sözlük yazarlarından şiirler

entry5570 galeri45 ses1
    600.
  1. -Küme Düşmek Kaldırılsın-

    her aşk berabere
    ve penaltısız bitirilir
    yürekler yara bere
    hep kızılır kadere
    son teşekkürler edilir
    ya da son küfürler
    ânı yaşayanlar yarına bakar
    düne takılanları zaman yakar

    her aşk berabere
    yalnızlık hiç kimseye aittir
    olmayan yerlere
    olmayan yollar icat edilir
    imkansızlıkta
    mum ışığı yıldıza benzetilir
    kimse yadırgamaz
    bir buket çiçeği
    aşka adanmış gözler
    ıskalar gerçeği

    her aşk berabere
    her aşk zamansız
    ve amansızdır muharebe
    masallarda bir yerde
    aslında ışıksız
    karşılıklı karşılıksız

    her aşk berabere
    boşu boşuna
    yürekler yara bere
    diklenilir aşk yokuşuna
    didiklenilir gönüllüce

    aşklar iptal edilmelidir
    ve aslında
    danışıklıdır bu dövüş
    sevmekten kim ölmüş
    dememeli
    hiç vakit kaybetmeden şimdi
    penaltılara gidilmelidir
    1 ...
  2. 601.
  3. -Karbondioksit-

    sanma ki dışavururum sezgisel bencilliğini sevgimin
    sanma ki bir damla yaş düşer gözümden
    yıllarım senindir

    çağlar atlıyoruz sevgilim
    gelin olduğun gece
    o gün ben hegel'i okuyorum
    varlık yokluk ekseninde orjinim
    hem varım hem de yok

    ümitle tükenip giderse bir gün
    kalırsa çaresiz mutsuz ve üzgün
    yüzünde çizgiler dolaştı üzgün
    beni arayacak özler senindir
    beni arayacak akıllar senindir

    yıllar
    yıllar
    yıllarım..ah..
    yıllar senindir

    ben karışmam yanılışına
    sanma ki ölürüm bu aşk yüzünden
    kıllanırım kararsızlığına
    kıllarım senindir

    hem tanrı istemezse zerdüşt üşümezmiş
    sen tanrı mısın beni sürdürdün
    bitimsiz beyaz sayfalarda hep yitimli
    aklına geliyorum sözlerinde bak
    ardıllarım senindir

    sen beni öldürdün hayatta bıraktın
    sen bana hayattın bırak da ölelim
    sen beni dünyada mikrodalgada bıraktın
    yıllarım senindir
    1 ...
  4. 602.
  5. Yüzleşmekten korktuğum gerçekler var,
    Sonunu bulamadığım problemler..
    Her defasında bir adım daha uzaklaştığım bitişler kuruyorum.
    Hayalgücüm beni esir alıyor.
    Vazgeçmeye çalışıyorum bu oyundan,
    Ama unutuyorum,
    Ben köleyim bu oyunda.
    Oyunu ben değil, onlar kuruyor,
    Bitişe de onlar karar vericekler.
    Eğer bu gereksiz oyundan sağ çıkamazsam,
    Kurtuluş mu olur bu bitiş mi bilmiyorum.
    Çağıran sesler var beni uzak şehirlerde..
    Bana ait bişeyler var o kayboluşlarda..
    Devam edemem artık yazmaya,
    Beni çağırıyorlar.
    Yine alay edicekler tutsaklığımla..
    Yine herşey simsiyah olacak..
    Yine Onunla karşılaşmam gerekicek..
    işte en büyük işkence de bu bana,
    O'nu görmek;
    Farkedilmeden...
    1 ...
  6. 603.
  7. Sonumu bilmek istiyorum artık
    Bilinmezlik korkutuyor beni
    Çekip gitmek geliyor içimden
    Toplayıp çantamı...
    Yapamıyorum
    Cesaret meselesi değil olay
    Düşündüğüm, geride bıraktıklarım
    Onlarsız yaşayabilir miyim?
    Sanmıyorum..
    Peki onlar bensiz?
    Cevabı yok sorunun..
    Ya ben çok karamsarım ya da hayat..
    Eskiden takmazdım kafama
    "YARININ NE GETiRiCEĞiNi"
    Küçük dünyamda, küçük sorunlarımla mutluydum.
    O zamanlar büyümek cazip gelirdi, acı verdiğini öğrenmeden önce.
    Küçük sorunlarım hep aynı kalacak,
    Ben onlar karşısında daha büyük olacaktım.
    Benim büyümemle, sorunların devleşeceğini öğretmediler bana..
    O yüzden Peter Pan'ı anlamazdım küçükken,
    "Büyümek kötü değil ki" derdim hep..
    Şimdi anlıyorum o küçük kahramanın büyümememek için neden savaş verdiğini..
    Pollyannacılık oynardım eskiden, yaşamaya inat,
    Hiçbir şey üzemezdi beni kolay kolay
    Şimdiki gibi zavallı hissetmezdim kendimi..
    Ben artık büyümek istemiyorum..
    1 ...
  8. 604.
  9. sen ateşimdin,
    suyumdun,
    hasretimdin,
    bir ömürlük.

