bugün

dünyamızda ki doğaüstü güçlerin varlığını ispat eden olaylardır. örneğin;

ben en çok dedemi severdim ve kendisi sirozdan ölmüştü. çok üzülmüştüm. bir gün yemeğini verirken. koç kesilmek istendi. ama koç bir türlü rahat durmuyordu. kesilmek istemiyordu tabikide. onunla yapılan mücadele esnasında bahçeden içeri yaşlı bir dede girdi. bir bardak su istedi. bu kişide enteresan bir şey olduğunu anlamıştım. suyunu içti. daha sonra koça yaklaştı. kuluğına bir şey söyledi. biraz kafasını okşadı ve koç birden ayaklarının üstünde eğildi. boynunu büktü va kıpırdamadı bile o inatçı koç. hiç ses çıkarmadan kesiliverdi. herkes şaşırdı. daha sonra giden bu yaşlı kişinin arkasından çıkıp baksamda 3 saniye içinde ortadan kaybolmuştu.
(bkz: cool story bro)
(bkz: uzaylılar tarafından kaçırılıp çip takılmak)

(bkz: pompacılar tarafından kaçırılıp lpg takılmak)

ben değil de bir arkadaşın başına gelmiş doğaüstü olaylardır.
(bkz: lazca konuşmayı öğrendim)
(bkz: salih)
Çok istiyorsan anlatayım:

(bkz: bir gün yılmaz hocalarla lokalde oturuyoruz)
bir gün çok acıkımışım yaklaşık dört aç üniversite öğrencisini doyuracak kadar karnıbahar yemiştim, takip eden 2 gün boyunca hiç açlık hissetmedim. hikmetinden sual olunmuyor.
yıl 2060

-dede senin başına hiç doğa üstü bir olay geldi mi?
-geldi evlat, bundan tam 50 yıl önceydi, ben 20 yaşındaydım o zamanlar, bir maçtaydık, bizim takım , rakip takımı yenerse ya da diğer çekiştiğimiz takım kendi maçında berabere kalırsa biz şampiyon olacaktık, bizim maç berabere bitti tam herşey bitti derken ben ve tribündeki herkes gaipten bir ses duyduk :"fb şampiyon" diye, çok sevindik, sahaya indik, timsah yürüyüşü yaptık, ne güzeldi bee
-ya of dede kaç defa dedim ansiklopedi de yazıyo siz şampiyon olmamışsınız ki
-sus len edepsiz, olduk, biz en büyük takımız zaten, bir gün herekes fb li de olacak, aziz başkan bizi avrupa şampiyonu yapacak, ronaldinho yu alacağız, .....dızzzzzzzzz
-lan tüh dedem yine kısa devre yaptı ya.
geçen yılki ramazanda çay tv izlerken ayaklarımın yerden yükseldiğini gördüm. akabinde başımın yerde olduğunu fark ettiğimde, amuda kalkmış olduğumu geç de olsa öğrenmiştim mıneke.. bu da böyle bir anımdır işte.
türkiye'nin öbür ucundan hiç tanımadığımız birisinin telefonda 'giriş kapınızın üstünde muska var' demesi, hemen akabinde sandalyenin üstüne çıkıp muskayı almamız.
mesela sözlüğe anılarımı yazıyorum salak salak ama moderasyon onları silmiyor. eskiden olsaydı yazarlığımı silerlerdi ama şimdi entrym bile duruyor.
(bkz: havada uçtum şahitlerim var)
en sevdiğim star wars tişörtüm, evin içinde kayboldu, supernatural değilde nedir bu. ara tara tırım tırıs yok işte.
bi keresinde hava büktüm. *
çok yakın bir arkadaşımla koşuyolu parkında oturyoruz, mevsim bahar, bundan tam 11 yıl önce...

50 yaşlarında bir adam geldi, tam karşımızdaki ağaca doğru elini avuç içini yukarı gelecek şekilde açtı ve uzattı, elinin üzerinde bir kibrit kutusu vardı diğer eliyle kibrit kutusunun üzerine elini değdirmeden bir hareket yaptı ve o kibrit kutusu kendi kendine yukarı doğruldu. sonra da adam hiçbir şey olmamış gibi kibrit kutusuyla uzaklaştı oradan.
başıma kuş sıçmasıdır.
bizi arayın.

http://www.youtube.com/watch?v=m9We2XsVZfc
(bkz: yazarların başına gelen 3 harfli vakaları) başlığında yazmış olduğum 2 anım var. ciddiye alcaklar okusun yoksa hiç okumayın.
sahur vaktiydi...

yemeğimi yemiş suyumu içmiş, son sigaramı 6. kattan aşağı doğru savururken zamanın nasıl geçtiğini farkedememiştim. ezanın okunmasına 1 dk kalmıştır. hemen mutfağa koştum büyük bir bardak su doldurdum ve ezanın okunmasına saniyeler kala suyu içmeyi koymuştum kafaya, büyük bir riskti..ya tam suyu içerken ezan okunsaydı ?! ama olmadı. elimi bardağa uzatmamla bardağın tuzla buz olması ve o sırada ezanların okunması...

