ilkbahar. havalar ne sıcak ne de soğuk. tam yaşanacak mevsim.
sonbahara göre artıları, günler kısalmak yerine uzuyor. sonbaharın o negatif, kasvetli havası değil de pozitif ve hayat dolu bir havası var. doğa sonbaharda kendini kapatıp ölüm sessizliğine çekilirken, ilkbaharda yeniden doğuyor. bence ilkbaharı açık ara öne geçirmeye yetecek sebepler bunlar.
bir kere metaforiktir. yağan kar şehrinizin, çevrenizin pisliklerini örtmüştür ve yerini iyiliğin, masumiyetin sembolü olan beyaza bırakmıştır. efendime söyleyeyim dingindir. kar yağdığında hayatın o yarışılmaz temposu durağanlaşmaya, sakinleşmeye başlar. etrafınızda koşuşturan insanlar kaybolmaya başlar. kış çocukluk demektir. kar yağdığında okulun tatil olduğunu haberlerden seyredip mutlu olursun. kendini sokağa salar tadını çıkarırsın. evet soğuktur ama bu da doğanın bir parçası. ayrıca soğuk diri tutar, hem beyninizi hem vücudunuzu. gerekli önlemler alındığında ise bişeycik olmaz çıtı pıtı biri değilseniz. en sonunda da romantiktir. sarı sokak lambasının altında usul usul yağan kar yağışı ile beraber yol almak hiçbir mevsimin getirdiği güzellikler ile kıyaslanamaz.
bugün anladım ki ilkbahar ve yaz. Ya da şöyle söyleyeyim güneşli günler.
Bence Türkiye topyekün kepcelerle alttan kazılmalı - artık gemiye mi konur ucağa mı bilmem- mümkunse ekvator a yakın bi bölgeye taşınmalıdır. minimum sıcaklık 25 maksimum sıcaklık 40 olmalıdır.