    gözlerin yok şimdi,
    ilaçlar var şimdi.

    hani merhem olacaktın,
    damarlarımdaki
    sen misin?

    sen su idin, ateş oldun,
    damla damla sek oldun,
    aldın götürdün beni,
    damarlarımdaki
    sen misin?

    trende
    25.05.2007
    3 ...
  10. 605.
  11. yeni gün nelere gebe
    ne getirir bana
    bilinmez

    kaç kez görürüm
    dalların yeşillenişini
    bilinmez

    aşk havalanır mı göklere
    yiter mi
    yüreğimden kalkar mı duman
    bilinmez

    ağlar mıyım
    güler miyim
    küser miyim
    bilinmez

    yaşam sürsün de
    sürsün yeter ki
    akıp gitsin
    ben bilmeyeyim...
    1 ...
  12. 606.
  13. gidersen dönme
    dönersen sevme
    seversen bilme
    nedensizim nedensiz

    birgün gelir de kahreder
    onca yıl boşa sabreder
    ve sonunda hep derbeder
    evinde tek başına kalır
    1 ...
  14. 607.
  15. ne istiyordum ben?
    istediğim neydi ki bu hayattan, alıp veremediğim?
    aşılmaz denen engellerden
    duvarldan da geçtim, yıkılmaz denen
    yüzülmez diye yanına gidilmemiş nehirlerde ters akıntıya karşı da yüzdüm
    kayalara çarpa çarpa ezdi beni hayat
    bıkmadım, inatlaştım..

    ezmeye çalıştılar kafamı
    küçük küçük şeytanlar, karşılarındaki daha büyük beni küçültmeye çalışarak
    küçülmedim...
    dizginledim nefretimi hep
    tuttum kendimi
    hakkımı bildiğim halde
    o hakkı almak için savaşmadım,
    sonunda adalet yerini bulur dedim
    sürekli kaybettim..

    kalemi düşürdüler dün
    beni çok üzdüler...
    küsmüşler bana ama nefret de etmişler
    ki
    yoksa neden olsun bu yara izlerim
    elimde,
    kafamda,
    yüzümde
    yüreğimde...
    ezilmeyi kabul etmedim
    etmemeliydim
    adalet gelsin istedim
    gelecek diye inandım
    gelecek bir gün, eminim
    sağlanacak şeytansız adaletim

    03.06.2007
    ankara*
    3 ...
  16. 608.
  17. Kar ve Gözyaşı

    Neden karı, rüzgarı sevmiyorsun derdin ya
    Kıskanırdım rüzgarı da karı da
    Tenine benden izinsiz dokunuslarını
    Belki de ansızın yanında olmalarını
    Sevmekti sadece fütursuzca sevmek
    Ama bana kalanı; hasretini gözyaşıyla dindirmek..

