadakat ve huzur" dörtlüsüydü. çünkü ilgi manyakları bu kadınlar üstte de dediğim gibi ilgi göremediğinde çok rahat ikinci birinden ilgi almak için amansız bir psikolojik çatışmaya girer, ruhları yalnız kalmamak adına beyniyle çetin bir mücadeleye girişir. ama mağlup gelir düşünme yetisi, kadınlık içgüdülerine. kendi içindeki zıt karakterler arasında gidip gelirler bunlar.

onun bu acınacak halindeyken bile ona şans verebilirim ben, gözlerinde görmüştüm birlikte çok mutlu olabileceğimizi, hala daha görüyorum kendine itiraf edemediği ama kendini eleverdiği bakışlarında, ağzından kaçırdığı sözlerle. sadece sırf onunla mutlu olmak için yaklaşmıştım ona, masumdu duygularım. ama o ne yaptı, yaktı geçti beni bir anka kuşu misali, şimdi de küllerimden yeni bir ben yaratmamı bekliyor.
baştan aşağı cinsel istekten oluşan bir hayvanım galiba ben sözlük. beynimde fırtınalar kopuyor. bir kızı üşenip de sikmesem sikemediğime üzülüyorum, siksem diğer milyonlarcasını hala sikmediğime üzülüyorum. doğaya salınmak, nudist nudist yaşamak istiyorum. 40 yaşını bulmadan azalma göstermeyecek bu, zaten genetik olarak 90a kadar da sikiyoruz. dedem de babaanneme tecavüz ettiği için evlenmişler. öyle bir soydan geliyorum yani sözlük. doyumsuzluk var. ama tek eşli de olabilirim. kafamdaki şablondaki über güzel hatunu bi bulsam, ömür boyu parçalarım ulan ömür boyu.
temmuz ayına kadar bütün sosyal faaliyetlerim iptal. hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yapmak zorunda kaldım, para biriktirmek. işime gidiyorum, eve dönüyorum ve tekrar işime gidiyorum, en son 2.5 yıl önce bir ilişki yaşadım, bugün farkettimde gördüğüm yüzler hep aynı. sonumuz ne olacak hiç bilemiyorum sayın sözlük.
Öksürmekten karın kasi yapmak. Akcigerlerin 20.000 bakımı gelmiş mina koyum.
sıçasım geliyor tuvalete gitmeye eriniyorum
burnumun bokn masanın altına yapıştırıp babama suç atıyorum
soğuk havalarda bilerek atlet giymryip sonra hasta oluyorum
aslında kokoreçi seviyorum karşı cinsim benden tiksinmesin diye tadına bile bakmadım diyorum
aylık 1800 liraya çalışıp 3000 liralık hava atıyorum
ıphone'um çakma
resimlerim fotomontajli
uzun matrajlı köşe yazısını okumadan yorum yapıyoeum
uykusuzun tüm seirlerini okuyup hiçbirini tap olarak bitiremedim
genelde horlasamda burnumda et var muamelesi yapıyorum
çöpleri yere atsamda duyarlıymış gibi davranıyorum
3.5 yaşındaki kardeşimle oyun oynayıp etrafı dağıttıktan sonra heryeri ona toplattırıyorum
metrobüste para vermeden geçmeyi seviyorum (bkz: kul hakkı)
izdivaç programlarını seviyorum
her türlü torpilsel olayda ön planda olup balonlardan korkuyorum (bkz: çok şişirilmiş balon)
egoistim.

bu kadar yeter ağlamak istiyorum. bu ne nebiçim insanmışım. (bkz: yazınca anladım)