gün be gün yazarların başına gelen kimi zaman ilginç, kimi zaman sıradan, acı dolu, mutluluk veren vb... olaylardır.
öğrenci kızlara ailemin dairelerinden birini kiralamıştım 4 ay önce. bu aralar kızlardan biri arayıp, sürekli olarak aşağıdaki komşunun şikayette bulunduğunu söylüyordu. aradan bir kaç gün sonra (yani bugün) bakmaya gittim. sorun banyo ve tuvaletin aşağı katın tavanlarına akmasıydı. kızlar öyle söylemişti. "bir de siz gidip görün" diye söylediler. aşağıdaki komşuya indim. kapıyı çaldım. kadın açtı kapıyı. sadece başını görebiliyordum. sandım ki rahatsız oldu ama evin kedisinin kaçmaması için o şekilde açmış olduğunu, kapıyı sonuna kadar aralayıp, "içeri girin bir de siz bakın" dediğinde anlamıştım.
içeri girdim, güzel döşenmiş, abartıya kaçılmamış bir evdi. kadın teker teker sorunlu olan odaları gösterdi. en son tuvaletin orada kapıda durup, içeriye bakıyordum. birden kadın içerideki bazı yerleri göstermek için kapıdan geçmeye çalıştığında nefesini yüzümde hissettim. gözleri silme halinde gözlerimin önünden geçti. kalbim çarpmaya başladı ama oralı değilmişim gibi davranmaya çalıştım. kadın da anlamıştı durumu aslına bakılırsa.
"afedersin" diye söylendi.
"evet buralar mı?" diyerek lafı değiştirdim.
neyse evin sorunlu kısımlarına baktım ve kapıya çıktım. ayakkabımı giyerken, "bir şey ikram etmedim kusura bakmayın isterseniz daha yeni çay demlemiştim. sizde içer misiniz?" diye sordu.
heyecanlandım. cidden heyecan vericiydi. çünkü kadın çirkin ve annem yaşındaydı.
"yok teşekkürler. daha yeni içtim." diyerek evden uzaklaştım.
şimdi, arada sırada düşünüyorum da "acaba olsaydı?"
yok, yok midem kaldırmazdı. kadının kısa şortundan uzanan bacaklarındaki varisler aklıma gelip duruyor.
biber ve kabak doldururken harcın içine yağ ve salça koymadığımı farkedip, doldurduklarımı çay kaşığı ile boşaltıp tekrar doldurmam...
ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi benden not isteyen arkadaşımla elimde bir sürü kitap ve notla buluşmak için saçma bir kılıkla dışarıya fırlamam ( zira ocakta yemek var acele etmem lazım) sonra arkadaşı söylenen yerde görememem, mal gibi sağa sola bakınırken -zart diye bir korna sesiyle sevgilisi ve onu farketmem...
evet arabalı sevgilisi ve o. kısa bir sohbetten sonra -benim ocakta yemeğim var gideyim ben artık ehehe diyerek hayata lalet okuyarak eve dönmem.
evet sözlük... daha ne diyem mahmıt mı diyem ben ?
2 gündür canım somon istiyor aldık ama yiyemedik orasıda ayrı mesele ama neyse. balığı almak için metroyla bir durak gitmek gerek. şimdi metronun içine giren tramı da almadan olmaz. metronun içine girmemle olanlar oldu. karşıda bir ordu ticket request yazıyor hepsinde. yani burada tike basmadan şehri dolaşabilirsin o kadar rahat. tabi bende basmamıştım. ama tikesiz görene 150 euro ceza yapıyorlar. tam türk üsülü gişelerden geçtim onları görünce döndüm bastım. onlarda bana bakıyor bu deli napıyor diye. sonra gittin buyurun müsü dedim o da mersi matmazel dedi.
gittim ben balıkları aldım. öbür taraftada gişeler açık. uyanıklara bak sen. ordan da kurbanlar giriyor. bunlarda son durakta duruyor taktikğe bak hele. ama gişe nasılsa açık basmaya gerek yok dedim ben geçtim. geldim bunlar bütün tram metro bus çıkışlarını kuşatmışlar. basmadıkta tutsa 150 euroyu çatır patır ödeyecen ödemezsen faiz gelecek daha da ödemezsen bir hafta şehri temizleme cezası var. kurtuluş yok yani. tamam dedim ben bitti. artık direk pasaportu uzatıcam adama. tikeyi istedi aa oii matmazetzel dedi. birde yol verdi. manyaklıkta son nokta 2 kere aynı biletle geçtim yani. hiç farketmedi.
sonra şöyle bir düşündüm ankarada paso göstermeyen öğrenci için koskoca otobus kalkmıyordu. şöför öğrenci dövüyordu. bir kere ego basmassan otobusten indiriyorlardı. bitti hocam diyorsun git al diyordu. dağın başındayız nereden alayım diyorsun ben anlamam diyor. hey güzel allahım.
bursada bukart basmayınca güvenlik adamı jopla yere sermişti. neler gördük biz be.
oyle bir korkmuşuz ki buraya gelince her bindiğime basıyordum. iç güdüsel. son ay serdim biraz bende. ara sıra kontrol oluyor ama türk zekasıyla çözüyoruz yine işi. avrupada kimse sana job çıkarmaz, kimse dövmez, kimse sövmez. ceza yapar deli faiz koyar ama şiddet stres yapmaz.
ales'e giderken "ne olur ne olmaz,belki ihtiyacım olur" diye cebime koyduğum 50 lira kağıt parayı düşürmüş olmam son günlerde başıma gelen en kötü şey. Ales bana 100 liraya patladı,iyi bir sonuç gelse bari.