    * *
    1 ...
  18. 609.
  19. EBRU
    parmaklarımı maviye batırıyorum,serpiyorum göğün rengini boyanın üstüne.
    yuvarlaklar halinde büyüyor zerrecikler aynı bulutlar gibi hareket ediyorlar.
    sonra kırmızıyı ekliyorum,bedenimin akışkan suyunu.mavilerin içine yayılıyorlar.
    sıra beyazda
    gözlerimi kapattığımda akışkan sıvının çekildiği an bedenımın alacağı renkte.
    öylece duruyor zerrecikler, karışmıyor diğer renklere
    parmaklarımla karıştırıyorum hepsini.
    yavaş yavaş derinden akıp gidiyorlar
    siyahın içinde tekrar o dipsiz ,esrarengiz geceyle karşılaşıyorum.
    şakağıma dayadığım gece...
    yağmurda ebru yapmak gibi bir şeysin
    durup bakıyorum siyaha bulanmış parmaklarıma,tırnaklarım çekiliyor sanki,
    yaşıyorum ya...
    2 ...
  20. 610.
  21. gece
    gece çöktü yine,gün ışığına özlemle
    bir parça et toprak oldu yine,doğuşlara gebe
    yıldızlar güneşin yerini aldı
    bedenler şehvetlerini ay ışığına sundu
    semada uçuşan kuşlar yuvalarına döndü
    ve güne yine gece çöktü...
    3 ...
  22. 611.
  23. isimsizler/Replikas Yorum

    hiç kimse ölümden kaçmaz
    biz yalnız önünden kaçtık
    doğrular kendi konuşmaz
    biz ağzından lafı aldık

    []

    hiç buradan gitmedikçe
    oralara varılır mı
    bir şey yeni bitmedikçe
    zamanla da yorulur mu

    []

    hiç kimse ölümden kaçmaz
    biz yalnız önünden kaçtık
    doğrusu artık konuşma
    biz durmadan ateş açtık

    []

    benim aklım bende değil
    senin aklın şimdi nerde
    gizli saklın belli değil
    biz çoktan nehire düştük

    []

    hiç buradan gitmedikçe
    okunaklı olmadıkça
    dünya sanki yusyuvarlak
    biz çoktan fezaya uçtuk

    []

    al bu yannı ver o yannı
    biz kilitlerde hapistik
    aklında tutma bunları
    biz şişeye koyduk seni

    []

    hiç kimse ölümden kaçmaz
    biz yalnız önünden kaçtık
    doğrusu yanlışa uymaz
    biz çoktaaaaan öldük

    []
    1 ...
  24. 612.
  25. bir yaz ayıydım ben
    temmuzun başları
    günlerden salı

    doğup da ne olacaksa
    doğmuşum ben de
    sabahın köründe

    yaz mevsimi olmuşum
    ama kendime göre bir havam olmamış hiç
    yaz yağmuru gitmemiş
    dinmemiş
    kış başlamış yakınımda
    kavrulmuşlar sıcakta
    baharlar değişmiş
    kar yağmış ilkbaharda
    buz tutmuş yürekler son baharda
    bulutlar mı karışmış?
    yoksa mevsimler mi?
    bulutlar mı yolunu şaşırmış?
    yoksa mevsimler mi bulutlarını bulamamış?

    03.06.2007
    ankara*
    1 ...
  26. 613.
  27. -Mfö-

    sakın gelme gözlerim kayıp
    arıyorum manzaramı
    bir şişe var elimde
    aklım küskün

    sakın gelme gözlerim kayıp
    bir türkü tutturmuşum
    boşluğuma takıldı kurşun
    gidiyorum keskin

    sakın gelme
    içim yokuş
    üstelik frenim kopmuş
    bir sayrılık bu

    dümdüz değilim hem
    bildiğin gibi değilim
    neresinden tutsan
    elinde kalır hikayem

    sakın gelme
    hevesim yok
    yüreğim kaç metre kare ki
    bir saçmalık bu
    1 ...
  28. 614.
  29. -Sokakta Saymam Gibi-

    elektronik seviyorum seni
    birden fazla kez ve kronik
    sevip bıraktığım yerden
    başlıyorum tekrar
    gülünce güllere sığmıyor yüzün
    yüzüne bakmaya kıyamıyor hüznüm
    bil bakalım bu gökyüzünün
    bur'da ne işi var
    ya deniz, o neden bu kadar sessiz
    bir hile olmalı
    her şey nasıl sorunsuz gider
    fişi tak ve görsene

    içimin dehlizlerinden
    bir nehir palazlandı
    ilk kez uçuyordum seni
    gözlerin öyle derindi ki
    biri ardımdan itmedi
    sırtım sıvazlandı
    düştüm isteyerek

    topladım yıldızlarını gözlerindeki şehrin
    gökyüzünden topladım rüya meyveleri gibi
    öyle çoğul ve sarsıcı çekiyordu ki beni
    bıraktım sesinin dipsiz uçurumuna kendimi