(bkz: üç noktalı hikayeler)

edit: ibneler bence çok sır kapısılık bir olay.
şu gelen kızın ismi belki de aysun dur demek ve hakikaten aysun çıkmasıdır.
uyurken yatağın yanında bulunan çekmeceli komidinin bütün çekmeceleri durup dururken açıldı ve komidin düşmeye başladı. meğerse ayaklarından birine bir şey olmuş. salak komidin.
10 yaşındayken köy minibüsünün üstünde bir bisiklet vardı, eski kullanılmış bir bisikletti ama olsun, minibüs şehirden gelmişti, bizden de şehire giden kimse yoktu, okul dönüşü eve gidiyordum ve bir bisikletimin olmasını çok istiyordum, ama bilirsiniz o yaşamları, gerçi nerden bileceksiniz, her neyse kendi kendime keşke şu bisiklet benim olsaydı dedim. eve gittiğimde o bisiklet bizim evdeydi, hayatımın en mutlu günüydü, meğer abim harçlık biriktirmiş, minibüs şoförüne bizden gizli para vermiş bisiklet alması için, bisiklet abimindi ama en çok ben biniyordum. 10 yaşındaki bir kız çocuğu gibi düşünüyorum da şimdi, hakikaten doğaüstü bir olaymış.
penceden sigara atıp isabet almak.
bana çok nazar değer, neden bilmiyorum bir gün gözümde yine küçük acı verici bir şişlik çıkmaya başladı.
aynada gözüme bakıyor, ''acaba ne kadar şişer ya geçenki gibi olmasın'' diye düşünüyordum.
arkamı döndüm, aynaya hiçbir şekilde dokunmadığım halde ayna yere indi paramparça oldu.
ertesi sabah kalktığımda gözümdeki şişlik inmişti.
aylardır bunu düşünüyorum acaba benim gözüm, ayna düşüp kırıldı diye mi geçti, yoksa sadece bir tesadüf mü?
bazen inançlı bir birey olmasanızda göğe doğru bir bakış atmanıza sebebiyet verir.

oynamadığınız iddia kuponunun tutması, sayısal loto'da 5 bilmek 1 rakamla milyonları kaçırmayı anlatmıyorum. zira bunları doğaüstü olaylar olarak değil kişisel şanssızlığım, cenabetliğim olarak yorumluyorum.

çok şükür hayatta hiç tas ile banyo yapmadım.

leğende elbette ki garip anam tarafından yarı kese ile dayak, yarı temizlik niyeti ile yıkandım çocukluğumda lakin bu çok uzun sürmedi. bir müteahhit şu musluğun ucuna bahçe hortumundan bozma birşey takalımda su yukardan aksın fikrini akıl etmesiyle bu çağı kapıyor, kendime yeni bir çağ açıyordum. cilalı duş çağı..

ehm neyse çok sulandırmadan özetliyorum. geçenlerde ekşi sözlü'te çoşuyorum yine. dini tartışmaların gırla gittiği başlıklardan birinde yardırıyor, kendimce bilgilerimi sözlük formatına uygun bir biçimde anlatmaya çalışıyordum.

yazdıklarıma dönüp bakıyor ulan yine yazdım ha diyerek gururumu okşuyor, sol omzuma bir öpücük konduruyordum. fazla ego bünyede hararet yapmış olacak ki duşa girme ihtiyacı hissettim.

duşta da yazdıklarımı düşünüp, göğe selam çakarken yine god hand devreye giriyor ve bana aciz bir insanoğlu olduğumu yüzüme vuruyordu adeta. ben ise kesilen suyun verdiği titreme, kafamda kalan şampuan yumağı ile bokunu yemiş kaz gibi çakmak çakmak etrafa bakıyordum.

bu güzel maceranın güzel sonucu elbette aynı güzellikte bitti.

evde tas olmamasından mütevellit sol elime aldığım kase, sağ elimde işi yarısına kadar dolu küçücük bir şişe ve banyoda eğilmek suretiyle kafasını yıkamaya çalışan ben. o kadar şanssızım ki o şekilde kayıp ölsem kesin şişe götüme girerdi. *
ama dersimi aldım.

bundan sonra sol değil sağ omzuma öpücük konduracağım.