Genelde yapilmayanlarin o gün yapilmasiyla olan şeylerdir. anlatiyom dinleyin
La bugün akşam yemekte bir kız gördüm güzeldi güzel olmasının disinda birilerine de benziyordu hani kiz bakiyor ben bakiyom falan neyse yemegi bitti ben hemen kalktim kizi takibe kyk da kaliyoz hani yemek yedikten sonra tepsi vermeye gitti ben de daha siparisin gelmesini bekliyom bir de pide soylemisim yarim saate cikmiyor. neyse kiz farkli koridor bem farkli incez asagiya kiz durdu telefonla ugrasiyor ben de mal gibi kaldim oyle neyse asagida beklerim dedim indim merdivenden kiz gelmez oldu artik neyse geldi sonunda. lavaboya gidiyor bir de uyuz. orda da bekledik kiz cikti disari yemekhaneden ben de takipteyim lan kiz disari gitmez mi takibe devam kizin adini parmak basarlen ogrendim bu arada ciktik disari ayri ayri tabi. kizi durdurdum reis basladim konusmaya seninle daha onceden tanismis olma ihtimalimiz falan varmi falan diyom kiz guluyor yok hayir tanimiyorum falan diyor neyse ben de tabi aha güldü demekki (kemal abiye selam) verecek gonlunu dedim. Kizla konusuyom yok tanismaniz lazim falan kiz hayir cikaramadim falan diyor iyi o zaman tanisalim dedim. Kiz tabismak istiyosun yani dedi gulerek ben de aha tamam dedim bu is icimden. kiza da yaaaani evet dedim ama ben tanismak istemiyorum maalesef dedi orda kaldim öyle ama zorlasam olcak tabi ben de kizi isimartmayi goze alamazdim ve hadi yaaaa beyse saglik olsub falan dedim kiz dondu gitti ben de dondum yurduma elim bos halde yagmur altinda islandigim da yanima kaldi neyse sozluk denemeden bir sey olmaz de mi yani. Hocamin dedigi gibi dene, dene, dene. haydi iyi geceler konusmam bu kadar.
spor salonunda koşu bandından inerken o kadar halsiz kalmışım ki gözlerim kararması ile kızın ağzına girdim. evet bildiğiniz ağzına girdim. kız diyorum çünkü abla dersem işin sırrı kaçar. bildiğimiz 40 yaşındaydı amk
sabahın bi köründe şehirler arası yolculuk yapıp, bi ton yükle eve gelip, bırakıp, geri kalan sabahın köründe derse girip akşamın köründe çıkıp, eve gelip, göt kadar odayı toplama çabası.
Durakta bekleyen bir kisi vardi, gelen otobuse binip istedigim yere gidip gidemeyecegimi sordum, nazik bir dille cevapladi.
Duragima gelmistim otobusten indim, ayni kisi de inmisti. iki yol vardi; ben saga gittim, o ise sola...
Bir kac yere ugrayip her zaman gittigim kafeye gittim. Her zamanki masama oturdum ama ilk defa gazeteler masada degildi, yan masada duruyorlardi.
Gazeteyi rica ettim arkasi donuk kisiden,
ayni kisi cikti, yine ayni kibarlikla tabi dedi buyrun.
isim bittiginde disarida saganak yagmur vardi. Semsiyemle giderken onunda onumde oldugunu fark ettim, semsiyeyi paylasmak ister misiniz diye sormak kabalik olacakti, sormadim.
Yoluma devam ettim...
Ara sokaklardan gectikten sonra caddeme cikmistim ve karsidan tekerlekli sandalyede ki kadin islanmasin diye arabasini itenin o oldugunuzu fark ettim,
Dunyada hala iyi insanlar var...
Hos tesaduflerdi.
Postaneye gittim bi ton kuyruk. 16:30da kapanacakti ben hala bekliyorum saat 16:22. Tam kaslarimi dusurdum ufluyordum.. Bir de ne duyayim, islemlerimiz bu saatten sonra devam etmeyecektir sesiyle irkildim. Neyse. Bidaakine erkenden geliriz.
bugün bir kız anal seks yapmayı teklif etti lan. tabi ki cevabım hayır. oha falan oldum yani. sonra karşıma geçti, kız arkadaşlarıyla kikiri kikiri bir şeyler konuştular, anal seks istemedim diye, artık arkamdan gay falan mı dedi bilemicem, sırf kızı rencide etmemek için, olayı o an da unuttum ama kız beni rencide etti galiba, neyse umarım o mekana bi daha gelmez.