    elektronik seviyorum seni
    birden fazla kez ve kronik
    bıraksam alyuvarlarım da sevecek
    kanım belki seni taşıyordur hücrelerime
    olmazsan nasıl can bulurum damarlarımda
    ben senin yerine
    sevip bıraktığım yerden
    başlıyorum tekrar
    ödünç verilmiş bir güneş gibi
    bulut ülkesine
    hâlâ uçmak isterim derinlerine
    rüzgârlı gözlerinin
    yıldızlı gözlerinin
    sonsuzlu gözlerinin
    bir yolu olmalı
    her şey nasıl sorunsuz gider
    fişi tak ve görsene

    elektronik seviyorum seni
    birden fazla kez ve kronik
    dümdüz ütüleniyor dikenlerim
    sıcak merhametinde eriyorum
    nefesinle can veriyorum, ironik
    seni bir kez daha görsem diyorum
    beni böyle terketme üzülüyorum
    elektronik seviyorum seni
    küs yağmurlarda kalınca bozuluyorum
    1 ...
  30. 615.
  31. -Cam Mekân-

    cam mekânda gördüler birbirlerini
    öyle çok baktılar ki birbirlerinin
    içinden geçtiler
    ufaldılar ufaldılar söz kadar
    pamukların arasına karıştılar tarlada

    cam mekânda görüldüler
    kimi zaman açık bırakılan bir pencere
    kimi zaman bir filin belleğindeki kuşku
    kadar sıradan

    bir bankta oturup gökyüzünün ekşiyen
    ve kokusunu susturduğu çam ağaçların
    ardında tekleyen manzarasını düşlerin
    sonuna dek harcandığı bir kıta sahanlığında
    bırakıp gitmeyi kurdular geceye çadır olarak

    cam mekân içimizin derin renkli saydamlığı
    cam mekân bir ölüm hazırlığıydı
    saygıdeğer acının adresini alıp
    yola koyulduklarında çoktan karanlığa
    örtünülmüştü

    cam mekânda başladı bu sırlı ayma
    öyle çok baktılar ki birbirlerinin
    içinden geçtiler
    öyle çok doydular

    sofra sevginin omuzlandığı ova kadar uzundu
    1 ...
  32. 616.
  33. Seni seviyorum.
    Acele etmeden,
    Yavaş yavaş,
    Tane tane,
    Çöldeki adamın suyu içişi gibi,
    Yudum yudum seviyorum.
    Son aşkımmış gibi,
    Keyfini sürüyorum.
    içime çekiyorum.
    Dumanın umrumda bile değil;
    Nasılsa sen kokarım sonunda.
    Ben biterim sen kalırsın.
    Sen bitersin aşkın kalır.
    Hayat biter aşkın kalır.
    Kara toprakta bile kalır.
    Zaman daralır,içim daralır.
    Sen,sen diye dağlanır.
    Kalp duymaz,bağlanır.
    Bile bile yaralanır.
    Senin için her şey yapılır.

    Seni seviyorum,
    içtiğim son kadeh gibi.

    *
    1 ...
  34. 617.
  35. -Chant Amour-

    aşka anlamı anlatıyoruz
    başka anlamı- anlamıyoruz
    aşkın anlamı arıyoruz
    aşkın arayışı anlam bizde
    aşk anlamında ayrışıyoruz
    aşkı anlama var kılıyoruz
    aşkı anlamca yargılıyoruz

    aşk lirikti
    aşka anlam gerekti
    anlamın yırtıldığı bir arayışta
    aşk birikti
    1 ...
  36. 618.
  37. -Değirmen-

    fare hazzın düğmesine bastı
    ve bir kez daha
    ve bir kez daha
    hissiz kalana değin

    en az kaybın peşinde sürüklendi
    bir kelebek kümesi
    bu her şeyin sürüncemesi

    sürtünme ihmal edildi
    normal şartlarda sevildi
    çin odası deneyinde anladı anlamsızlığı
    aslında anlatılmak istenen bu değildi

    gün yine döndü
    dün yeni söndü
    tarafsızlık icabı şafağın koynunda
    adamakıllı vazgeçti uykusundan dut ağacı

    ince ipince kızgın alev nehirleri durdu
    geniş ovaların dili dolaştı ahenk durdu
    uzanıp ince ipince alevi öptü de deniz
    ve bir kez daha
    ve bir kez daha
    1 ...
  38. 619.
  39. Bir tek karın beyazlığı var odamda şimdi,
    sokak lambalarının eşliğinde gri geceyle raks eden,
    inceden inceye kabul ettiren varlığını,
    ve de örtmeye çalışan tüm karasını şehrin.

    Bir de güzelliğin var pencereler ardında,
    düşen her tane kadar eşsiz,
    beyazın tek tonu kadar kararlı,
    ama kaldırımdaki ayak izi kadar acımasız güzelliğin.
    1 ...
  40. 620.
  41. Açan bir çiçek; karanlığın, umutsuzluğun,
    kayboluşların sonsuz kuraklıklarında...

    Gülen bir çocuk, üstü başı kirli,
    avuçlarında hep beklediği, hep aradığı umudun boşluğu...

    Kırık bir kalp; ne bir çiçek olarak açmış afakanlara nispet,
    ne de umuda köle olmaktan kurtarabilmiş kendini...

    Ve uzun, yitik seneler; saplantılara atmış kancasını,
    onlarla birlikte yol alan, yok olan yitik seneler...
    1 ...
  42. 621.
  43. -Meğer-

    ağacın dalları yağmurda eski
    lazım nedir bir ıslanana; bilmeyiz ki

    erir altın gülüş erir
    deniz verir gamze belir
    içre bir güneş var
    parlar ve sonra yükselir

    közüm
    oduna

    meyil verme artık düne
    eğrilirdim giden güne
    neyin kaldı senden bana
    incitilen ardın gelir

    ok varmadı henüz eski
    liman nerde bilmeyiz ki

    on kırıla kırıla serin
    yok sazın da mızrabın da senin
    uç vermeyince dalım neylesin
    liman nerde bilmeyiz ki

    tokum
    oyuna

    meyil verme artık düne
    ezginirdim giden güne
    neyin kaldı senden bana
    incitilen ardın gelir

    sel kopar yürek eski
    ilk defa bilmeyiz ki

    bollaşır nefes körelir heves
    irkilir kafeste düş korkulur
    zehir verir hayat bulur
    elde bir tortu kalır

    eski, bir pişmanlık kadar eski
    laleler güller nerde, hiç bilmeyiz ki

    nasıl başlar nasıl tüter
    erken biter hüzün katar
    yaşıt bir meyve dalında
    ekilir de birden tutar

    kimlere de varmalısın
    el kılışlarda durmalısın
    ya kendine sormalısın
    demek böyle tükendim
    iyi günler gördüm
    rahata ben de erdim
    diye kandırmalısın
    içre bir güneş vardı
    -meğer bulut güneş kadardı-

    o zaman

    meyil verme artık düne
    evrilirdim giden güne
    neyin kaldı senden bana
    incitilen ardın gelir.
    1 ...
  44. 622.
  45. öyle borçlandın ki kalbime
    bak, iflasın eşiğindeyim;
    çünkü karşılıksızdı verdiğin tüm çeklerin...
    alacak verecek hesabı peşinde değilim bil;
    ipoteklediğin kalbimi kurtarmak istiyorum sadece...

    kötü günler için sakladığım umudu da aldığından beri,
    bir kuru kalp kaldı bana.
    onu da daha fazla kemirme diye,
    veresiye sevgilere kapattık hesapları...

    şimdi sana tek sorum var, hep merak ettim;
    benim gönlüm deniz, yemeyen domuz muydu senin için?

    03,06,07
    02:19
    1 ...
  46. 623.
  47. kırgın

    kırılıyorum gün ve gün
    hissizleşiyorum
    tekrar sarıyorum bandı
    başladığım yer bitişle bağlı
    kırılıyorum gün ve gün
    anlaşılmıyorum
    tekrar bakıyorum yarama
    başı ile sonu arasındaki uzaklığa
    kırılıyorum gün ve gün
    bastırıyorum acıma
    hissetmiyorum artık
    bitiyorum
    3 ...
  48. 624.
  49. yokuş

    paylaşamıyorum
    hangi birinden başlayacağım bilmiyorum
    paylaşamıyorum
    hangisi doğru bilmiyorum
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük